Suriyeli Mülteciler, Gelir Kapısı Olarak Görülmemeli
BATI ASYA, 12 Temmuz 2017 06:34Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, bölgesel gelişmeler bağlamında Irak Ordusu'nun kazandığı stratejik önemi haiz olan Musul zaferi vesilesiyle bazı açıklamalarda bulundu.
Musul zaferinin IŞİD'e karşı elde edilen zaferler silsilesi içinde bugüne kadarki en büyük zafer olduğunu vurgulayan Seyyid Nasrallah, Iraklıların bütün İslam Ümmeti'nin kaderini etkileyecek stratejik bir zafere imza attığını belirtti. Irak'ta tekfircilikle ve tekfircilerle mücadelenin Musul'da elde edilen zaferle nihayete ermediğini belirten Nasrallah, tekfirci zihniyetin bütünüyle ortadan kaldırılması için Irak halkını ve ordusunu mücadeleye devam etmeye çağırdı.
Irak'ın IŞİD ile mücadele sürecinde Ayetullah Sistani'nin çok önemli bir rol icra ettiğini belirten Nasrallah, Irak ordusunun umutsuzluk içinde bulunduğu bir dönemde Sistani tarafından verilen gönüllü halk birliklerinin oluşturulması yönündeki fetvanın Iraklıları yenilgi psikolojisinden çıkartıp mücadeleye yeni bir soluk kattığını ifade etti. Seyyid Ali Hamanei liderliğindeki İran İslam Cumhuriyeti'nin, IŞİD ile mücadele eden Iraklılara her türlü yardımı yaptığını kaydeden Nasrallah, İran Devrim Muhafızlarına bağlı askeri yetkililerin Bağdat'a giderek IŞİD'e karşı verilen savaşta tecrübelerini Iraklılarla paylaştıklarını ifade etti.
Seyyid Nasrallah ayrıca, Iraklıların kendi kaderlerini IŞİD ile mücadele azmini adeta kırmaya odaklanmış Arap Birliği, Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bazı uluslararası kuruluşlara bırakmayı reddedip; mücadeleye bizzat katılma kararı alması sayesinde IŞİD'e karşı böylesi bir zafer kazanıldığının altını çizdi.
Öte yandan Hasan Nasrallah, uluslararası koalisyon adı altındaki güçlerin IŞİD ile mücadeleye hiçbir katkı sunmadığını da belirterek; IŞİD'in Obama yönetimi tarafından kurulduğunun Amerikalı yetkililer tarafından itiraf edildiğini belirtti ve Amerika'nın IŞİD ile mücadele konusunda Irak ordusuna yardım ettiği ve destek verdiği iddialarının içi boş birer söylemden ibaret olduğunu söyledi.
Ayetullah Sistani'nin yanı sıra Irak'taki Sünni ulemanın IŞİD ile mücadele sürecine çok büyük katkılar sağladığını ifade eden Seyyid Hasan Nasrallah, Sünni alimlerin IŞİD'e karşı mücadelenin bir mezhep savaşı olmadığını net bir dille ifade eden açıklamalar yapmış olmasının IŞİD'in Musul'da sonunu getiren zafere kapı araladığını kaydetti. Sünni ulemanın verdiği bu fetvanın Iraklıların tek vücut haline gelip Şiisi ve Sünnisiyle IŞİD'e karşı mücadele etmesini sağladığını belirten Nasrallah, Uluslararası komplolarla başa çıkmak için sahip olunması gereken milli birlik ruhunun önemine dikkat çekti.
"Lübnanlıların kendilerine komplo kuran ve Rakka'dan emir alan teröristler nedeniyle daha fazla üzülmelerine tahammül etmeyeceğiz" diyen Nasrallah, Lübnan'daki tekfircilere net bir ultimatom vererek "Arsal'daki teröristlere bölgeyi terk etmeleri yönünde sunduğumuz teklifi değerlendirmeleri için kısa bir süre daha tanıyoruz. Fakat bu konuşmam, bu konu hakkındaki son konuşmamdır. Arsal'daki militan grupların Lübnan'a karşı tehdit oluşturmasına daha fazla müsaade etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Lübnan'daki Suriyeli Mülteciler
Lübnan'ın tüm bölgelerine yayılmış olan Suriyeli mültecilerin eve dönüş hakkı için Lübnan hükümetinin harekete geçmesi gerektiğini belirten Nasrallah, Hariri liderliğindeki hükümetin bu adımı atmaktan imtina ettiğini belirtti. Nasrallah Hariri ve beraberindekilerin bölyesi bir adımın Hizbullah'ın siyasi hanesine artı değer olarak kaydedileceğini düşündüğünü belriterek Hizbullah'ın Suriye yönetimi ile olan ilişkisi sayesinde bu süreci koordine etmek için süreci fırsata dönüştüreceğini dolayısıyla çözüme yanaşmadığını ifade etti. Seyyid Hasan Nasrallah, Suriyelilerin eve dönüş hakkının kolaylaştırılması için Suriye yönetimi ile koordinasyon içine girmek isteyenlere Hizbullah olarak kendilerinden feragat ederek öncelik hakkı tanıyacaklarını açıkladı ve bu insanların çektiği çilenin bitmesi için Lübnan hükümetini bir an önce harekete geçmeye çağırdı.
Suriyeli mültecilerin uluslararası kuruluşlardan alınan dış yardımları (mülteci fonu) kullanmak için bir araç haline getirilmemesi gerektiğini belirten Nasrallah, Lübnan hükümetinin bir başka bahane olarak öne sürdüğü Suriye yönetiminin meşruiyetini tanıyıp tanımama sorununa ilişkin olarak ise, "Suriye yönetiminin meşruiyetini Lübnanlı bazı grupların tanıyıp tanımaması önemli değildir. Suriye yönetimini uluslararası taraflar tanımaktadır. En son Fransa Suriye'de resmi muhatap olarak Suriye yönetimini kabul ettiğini açıklamıştır" ifadelerini kullandı.
KUDÜS HABER
BATI ASYA, 12 Temmuz 2017 06:34
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!