İsrail ve Batı, Hizbullah'ın Toparlandığını Düşünüyor
ÇEVİRİ ANALİZ, 06 Ekim 2025 21:50alkhanadeq.com adlı internet sitesinde yayımlanan “İSRAİL VE BATI MEDYASI: PARTİ ASKERİ, ÖRGÜTSEL VE MALİ AÇIDAN TOPARLANDI” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
İşgalci varlığın Eylül 2024'te Lübnan'a karşı başlattığı savaş, Hizbullah'ın yapısı için büyük bir sınav ve aralarında şehid Seyyid Hasan Nasrallah’ın da bulunduğu önde gelen bazı liderlerinin suikastla öldürülmesinin ardından, direniş gücünün dayanıklılığı açısından bir imtihan niteliğindeydi. Ancak bu savaşın ardından yaşananlar, beklentilerin tam tersine bir seyir izledi. İsrail’in savaşla ulaşmayı hedeflediği çöküş gerçekleşmek bir yana, Hizbullah olağanüstü bir şekilde yeniden konumlanma ve kendini hızlı ve hassas biçimde yeniden inşa etme becerisi gösterdi. Bu durum, karşıtları tarafından bile kabul edilmek zorunda kaldı; zira parti savaşın etkilerini aşmayı başarmış ve inisiyatifi yeniden ele geçirmişti.
Bu iyileşme, birbirine bağlı üç düzeyde, askerî, mali ve liderlik açısından kendini gösteriyor. Hizbullah, karar birliğini ve güçlü performansını korumayı başardı; düşmanın onu ortadan kaldırma, hareketlerini engelleme ve direnişini kısıtlama planlarını ise boşa çıkardı.
Askeri düzey: İnisiyatifi yeniden ele geçirmek
Savaşın ilk haftalarında Hizbullah’ın yaşadığı zorluklara rağmen, sonraki operasyonların seyri örgütün çatışmayı yönetme kabiliyetini kaybetmediğini gösterdi. Kısa sürede, hassas ve nitelikli operasyonlarla sahadaki kontrolü yeniden sağladı. Bunların en dikkat çekeni, Benyamin Netanyahu’nun Kayserya’daki konutunun hedef alınması ve Hayfa, Binyamina'da askeri karargahlarında akşam yemeği yiyen bir grup askerin hedef alındığı operasyondu.
Bu iki operasyon, partinin hâlâ İsrail derinliklerine sızma ve gelişmiş hava savunma sistemlerini aşma kapasitesine sahip olduğunu açıkça ortaya koyan askeri mesajlar taşıyordu. Başlangıçta düşmanın 'komuta karmaşası' olarak değerlendirdiği durum ise aslında savaş yönetimi kapsamında planlı bir geçiş aşamasıydı.
Özellikle Binyamina operasyonu, İsrailliler için Hizbullah’ın toparlanışını okumada önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Tümgeneral Yisrael Ziv, Hizbullah’ın Binyamina’daki askeri üsse düzenlediği saldırının, o dönemde “Hizbullah’ın gerçekten toparlanmaya başladığını” gösterdiğini belirtti. Ayrıca, partinin aldığı darbeler rağmen devam etmesini sağlayan “merkezi olmayan bir örgütlenme” modeliyle hareket ettiğini ifade etti.
Tümgeneral Ziv, partinin elinde kalan yeteneklerin “İsrail’i kanlı, acı verici ve uzun sürecek bir yıpratma savaşına sürüklemek için yeterli olduğunu” gördü ve bunu “küçümsenmeyecek büyük bir başarı” olarak nitelendirdi.
Emekli general Hirschon Cohen ise, İsrail’in savaş boyunca “stratejik bir başarı” olarak gördüğü her şeyin İsrail’e savaşı net bir şekilde sona erdirme imkanı sunmadığını belirtti. Ayrıca, küresel karmaşa ve ABD’nin Afganistan ile Irak gibi alanlardaki zayıflığının, rakiplerine nüfuzlarını genişletme fırsatı verdiğini ve bu durumun Hizbullah ile nihai bir uzlaşmaya varmayı “çok karmaşık” hale getirdiğini ekledi.
Bu değerlendirmeye göre, İsrail askerî yetkililerinin bile Hizbullah’ın örgütlenme gücü ve uyum sağlama kabiliyetini kabul ettiğini gösteriyor; öyle ki en zorlu şartlarda bile dengeleri kendi lehine çevirebilecek bir güçte olduğu anlaşılıyor.
Saha verileri de, Hizbullah birliklerinin öyle bir esneklik ve taktik bağımsızlık kazandığını ortaya koyuyor ki, merkezî komutanın yokluğunda bile operasyonlarını sürdürebiliyor; bu da onların savaşı neredeyse tamamen kendi iradeleriyle, kesintisiz devam ettirebilme yeteneğine sahip olduklarını gösteriyor.
Düşman, liderlerin suikastı ile komuta ve kontrolün felç olacağını umarken, gerçek bunun tam tersini gösterdi. Hizbullah, kısa sürede saflarını yeniden düzenledi ve savaş boyunca saldırıların şiddetini artırarak günlük yüzlerce füze atışıyla savunma pozisyonundan sürekli inisiyatif alan bir konuma evrildi.
Böylece, Hizbullah’ın gücünü zayıflatmayı amaçlayan savaş, İsrail cephesini hem askeri, hem psikolojik, hem de ekonomik açıdan yıpratan bir yıpratma savaşına dönüştü.
Ablukaya rağmen mali toparlanma
Hizbullah’ın toparlanması sadece askeri alanla sınırlı kalmadı. Times of Israel’e göre, yaptırımlar ve ekonomik baskılara rağmen Hizbullah hâlâ savaşçılarına maaş ödemeye devam ediyor ve şehit ailelerine destek sağlıyor. Savaşçılar aylık 500 ila 700 dolar arasında bir gelir elde ediyor, bu da Lübnan’daki asgari ücretin iki katından fazla.
Ayrıca, geniş sosyal ağına bağlı okullar, hastaneler ve hayır kurumlarını finanse etmeyi sürdürüyor. Gazeteye göre bu durum Hizbullah’ı Lübnan’daki en büyük işverenlerden biri haline getiriyor.
Öte yandan Yedioth Ahronoth gazetesi, Hizbullah’ın “yerel halkın desteğini sosyal kurumları aracılığıyla yeniden kazanmaya çalıştığını” belirtti. Bu da, ABD ve İsrail’in baskıları nedeniyle yeniden imar konusunda yetersiz kalan Lübnan devletinin boşluğunu başarıyla doldurduğuna işaret ediyor.
Lübnan devletinin sunması gereken hizmetlerin gerilemesine karşın, Hizbullah ev hasarlarını telafi etmek için belediyeler ve faizsiz kredi dernekleriyle iş birliği içinde bir destek planı uygulamaya devam ediyor. Bu da partinin Lübnan toplumundaki sosyal ve siyasi konumunu güçlendiriyor.
Hizbullah’ın bu yoğun çalışmaları sayesinde, ambargoyu zorluklara rağmen örgütsel yeteneklerini ortaya koymak için bir fırsata çevirdiği görülüyor ve böylece kendi toplumu içinde istikrarın temel direklerinden biri haline geldiği ortaya çıkıyor.
Liderlik düzeyinde yeniden toparlanma
27 Eylül 2024’te Genel Sekreter Seyyid Hasan Nasrallah’ın suikastı büyük bir şok anıydı. İskoçya’daki Stirling Üniversitesi’nden araştırmacı Beşir Saade, bunu “duygusal bir sarsıntı” olarak tanımladı ve şöyle devam etti: “Ancak bu, partinin kimliğini sarsmadı, çünkü şehadet kültürü ona kendiliğinden bir devamlılık sağlıyor.”
Birçok muhalifin beklentilerinin aksine, Seyyid Nasrallah’ın suikastından sonra liderlik sorunsuz bir şekilde devredildi. Görevleri hemen devralan Seyyid Haşim Safiyüddin, boşlukları doldurmaya başladı. Ardından onun da suikastı sonrası, Seyyid Hasan Nasrallah’ın yardımcısı Şeyh Naim Kasım genel sekreter olarak seçildi ve hem şehid olma sorumluluğunu omuzladı hem de çatışmayı yönetmeye başladı.
İsrail basını da bu olguyu gözlemlemiş ve bir İsrailli gazeteci, “Nasrallah’ın hayaleti hala Hizbullah’ı takip ediyor” diyerek, liderin yokluğuna rağmen sahada belirgin bir şekilde var olan manevi ruhun kaybolmadığına işaret etmiştir.
Bu hızlı toparlanma, olağan dışı koşullarda gerçekleşmiş olup, Batılı analizlerde, boşlukları hızla dolduran iç mekanizmalara sahip, sağlam bir örgütsel yapının göstergesi olarak değerlendirilmiştir ve etkileyici bir etkinlik düzeyinin korunduğu vurgulanmıştır.
ÇEVİRİ ANALİZ, 06 Ekim 2025 21:50
Yorumlar (0)
İsrail, İran'a Karşı Sonraki Tura Hazırlanıyor
Barış Mukabilinde Teslim Olmak
Sınvar'ın Hamlesi Bir İntihar Mıydı?
Aksa Tufanı, İsrail'in Gücü Kader Değildir Diyor
Lübnan Cumhurbaşkanı İsrail'le Müzakere İstiyor
Düşman Liderliğinin Farkındalığı Değişiyor
Trump'ın Kutlaması, İsrail'in Söyleminin Teyidi
Seyyidsiz Kalan Savaş Meydanı!
Filistin Açısından Sonraki Gün
İran İle Savaşa Geri Mi Dönülüyor?
Bölgesel Çatışmada Siyonist Varlığın Öncelikleri
Hizbullah Kandırıldı Mı?
İran-İsrail Gerilimi: Alan Daralıyor
İran Zamanı Lehine Kullanıyor
Trump ve Filistin'in Kanı
Boyunduruk Altına Alma Planı Yeni Savaş Getirir
Trump, İran Kartıyla Bir Kumara Mı Hazırlanıyor?
ABD-İsrail'i, Direnişin Siyasi İlerleme Endişesi Sardı
Hizbullah Milletvekili'nden Nasrallah'a: Yolunuz Sürdürülüyor
Netanyahu: Hedeflerimiz İçin En Büyük Engel Hizbullah'tır
Direnişçiler, 'Büyük Haber'i Nasıl Karşıladı?
Seyyid Hasan'ın İzlerini Takip Etmek
İsrail İstihbaratının Sorusu: Hizbullah'ın Elinde Ne Kaldı?
Filistin Halkının Kalbinde Hasan Nasrallah
Direnişin Destek Cephesini Yönetmedeki Zihniyeti
Hacı Muhsin'in Sırlarına Bir Yolculuk
Fuad Şükr ve İbrahim Akil Ortaklığı
Bir İnsan Olarak İbrahim Akil
Abdülkadir: Direnişin Parlak Zekası
Hatice Şükr, Babası Fuat Şükr'ü Anlattı
Fuad Şükr: Direnişin Anlatıcısı
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 3
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 2
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 1
İsrail, Charlie Kirk'in Gizemli Ölümünün Neresinde?
Katar'daki Saldırıyla Netanyahu Asasını Kırdı
İran-Lübnan-Suriye'deki Gelişmeler ve İsrail'in Gelecek Planı
Direniş Fikri ve Onun Tarihi Tezahürleri Üzerine
Yemen Neden Caydırılamıyor?