Katar'daki Saldırıyla Netanyahu Asasını Kırdı
ÇEVİRİ ANALİZ, 14 Eylul 2025 23:15Urayb er-Rantavi tarafından almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “SİHİR, SİHİRBAZIN ALEYHİNE DÖNDÜ: NETANYAHU, SON SALDIRISINDA ASASINI KIRDI” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Binyamin Netanyahu, Doha’daki Hamas liderlerini hedef alarak Gazze’ye, halkına ve direnişine karşı “mutlak zafer” portresine son dokunuşları yapacağını, saldırının kendini galibiyete taşıyacağını ve temizlik ve imha savaşının amaçlarına ulaşmayı hızlandıracağını düşünüyordu. Ancak hain operasyonun başarısızlığı, işleri sihirbazın aleyhine çevirdi ve “Filistinlilerin zararını bir faydaya” dönüştürdü. “İsrail Kralı” kartlarını tek seferde kumar masasına fırlattı da utanca ve tecride duçar oldu.
Elbette, önceki seferlerde olduğu gibi bu sefer de şans imdadına yetişseydi, manzara bambaşka olabilirdi. Maceraperest ve çılgın bir insanın bakış açısına göre mevzu, riske değerdi. Eğer hava saldırısı amacına ulaşmış olsaydı, İsrailli generaller ve politikacılar, başarısızlık haberini duyar duymaz yapmaya başladıkları gibi, Netanyahu’nun etrafından dağılıp aptalca kararından teberri etmede yarışa tutuşmazlardı ve Donald Trump da operasyonun Hamas liderlerini hedef alması nedeniyle değil, Katar topraklarında gerçekleşmesi nedeniyle “esefini”, “rahatsızlığını” ve “üzüntüsünü” ifade etme sıkıntısını çekmezdi. Belki de Trump, Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehit edilmesinin ardından yaptığı gibi açıklamalar yapacaktı: “Dünya onsuz çok daha iyi durumda.” “Hamas liderlerinin ortadan kaldırılmasından sonra dünya çok daha iyi durumda olacak.”
İsrail, ABD’nin bilgisi olmadan, en azından el-Udeyd ve es-Seyliyye üsleriyle “operasyonel” bir koordinasyon olmadan bu iğrenç eylemi gerçekleştiremezdi. Trump yönetimi, önceden bildiğini inkâr ederken yalan söylüyor. Katar’ı uyarmak için vakti olmadığını söylerken de yalan söylüyor. Operasyonun amacının tamamen “meşru” olduğunu inkâr etmese de özellikle Doha’da Hamas liderlerinin hedef alınmasını kabul etmeyeceğini iddia ederken de yalan söylüyor. Sanki sorun operasyonun gerçekleştiği yer…
Bu arada İsrail, Gazze’ye karşı iki yıllık barbarca savaşı boyunca, Amerika Birleşik Devletleri’nin daha önce yapmadığı hiçbir şey yapmadı. Örneğin Amerika, Usame bin Ladin’i dost ve müttefik bir ülkenin (Pakistan’ın) topraklarında öldürdü ve bir milis lider değil, resmi bir İran generali olan Kasım Süleymani’yi, güvenlik anlaşmasının ve IŞİD karşıtı koalisyonun bulunduğu Bağdat havaalanından sadece birkaç metre uzakta hedef aldı. İlk durumda, Demokrat Başkan Barack Obama gururla kendini gösterdi. İkinci durumda ise öldürme emrini veren ilk başkanlık dönemindeki Trump’tı… Dolayısıyla her iki durumda da Washington, tabiatı icabı Tel Aviv’in yaptığının benzerini kendisi de yaptığı için böyle bir operasyonu engelleyemezdi. Zira böyle yapsaydı gayet ayıp olurdu.
Tüm bunlardan daha tehlikelisi ise ABD başkanının son girişimine Hamas’ın yanıtını bekliyor gözüken Tel Aviv ve Washington’un oynadığı oyununun, iki müttefikin -Beyaz Saray ve Kirya’nın- İran konusunda oynadığı aldatmaca oyununu andırmasıdır. İran, nükleer program krizini diplomatik yollarla çözmek için ciddi müzakereler yürütürken ve altıncı tur müzakerelerin başlamasına 48 saatten az bir süre kala iki müttefik, Tahran’ın nükleer ve stratejik tesislerini kasıtlı olarak hedef aldı. Ne Washington’da ne de Tel Aviv’de güvenilir olmayı önemseyen biri var; ne Trump ne de Netanyahu güvenilir olmayı umursuyor. İkisi için de değerlerin, ahlakın ve hukukun bir manası yok.
Son Saldırısında Sihirbaz Asasını Kırdı
Doha saldırısındaki açık başarısızlığıyla Netanyahu, kendi boynuna bir ilmik geçirdi. Yaşananlara verilen uluslararası tepkiler birbiri ardı sıra geldikçe ve bölge ve dünya başkentleri, “İsrail’deki delinin” işlediği bu iğrenç eylemin önemini kavradıkça bu ilmeğin daha da gerilmesi ve daralması bekleniyor. Trump’ın “ahmaklığı” bile bu derece bir delilikle, bu mutlak özgüvenle, her türlü yasal sınırlamadan ve her türlü ahlaki bağdan yoksun bu mahalle haydudunun her yere uzanan istihbarat ve askeri koluyla başa çıkmakta zorlanacak. Başarısızlık yetimdir; başarısızlığının bedelini tek başına Netanyahu ödeyecek ve belki de etrafında Katz, Ben-Gvir ve Smotrich kalibresinde bir “davulcu ve zurnacı” ekibi olacak. Başarıya gelince başarının, yüzlerce sahibi vardır. Şayet bu operasyon başarıya ulaşsaydı; Trump, hemen operasyonu üstlenmek için atılırdı. Belki de tam da bu sebepten, tam da bu vehim yüzünden Netanyahu, İsrail İç Güvenlik Teşkilatı Şin Bet’in (Şabak’ın)operasyon odasında, iğrenç suçunun bölümlerini gergin bir şekilde, an be an izlerken çekilmiş kısa bir videoyu yayınlamak için acele etti; zira Siyonist varlığının suç tarihinin, kendisini İsrail’in en önde gelen savaş suçlularından biri olarak “ölümsüzleştirilmesini” istiyordu.
Doha saldırısı, Filistin anlatısına daha fazla inandırıcılık kazandırıyor ve tüm dünyaya, Gazze’de devam eden katliamdan kimin sorumlu olduğunu tartışmasız ve kesin bir şekilde gösteriyor. Hemen suçu Hamas ve liderlerine yüklemeye alışmış Filistin ve Arap dünyasındaki Siyonistleşmiş borazanların ağzına gem vuruyor. Ayrıca artık yalnızca Filistinli müzakerecinin istediği değil, Arap arabulucunun da ihtiyaç duyduğu garanti ve güvencelerde Filistinli müzakereciye zorlu yolculuğunda ek bir gerekçe sağlıyor.
Doha saldırısı, İsrail tarafının değil; Filistin tarafının, bu yıkıcı savaşın sonunu hızlandırma hedefine ulaşmasına yardımcı olacak ve belki de Netanyahu’nun hayal ettiğinden ve umduğundan daha iyi şartlarda… Bu durum, kirli arabulucu Amerika’nın yükünü artıracak; en önemlisi de İsrail’in Direniş Ekseni olarak bilinen bölgenin sınırlarını hedef almaktan, “ılımlı Arap” kampının ve ABD’nin dost ve müttefikleri kulübünün kalbine saldırmaya doğru kaymasıyla giderek daha kırılgan hale gelen sallantılı normalleşme sürecini sürdürmenin üstüne yük binecek. 7 Ekim ve Aksa Tufanı’nın yankılarının ardından İsrail’in bir zenginlik kaynağı olmaktan çıkıp müttefikleri için bir yüke dönüştüğünü söyleyenler açıkçası doğru söylüyor.
İronik olan şu ki Filistinli müzakereciyi ortadan kaldırmak, müzakere seçeneğini öldürmek ve arabulucuları devre dışı kalmaya zorlamak için Doha’ya saldırıya çıkan İsrail, başarısızlığının ardından, bir süre sonra da olsa, kendisi için daha zor koşullarda ve öldürüp Körfez kumlarına gömmek istediği insanlar için de daha elverişli şartlarda bu yola tekrar girmek zorunda kalacak.
Doha, Gazze’deki savaşı sona erdirmek amacıyla yapılan müzakerelerdeki arabuluculuk rolünden çekilmeyecek. Bu bağlamda Filistinlilerin de müzakerelerden çekilmesi çıkarlarına değil. Müzakereler bir süreliğine askıya alınabilir; ancak yeniden başlaması için Doha’nın rolüne geri dönmesi gerekecek. Zira Filistinlilerin en rahat hissettiği ve hesaplarını ve hassasiyetlerini en iyi anlayan taraf Doha. İsrail’de de Katar’ın rolünün önemini anlayanlar var ve belki de tam da bu nedenden ötürü üzerinde anlaştıkları şeyi -Hamas liderliğinin ve hatta tüm direniş hareketinin ortadan kaldırılmasını- hayata geçirmek hususunda mekân olarak Doha’nın seçilmesinde “çekinceli” davrandılar. Bişara Bahbah ve Gerşon Baskin’in çabaları hiçbir işe yaramayacak ve Kahire de tek başına bu yükü taşıyamayacak. Zira kimi zaman Hamas ile arabulucu Mısır’ın pozisyonlarını ayıran bazı keskin noktaları uzlaştırmak gerekmekte.
Evet Doha, daha etkili bir Arap desteğine ve henüz “saldırıyı” kınama seviyesine ulaşmamış Trump yönetiminden daha fazla güvenceye ihtiyaç duyacak. Amerika Birleşik Devletleri, Güvenlik Konseyi, Katar ve Hamas liderliğine yönelik hain saldırıyı görüşmek üzere toplandığında kritik bir sınavla karşı karşıya kalacak: Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in istikrarı ve emniyeti bozan davranışlarını kınayarak dünyayla aynı çizgide mi olacak, yoksa eski oyununa devam edip uluslararası uzlaşıyı yok etmek için vetosuna mı başvuracak?
Araplar Bu Sefer Başarabilecek mi?
Araplar da ılımlılık, arabuluculuk ve çatışma çözümünün başkentlerinden birinin hedef alınmasının şokundan çıktıktan sonra “kınama” ve “en güçlü şekilde kınama” dairesini terk etmeliler. Artık durumun yükünü; kınama, suçlama ve uluslararası topluma yönelik boş çağrılarda bulunma gibi eylemler kaldıramaz. Ellerinde bol miktarda baskı kartı ve güç var ve bunları harekete geçirmeliler. İsrail vahşeti, Arap liderlerini yatak odalarında tehdit ediyor ve Tel Aviv ile Washington’un hegemonya eğilimi, onların çıkarlarına ve hesaplarına bakmıyor. Deneyimler, Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’da tek bir müttefiki olduğunu, onun da “İsrail” olduğunu ve “geri kalanın da bozuk para mesabesinde” bulunduğunu somut bir şekilde göstermiştir.
Arap başkentlerinin söylemlerinde hâkim olan kaygı, endişe ve öfke tonuna rağmen Arap rejimleriyle yaşanan deneyimler iyimserlik namına bir yer bırakmıyor. Zira daha önce de bu tür “korkulukları” tecrübe ettik; iş kendi başkentlerimize yönelince korkuluklar, yok oluyor ve yegâne işlevi tek düşmanın ve varoluşsal tehdidin görüntüsünü karartmak olan hayali düşmanlar ve hayali tehditler meydana getiriliyor.
İsrail saldırganlığını kınayan ve Katar ile dayanışma ifade eden açıklamaların çoğunda Hamas liderlerini hedef alma girişimini kınama veya yadsımaya dair ifadelerin olmaması, hatta onların yapamadığı şekilde “İsrail’i” vuran Hamas ile dayanışma yönünde en ufak bir ifadenin bile bulunmaması, Arap dünyasındaki tepkilerin ulaşabileceği seviye mevzusunda endişe verici bir gösterge ve belki de bu Arapların ulaşabileceği zirve noktayı göstermekte. Belki de aralarında hâlâ Hamas’a dair tehdidin, İsrail’in ilerlemekte olan hegemonya ve vahşete dair tehdidinden daha fazla çözülmeye değer bir tehdit olduğuna inananlar bulunmakta.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 14 Eylul 2025 23:15
Yorumlar (0)
İsrail, İran'a Karşı Sonraki Tura Hazırlanıyor
Barış Mukabilinde Teslim Olmak
Sınvar'ın Hamlesi Bir İntihar Mıydı?
Aksa Tufanı, İsrail'in Gücü Kader Değildir Diyor
Lübnan Cumhurbaşkanı İsrail'le Müzakere İstiyor
Düşman Liderliğinin Farkındalığı Değişiyor
Trump'ın Kutlaması, İsrail'in Söyleminin Teyidi
Seyyidsiz Kalan Savaş Meydanı!
Filistin Açısından Sonraki Gün
İran İle Savaşa Geri Mi Dönülüyor?
Bölgesel Çatışmada Siyonist Varlığın Öncelikleri
Hizbullah Kandırıldı Mı?
İran-İsrail Gerilimi: Alan Daralıyor
İran Zamanı Lehine Kullanıyor
İsrail ve Batı, Hizbullah'ın Toparlandığını Düşünüyor
Trump ve Filistin'in Kanı
Boyunduruk Altına Alma Planı Yeni Savaş Getirir
Trump, İran Kartıyla Bir Kumara Mı Hazırlanıyor?
ABD-İsrail'i, Direnişin Siyasi İlerleme Endişesi Sardı
Hizbullah Milletvekili'nden Nasrallah'a: Yolunuz Sürdürülüyor
Netanyahu: Hedeflerimiz İçin En Büyük Engel Hizbullah'tır
Direnişçiler, 'Büyük Haber'i Nasıl Karşıladı?
Seyyid Hasan'ın İzlerini Takip Etmek
İsrail İstihbaratının Sorusu: Hizbullah'ın Elinde Ne Kaldı?
Filistin Halkının Kalbinde Hasan Nasrallah
Direnişin Destek Cephesini Yönetmedeki Zihniyeti
Hacı Muhsin'in Sırlarına Bir Yolculuk
Fuad Şükr ve İbrahim Akil Ortaklığı
Bir İnsan Olarak İbrahim Akil
Abdülkadir: Direnişin Parlak Zekası
Hatice Şükr, Babası Fuat Şükr'ü Anlattı
Fuad Şükr: Direnişin Anlatıcısı
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 3
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 2
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 1
İsrail, Charlie Kirk'in Gizemli Ölümünün Neresinde?
İran-Lübnan-Suriye'deki Gelişmeler ve İsrail'in Gelecek Planı
Direniş Fikri ve Onun Tarihi Tezahürleri Üzerine
Yemen Neden Caydırılamıyor?