"Hizbullah'ın Silahını Alabilecek Bir Güç Yok"

Lübnan'daki Caferi Başmüftüsü Şeyh Ahmed Kabalan, zayıf bir devletin hâkim olduğu bir ortamda, dünyada hiçbir gücün Hizbullah’ın silahını elinden alamayacağını vurguladı. Maruni Patriği Beşara Butros er-Rahi’nin açıklamalarına yanıt veren Şeyh Kabalan, “Kim İsrail’i istiyorsa, buyursun oraya gitsin” ifadelerini kullandı.

Salı günü yaptığı yazılı açıklamada Kabalan, “Direnişin silahsızlandırılması kararı, delice, boş ve ucuz bir karardır; değeri, yazıldığı bozuk mürekkep kadar bile değildir. Bu ülkeye, tarihine ve egemenliğine karşı bundan daha haince bir karar olamaz. Bu karar, Siyonist rejimin çıkarlarına hizmet eder, ülke nezdindeki ağırlığı sıfırdır. Siyonizmin Lübnan’ı yeniden işgal etmesine asla izin vermeyeceğiz,” dedi.

Maruni Patriğinin "Şiiler savaşlardan bıktı" şeklindeki açıklamasına yanıt veren Kabalan, tepkisini şu sözlerle gösterdi:

"Şii toplumu teslimiyetten, ihanetten ve sahte tanıklıklardan usandı. Bu ülkede kanını vatan uğruna dökmeye en istekli topluluk varsa o da Şii toplumu, daha doğrusu tüm renkleri ve yüzleriyle direnişin ta kendisidir. Hizbullah'ın silahı, Emel Hareketi’nin silahıdır; Hizbullah ile Emel’in silahı ise Allah’ın silahıdır. Yeryüzünde bu silahı bizden alabilecek hiçbir güç yoktur. O silahın arkasında canımız, varlığımız ve tüm imkanlarımızla biz duruyoruz. Bunların hepsi, Lübnan’ı savunmak için teyakkuz halindedir."

Kabalan, "Peygamber katilleriyle, halkların hainleriyle ve vatanların işgalcileriyle asla barış olmayacaktır," diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Kim İsrail’i istiyorsa, buyursun oraya gitsin. Netanyahu’nun 'Büyük İsrail' hayali eğer gerçekleşseydi, bu; Hristiyanların ve Müslümanların cesetleri üzerinde, harabeye dönmüş yurtlar üzerinde gerçekleşecekti. Peygamberleri ve velileri katledenleri savunanlara hiçbir mazeret yoktur. Direnişin silahını hedef alan, ya da siyonizme zafer kazandırmayı amaçlayan bir 'ruhani makamın'da hiçbir anlamı ve değeri yoktur; çünkü bu silah, zamanımızda peygamberlerin silahıdır."

Silahların tek elde toplanmasının artık "Amerikan belgesiyle" geçerliliğini yitirdiğini belirten Caferi Müftüsü, şöyle konuştu:

“Güçsüz bir devletin, sadece boş ofislerden hava saldırılarını saymakla yetindiği bir ortamda, silahları tek elde toplamanın hiçbir anlamı yoktur. Egemenlik, eğer egemenlikten feragat belgesiyle birlikte geliyorsa, alınıp satılan ucuz bir metadan ibarettir. Vatanı pazarlayanların ne bir otoritesi olabilir ne de meşru bir söz hakkı... Egemenlik ve halkın çıkarları her şeyin üzerindedir. Bu ülkeyi yarım asır önce yeniden ayağa kaldıran irade, Lübnan’ın bir kez daha Siyonistlerin eline düşmesine asla izin vermeyecektir.”

Şeyh Kabalan şöyle devam etti:

“Bir hükümet, ancak Lübnan’ın egemenliğini koruduğu ölçüde hükümettir; onu satmak, bağışlamak ya da perde arkasından gizlice elden çıkarmakla değil. Meşruiyet, Lübnan’ın varlığı, egemenliğinin temeli ve çıkarlarının emanetiyle ölçülür; vatan hainliğinden uzak olduğu sürece gerçek anlam kazanır. Gazze’ye destek savaşı ise, zulme uğrayanlara ve mazlumlara hizmet eden İsa Mesih’in yolunun aynasıdır.”

Şeyh Kabalan’ın açıklaması şu ifadelerle sona erdi:

“Hizbullah ne asla içten çökertilebilir ne de çöker; yenilmedi ve yenilmeyecek de. Efsanevi cephaneliği ve bütün müttefiklerinin sınırsız desteğine rağmen, en yıkıcı NATO-İsrail ordusunu sınırda durduran odur. En zorlu ulusal savunmayı göğüsleyip, bütün o büyük güçlerin en güçlü silahlarıyla bir sınır kasabasını, Hıyam’ı işgal etmesine engel olan odur.”

Kudüs Haber Ajansı - KHA

BATI ASYA, 21 Ağustos 2025 23:15