Maskeli Savaşlar Çağı: Trump'ın Savaş Kampanyası
ÇEVİRİ ANALİZ, 24 Mart 2025 22:32Velid Şerara tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “MASKELİ SAVAŞLAR ÇAĞI: TRUMP BÖLGEYİ DİSİPLİNE ETMEK ADINA BİR SAVAŞ KAMPANYASI YÜRÜTÜYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Uzun süreli deneyimler, özellikle dış politika alanında, birbirini takip ABD yönetimlerinin söylemleri ile eylemleri arasındaki tam çelişkiye dair örneklerle dolu olmasına rağmen, dünyanın dört bir yanından ve ilginçtir ki bölgemizden birçok uzman, analist ve gözlemci, her yeni ABD yönetiminin başlangıcında, onun beyan ettiği niyet ve yönelimler hakkındaki iddialarına inanma aptallığını tekrarlıyor.
Faşist serseri Donald Trump’ın yeni döneminin başlangıcında, onun savaşlara kıyasla anlaşmaları tercih ettiği iddialarına kananlar, İsrail’in Gazze’ye karşı başlattığı imha savaşının ilk aylarında -iki taraf arasındaki tam ve resmi ortaklığa rağmen- “gerçekçi” Joe Biden yönetiminin, Binyamin Netanyahu’nun “aşırılıkçı ideolojik” hükümetinin eylemlerinden zorunlu olarak farklı bir tutum sergileyeceği konusunda ısrar edenlerle aynı kişiler.
Trump şu anda bölgede başta İran olmak üzere diğer alanlara yayılması muhtemel iki savaş yürütüyor. Yemen ve Gazze’de ülkesinin resmen savaşta olduğunu ilan etmeden yürütüyor bu savaşları. Kendisi ve ekibinin benimsediği politikayı anlamaya çalışmak, art arda gelen Amerikan yönetimleri tarafından izlenen, “bazen düşük gerilimli, bazen yüksek gerilimli ama sürekliliğini koruyan bir savaş politikası” ve onu yöneten değerler, kavramlar ve fiili hesaplar üzerinde kısa bir süre durmayı gerektiriyor.
Şu hâlde Trump’ın gerçek bakış açısına göre savaş nedir? 2016’daki seçim kampanyasından bugüne kadar tekrarlanan konuşmalarına ve pozisyonlarına baktığımızda, onun için savaşın, binlerce askeri Afganistan ve Irak gibi uzak ülkelere göndermek ve bu ülkelerde de ağır kayıplar vermek mecburiyetinde kalmak anlamına geldiğini görürüz.
Fakat eğer iş, ordunun, bugün Yemen’de olduğu gibi, günlerce hatta haftalarca süren yıkıcı hava ve füze bombardımanları ile sınırlı kalırsa ve hiçbir Amerikan kaybına yol açmadan “kötülerin” canı alınırsa, o zaman Trump’ın ve ona oy veren faşist sürülerin örfünce bu bir savaş olmayacaktır.
Savaş, onlara göre Amerikan askerlerinin, ceset torbalarında ülkelerine geri dönmesinden ibarettir sadece. Dijital devrimin sağladığı muazzam teknolojik ilerleme, kart imparatorluğun eski hayallerini bir kez daha gıdıklamış, savaşa girmeden veya insani bir bedel ödemeden, kısmi soykırıma dönüşebilecek cezalandırıcı operasyonlar başlatmasını sağlamıştır.
“Askeri devrim” ve Kuveyt (1991) ve Kosova (1999) savaşlarıyla canlanan bu hayaller, daha sonra Irak (2003) ve Afganistan’daki (2001) savaşlar ve işgalci Amerikan güçlerinin her iki ülkede verdiği kayıplarla suya düşmüştü. Ancak dijital devrim ve İsrail tarafının Lübnan ve Gazze’ye karşı yürüttüğü savaşlarda iddia ettiği “başarılar” bu hayalleri bir kez daha canlandırdı.
Aslında, teknolojik ilerleme ile eski ve yeni sömürgeci güçlerin çıplak askeri güce başvurma kolaylığı arasında yakın ve iyi bilinen bir ilişki vardır. Bu ilişkiyi, birçok yazar, örneğin Fransız Alain Joxe “Kaos İmparatorluğu” (2002) ve “Emperyalizmin Uluslararası Savaşları” (2012) kitaplarında, Amerikalı Michael Clear “Kan ve Petrol” (2005) kitabında ayrıntılı olarak açıklamıştır. Her biri kendi cephesinden, teknolojik faşizm adını verdikleri şeyin yükselişi konusunda uyarıda bulunmuştur.
Bugün teknofaşist güçler, eylemleri için önemli bir insani veya ekonomik bedel ödemedikleri gerçeğine dayanarak, mevcut ve belki de gelecekteki savaşlarını disiplin amaçlı polis operasyonlarından başka bir şey değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bu saldırgan politika Trump’ın Rusya ile uzlaşma arayışına aykırı bir tablo oluşturmuyor. Kendisi ve ekibindeki birçok üye ve danışman, Rusya’yı kızdırmaya ve ardından Ukrayna’da onunla dolaylı bir savaşa girmeye karşı çıktılar; çünkü Rusya’yı düşmanlığa sevk edecek bir yaklaşımdan kaçınmak, en tehlikeli stratejik çatışma olarak gördükleri, ülkeleri ile Çin arasındaki mevzuda Rusya’yı tarafsız hale getirmek ve belki de onun desteğini kazanmak adına gerekliydi. Ne var ki Moskova ile anlaşmaya varmak için şu anki ateşli çabalarının temel motivasyonu, kendisinin ve Amerikan askeri ve siyasi elitinin bazı kesimlerinin, Moskova’nın üç yıldan uzun süredir NATO ile süren vekalet savaşından galip çıktığına olan inançlarıdır.
Gerçekler, Batı’nın Ukrayna topraklarında Rusya’ya karşı yürüttüğü askeri, ekonomik-finansal ve ideolojik-medyasal topyekûn savaşın başarısızlığa uğrayacağını öngören ciddi, televizyoncu olmayan uzmanların bakış açısını doğruladı. Bunların başında, 2024’ün ilk aylarında yayımlanan kitabına “Batı’nın Yenilgisi” gibi çarpıcı bir başlık seçen Fransız düşünür Emmanuel Todd geliyordu. Evet, bugün Trump, gerileyen imparatorluğuna savaşın muazzam maddi maliyetlerini sınırlayacak ve mümkünse ABD ile Çin’in karşı karşıya gelmesi ve Washington ile Tahran arasında olası bir çatışma durumunda Moskova ile uzlaşı sağlayacak elverişli koşullar için bir anlaşma yapmak istiyor.
Trump bölgemizde, “İsrail’in, Direniş Ekseni’ne mukabil başarıları” üzerine Gazze ve Yemen’de savaşı tamamlamak ve belki de yarın bu savaşı İran ve Lübnan’a taşımak suretiyle bir şeyler kurabileceğine inanıyor.
ABD Başkanı’nın şu anki tercihlerine, “düşmanları minimum maliyetle ortadan kaldırabilecek son askeri teknolojik yeniliklerin gücüne olan kör bir inanç” hâkim. Söz konusu inanç, Trump’ın ekibindeki Elon Musk gibi isimlerle de takviye ediliyor.
Ne var ki halihazırdaki maceralarda veya belki yarın girişilecek yeni serüvenlerde verilecek Amerikan kayıpları, petrol tesisleri ve tankerlerinde yaşanacak beklenmedik gelişmeler ve tüm bunların petrol fiyatları ve piyasa istikrarı üzerindeki etkileri, patavatsız başkan için Amerikan iç siyasetinde son derece olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Nihayetinde de ABD Başkanı’nın yanlışında ısrar etmesi, er ya da geç, kendisi ve benzerleri için barut fıçısı olan bir coğrafyada ateşle oynadığını fark etmesine yol açacaktır.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 24 Mart 2025 22:32
Yorumlar (0)
İsrail, İran'a Karşı Sonraki Tura Hazırlanıyor
Barış Mukabilinde Teslim Olmak
Sınvar'ın Hamlesi Bir İntihar Mıydı?
Aksa Tufanı, İsrail'in Gücü Kader Değildir Diyor
Lübnan Cumhurbaşkanı İsrail'le Müzakere İstiyor
Düşman Liderliğinin Farkındalığı Değişiyor
Trump'ın Kutlaması, İsrail'in Söyleminin Teyidi
Seyyidsiz Kalan Savaş Meydanı!
Filistin Açısından Sonraki Gün
İran İle Savaşa Geri Mi Dönülüyor?
Bölgesel Çatışmada Siyonist Varlığın Öncelikleri
Hizbullah Kandırıldı Mı?
İran-İsrail Gerilimi: Alan Daralıyor
İran Zamanı Lehine Kullanıyor
İsrail ve Batı, Hizbullah'ın Toparlandığını Düşünüyor
Trump ve Filistin'in Kanı
Boyunduruk Altına Alma Planı Yeni Savaş Getirir
Trump, İran Kartıyla Bir Kumara Mı Hazırlanıyor?
ABD-İsrail'i, Direnişin Siyasi İlerleme Endişesi Sardı
Hizbullah Milletvekili'nden Nasrallah'a: Yolunuz Sürdürülüyor
Netanyahu: Hedeflerimiz İçin En Büyük Engel Hizbullah'tır
Direnişçiler, 'Büyük Haber'i Nasıl Karşıladı?
Seyyid Hasan'ın İzlerini Takip Etmek
İsrail İstihbaratının Sorusu: Hizbullah'ın Elinde Ne Kaldı?
Filistin Halkının Kalbinde Hasan Nasrallah
Direnişin Destek Cephesini Yönetmedeki Zihniyeti
Hacı Muhsin'in Sırlarına Bir Yolculuk
Fuad Şükr ve İbrahim Akil Ortaklığı
Bir İnsan Olarak İbrahim Akil
Abdülkadir: Direnişin Parlak Zekası
Hatice Şükr, Babası Fuat Şükr'ü Anlattı
Fuad Şükr: Direnişin Anlatıcısı
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 3
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 2
Uli'l-Be's Muharebesi'ndeki Zaferin Tarihi - 1
İsrail, Charlie Kirk'in Gizemli Ölümünün Neresinde?
Katar'daki Saldırıyla Netanyahu Asasını Kırdı
İran-Lübnan-Suriye'deki Gelişmeler ve İsrail'in Gelecek Planı
Direniş Fikri ve Onun Tarihi Tezahürleri Üzerine