İsrail'in, Yemen'e Karşı Etkili Bir Seçeneği Var Mı?
ÇEVİRİ ANALİZ, 25 Aralık 2024 22:51Yahya Debbuk tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “İSRAİL, YEMEN’LE KARŞI KARŞIYA VE ELİNDE ETKİLİ BİR SEÇENEK YOK” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Tel Aviv’deki karar masasında, Yemen’deki Ensarullah hareketinin tehditleriyle nasıl mücadele edileceği sorusu önemli bir yer tutuyor. Şu ana kadar gerek Amerikalılar ve İngilizlerin gerekse de İsrail’in gerçekleştirdiği askeri saldırıların, Ensarullah hareketini geri çekilmeye itebilecek gibi durmadığı göz önüne alındığında cevapların birçoğu İsrail ve Batı’nın caydırıcılığının etkili olmadığını gösteriyor.
San’a, Gazze’ye destek cephesini açma kararını erkenden aldı. Destek kararı, İsrail limanlarına giden ticari gemilere Babu’l-Mendeb Boğazı’nın (İsrail’i Asya’ya bağlayan Kızıldeniz’in güney kapısının) kapatılmasından başlayıp İsrail’e giden gemilerin, boğazı geçmeseler dahi, yani Aden Körfezi’nde, Umman Denizi’nde ve genel olarak okyanusta seyretse bile geçişinin engellenmesine ve Tel Aviv’i silahlı insansız hava araçları ve çeşitli balistik füzelerle hedef almaya kadar çeşitli kademelerde ve tonlarda uygulandı.
Buna mukabil İsrail, savaş sırasındaki sınırlı öz kapasitesi ve özellikle sürekli uzaktan çatışmalar için ayrılan kaynakların yokluğu nedeniyle uzak tehditlerle yüzleşmedeki yetersizliği ile ilgili değerlendirmeler nedeniyle başlangıçta Yemen tehdidiyle başa çıkmada Amerikalılara güvenmeyi tercih etti ve istenen hedefe ulaşmada bunu gerekli gördü. Ne var ki başlangıçta güç sergileyen ve bu sergilediği güçle tehdit eden ABD, İsrail’e gelen ve İsrail’den giden ticari ve destek malzemelerinin hedef alınması karşılığında Yemen’e düzenlediği saldırılarda taktiksel angajman kurallarının ötesine geçmedi. Bu tutumun nedeni, Başkan Joe Biden yönetiminin, Yemen’e yönelik askeri müdahale düzeyinin yükseltilmesinin ve ciddi bedeller ödemeye sebebiyet vermesinin, Washington’un yeniden üretmek istemediği geçmiş savaşların bir benzerine yeniden girişme süreci olan uzun bir yüzleşmeye yol açacağından korkmasıydı.
İsrailli liderler, İsrail Hava Kuvvetlerinin Yemen’e düzenlediği üç saldırıyla elde edilen başarılarla övünse de yorumcular, önde gelen yazarlar ve İsrailli araştırma merkezleri tarafından kabul edilen şey, yaşananların Ensarullah’ı caydırmadığı ve Ensarullah hareketinin İsrail veya bir başka güç tarafından caydırılmasının mümkün olmadığı yönünde. Saldırıların sıklığı arttıkça bu, San’a’yı, Tel Aviv’e daha çok saldırı düzenlemeye; gemilerin ve konteynerlerin oraya gidiş-dönüş bağlamında geçişini durdurmaya ve engellemeye daha çok itti. Aslında Yemen tehdidi, Ensarullah liderliğinin Gazze’ye desteği sürdürme ve İsrail’in Filistinlilere yönelik savaşını durdurmaması halinde bu desteğin giderek artma konusundaki ısrarı ile şekilleniyor. İsrailli uzmanlar, Yemen tehdidini etkisiz hale getirmenin yolunun şu anda yürürlükte olan saldırılar olmadığını, mevcut saldırıların Yemen’den daha güçlü ve can acıtıcı tepkilerin gelmesine sebebiyet vereceğini ve Sana’nın uğradığı kayıpların ise sonucun değişmesini büyük ölçüde etkilemeyeceğini kabul ediyor. Tel Aviv’de bu konuda neredeyse sözbirliği var.
İsrail’in değerlendirme masasında alternatif çözümler var; ancak bu çözümler eksik. İsrail’in, sistematik olarak ekonomik güç merkezlerine, limanlara ve çeşitli enerji tesislerine saldırılmasının yanı sıra Yemenli liderleri, savaş araçlarını, silah üretim ve depolama merkezlerini, imalat ve üretim tecrübesi olan kadroları hedef alması masadaki çözümlerden bazıları. Yukarıdakilere ek olarak Yemen kamuoyunun bilincindeki karşılığı nedeniyle San’a’ın, Ensarullah’ın kalesi olarak -gerçi Sa’ada da böyledir- vurulmasının özel bir anlamı var. San’a -son zamanlarda Suriye’de olduğu gibi- Ensarullah’a karşı duranların kuzeye doğru çekilip hükümetin düşmesinin önündeki yolu açmıştı.
Mevzu bahis seçenek açık bir biçimde Ensarullah’ı caydırmayı amaçlamamaktadır. Çünkü halihazırdaki denklemlere göre caydırıcılık, San’a’nın kararını etkilemede yetersizdir. Bu da şu anda mevcut olan tek çözümün, Ensarullah’ın hükümetinin düşmesine yol açacak açık bir savaşa girilmesi anlamına geliyor. Ne var ki böylesi bir plan zor ve belki de imkânsız görünüyor. Daha da önemlisi İsrail, çok da uzak olmayan alanlarda etkin ve etkili olmak üzere kurulmuş sınırlı yeteneklerine dayanarak doğrudan böyle bir seçeneğe yönelemiyor. Şu sıralar İsrail’de konuşulan şey, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Yemen’de gerçekleştirdiği savaşın İsrail’in savaş araç ve gereçleriyle yeniden tekrarlanması. Peki Riyad, Abu Dabi ve onların Yemen’deki muhalif gruplardan yandaşları daha önce askeri bir zafer elde edemedilerse bunu İsrail’in desteğiyle başarabilecekler mi? Şu ana kadar Tel Aviv’deki karar vericilerin masasından düşmeyen bu sorunun bir cevabı yok.
Bazı İsrailli yorumcular ise yeni ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin İsrail karşısındaki Yemen tehdidine, istenen sonuca ulaşacak biçimde, yani farklı ve daha aşırı bir yaklaşım benimsemesi yönündeki umutlarını dile getiriyor. Ancak bu düşünce öncülleriyle tercihi mümkün bir seçenekten ziyade bir temenni. Ayrıca Tel Aviv’deki bazı uzmanların sunduğu ve gündemdeki seçeneklerden biri de Yemen’i hedef almaktan kaçınmaktır; çünkü onu zapt etmek, caydırmak ve belki de devirmek zor, çetrefilli ve birçok belirsizlikle kuşatılmıştır. Bunun yerine Ensarullah’ın destekçisi, itici gücü ve finansörü olan İran’ın bizzat hedef alınması yönünde bir talep mevzu bahis. Ne var ki bu tür bir düşünce tarzı, Yemen arenası, liderliği, eğilimleri ve kararlarını etkileyen faktörler hakkındaki bilgi eksikliğini yansıtıyor. Son bahsedilen seçenekteki öncüllerin geçerli olduğunu varsaysak bile; İsrail’in Yemen tehdidinden bağımsız olarak İran’ın kendi tehditlerine yönelik İran’a askeri olarak saldırması daha faydalı olmaz mıydı? Böylesi bir yüzleşme mümkün olsaydı başkalarının kararlarını etkilediği için değil, İran’ın ifade ettiği mana bakımından kendisine saldırılması tabii ki daha uygun olurdu.
Tel Aviv’in son seçeneği ise, Yemen tehdidinin durumu ve geleceği değerlendirilirken İsrail’de yayınlanan görüş özetlerinde sıklıkla dile getirilen Gazze savaşının durdurulmasıdır. İsrail ile Hamas arasında net bir anlaşmayla ateşkes sağlanırsa Yemen’in destek cephesini kapatması ve tehditlerin durması mümkün olur. Ancak böyle bir seçenek, Tel Aviv’de genel olarak gün yüzü görmeyeceği düşünülen esir takası anlaşmasının ikinci aşamasında olası bir kırılmaya bağlı olarak hızla çökecek gibi görünen Yemen tarafının “iyi niyetine” dayanmaktadır.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 25 Aralık 2024 22:51
Yorumlar (0)