ABD, Josep Avn Üzerinden Hizbullah'a Oyun Mu Kurdu?

ÇEVİRİ ANALİZ, 09 Aralık 2024 19:38

İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “ASKERİ YAPI İÇİNDEKİ SESLER İLK KEZ “TUZAĞA” KARŞI UYARIYOR… KİM JOSEPH AVN’I ORDU KOMUTANI OLARAK ZAYIFLATMAK VE ONUN CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINI YAKMAK İSTİYOR?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.

ABD, Josep Avn Üzerinden Hizbullah'a Oyun Mu Kurdu?

Amerikalılar, Lübnan Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn’ı yerine getiremeyeceği bir göreve mi karıştırdı, yoksa direniş karşıtı güçler onu Hizbullah’la çatışmaya iterek; başkan adaylığı yarışında kendisinden kurtulmak mı istiyor?

Böyle bir soru sorulmasının sebebi, tek seferde Avn’ın omuzlarına yüklenen bunca zorluk. Sorun, Lübnan’a yönelik İsrail saldırısının arifesinde başladı ve saldırı sırasında direnişin içerideki ve dışarıdaki düşmanlarının, işgalci Siyonist İsrail’in direnişi yok etme misyonunu tamamladıktan sonra ordu komutanının “ortalığı temizleyebilecek” tek kişi olduğu temelinde hareket etmesiyle farklı bir şekil aldı. Kara savaşının başlangıcından birkaç hafta sonra tablo değişmeye ve işlerin mevzu bahis habis projenin sahiplerinin umduğu gibi gitmediğine dair bilgi, ilk olarak Genelkurmay Başkanı’nın kendisine ulaşmaya başladı. Ateşkesin ilanından iki hafta öncesinde savaşın, Hizbullah’ın yok edilmesiyle ya da teslim olması ile sona ermeyeceğine dair bir görüntü kendini ciddi ciddi hissettirirken bu insanlar da bizzat Amerikan ekibi ile onun Arap ve Lübnanlı müttefikleri arasındaki gerilimin boyutunu gördüler. Bu da Amerikan grubunun, ordunun güneye, doğuya ve kuzeye yayılma ve direnişin silahlarını imha etme konusunda teknik sınırların ötesine geçen bir rol oynaması yönünde bir tasavvura sahip olması nedeniyle bizzat Genelkurmay Başkanı ile yapılan görüşmelere üslup bakımından yansıdı. Son tahlilde Joseph Avn’ın cumhurbaşkanı sıfatıyla yeni sistemin başı olacağına dair sürekli bir vurguyla orduya yüklenen vazife, Lübnan’da yeni bir hükümet için bir şemsiye oluşumunu da kapsayacak biçimde genişledi.

Lübnan Ordusu herkesten önce İsrail’in savaşı kazanamadığının farkına vardı ve Avn, Amerika’nın İsrail’in anlaşmaya ilişkin yorumunu benimseyeceğinden korktu.

Ancak rüzgâr farklı bir yönde esti. İsrail’in savaşı kazanamaması ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in ABD’ye taşıdığı ilk metinlere göre bir anlaşmayı dayatamaması, meseleyi farklı bir şekilde ele almaya zorladı.  Ayrıca Lübnan ordusu artık Amerikalıları %100 tatmin edecek bir görevi yerine getirebilecek durumda da değildi; aksine Lübnan İslami Direnişi Hizbullah ile ciddi bir biçimde yardımlaşması gerekeceği bir görev karşısında bulmuştu kendini. Evet, önde gelen bir güvenlik yetkilisi şöyle söylüyordu: “General Avn, hiç de gıpta edilecek bir pozisyonda değil. Amerikalıların kolayca ifa edileceğini düşündüğü bir görev beklenmekteydi kendisinden. Kolay bir görev; zira İsrail, Hizbullah’ı bitirme işini üstlenmişti. Ne var ki işler farlı bir yöne seyretti ve şimdi görev Hizbullah ile açık bir yardımlaşmayı gerektiriyor.”

Sonraki tartışmalar esnasında varit olan bazı ayrıntılar tablodaki görüntüyü daha da netleştiriyor. Ordu, birkaç ay önce konuşlanma kapsamını genişletmek ve sayısını artırmak için bir plan sunuyor ve Amerikalılar, Lübnan ordusunun Lübnan’ın iç bölgelerinden çekilmemesini uygun buluyor. Çünkü Sünni ve Hıristiyan liderlerin yanı sıra başta Meclis Başkanı Nebih Berri ve eski vekil Velid Canbolat olmak üzere içerdeki güçler ordunun iç güvenlik görevinden muafiyetini reddediyor. Bu da komutanları olağanüstü bir desteğe ihtiyaç olduğu hususunda konuşmaya itiyor. Direnişle düşman arasındaki çatışma genişlediğinde ve güney meselesi acil bir hal aldığında ordu, içeride ve dışarıda herkesin, talep ettiği destek unsurlarını kabul etmesi için gerekli gördüğü fırsatı bulduğunu düşünüyor. Belki de bu aşamada Genelkurmay Başkanı ve çevresindeki bazı siyasetçiler ve medya mensupları, meseleyi cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili kazanımlar elde etmek için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Bu da General Avn’ı danışman çerçevesini genişletmeye yöneltiyor.Hizbullah’ın yaptıklarından diğer Şiileri sorumlu tutmadan onlarla ilişki kurma veya aday Süleyman Frenciye’yi egale etmek için Meclis Başkanı Nebih Berri’ye kur yapma ve Cibran Basil ve Samir Ca’ca’nın temsil ettiği “düşman ittifakının” önünü kesmek adına bir Hıristiyan dengesi oluşturmak için kiliseyle birlikte çalışma konusundaki tavsiyeleri dinlemeye başlıyor. Elbette ordudaki komuta meclisinde, halkı Genelkurmay Başkanı’nı bizzat orduymuş gibi değerlendirmeye zorlayacaklarını ve Genelkurmay Başkanı’na yönelik her eleştirinin Ordu’ya bir kurum olarak saldırı olduğunu söyleyen boş ve saf insanlar da çıkıyor.

Ateşkes anlaşmasının kendisine sahada ve siyasette önemli bir rol biçtiği ordu, zamanla Amerikalıların doğrudan yardımına ihtiyaç duymaya başladı. General Avn, İsrail’in anlaşmayı imzalamak zorunda kaldığını ama buna uymak istemediğini, bunun yerine Washington’la imzaladığı ve yakın veya gerçek olarak değerlendirdiği herhangi bir tehdide otomatik olarak saldırma hakkı veren bir anlaşma kapsamında kendi hakkı olarak gördüğü şeyi dayatmak istediğini keşfetti. Böyle bir davranış tarzı karşısında ordunun rolü ise ihlalleri kaydetmek ve bunları anlaşmanın uygulanmasını denetleyen komiteye şikâyet şeklinde iletmekle sınırlı olacaktı. Ordu aynı zamanda Hizbullah’ı silahsızlandırma bağlamında anlaşmayı uygulama konusundaki kararlılığını test eden Amerika-İsrail-Avrupa üçgeninin sınamasına da her gün maruz kalacaktı.

Elbette Joseph Avn gönüllü olarak, hatta zorla göz göre göre kendini tehlikeye atamazdı. Bu nedenle, anlaşmanın İsrail yorumunu benimsemenin ordudan beklenen her türlü role ölümcül bir darbe vurmak anlamına geldiğini hızla Amerikalılara iletti.  Caydırıcı bir şey olmadan İsrail, anlaşmayı ihlal etmeye devam ettiği müddetçe askerleri ve subayları herhangi bir göreve ikna edemeyeceğini Avn gayet iyi biliyordu. Nihayet Genelkurmay Başkanı’nın yakınlarından biri, ABD’nin anlaşmayla alakalı olarak İsrail yorumunu benimsemekte ısrar etmesinin ve bunu orduya empoze etmeye çalışmasının, Washington’un Lübnan’daki istikrarla kumar oynadığı, orduyu ve komutanını intihara zorladığı anlamına geldiğini söyledi.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonraki beş gün boyunca ordu, İsrail’in yaptıklarını ABD’nin önünde protesto etmeye devam etti. Başlangıçta Genelkurmay Başkanı, altmış günlük bir süre verilmesinden memnun değildi. Litani Nehri’nin güneyindeki bölgeye yaklaşık 6.500 askerin tek seferde konuşlandırılmasına izin verecek şekilde bu durumu değiştirmeye çalıştı. Düşmanın tamamen ve derhal çekilmesini sağlamak ve her türlü ihlalini engellemek adına bir yol tutmak istiyordu. Ordunun operasyonel tavrı açıktı. İstediğini elde edemediği takdirde ordu, Lübnan’ın anlaşmaya ilişkin yükümlülüklerini yerine getiremeyecekti.

Düşman, evlerine dönen vatandaşları korkutmak için ateş etmenin ötesine geçerek öldürmeye kadar uzanan ihlallerini sürdürürken ordu, kurşunların Hizbullah’a değil de kendisine doğru geldiğini hissetti; çünkü dikkatler orduya çevrilmişti ve ona ateşkese dair ihlalleri neden durdurmadığı sorulacaktı. Lübnan İslami Direnişi Hizbullah, Meclis başkanı Nebih Berri’ye, Başbakan Necip Mikati’ye ve diğer liderlere bildirdiği üzere orduya da işgalci Siyonist İsrail’in ateşkese bağlı kalıp kalmadığını gözlemlediğini tebliğ etti. Sonrasında Hizbullah kendilerine tekrar dönerek düşman tarafından gerçekleştirilen ihlalleri durdurmak adına bu makamların acilen harekete geçmeleri gerektiğini ifade etti. Akabinde de düşman ihlallerinin engellenmemesi durumunda Lübnan İslami Direnişi’nin sessiz kalmayacağı uyarısı geldi.

Berri ve Mikati, Amerikalılar ve Fransızlarla temas kurarken ve söz ve vaatlerden başka bir şey elde edemezken Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn, Amerikalıların İsrail’i ihlalleri durdurmaya zorlama konusundaki ciddiyetsizliğini fark etti. Direnişin ilk tepkisi önceki gün Şeba Çiftlikleri’nde geldi. Hizbullah, orduya Amerikalılarla görüşmelerinde kullanabileceği güçlü bir kart vermişti. Zira sahadaki gerçekler Hizbullah karşıtı siyasetçilerin sözleri gibi olmuyordu. General Joseph Avn, Amerika’nın Hizbullah’la müzakere ettiğini, Hizbullah üzerine müzakere etmediğini; İsrai’in Hizbullah’la ilgili bir anlaşmaya değil de Hizbullah’la anlaşmaya vardığını ve sahadaki gerçeklerin işgalci Siyonist İsrail’in anlaşmayı bozması ya da anlaşmaya dair sahada kendi yorumuna dayalı kurallar ihdas etmesi durumunda Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’ın, savaş meydanına dönebileceğini doğruladığını görmeye başladı.

Bütün bunlar son 24 saatteki görüşmelerin farklı bir hal almasına neden oldu. Ordu şimdi Amerikalıların ve Fransızların, işgal güçlerinin tamamen geri çekilmesi ve her türlü ihlalin durdurulması karşılığında birkaç gün içinde tüm sınır bölgelerinde konuşlandırılmasına olanak sağlayacak garantileri vermesini bekliyor.  Böyle olmadığı sürece, Amerika ve İsrail’in başaramadığı bir misyonu ordunun yerine getirmesini kimse beklememeli değerlendirmesinde bulunuyor.

Tüm bunlarla beraber meselenin, yalnızca ordu komutanının siyasi değerlendirmesiyle ilgili olmadığı, pek de şaşırtıcı olmayan ama yeni bir atmosferle ilgili olduğu netleşiyor. Son durumdan, üst düzey subaylar arasında sayıları hiç de az olmayan bir grubun, direnişe ve Güney’in evlatlarına karşı koymak için askeri müessesenin bir araca dönüştürülmesini reddeden bir haletiruhiyede oldukları anlaşılıyor. Evet, bu subaylar ile onları önümüzdeki yılda görevinin uzatılması ile alakalı yasaya dahil etmeyi reddeden ordu komutanı arasındaki anlaşmazlığın ardından (Şii mezhebinden olmayan) üst düzey subayların seslerinin yükselmesiyle mevzu bahis haletiruhiye farklı bir boyut kazanıyor. Mezkûr subaylar, isyan vakalarına ve belki de askeri yapı içerisinde büyük bir bölünmeye yol açabileceğinden ötürü, siyasi yetkililere, orduyu Hizbullah’la çatışmaya itmenin tehlikelerinin farkında olmaları hususunda tavsiyede bulunuyor. Yükselen seslerin bir diğer nedeni ise askeri kurumdaki atamalarda ortaya çıkabilecek “misilleme eğilimi” ve “sadakatsizlik” bahanesiyle ötekileştirilme korkusu. Bu noktada bazılarının orduya sadakatin ordunun liderine sadakatle eş anlamlı olması gerektirdiğini varsaymasıyla büyük bir sorun kendini göstermeye başlıyor. Özellikle Joseph Avn’ın durumunda, mesele daha da karmaşık bir hal alıyor; çünkü Joseph Avn orduyu benzeri görülmemiş bir şekilde yönetiyor ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı mücadelesine giriyor.

Cumhurbaşkanlığı konusunda bu kez Hıristiyan cemaatte buzdağının görünen kısmı gayet yüksek. Özgür Yurtsever Hareketi ve bazı bağımsız temsilcilerin Joseph Avn’ın adaylığına itirazlarını yüksek sesle dile getirmelerinin ardından, başkanlık adaylığı konusunda önceden herhangi bir taahhüdün olmasının reddi mukabilinde “Lübnan’daki etkin güçler”, Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması için mücadele edilmesi temelinde farklı bir taktik benimsiyor. Çeşitli gruplardan bazı vekiller, General Avn’ın askeri kurumu bırakması, halka sivil olarak yönelmesi ve bu şekilde başkanlık programı hakkında görüşmeler yapması gerektiğini açıkça söylüyor. Bu sözler, gruplarının lideri Samir Ca’ca’nın adaylığını desteklemekten öte bütün ordu komutanlarına dönük kendilerine has fikirlere sahip olmalarından ötürü General Avn’ın cumhurbaşkanı adayı olarak yanıp kül olmasına aldırış etmeyen tavrın zıttında yer alıyor. Bu da nihayetinde değişim isteyen bir vekilin çıkıp şöyle söylemesine sebebiyet veriyor: “Çeşitli güçler, Avn’ın ordu komutanı olarak görev süresinin uzatılmasını ve Hizbullah’ı zorla silahsızlandırmasını istiyor. Eğer başarılı olursa, bu güçler aynı günde piyangoyu ve lotoyu kazanmış gibi olacak: Hizbullah silahını bırakacak ve Avn, başkanlık yarışında kendi ayağına sıkmış olacak.”

Kudüs Haber Ajansı - KHA

ÇEVİRİ ANALİZ, 09 Aralık 2024 19:38

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yemenli Yetkili: ABD'den Korkmuyoruz, Hazırız

Yemenli Yetkili: ABD'den Korkmuyoruz, Hazırız

İsrail Medyası: Suud, Filistin Talebini Geri Çekti

İsrail Medyası: Suud, Filistin Talebini Geri Çekti

İsrail, Suriye İşgaline Devam Ediyor

İsrail, Suriye İşgaline Devam Ediyor

11 İsrail Askeri Havaya Uçuruldu

11 İsrail Askeri Havaya Uçuruldu

Hadi Şabi Lideri: Suriye'nin İç İşleriyle İlgilenmiyoruz Ama...

Hadi Şabi Lideri: Suriye'nin İç İşleriyle İlgilenmiyoruz Ama...

İşgalci İsrail'den Batı Şeria'ya Şafak Baskını

İşgalci İsrail'den Batı Şeria'ya Şafak Baskını

İsrail'in Suriye'deki Planı

İsrail'in Suriye'deki Planı

Suriye'deki İslami Hareketin Savunusu

Suriye'deki İslami Hareketin Savunusu

İran'ın Nükleer Güç Olma Zamanı Geldi Mi?

İran'ın Nükleer Güç Olma Zamanı Geldi Mi?

​​​​​​​Yeni Suriye Yönetimi Öncelikli Hedeflerini Açıkladı

​​​​​​​Yeni Suriye Yönetimi Öncelikli Hedeflerini Açıkladı

ABD, Ramallah'a Askeri Yardıma Hazırlanıyor!

ABD, Ramallah'a Askeri Yardıma Hazırlanıyor!

İsrailli Yerleşimciler, Korkudan Kuzeye Dönemiyor

İsrailli Yerleşimciler, Korkudan Kuzeye Dönemiyor

İsrail, Suriye'nin Güneyini İşgal Ediyor

İsrail, Suriye'nin Güneyini İşgal Ediyor

Gazze'de Direniş Operasyonları Sürüyor

Gazze'de Direniş Operasyonları Sürüyor

Foreign Affairs: Esad Sonrası En Büyük Tehdit Kaos

Foreign Affairs: Esad Sonrası En Büyük Tehdit Kaos

Büyük İsrail Projesi Devreye Sokuldu

Büyük İsrail Projesi Devreye Sokuldu

10 Günde 500 Saldırı: İsrail, Suriye'de Ne İstiyor?

10 Günde 500 Saldırı: İsrail, Suriye'de Ne İstiyor?

Bir Devlet Mi Çöküyor Yoksa Bir Eksen Mi?

Bir Devlet Mi Çöküyor Yoksa Bir Eksen Mi?

Tehlikenin Merkezi: Suriye ve Etrafındakilerin Farklı Öncelikleri

Tehlikenin Merkezi: Suriye ve Etrafındakilerin Farklı Öncelikleri

İsrail-ABD İle Yüzleşmeden Bağımsızlık Olamaz

İsrail-ABD İle Yüzleşmeden Bağımsızlık Olamaz

Gazze'de Ateşkes Görüşmeleri Sessiz Sedasız İlerliyor

Gazze'de Ateşkes Görüşmeleri Sessiz Sedasız İlerliyor

Lübnan Direnişi İsrail'e Nasıl Karşı Koydu?

Lübnan Direnişi İsrail'e Nasıl Karşı Koydu?

Hizbullah-İsrail Ateşkesi Devam Edebilir Mi?

Hizbullah-İsrail Ateşkesi Devam Edebilir Mi?

Ortadoğu'da Zor Haftalar: Ateşten Suriye'ye

Ortadoğu'da Zor Haftalar: Ateşten Suriye'ye

İsrail'in Suriye'ye İlişkin Yeni Kaygısı: Silah Koridoru

İsrail'in Suriye'ye İlişkin Yeni Kaygısı: Silah Koridoru

Batı Asya'da İki Ülke Tek Vücud: ABD-İsrail

Batı Asya'da İki Ülke Tek Vücud: ABD-İsrail

ABD'nin Suriye'deki Kalesi: el-Tenf Üssü

ABD'nin Suriye'deki Kalesi: el-Tenf Üssü

İsrail'in Gözü İran'ın Üzerinde

İsrail'in Gözü İran'ın Üzerinde

UNIFIL: Barış Mı Sağlıyor İşgal Mi?

UNIFIL: Barış Mı Sağlıyor İşgal Mi?

Uli'l-Be's Operasyonunun Stratejik Kazanımları

Uli'l-Be's Operasyonunun Stratejik Kazanımları

Siyonist Düşman Anlaşmayı İhlal Ediyor

Siyonist Düşman Anlaşmayı İhlal Ediyor

İsrail, Gazze'deki IŞİD'li ve Yağmacılarla İlişki Kuruyor

İsrail, Gazze'deki IŞİD'li ve Yağmacılarla İlişki Kuruyor

İsrail'in Yeni Ortadoğusu Doğamıyor!

İsrail'in Yeni Ortadoğusu Doğamıyor!

İsrail-Lübnan Ateşkesiyle İlgili İki Senaryo

İsrail-Lübnan Ateşkesiyle İlgili İki Senaryo

Hizbullah Milletvekili Yazdı: Halk-Ordu-Direniş Denkleminin Zaferi

Hizbullah Milletvekili Yazdı: Halk-Ordu-Direniş Denkleminin Zaferi

İsrail Vergi Dairesi: Kuzeyde Hasar Büyük

İsrail Vergi Dairesi: Kuzeyde Hasar Büyük

Hizbullah'ın Son Operasyonları İsrail'i Sarstı

Hizbullah'ın Son Operasyonları İsrail'i Sarstı

​​​​​​​Gazze'de İsrail Kaybı Artıyor

​​​​​​​Gazze'de İsrail Kaybı Artıyor

İsrail'de Ateşkes Tartışması: Hizbullah'a Boyun Eğiliyor

İsrail'de Ateşkes Tartışması: Hizbullah'a Boyun Eğiliyor

Lübnan'da Ateşkes Kapıda

Lübnan'da Ateşkes Kapıda