Lincoln Uçak Gemisinin Kaçışı Sonrası Umman Denizi
ÇEVİRİ ANALİZ, 25 Kasım 2024 09:29Abdullah el-Farah tarafından almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “LİNCOLN UÇAK GEMİSİNİN KAÇIŞININ SONRASINDA BUGÜN UMMAN DENİZİ KİMİN?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Eisenhower uçak gemisi, Washington’un devamlı surette düşmanlarına karşı kullandığı bir medya halesiyle birlikte ışıltılar içinde çok sayıda Amerikan ve Batılı savaş gemisi eşliğinde bölgeye geldi. Acı olan ise bölgedeki müttefiklerinin; Beyaz Saray’dan, sözcüsünden, Pentagon’dan ve ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Amerikan askeri varlığının propagandasını daha fazla yapması ve bu durumu alkışlamasıydı.
Washington, Kızıldeniz’i militarize etmek ve Yemen’in Filistin’e desteğini kendi toplumu ve Arap toplumunu aldatmak adına bir bahane olarak kullanıp küresel Siyonizm’i savunma hedefini hayata geçirmek için stratejik silahları ve donanmasının medarı iftiharıyla bölgeye teşrif etti.
Washington, Netanyahu ve Siyonist varlıktaki aşırılıkçılarının yaptığı hatadan az kalmayacak bir stratejik hata yapmak üzere bölgemize geldi. Sadece kamuoyunu değil, bölgedeki ve dünyadaki savaş araç ve gereçlerini bir araya topladı ama ilk saldırı görevini icra ederken hemen tökezledi.
Yemen, Amerikan filoları ve tüm karmaşıklığıyla içerdeki askeri durumla alakadar olabilmek ve ilgilenebilmek için kendine has bir askeri doktrin geliştirdi. Washington’u, inatçı ve cesur bir askeri tecrübeye sahip, hassas ve önemli bir coğrafi ülke olan Yemen’deki duruma ışık tutmak ve oradan bir şeyler elde etmek için istihbarat servislerinde özel araştırma merkezleri ve birimleri tahsis etmeye ve her türlü çabayı göstermeye sevk eden şey de işte bu doktrindi.
Yemen, askeri doktrinini -tabiri caizse- askeri güç kullanarak ortaya koymaya başlamıştır. İlk andan itibaren savunma yönteminde ilerleme kaydedememiş, bu savaşın uzayabileceğini ve uzun vadeli bir yıpratma savaşı olabileceğini anlamış; ancak hesapların içinde boğulmadan elinde ne varsa çıkarıp Amerika’nın yüzüne çarpmıştır. Düşmanın yanağına atılan her tokatla Yemen ordusu, bölgedeki güçlere, içerideki hasımlara ve Siyonist varlığa ateşten mesajlar göndermiş; Yemen’e yönelik herhangi bir saldırının ya da savaşın -önünde Amerika büyüklüğünde bir engel bile olsa- onu İsrail’in derinliklerini hedef almaktan alıkoymayacağını söylemiştir.
Evet, Yemen dosta düşmana kendine has bir askeri doktrini olduğunu ve bu doktrin merkezinde hareket ettiğini ispatladı. Uzun soluklu bir yıpratma savaşı ve hesaplara dalmak yerine deniz savaşının başlangıcında büyük darbeler indirdi. Amerika’nın Kızıl Deniz, Umman Denizi, Aden Körfezi ve Babu’l-Mendeb’de büyüyen bir ivmeyle sürekli ve hassas biçimde hedef alınması, düşmanı şok etti, kaçmasına ve uçak gemilerinin geri dönmesine neden oldu.
Yemen’in askeri üslubundaki ivme Aksa Tufanı Savaşı’nda etkisini gösterdi. Eisenhower, kendisini takipte, hedef almada ve saldırıda bir dakika olsun gaflet etmeyen Yemen’in yanı sıra Çin ve Rusya’nın gözleri önünde kaçıp gitti. Yaşadıkları Eisenhower uçak gemisinin mürettebatına, Yemen’in askeri ivmesinin niteliksel, korkutucu ve ileri düzeyde olduğunu söyletti.
Yemen, kırmızı çizgilerin tamamının işgalci Siyonist İsrail tarafından aşıldığını, tutunulabilecek her dalın kırıldığını; tarihi boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nin her renkte ve her çeşit insanın, eşitliğin, özgürlüğün ülkesi olmakla kendisini gösterdiği tüm örtü ve maskelerden başkanı Biden’ın sıyrılıp çırılçıplak kaldığını görünce duruma denk bir karşılık verilmesi gerektiğine karar verdi. Yemen’in askeri doktrini, ABD karşısında kendini gerçekten çok hassas, güçlü ve etkili bir şekilde gösterdi. Nitekim, Yemen askeri doktrini, sözde Refah Muhafızı Koalisyonu’nu mağlup etmekle kalmayıp onunla birlikte işgalci Siyonist varlığı da mağlup ederek düşmanın bugün gerçekleştirmeyi planladığı veya gelecekte hayata geçirmeyi düşündüğü projelerin bir kısmını da boşa çıkardı.
Bu askeri yaklaşım ve bu nitelikli ve hassas ivme Amerikan projesini çökertti ve Washington’u, Eisenhower’ın kaçışından sonra arkadaşı Abraham Lincoln adlı yeni bir uçak gemisini göndererek bir kez tecrübe ettiği şeyi tekrarlamaya sevk etti; ancak bu sefer ABD’nin uçak gemisi Yemen’in deniz sınırlarından biraz uzakta Umman Denizi’nde konuşlandı.
Düşman, uçak gemisini Umman Denizi’ne yerleştirmenin kendisini Yemen’in füze ve insansız hava araçlarının bombardımanından kurtaracağına inanıyordu. Amerikan filosu, ardı ardına saldırılarla askerî açıdan mücadeleyi gerektirecek biçimde, Yemen’in derinliklerine yönelik birçok operasyon gerçekleştirdi.
Yıkıcı deniz savaşının şaşırtıcı yanı ise düşmanın, Yemen’in askeri tarzını incelemesi, filolarına karşı kullanılan silah türlerini ortaya çıkarması, zamanlama, hassasiyet, menzil, stil ve kararlılığı üzerinde çalışması ve Eisenhower’ın kaçıp gitmesinin ardından eldeki tüm verileri Abraham Lincoln uçak gemisine aktarmasına rağmen son tahlilde şok edici bir başarısızlık yaşaması oldu.
Amerikan ve İngiliz uçaklarının Yemen’e yönelik sürekli saldırılarının ardından Yemen, askeri ivmesiyle, hedeflerinin nitelik ve hassasiyetinin eşliğinde mevzu bahis askeri yaklaşımını yeniden devreye sokmaya karar verdi. Ne uyduların ne de Amerikan istihbaratının tespit edip etkisiz hale getiremediği füzelerini, uçaklarını ve silahlarını hazırladı. Amerikan filosunun, Kızıldeniz ve Umman Denizi’ndeki konuşlanışını izledi ve Yemen’i geniş çaplı ve benzeri görülmemiş bir şekilde hedef alacak bir plan olduğunu keşfetti. Sonuçta yaşadıklarıyla düşmanın; bu ülkenin, halkının ve liderinin tehlikesini fark edeceği ve en azından askeri bir destan olarak tanımlanabilecek nitelikte bir operasyon gerçekleştirdi.
El-Meyadin kaynaklarına göre önce ABD uçak gemisi Abraham Lincoln, birçok Yemen vilayetini hedef alan geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirmek üzere savaş uçağı filolarını harekete geçirdi. Bunun üzerine Yemen ordusu, Amerikan uçaklarına karşı koyarak önleyici bir operasyona girişti. Abraham Lincoln uçak gemisi, bu filoda bulunan güçler için yorucu, karmaşık ve benzeri görülmemiş bir operasyonla yaklaşık 29 balistik ve deniz füzesi ve insansız hava aracı karşılamak durumunda kaldı. Yemen askeri sözcüsüne göre bu operasyon için ateş kaynakları, Yemen ordusunun belirlediği ve başlattığı hızlı zaman planlamasına göre bir dağılım göstererek aralıksız yaklaşık sekiz saat boyunca devam etti. Nihayetinde Lincoln uçak gemisi geri çekilip kaçmaya karar verdi.
USS Abraham Lincoln’un ABD Yedinci Filosu alanına girdikten sonra Orta Doğu’dan ayrıldığını ve böylece Orta Doğu’nun yalnızca bir yıllık bir süre zarfında ikinci kez uçak gemisinden yoksun kaldığını belirten Amerikan Deniz Kuvvetleri Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre bu operasyon, askeri filonun liderliği üzerinde büyük bir sarsıntı meydana getirdi ve onları hesaplamalarını yeniden gözden geçirmeye sevk etti. Sonuçta Lincoln uçak gemisini iskelesine geri döndürmeye karar verdiler. Hiç kuşkusuz önümüzdeki günler, bu hezimetin ayrıntılarına; Yemen halkının ve askeri gücünün kuvvetine dair haberler ortaya çıkaracaktır.
Özetle askeri uzmanlar, düşmanın ve Yemen ordusunun tecrübelerine, saha verilerine ve modern teknolojisine göre Yemenlilerin, savaşta bazı stratejik askeri yeteneklerini erkenden ortaya sürdüğünü ve bunun, düşmanı çözücü ve gerçek anlamda caydırıcı olabileceğini ve aynı zamanda bütün ihtimallerin değerlendirilmesi ve hazırlık yapılması halinde de başarısızlıkla sonuçlanabileceğini düşünüyor.
Yine, özellikle kaybetmeye alışık olmayan bir düşmana karşı, savaşın başlangıcında askeri gücü bu şekilde kullanmak, askeri çözümlerden biri olup ordunun ve halkın morali; düşmanın morali, araçları ve savaşın nabzını ölçmek açısından önemli adımlardan biridir.
Evet, Yemen’in askeri üslubu, Amerikan donanmasını yenilgiye uğratmayı başardı. Bazıları böyle bir zaferden bahsetmek için erken olduğunu düşünebilir; ancak Yemen ordusunu tanıyan ve bu savaşın gidişatını iyi inceleyenler, Yemen’in gerçekten kazandığı sonucuna kolaylıkla varabilir. Üstüne üstlük Yemen halen çok sayıda askeri seçenek ve yönteme sahip. Ayrıca güç dilinin ve misliyle karşılığın tüm bölgeye hâkim olduğu bir vasatta Sana, Amerika ve Siyonist varlıkla ilişkilerde askeri seçeneği hassas bir biçimde takdir ettiğine inanıyor. Zira sadece askeri temelde bir üslup ve yöntem değil aynı zamanda Kur’an kaynaklı bir yol tutturmuş durumda. Beyaz Saray’ın çok iyi kavradığı, baş edemediği ve durduramadığı tarz, işte bu Kur’anî üsluptur. Evet, Yemen, “bir gözün Kur'an üzerinde olduğu bir gözün de olayları seyrettiği” yaklaşımın her zaman takip edilebilecek en doğru yol olduğuna inanmaktadır.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 25 Kasım 2024 09:29
Yorumlar (0)