Hamaney'in Danışmanının Şam ve Beyrut'taki Özel Misyonu
ÇEVİRİ ANALİZ, 19 Kasım 2024 12:00alwaght.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “LARİCANİ'NİN ŞAM VE BEYRUT'TAKİ ÖZEL MİSYONU” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yaklaşık bir ay önce Lübnan ve Suriye'ye yaptığı ziyaretin ardından şimdi de Devrim Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney'in kıdemli danışmanı Ali Laricani, Direniş Ekseni'nin iki kilit üyesine yetkilileriyle görüşmek üzere bir ziyaret gerçekleştirdi.
Her ne kadar resmi raporlarda bu deneyimli siyasetçinin misyonu açıklanmamış olsa da, ziyaretin başta Gazze ve Lübnan savaşları olmak üzere devam eden bölgesel gelişmelerle ve İsrail saldırısına karşı koymak için Direniş kampının kollarının koordinasyonu ile ilgili olması ve bu arada Laricani'nin, Lider'in baş danışmanı olarak görev yapması bu ziyaretin önemini ikiye katlamaktadır.
Laricani, istişare programının başında Perşembe günü Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı ziyaret etti ve kendisiyle bölgedeki gelişmeleri, özellikle İsrail rejiminin eylemlerinin yoğunlaşması ve Filistin ile Lübnan'ın süregelen işgalini durdurma ihtiyacını tartıştı. Bu görüşmede, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve iki ülke halklarının ve bölge halklarının çıkarlarının güvence altına alınması için bu ilişkilerin güçlendirilmesinin yolları ele alındı.
İran'ın Suriye'ye desteğini ve her türlü işbirliğine hazır olduğunu vurgulayan Laricani, Şam'ın bölgedeki merkezi rolünü ve bu rolün bölge ülkelerinin ve milletlerinin çıkarları doğrultusunda güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Esad ise Filistinlilerin tarihi haklarına bağlılığı ve Filistin ve Lübnan halklarının direnişini her türlü yolla desteklemeyi, cinayetleri sona erdirmeyi ve soykırımı önlemenin gerekliliğini vurguladı.
Direniş kampının Tahran'dan Beyrut'a geçiş güzergahının bağlantı köprüsü olmasının yanı sıra Filistin ve Arap dünyasındaki gelişmelerdeki tarihi rolüne paralel olarak Suriye, seçkin bir jeopolitik konuma sahiptir ve Suriye'nin lojistik rolü, İsrail'i Suriye altyapısına saldırmaya motive eden Lübnan'daki mevcut savaşın sonucunda belirleyici olabilir.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde, bazı İbrani kaynaklar, Benjamin Netanyahu hükümetinin Esad'a bir mektup yazdığını ve Suriye'den Lübnan'a silah transferinin rotasını kesmezse, iki ay önce İsrail tarafından öldürülen Seyyid Hasan Nasrallah'ın kaderiyle karşılaşacağı tehdidinde bulunduğunu iddia etti. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, İran'ın Suriye toprakları üzerinden Lübnan'a silah gönderdiğini ve Hizbullah'ın bunları kullanarak işgal altındaki toprakları hedef aldığını iddia ediyor. Bu nedenle, Laricani'nin Şam ziyareti, direnişin liderlerinden biri olan Esad'a yönelik suikast tehdidinin, işgal altındaki topraklarla sınırlı kalmayacak eşi görülmemiş bir savaşın ateşlenmesi anlamına geldiğine dair İran'dan gelen kararlı bir mesajdır.
Suriye cephesi harekete mi geçiyor?
Geçtiğimiz on yıl boyunca İran ve Suriye, İsrail'in bölgedeki maceralarıyla karşı karşıya kaldı ve şimdi Tel Aviv kırmızı çizgileri aştığı ve güç dilinden başka bir şey bilmediği için, İran, İsrail denen bu katliam makinesinin durdurulacağına dair net bir beklentinin yokluğunda İsrail'e karşı Suriye cephesini harekete geçirmeye bakıyor.
Hâlihazırda İsrail altı cepheden kuşatılmış durumdadır ve bölgedeki direniş grupları tarafından ortak bir harekat odası oluşturulmuştur; bu nedenle İsrail savaş kışkırtıcılığının devam etmesi bu rejimin maliyetini artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu nedenle, Lider'in danışmanının Suriye ve Lübnan ziyareti, üç ülkenin pozisyonlarını koordine etmeyi ve savaşın kapsamını genişletmeye çalışan bir düşmana yanıt vermeye hazırlanmayı amaçlıyor.
İsrail rejimi iki cepheden doğrudan baskı altındadır ve bu rejimin yetkililerine göre farklı cephelerde savaşma kabiliyetine sahip değiller ve bu durumda işgal altındaki topraklarla ortak sınırları paylaşan Suriye cephesi harekete geçerse Tel Aviv'deki şahinler için durum çok daha zor bir hal alacaktır. Dolayısıyla Laricani'nin ziyareti, Tel Aviv'e ve Batılı destekçilerine bölgedeki Direniş Ekseni'nin tam bir birlik içinde olduğunu ve farklı senaryolara hazır olduğunu anlatan bir mesaj taşımaktadır. İran, İsrail'e yönelik iki füze saldırısında her türlü senaryoyu ele almaya hazır olduğunu kanıtladı ve işgalin şahin politikası devam ederse Direniş kampı elini saklamayacak ve gerektiğinde karşılık verecektir.
Tahran-Şam stratejik planlarının takibi
Laricani'nin Suriye ziyareti, iki ülke arasındaki stratejik anlaşmalarla ilgili olan başka bir açıdan incelenebilir. İran ve Suriye, 2023 yılının Mayıs ayında merhum İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi'nin Suriye ziyareti sırasında ikili bir stratejik anlaşma imzalamıştır.
Anlaşmanın önemli kısmı, her iki tarafın da İran'ın demiryollarını Irak üzerinden Akdeniz'e bağlamayı kabul ettiği demiryolu taşımacılığı alanındaki işbirliğiydi ve bu stratejik koridor oluşturulursa, İran'dan Suriye ve Lübnan'a ve ardından Avrupa'ya mal transferi mümkün olan en hızlı şekilde yapılacaktı. Bu demiryolu Suriye için çok önemlidir ve bu ülke Batı'nın sıkı yaptırımları altında olduğu için İran ve Irak'ın yardımıyla bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu nedenle İran, mevcut ticaret hacminin her iki tarafı da tatmin etmemesi nedeniyle ikili anlaşmaları uygulamaya ve aralarındaki ticaret hacmini artırmaya çalışmaktadır. İran ile Suriye arasında özellikle ulaştırma ve enerji sektörlerinde ekonomik işbirliği seviyesinin artırılması ve anlaşmaların uygulanması, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasını ve bu projelerin tamamlanmasıyla Suriye halkının birçok sorununun çözüleceğini vaat ediyor.
Terör karşısında Suriye'nin yasal hükümetini desteklediği gibi, şimdi de İran İslam Cumhuriyeti, Suriye'nin terör savaşı sırasında büyük ölçüde zarar gören ekonomik altyapısını yeniden inşa etmesine yardım etmeye çalışıyor. ABD'de başkanlık seçimlerini Trump'ın kazanması ve kabinesinin Direniş Ekseni'ne tamamen karşı ve Tel Aviv'den yana olduğu göz önüne alındığında, Tahran ve Şam ticari bağları eskisinden daha fazla derinleştirme ihtiyacı hissediyor. Suriye'nin güvenliğini yeniden kazanması için büyük bedeller ödeyen İran ve Suriye, ABD ve İsrail'in Suriye'yi yeniden istikrarsızlaştırmasına ve şeytani planlarını gerçekleştirmesine izin vermeyecek, aynı zamanda güvenlik işbirliğinin yanı sıra Suriye ekonomisindeki güçlü İran varlığı Amerikan komplolarını etkisiz hale getirebilir.
İran'dan Lübnan'a destek mesajı
Liderin kıdemli danışmanı, Suriye'den sonra misyonunun başka bir bölümünde Cuma günü Lübnan'a gitti ve burada ülkenin üst düzey siyasi yetkilileriyle de bir araya geldi ve görüştü.
Laricani, Geçici Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile yaptığı görüşmelerde, İran'ın İsrail saldırganlığına karşı Lübnan hükümetinin, ordusunun ve direnişinin yanında olduğunu yineledi. Raporlar, Laricani'nin Lübnanlı yetkililere önemli bir mesaj ilettiğini ve bu mesajı doğruda Mikati'ye ilettiğini söylüyor.
Beyrut'taki El-Meyadin haber kanalına röportaj veren Laricani, Esad ve Berri'ye bir mesaj taşıdığını ve bu mesajın Rehber'den geldiğini açıkladığını söyledi.
Suriye ve Lübnan'daki varlığının bu iki ülkeye ve direnişlerine sürekli desteğini dile getirmek olduğunu belirten Laricani, "Daha önce ABD Dışişleri Bakanı yeni bir Ortadoğu arayışındaydı ama sonunda Amerikalılar çok para harcadıktan sonra kaçtı ve şimdi Netanyahu bu Amerika'ya güveniyor, ama yeni Ortadoğu'nun çizilmesinde asıl önemli rolü olan, savaş alanıdır."
İran'ın desteği bölgedeki direniş güçleri için her zaman bir güvence kaynağı olmuştur ve şimdi İsrailliler gerilimi kaynama noktasına getirmişken, İran'ın destekleri Lübnan hükümetinin moralinin yükselmesinde ve İsrail saldırganlığının karşısında duran Direniş’te kilit bir rol oynamaktadır.
İsrail'in 2006'daki 33 günlük savaşı sırasında Lübnan direnişinin komuta merkezinde aktif rol oynayan Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani, Seyyid Hasan Nasrallah ve Hizbullah savaşçılarının Lider'in mesajlarına "özel dikkat" gösterdiğini söylemişti.
Daha sonra Nasrallah, üst düzey İranlı generalin bu sözlerini doğruladı ve şunları söyledi: "İslam Devrimi Lideri'nin zaferimizden emin bir şekilde konuşmasından çok mutlu olduk, tüm dünya Hizbullah'ın bu savaşta Siyonist rejimi destekleyen Amerika, Avrupa, Batı ve diğer Arap ülkeleriyle nasıl savaşabileceğini merak ediyordu. Devrimin lideri, bu savaşı kazanacağımızı ve kararlı kalarak Allah’a güvenmemiz gerektiğini söyledi. İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney'in çok önemli bir öngörüsüydü bu ve daha da önemlisi bu savaşı kazandıktan sonra bölgede başka hiçbir gücün karşımıza çıkamayacağı bir hale geleceğimizi söyledi."
Şu anda Lübnanlıların önemli bir kısmı İsrail'in kör bombardımanı altında evlerini terk ederek ülkenin diğer bölgelerine, Suriye ve Irak'a gitmiş olsa da, ABD, Lübnanlı yetkililere ateşkes anlaşması için baskı yaparak İsrail'in Lübnan'a şartlarını dayatmaya çalışıyor. Bu nedenle Tahran, Hizbullah'a ve Lübnanlılara verdiği desteği yineleyerek, Lübnanlıların İsrail yanlısı herhangi bir anlaşmaya girmeyeceğinden emin olmak için Beyrut'a güvence vermek istiyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 19 Kasım 2024 12:00
Yorumlar (0)