Şehadetinin 40'ında Seyyid Hasan Nasrallah!
ÇEVİRİ ANALİZ, 07 Kasım 2024 20:07Muhammed Helse tarafından almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “ŞEHADETE YÜKSELİŞİNİN KIRKINDA SEYYİD HASAN NASRULLAH, “İSRAİL” VE “ÖRÜMCEK AĞI” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadeti -hayattayken olduğu gibi- hâlâ İsrail kamuoyunda bir dizi etkileşime sebebiyet veriyor. Bu bağlamda, Netanyahu’nun amansız düşmanının şehadete kavuşmasının sonrasında düzenlediği toplantılarda merhum Genel Sekreter’in 26 Mayıs 2000’de işgalci Siyonist ordunun önceki gün hezimete uğrayıp Lübnan’dan çekilmesinin akabinde Bint Cibeyl’de Hizbullah’ın zafer kutlamaları esnasında yaptığı “Örümcek Ağı” konuşmasını ele alması garip değil.
Sonrasında “örümcek ağı” tabiri İsrailliler için askeri gücü ve savaşma ruhu arasındaki boşluğu anlatan bir sembole dönüştü. Toplum bilincinde öylesine yerleşip özümsendi ki İsrail toplumunun asli yönelimleri sanki bu ifadede karşılık buldu. İsrail’de kopan ve kopmakta olan fırtınalar birbiri ardınca yığıldı ve Siyonist varlığın zayıf noktaları herkese aşikâr oldu.
7 Ekim 2023 öncesinde “İsrail”de hüküm süren kanun değişikliği krizi ve yaygın protestolar ile bugün çeşitli cephelerde yaşanan yıpratma savaşı ve Savaş Bakanı Gallant’ın görevden alınmasının ardından ülkeyi kasıp kavuran iç çatışma, Seyyid Hasan Nasrullah’ın “İsrail”in içerdeki zayıflığının arttığı ve buna paralel düşmanlarının onu caydırma ve karşısına dikilme zamanının geldiğine dair kanaatlerinin de arttığı yönündeki sözlerinin güvenilirliğini destekliyor.
“Örümcek ağı” ifadesi, İsrail’in Lübnan’dan çekilmesinden yalnızca birkaç ay sonra Filistin’in Lübnan’la kuzey sınırında üç Siyonist askerin kaçırılması hususunda da “İsrail”in zayıf ve gevşek tutumunun temellerini oluşturdu. Yine aynı şekilde bu ifade 2022’deki Kariş antlaşması esnasında deniz sınırları çizilirken de kendini gösterdi. Bazı İsraillilere göre bu anlaşma, Lübnan’ın Kariş sahasından gaz üretme hakkının tanınmaması halinde Hizbullah’ın İsrail’e karşı askeri güç kullanacağı tehdidi nedeniyle imzalandı. Evet, İsrailliler bilseler de bilmeseler de Lübnan İslami Direnişi’nin güç kullanmasına gerek kalmadan, Seyyid Hasan Nasrullah’ın istediği şekilde hareket ettiler.
Mezkûr konuşma gerçekten İsrailliler nezdinde, iki taraf arasındaki güç ilişkilerinin ve İsrail’in çeşitli güvenlik tehditleri karşısında gücünün dikkate alınmadığı genel bir farkındalık oluşturdu. Seyyid Hasan Nasrullah, şehadetinden kısa bir süre öncesine kadar yaptığı bir dizi konuşmada bu konuya değindi, Siyonist varlığın sonunun yaklaştığı yönündeki değerlendirmelerinin altını çizdi ve bu bağlamdaki görüşünü tekrarladı. Seyyid Hasan Nasrullah’a göre işgalci varlık bugün, halkının büyük bir kısmını İsrail’i terk etmeye ve yurtdışına göç etmeye itecek yıkımın sebebi olacak iç çatışmalar ve dış tehditlerle karşı karşıya.
Nasrullah’ın ardı ardına yaptığı konuşmalar, İsrail’de olup bitenleri medyadaki yayınlar aracılığıyla dikkatli bir şekilde takip ettiğini yansıttı ve İsrail’in kırılgan durumuna ilişkin değerlendirmesini ve iç krizlerin İsrail’i büyük ölçüde zayıflattığı yönündeki çıkarımını güçlendirdi. Bu da onu birçok İsrailliye göre son yıllarda caydırıcılık denklemini kurduğu stratejiye götürdü. Hizbullah’ın tüm faaliyetleri, liderinin açıklamaları ve konuşmaları, aslında Örümcek Ağı denklemini sağlamlaştırmayı ve karada, havada ve denizde oyunun kurallarını Siyonist varlığa karşı değiştirmeyi amaçlıyordu. O kadar ki İsraillilerin kendileri Seyyid’in, çatışma yönetimi ve uçurumun kenarında savaşma konusunda bir usta olduğunu ikrar ediyordu. Hizbullah Genel Sekreteri her fırsat bulduğunda işgalci varlığın moralini bozmaya odaklanıyor ve onu aşağılıyordu.
Yüce şehidin, İsrail’i avucunun içi gibi bildiğini ya da açık bir kitap gibi onu okumayı çok iyi becerdiğini İsrailliler de görüyordu. İsrail’in politikası, İsrail toplumundaki eğilimler ve İsrail içinde gelişen söylemlere kadar İsrail’de olup bitenleri farklı düzeylerde yakından takip ediyordu. İsrailliler, bu temelde Seyyid Hasan Nasrullah’ın gerçek bir savaşa zemin hazırlamayı veya belki de savaşı engellemeyi amaçlayan stratejisinin bir parçası olarak kendilerine karşı psikolojik bir savaş yürüttüğünü anlıyorlardı.
İsrail ve toplumu, bu “psikolojik stratejinin” Hizbullah’ın lehine çalıştığını gözlemliyordu. Belki de bu nedenle Seyyid Hasan Nasrullah, genel sekreterliği boyunca Lübnan İslami Direnişi Hizbullah ile Siyonist işgalci İsrail arasındaki çatışmanın bilişsel ve psikolojik meselelere dair çeşitli yönleri ile alakalı inancını ifade eden kamuya açık konuşmalarında kendinden emin görünüyordu. Direniş, savaş alanında değil, medyada ve psikolojik savaş alanında kazanılır ya da -Allah vermesin- kaybedilirdi. Farkındalık meydana getirme savaşında propaganda, zafer taşlarını yükselten bir araçtı. Seyyid Hasan Nasrullah bu alanı zekice yönetiyor ve en güzel sonuçlara ulaşıyordu.
Denebilir ki Seyyid Hasan Nasrullah ile İsrail arasındaki caydırıcılık denklemi, Siyonist varlığı Genel Sekreter’in belirlediği sınırlar içerisinde hareket etmeye zorladı ve işgalci varlığın, Hizbullah ve genel olarak Lübnan karşısındaki askeri üstünlüğünü kullanmasına engel oldu. Seyyid’in -Siyonist varlığın askeri üstünlüğüne rağmen- caydırıcılık denklemi kurma başarısındaki sırrının büyük bir bölümü, Hizbullah’ın gücünün sınırlarını ve işgalci İsrail’e karşı yürüttüğü psikolojik hamlenin önemini ve etkinliğini idraki ile alakalıydı.
Düşmanı anlamak, onun zayıf veya güçlü yönlerini tespit etmede büyük fayda sağlıyordu. Bu da Seyyid Hasan Nasrullah’ı Lübnan’daki ve aslında tüm Orta Doğu’daki siyasi ve askeri sistemde merkezi bir figür olarak gören İsrail kamuoyu ve İsrail medyası üzerinde Genel Sekreter’in halka açık konuşmalar ve medya aracılığıyla yoğun baskı kurmasına imkân tanıdı. Onun kişiliği, karizması ve güçlü liderliği, Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışma ilişkisinin gelişimini ve karmaşıklığını büyük ölçüde etkiledi.
Hiç şüphe yok ki İsraillilerin merhum Seyyid’e yönelik yoğun öfkesinin büyük bir kısmı, onun İsrail medyasını ve toplumunu sıkı bir biçimde takip etmesi ve onların güçlü ve zayıf yönlerini düzenli olarak incelemesi ile ilgiliydi. İsrail'in askeri kabiliyetlerini, güvenlik algısını, mali durumunu; ABD ile ilişkilerini, uluslararası sahnedeki konumunu, bölgesel politikasını… ele aldığı konuşmalarında Seyyid’in, İsrail toplumuna ve medyasına vukûfiyetini her İsrailli rahatlıkla izleyebiliyordu. Genel Sekreter, İsrail toplumunun güçsüzlüğünü; direnişin gerçekleştirdiği saldırılar karşısında duramayacağını, vereceği kurbanlara takat getiremeyeceğini ve kısa sürede çökeceğini ifade eden “Örümcek Ağı” tabiri üzerinden yürüttüğü bilinçlendirme hamlesi kapsamındaki konuşmalarında İsrail’in zayıflığını geniş bir biçimde ele alıyordu.
İsrail’de Seyyid Hasan Nasrullah hakkında çok azı takdir; büyük bir kısmı ise nefret ve korku ifade eden çok şey yazıldı ve söylendi. Ne var ki araştırmacıların, tarihçilerin, istihbarat ve güvenlik servislerin tümü bu kine rağmen Seyyid Hasan Nasrullah’ın benzersiz kişiliğinin, stratejik yeteneğinin ve güçlü liderliğinin, İsraillilerin bilincini büyük ölçüde etkilediği ve İsraillilerin bilincinde derin yaralar açtığı ve aynı zamanda Arapların İsrail ile olan çatışmasının gidişatına ciddi bir biçimde tesir ettiği konusunda hemfikirdi. Hiç şüphe yok ki onun suikastından duydukları büyük mutluluk, yalnızca düşman bir örgütün güçlü bir lideri olarak onun yokluğundan duydukları sevinçten değil; aynı zamanda bu suikastla birlikte yenilginin, geri çekilmenin ve korkunun terekesi olan ve Seyyid Hasan Nasrullah’ın yıllar boyu ruhlarına aşıladığı “Örümcek Ağı” tabirinin de yok olacağını düşünmelerinden kaynaklanıyordu.
Evet, Seyyid Hasan Nasrullah mücadele ve direniş kültürünü tesis etmiş müstesna bir liderdi. Hem yaşamı hem de şehadetiyle “İsrail”i yendi. İsraillilerin kendisine olan nefretleri, Netanyahu’nun güvenilirliğini aşan güvenilirliğini kabul etmelerine engel olmadı. Seyyid Hasan Nasrullah, cinayet ve savaş suçlarıyla kafayı bozmuş katillerinin tasavvurundan çok daha büyük bir şekilde tarih sahnesinde yerini aldı.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 07 Kasım 2024 20:07
Yorumlar (0)