İran, Hesapları Alt Üst Ettü: İsrail Uslu Durmalı!
ÇEVİRİ ANALİZ, 04 Ekim 2024 19:38Ali Haydar tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “İRAN, HESAPLARI ALT ÜST ETTİ: İSRAİL USLU DURMALI!” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Bazı analistlerin ve medya kuruluşlarının Tahran’ın vereceği tepkiye ilişkin oluşturduğu intibanın aksine İran İslam Cumhuriyeti, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ve İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü’nde Lübnan dosyasından sorumlu yetkili Abbas Nilfuruşan’ın suikastla şehit edilmelerine yanıt olarak İsrail tarafına yaklaşık iki yüz balistik füze yağdırarak hem düşmanlarını hem de dostlarını şaşırtmayı başardı.
Sürprizin merkezinde kararın kaynağı ve buna yönelik hazırlıklar yer alıyordu. Devletin içindeki görüş ayrılıklarının, kararın aksamasına yol açtığını düşündüren operasyon öncesinde Tahran’da hâkim olan alışılmadık sessizlik de etkiyi daha güçlendirdi. Sürprizin etkisini güçlendiren bir başka şey de İran’ın kasıtlı olarak nihai kararına bir miktar belirsizlik katmasıydı. Nihayetinde İran İslam Cumhuriyeti, art arda füze fırlatmaya başlayarak kimliğine, konumuna ve bölgedeki rolüyle ilgili gerekliliklerine uygun görüntüyü ortaya koydu. Böylelikle Tahran’ın, Suriye’deki İran konsolosluğunun hedef alınmasına verdiği yanıttan sonraki bu ikinci tepkisi, İsrail’in stratejik istihbarat değerlendirmesinin, Tahran’ın gerçekliğini anlama ve Siyonist varlığın Amerikan örtüsü ve desteğiyle yaptığı atılımın neticesinde yaşanan dönüşümler karşısındaki seçeneklerini öngörme açısından değersizliğini açığa çıkardı.
Görünüşe göre işgalci düşman istihbaratı, İslam Cumhuriyeti’nin niyetlerini değerlendirmede ve hazırlıklarına dair işaretleri elde etmede başarısız olmuştu. O kadar ki ABD’nin saldırıdan birkaç saat evvel gerçekleşen uyarısı Siyonist liderleri yıldırım gibi çarptı. İran İslam Cumhuriyeti’nin verdiği karşılığı daha da önemli kılan şey ise hem Washington hem de Tel Aviv tarafından Tahran’a İsrail’in hedef alınmaması yönünde gönderilen bir dizi tehdit ile mesajın ve ötesinde bu tehdit ile mesajların, bölgedeki Amerikan kuvvetlerinin güçlendirilmesi yoluyla ete kemiğe bürünmesinin ardından gelmiş olması. Evet, tüm bunlar İran’ı kararından caydırmayı başaramadı ve sonuç, İran’ı caydırmaya yönelik girişimleri yerle bir etti ve işgalci Siyonist İsrail’in “kendini kaybetmişliği” karşısında İran İslam Cumhuriyeti’nin caydırıcı imajını güçlendirdi. Dolayısıyla Tahran’ın tepkisinin etkileri, doğrudan askeri hedeflerin ötesine geçerek caydırıcılık, konum ve rol alanlarında her iki taraf için de daha önemli ve tehlikeli olan bir noktaya ulaştı.
Vakıa yanıt verme kararı, Filistin ve Lübnan açısından Tahran’ın çevresindeki gelişmelerin meydana getirdiği risklere ilişkin yapılan iki okuma arasındaki gerilimin ışığında netleşti. İran Ulusal Güvenlik Konseyi’nin bazı üyeleri, İsrail’in İran’ın gücünü elinden almaya kararlı olduğu, bu nedenle Hizbullah’la karşı karşıya gelme konusunda genel sekreterine suikast düzenlemeye kadar ileri gittiği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun dizginlenmemesi halinde bu savaşın ve yansımalarının İran’a kadar uzanacağı; dolayısıyla da savaş kendilerine gelmeden kendilerinin savaşın üzerine gitmeleri gerektiği değerlendirmesinde bulundular. Öte yandan basında çıkan haberlere göre diğer taraf, Netanyahu’nun İran’ı ABD ile doğrudan çatışmaya çekmek için savaşı İran’ı da kapsayacak biçimde genişletmeye çalıştığına inanıyor ve kendine hakim olmanın, devletin nükleer tesisleri de dahil olmak üzere hayati tesislerini hedef alacak bir saldırı başlatması yönünde İsrail’in oluşturmaya çalıştığı koşulları yok edecek bir strateji olduğunu düşünüyordu.
Siyonist işgalci İsrail’in, Direniş Ekseni’nin imajını zayıflatıp yok etme planı karşısında İran İslam Cumhuriyeti’nin füze darbesi, Direniş Ekseni’nin bölgesel bir güç olduğu anlayışını takviye etti.
Son tahlilde tanık olduğumuz şekilde bir tavır ve nitelikte yanıt verilmesi kararlaştırıldı ve bu, başta Washington, Tel Aviv ve Avrupa başkentleri olmak üzere tüm taraflar için gerçek bir stratejik sürpriz oluşturdu. İran’ın, gerçek riskler içeren bir karşı tepkiye maruz kalma olasılığında vücut bulan ve onu yeniden yanıt vermeye sevk edebilecek, nereye kayacağı belli olmayan bir operasyonel seçenek gerçekleştirmeye yönelmesiydi sürprizin nedeni. Bu bağlamda İran, düşmanın, kendisine ait hayati tesisleri hedef alması ihtimalini tüm ciddiyeti ile ele aldı ve buna hazırlık yaptı. Ayrıca yanıt verme kararı, İsrail ve Amerika’nın İran’da gerçekleşen son seçimlerin ardından gelen hükümetin, İsrail’in hesap vermeden çılgınlığını sürdürmesine katkıda bulunacak bir faktör oluşturacağı ve daha sonraki bir aşamada İran’ın hedef alınmasını kolaylaştıracağı yönündeki her türlü iddiayı da boşa çıkardı.
İran İslam Cumhuriyeti, bölgesel bir savaştan kaçınma önceliğinin, ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak gördüğü şeye -büyük bir çatışmaya sürüklenme riskini içinde barındırsa bile- yanıt vermekten kaçınacağı anlamına gelmediğinin altını çizdi. Yanıt tam da İsrail ve Amerika’nın uçarı bahislerini frenleyecek bir anlayış ve caydırıcılık gücünü sürdürmek ile savaştan kaçınmak arasında bir denge noktası olarak gerçekleşti.
Füze saldırısının, İran İslam Cumhuriyeti’ni zayıflatma girişimine karşılık yurt içinde ve yurt dışında imajını ve prestijini güçlendirmeye katkıda bulunduğu çok açık. Zira bir vehim de olsa zayıflatma girişimi, hasımları ve düşmanları ve hatta bazı dostları tarafından İslam Cumhuriyeti’nin tutacağı yolları tahmin ve seçeneklerini formüle etmede temel bir anlayış haline gelmesi olasılığı göz önüne alındığında tehlikeli bir değişken görünümü veriyordu. Bu nedenle füze saldırısının etkileri, İsrail hava savunmasını aşarak stratejik derinliğe ulaşan İran füzeleri ile bölgesel bir mesaj seviyesine ulaştı ve Siyonist işgalci düşman varlığının, bölgesel bir müttefik olunabileceği yönündeki her türlü yanılsamayı boşa çıkardı.
Siyonist işgalci İsrail’in, Direniş Ekseni’nin imajını zayıflatıp yok etme planı karşısında İran İslam Cumhuriyeti’nin füze darbesi, Direniş Ekseni’nin bölgesel bir güç olduğu aynalayışını takviye etti. Verilen karşılık, İsrailli liderler için sağlam bir tokat mesabesindeydi ve kim bilir belki de böylesi kanlı maceralara dalmalarına sebep olan uyanık olarak gördükleri rüyalardan uyanmaları için bir başlangıç olur.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 04 Ekim 2024 19:38
Yorumlar (0)