İsrail'in Yeni Bataklığı: Lübnan'a Kara Hareketi

26 Eylül'de İsrail ordusu, ortak sınırdan birkaç kilometre uzaklıktaki Lübnan'da bir kara operasyonunu simüle eden bir tugay tatbikatının sona erdiğini duyurdu. Geçtiğimiz iki gün içinde, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevy ve Kuzey Komutanı Uri Gordin de dahil olmak üzere çok sayıda İsrailli askeri yetkili, işgal ordusunun Lübnan'da kara operasyonları düzenlemeye hazır olduğundan bahsetti. 

Ancak Tel Aviv, işgal güçlerini bir değil iki kez çıkarmayı başarmış bir ülkeye, geçmiş yıllara göre çok daha iyi silahlanmış ve örgütlenmiş bir düşmana (Lübnanlı direniş grubu Hizbullah) karşı savaşmak için kara birlikleri göndermeyi gerçekçi bir şekilde nasıl tasavvur edebilir? 

İsrail stratejisinin şu ana kadarki özellikleri

İsrail, Lübnan ile son zamanlarda tırmandırılmasının başlamasından bu yana, savaşını beş eşzamanlı kulvarda yürütüyor gibi görünüyor. Birincisi, Hizbullah'ın komuta ve kontrol sistemini, esas olarak direnişin kilit askeri liderlerine yönelik hedefli suikastlar yoluyla vurmaya çalışıyor ki en son hedef insansız hava aracı birimi komutanı Ebu Salih Sürur’dur. 

İkincisi, Hizbullah'ın askeri yeteneklerini doğrudan vurmak: Geçen Pazartesi günü İsrailliler, silah depoları, füze depoları ve fırlatma rampaları da dahil olmak üzere bin 600 direniş askeri hedefini başarıyla vurduklarını açıkladılar. Özellikle, Temmuz 2006 savaşında da aynı türden başarılı saldırılar olduğunu iddia ettiler ve bunun büyük ölçüde yanlış olduğu ortaya çıktı. 

Üçüncüsü, İsrail, Hizbullah'ın seçmenlerine, destekçilerine ve hatta aleyhtarlarına zarar vererek Lübnan'ın iç baskısını Hizbullah'a uygulamayı hedefliyor. Lübnan hükümetinin resmi verilerine göre, Tel Aviv son iki hafta içinde sivil nüfusu ve bölgeleri kanlı bir şekilde hedef alarak 728'den fazla sivili öldürdü, binlerce kişiyi yaraladı ve yaklaşık 390 bin kişiyi yerinden etti.

Dördüncüsü, Hizbullah'ın eylemlerini dizginlemek için İsrail'in yıldırma anlatılarını papağan gibi tekrarlayan Lübnan medya kuruluşları ve şahsiyetleriyle işbirliği içinde, sistematik medya kampanyaları yoluyla Lübnan'ın genel ortamını direnişe karşı dönmeye zorlama girişimidir. Şimdiye kadarki beşinci ve son kulvar, İsrail'in Lübnan'a yönelik kara harekâtı için, Lübnan bölgelerini kısa süreler için bile olsa kontrol ederek İsrail'in alan üstünlüğünü teyit etmek amacıyla artan tehdit ve hazırlıktır.

Hizbullah'ın tepkileri?

Doğal olarak direniş, İsrail'in stratejilerini birbiriyle bağlantılı bir dizi adımla engellemeyi amaçlıyor. Her suikasttan sonra Hizbullah, komuta ve kontrol sisteminin etkilenmediğini teyit ediyor, ardından düşman şokları karşısında hazır olduğunu teyit etmek için kontrollü bir tırmanış başlatıyor. Bu, 24 Eylül'de Hizbullah'ın, İsrail'in hava harekatından bir gün sonra 300’den fazla füze saldırısı başlattığında açıkça görüldü.

İsrail'in Hizbullah'la geçmişteki çatışmalarında olduğu gibi, Hizbullah'ın destek tabanı büyük ölçüde tutarlı ve direnişin tırmanma planlarını desteklemeye devam ediyor. Hizbullah'ı kuluçka ortamından ayırmak, İsrail'in defalarca başarısız olan bir stratejisidir, çünkü direnişin tabanı tam da bu toplumdan gelmektedir. 

Son olarak, İsrail'in Lübnan kamuoyunu direnişe karşı kışkırtma hedefi bugüne kadar ilerlemedi. Aksine, İsrail saldırganları, özellikle işgal devletinin çağrı cihazı terör saldırısından sonra, bazı sınırlı durumlar dışında, ulusal uyumu artırdı.

Beşinci kulvar: Lübnan'ın kara harekâtı

Son günlerde, İsrail'in Lübnan'a kara harekatı olasılığı hakkındaki tartışmalar belirgin bir şekilde arttı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Lübnan'a yönelik askeri operasyonların Hizbullah'ın "önemli ölçüde zayıflamasını" sağlamak için tam güçle devam edeceği konusunda övündü ve acil ateşkes yönündeki uluslararası çağrıları reddetti. 

Ordu Genelkurmay Başkanı, İsrail güçlerine Lübnan'ın güneyinde bir İsrail tampon bölgesi kurmak amacıyla olası bir kara saldırısına hazırlanma talimatı da verdi. Operasyonel olarak, işgal ordusu eğitim tatbikatları yaparak ve kuzey cephesine iki yedek tugay çağırarak bu olasılığa hazırlanıyor.

Batılı ve İsrailli kaynaklara göre, İsrail'in Lübnan'a yönelik olası bir kara harekâtı için birkaç senaryo var ve her senaryo farklı stratejik hedefler ve riskler sunuyor:

Birincisi, füze fırlatma alanları gibi sınıra yakın belirli Hizbullah hedeflerini vurmak veya direnişin İsrail'e yönelik saldırılar düzenlemesini önlemek için bir alanı temizlemek amacıyla Lübnan toprakları içinde sınırlı bir kara harekatı. Bu, ateşkes müzakerelerinde partiye baskı yapmak için kullanılan kısa vadeli bir eylem olacaktır. Bu noktada, Tel Aviv kara harekatı seçeneğini tercih ederse, bu en olası senaryo olacaktır.

İkincisi, direniş güçlerini sınırdan geri çekilmeye zorlamak ve özellikle de Hizbullah'ın sahip olduğu tanksavar güdümlü füzelerin menzilini azaltmak için sınırlı bir kara harekâtı. İsrailli komutanlar, bu seçeneğin Lübnan toprakları içinde 8 ila 10 kilometrelik bir "güvenlik bölgesi" oluşturulmasına hizmet edeceğini belirtti. Özellikle, bu senaryo uzun süreli çatışma ve İsrail'in daha yüksek sivil ve asker kaybı olasılığını artırıyor.

Üçüncüsü, Hizbullah'ın yeteneklerini yok etmek amacıyla Lübnan'a tam bir kara harekâtı - en uç senaryo. Şu anda, son derece yüksek risk profili ve Tel Aviv'in yakın vadeli hedefinin Hizbullah'ı yok etmek değil, Lübnan sınırındaki güvenlik sorunlarını değiştirmek olduğu göz önüne alındığında, bu senaryo pek olası görünmüyor.

Saldırı nerede?

İsrail'in sınırlı ya da geniş çaplı bir kara saldırısının, başta Tel Aviv'in Hizbullah'tan arındırılmış tampon bölge istediği güney bölgesi ya da Suriye sınırını çevreleyen Beka’a bölgesi olmak üzere Lübnan'daki belirli coğrafi bölgelere odaklanması bekleniyor. İsrail, 2000 yılında direniş komandoları tarafından tasfiye edilmeden önce Hizbullah'ın sınıra erişimini sınırlamak için bir güvenlik bölgesi oluşturduğu 1990'larda güney Lübnan'daki statükoya benzer bir senaryo öngörüyor.

Buna karşılık, İsrail'in Beka’a'daki sınırlı bir kara harekâtı, Hizbullah'ın Suriye'den lojistik ve silah tedarik yollarını etkilemek ve sıkılaştırmak üzere olacaktır; bu da ya Lübnan ile Suriye arasındaki kara yollarını keserek ya da Beka’a ile güney arasındaki ikmal hatlarını keserek olacaktır. Buradaki temel çalışma, İsrail'in Beka’a'da Suriye ile olan dört ana sınır kapısını hedef alan hava saldırılarının devamı olacak.

Batılı analistlerin çoğu, Hizbullah'ın böyle bir eyleme karşı koymak için gelişmiş ve sofistike yetenekleri göz önüne alındığında, İsrail ordusunun Lübnan'da kara operasyonları yürütmeyi başarması konusunda iyimser değil. Washington Post gazetesinde yazan Max Boot, bu çılgın seçeneğin "İsrail için yeni bir bataklık olacağını" söylüyor. Tel Aviv'in bakış açısına göre, en iyi senaryo, hava harekatının Lübnan'ın Gazze'ye yönelik destek cephesini durdurmayı başarması ve yerinden edilmiş İsrailli yerleşimcilerin kuzey İsrail'deki evlerine dönmelerine izin vermesi olacaktır. 

Ancak Netanyahu'nun bırakın Gazze'yi, kuzeyde bir ateşkesi kabul etmeyi bile reddetmesi göz önüne alındığında, Lübnan'la olan çatışmasında yakın bir çözüm bulunmaması muhtemel olduğu için, işgal ordusu için olağanüstü risklere rağmen, İsrail'in Lübnan'da bir kara harekatı olasılığı artıyor. Tel Aviv, İsrail'in itibarını kaybettiği Lübnan direnişiyle yakın savaş geçmişinden iyi biliyor ki, hava üstünlüğü sadece Hizbullah'ın kara avantajıyla eşleşebilir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

ÇEVİRİ ANALİZ, 01 Ekim 2024 22:33