Bosna'dan Bin Cbeyle: Bütün Yollar Filistin'e Çıkıyor
ÇEVİRİ ANALİZ, 24 Haziran 2024 20:04Abbas Finneyş tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “BOSNA’DAN BİNT CBEYL’E: BÜTÜN YOLLAR FİLİSTİN’E ÇIKIYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’ın, önceki gün Hermes-900 insansız hava aracını düşürmesinden birkaç dakika sonra harekâtın sorumlularını tebrik ve operasyonun mahiyeti hakkında bilgi almak için arayan ilk kişi Hac Ebu Talib olmuştu. Dava arkadaşlarının söylediği gibi Şehit Komutan Talib Sami Abdullah, ayrıntılar hususunda gayet hassas ve sorgucu bir şahsiyete sahip olduğundan, operasyon sorumluluk alanı dışında kalsa da hemen duruma vakıf olmak için aramıştı.
Şehit Komutan Ebu Talib, 1987 yılında Güney Lübnan’daki “Sıddîkîn Ekseni”ne geldiğinden itibaren istisna kişiliğiyle ön plana çıkmıştı. Başta Komutan Rıza Hariri olmak üzere direnişin bazı liderlerini kaybetmesinin ardından eksen ciddi bir darbe almış; ancak Ebu Talib ve arkadaşları hızla Sıddîkîn Ekseni’ne eski ivmesini geri kazandırmıştı. Devriyeler, pusular ve patlayıcılar etkinleştirilmiş ve Sıddîkîn Ekseni, güvenlik koridorunda “endişe edilecek bir kaynak” olmaktan çıkıp sınır şeridine doğru operasyonların hareket noktası olma özelliğiyle bir “tehlike kaynağına” dönüşmüştü.
1992 yılında Hizbullah’ın eski Genel Sekreteri Seyyid Abbas el-Musavi’nin bir suikast ile şehadete ermesinin ve Seyyid Hasan Nasrallah’ın genel sekreter seçilmesinin ardından direniş, eksenlerin birlikleri oluşturulduğu bir yapılanma sürecine girdi. Ebu Talib, Sıddîkîn Ekseni’nin sorumluluğunu aldı. Birkaç gün içinde o ve arkadaşları, meydan okumanın seviyesini yükseltmeye karar verdi; işgal altındaki Filistin’in içlerine ulaşan “askerî dehanın” dozunu artırdı ve direnişin sırrı olarak kalacak bir “deniz harekâtı” planladı.
Direniş liderliği, sonrasında onu bazı yoldaşlarıyla birlikte Bosna’da görevlendirdi. Her ne kadar grup üyeleri, kendisinin almadığı “özel kuvvetler” eğitimi almış olsalar da yeteneği ve kişiliği sebebiyle herkesten önce göreve adapte olmasından ötürü liderliğin kararı, onlarla birlikte olması yönündeydi. Nitekim oluşum aşamasında olan gruplarla bütünleşme yeteneğinin yanı sıra tabanca ve hafif silah kullanma becerisiyle hemen ilk zamanlarda eğitimdekilerin dikkatini çekmişti. Lübnan’a döndükten sonra resmi bir oluşum haline gelen “özel kuvvetlerin” önemli bir üyesi oldu ve baskın görevleri kendisine tevdi edildi. Öyle ya da böyle artık her baskına iştirak ediyordu.
Hürriyet Sürecinin Şanlı Bir Neferi
2000 yılına girerken İsrail’in yenileceğine dair işaretler ufukta belirmeye başladı. Operasyonlar yoğunlaştı ve güneydeki işgal kuvvetlerinin komutanı Erez Gerstein öldürüldü. Dönemin “cihad sorumlusu yardımcısı” Hac İmad Muğniye, Bint Cbeyl Ekseni’nin komutasını Ebu Talib’in teslim almasına karar verdi. Haftalar sonra Lahad Ordusu’nun birinci adamı ajan Akil Haşim öldürüldü. Yine haftalar sonra işgal, Beyt Yahon bölgesini boşalttı ve direniş liderleri buranın havaya uçurulmasını emretti ve o da bu görevi üstlendi. Bu olay, o yılın Mayıs ayında olacakların bir mukaddimesiydi. Sonraki günlere ilişkin planlar yapılıp İsrail’in ateş altında nasıl mağlup edileceği hesaplandığında Ebu Talib, görevini ezberledi ve uygulama zamanını beklemeye başladı. 21 Mayıs 2000’de halkın işgal altındaki bazı köylerin kapılarına kendiliğinden yürümeleri direnişi şaşırtmadı ve Şehit Ebu Talib planlarını hızla uygulamaya koydu. Bint Cbeyl Ekseni, şehrin girişindeki “Merkez 17” başta olmak üzere buradaki bölgelerin hassasiyeti nedeniyle çatışmanın tam göbeğinde yer alıyordu. O zaman Şehit Komutan Ebu Talib, halkın köylere hareketini organize etmeye, herhangi bir saldırıya karşılık verme hazırlığını artırmaya, ajanların misillemelerini önlemeye ve birkaç gün sonra şehirde yapılacak ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın “Örümcek Ağı” ismiyle şöhret bulacak konuşmasını irad edeceği zafer kutlamasının hazırlıklarına eşlik etmeye odaklandı.
Direniş liderliğinin, İsrail’in yenilgisi karşısında sessiz kalmayacağı ve yeni bir savaş başlatmak için geri döneceği kanaatiyle, Lübnan topraklarının bir kısmının özgürleştirilmesinin ardından direniş yeni bir yapılanmaya girdi. Hizbullah işgal altındaki Filistin’le doğrudan sınır şeridine ulaştı, “Aksa İntifadası” patlak verdi ve Hac İmad Muğniye çok önemli sorusunu o dönemde sordu: İsrail’e nasıl karşı koyacağız ve Lübnan’ı nasıl savunacağız?
Hizbullah’ın askeri kanadı savunma hazırlıklarına başladı. Bint Cbeyl bu savunmanın merkezinde yer alıyordu ve Ebu Talib’in farklı bir türden yapılanmaya soktuğu eksenin omuzlarına mevzu bahis hazırlıklar büyük bir yük bindiriyordu: Ön cephedeki konumu güçlendirdi, yapı ve organizasyonun tüm detaylarını takip etti, kadrolarını seçti ve her zaman sahada kalarak detaylarını inceleyip coğrafyayı dikkatle ezberledi. Elinden hiç düşürmediği bir defteri vardı. Her turdan sonra bir şeyler yazıyor ve kendisine soran herkese şu cevabı veriyordu: “Savaş yaklaşıyor; kuvvetlerimizi güçlendirmek istiyoruz.”
12 Temmuz 2006 sabahı, esirlerin alındığı operasyondan birkaç dakika sonra, Şehit Komutan Ebu Talib hazırlık durumunu denetlemek için bir iletişim turu yaptı ve sahada yıllardır hazırlığı yapılan her şeyi inceledi, direnişçilerin silahlarında kaç tane mermi olduğuna varıncaya kadar en küçük ayrıntıları dahi sordu soruşturdu ve o günün sonunda düşmanın pişman olacağı bir aptallık yapacağını yanındakilere gizlice söyledi.
Saldırının ilk günlerinde Bint Cbeyl’de kaldı, Filistin’le sınırı olan köylerde çatışmaları yönetti ve Marun er-Ras, Bint Cbeyl, Aynata ve Aytarun çatışmaları kızışınca düşmanın şehre giremeyeceğine dair kendi kendine söz verdi. Bazı yoldaşlarının şehit düşmesine rağmen görevini bırakmadı. Stadyumda bayrağı yükseltmenin işgal açısından manevi bir zafer olacağını biliyordu ve en büyük kaygısı “Seyyid Hasan Nasrallah’ın sözünün yere düşmemesiydi.”
Operasyon odasını ilçedeki başka bir kasabaya taşıdı; ancak düşman şiddetli saldırılarla onu takip etti. Ama o bölgeyi boşaltmadı ve çatışma noktalarını denetlemek için saha gezilerine ara vermedi. Hac İmad Muğniye güven vermek ve teskin etmek için onu aradı ve o da Hac İmad Muğniye’ye durumu özetledi. Teorik olarak uygulanması imkânsız bazı taktiklerle ilgili Komutan Ebu Talib önerilerde bulundu. Hac İmad, kendisine olan güveni nedeniyle kararı ona bıraktı. Bu taktikler, stadyuma ilerlemeye çalışan güçlerin, büyük kayıplar vermesinin ve çok sayıda asker ve subayın öldürülmesinin ve yaralanmasının ardından geri çekilmelerine yol açtı.
Bint Cbeyl Ekseni’nden Nasr Bölgesine
14 Ağustos 2006’da İsrail saldırılarının sona ermesiyle birlikte Hizbullah’ı farklı bir boyuta taşıyacak büyük yapılanma başladı. Askeri yapı köklü bir biçimde yeniden düzenlenerek bünyenin iskeleti, oluşumu ve geliştirilmesi eksen sisteminden bölgesel operasyon sistemine döndü. Direniş artık Nasr bölgesi, Bedir bölgesi ve Aziz bölgesi arasında askerî olarak bölünmüştü. 2016 yılı ortasında bölgenin sorumluluğunu almadan önce o tarihe kadar Nasr bölgesindeki yetkiliye yardımcılık görevini üstlendi.
2011 sonrasında bölgeyi vuran fırtınanın zorluklarına rağmen Ebu Talib, işgal altındaki Filistin’den gözünü ayırmayarak çabalarını artırdı, insani ve askeri gücün gelişimine yoğunlaştı ve her fırsatta eldeki dar imkanlarla işgali tehdit eden ve durduran Nasr bölgesi oldu.
2015’teki Kuneytira grubuna düzenlenen suikasttan 2019’daki Avivim operasyonuna, 2021’deki Şuya operasyonuna kadar her saldırıya yanıt verdi. Hizbullah, 2022’de deniz sınırlarının çizilmemesi halinde savaş tehdidinde bulunduğunda hazırlıkların artırılmasıyla meşgul oldu. Bütün bunların arasında Hac Ebu Talib’in sahadaki varlığı, önceki hizmet yıllarına göre iki kat daha fazla arttı. Belki de onun sınır şeridini incelemediği ve yeni oluşumlardan güçlerine; konuşlanma alanlarından hazırlık durumlarına kadar Siyonist işgale dair ayrıntılar hakkındaki bilgisini derinleştirmediği bir gün bile geçmedi.
8 Ekim 2023 sabahı Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’tan cephenin açılması emri gelince görevi Ebu Talib bizzat devraldı. İşlerin bu seviyede kalmayacağı onun için açıktı. Gününün saatlerini bulunduğu coğrafyadaki inceleme gezileri ve tüm operasyonların detaylarını takip ettiği yoğun iletişimler arasında bölüştürdü. Planlamadan uygulamaya kadar katılımı olan herkesi denetliyor ve bir sonraki günün çalışmalarını belirliyordu.
Filistin, Şehit Komutan Ebu Talib’in özüne yerleşmiş ve özellikle de Aksa İntifadası sırasında Hizbullah ile Filistin direnişi grupları arasındaki koordinasyonun zirvede olduğu dönemde, bütün çalışmalarına Filistin meselesi yayılmıştı. Öncesinde kendisi, Hac İmad Muğniye’nin saha gezileri düzenlediği kadro ve heyet ziyaretlerinde yardımcı ve tecrübe aktaran bir uzman olarak hazır bulunmuştu.
2022 yılının gelmesiyle birlikte Lübnan’daki İslami Direniş ile İzzeddin el-Kassam Tugayları ve Kudüs Seriyyeleri’ne bağlı gruplar arasında ortak bir eylem programı oluştu ve bu gruplardan bazıları 8 Ekim’de bir grup İslami Cihad mensubunun işgal altındaki Filistin’e sızarak operasyon başlatmasının akabinde sonraki haftalarda Hac Ebu Talip’in emri altında faaliyet yürüttü. Aksa Tufanı’nın ardından destek cephesinin açılmasıyla birlikte koordinasyon ve ortak çalışmalar zirve noktaya ulaştı ve Komutan Ebu Talib, Filistin direnişinin liderleriyle şehadetine kadar bizzat saha durumunun takibinde bulundu.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 24 Haziran 2024 20:04
Yorumlar (0)