ABD-İsrail-BAE'den Ortak Gazze Planı!
ÇEVİRİ ANALİZ, 19 Mart 2024 19:55İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “AMERİKA’NIN YÖNETİMİ, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN FİNANSMANI VE İSRAİL’İN DENETİMİ İLE “MAVİ SAHİL PLANI” VE DETAYLARI” başlıklı yazıyı Muhammed Yaşar siz kıymetli okuyucularımız için çevirdi.
“Batı’nın büyük başkentlerinde Amerikalılara hayır diyecek kimse yokken Kıbrıs gibi küçük bir ülkenin bunu yapmasını mı bekliyorsunuz?” Bu, Gazze Şeridi’ne acil insani yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için devam eden iletişimlere katılan bir kişinin yorumuydu. Evet, bu yorum Amerika Birleşik Devletleri’nin, İsrail’in talebi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteği ile Gazze Şeridi’ni dünyaya bağlayan sürdürülebilir bir deniz koridoru kurmaya yönelik dört başı mamur Kıbrıs planını devirmedeki başarısının akabinde geldi. Geçtiğimiz Kasım ayı sonlarında sunulan Kıbrıs planı, işgal güçlerinin Gazze Şeridi’ne giden kara geçişlerini kapattığı, Mısırlı yetkililerin İsrail’in kararını kırmak adına yeterli çaba göstermediği ve insani ihtiyaçların büyüdüğü gerçeği temelinde ayakları yere basan bir varsayıma dayanıyordu. Kıbrıslılar, bu hamlelerini savaşla ilgili ülke ve tarafların çoğunluğunu kapsayan bir dizi istişare turuyla desteklediler ve bu süreçte büyük bir teyit de aldılar; ancak özellikle İsrailliler, yardımın Gazze Şeridi’ne ulaşmasından önce ve sonra projenin çalışmasını tam olarak denetlemelerine izin vermeyen herhangi bir mekanizmayı reddettiklerinde, projenin başarıya ulaşması için düşündükleri mekanizmalar için onay alamadılar.
Kalıcı ateşkesi destekleyenlerin, bu sürecin “Gazze halkını savaşın sürmesi ve bu tür yardımların devamı ile bir arada yaşamaya zorlamak” için istismar edilmesi yönündeki endişeleri artarken, İsrail’in, Gazze Şeridi’ne nefes alması için hiçbir kapı açılmaması, Gazze Şeridi’ne karadan olduğu kadar denizden ulaşan her şeye el konulması, Hamas’ın kontrolü altında olmayan yeni bir sivil yönetimin Gazze Şeridi’ne dayatılması için bu süreçten faydalanılması ve yardıma erişim hakkı adına halkı direnişle karşı karşıya getirme taleplerini Batı’nın kabul ettiği, bu dosya üzerinde çalışan herkes için netlik kazandı.
Her zamanki gibi İngilizler “kirli görevleri” üstlenmekte hızlı davrandı. David Cameron, Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendikten sonra Dış İstihbarat Teşkilatı’ndan denizde gerçekleştirilecek doğaçlama bir insani destek planı ortaya çıkardı ve bu planla Kıbrıs ile rekabete girdi. Yine Cameron, yardımın açık denizden kıyıya aktarılmasını kolaylaştıracak yüzer bir köprünün kurulmasına yardımcı olmak amacıyla ülkesinin lojistik hizmetlerini sunma girişiminde bulundu. Ne var ki herkes sahada savaşın sonuçlarını bekliyordu. Zaman geçtikçe Batı, Filistin’in “Ertesi Gün” projesinde kullanılabilecek Gazze’de yeni gerçekler ortaya koymak adına fırsatı değerlendirmesine paralel olarak dünya kamuoyu nezdinde imajını iyileştirecek bir adım atma zorunluluğu hissetti.
Amerika ve İsrail, Kıbrıs’ın Gazze’yi dünyaya bağlayan kalıcı bir deniz koridoru önerisini yıktı ve bunun yerine kamuoyu baskısını hafifletecek ve Hamas’a alternatif bir sivil alan meydana getirecek bir mekanizma getirdi.
Bu endişeler ışığında Amerikalılar, Birleşik Arap Emirlikleri (yönetim ve finansman), Kıbrıs (lojistik yönetim) ve İsrail (denetim ve gözetim) ile kendilerinin de dahil olacağı bir ekip oluşturulmasını gerektiren bir formüle ulaştı. İsrail’in, yardım gemilerini Larnaka’dan Gazze kıyılarına doğru yola çıkmadan önce denetlemek üzere Kıbrıslı yetkililerle iş birliği yapacak bir güvenlik şirketi görevlendirmesi zemininde Washington, operasyonun finansmanına iştirak etsinler diye Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Batılı başkentlerle temas kurma sorumluluğunu üstlendi ve operasyonun idari yönetimi, eski deniz piyadeleri ve Amerikan Özel Kuvvetleri mensuplarına ait olan FOGBOW şirketine verildi.
Uygulamada yaşanan ise bu planın onaylanması, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den koruma alınması oldu. Önümüzdeki Cuma günü “Mavi Sahil Planı” adı verilen operasyona ilişkin yürütme odası toplantısına ev sahipliği yapacak olan Kıbrıs’ta ön toplantılar başladı. Al-Akhbar, Cuma günkü toplantıya Kıbrıs Dışişleri Bakanı Konstantinos Kobos, Kıbrıs Dış İstihbarat Direktörü Tasos Tzionis, Birleşmiş Milletler Gazze’de İnsani İşler ve Yeniden Yapılanma Koordinasyonundan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Sigrid Kaag, İsrail Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Direktörü Eliza Ben Noun, BAE Uluslararası İş birliği Bakanı Rim el-Haşimi, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Görevlileri Başkanı Curtis Reed ve ABD Başkanının Orta Doğu İşlerinden Sorumlu Kıdemli Danışmanı Brett Mc Gurk’un yardımcısının katılacağını öğrendi.
Al-Akhbar’ın kaynaklarına göre Amerikan tarafı, Kıbrıslılarla iş birliği yaparak FOGBOW’un atacağı pratik adımlara hemen yöneldi. Ayrıca “Gazze’ye yönelik insani yardım kapasitenin ve diğer yardım hatlarının artırılması, Kıbrıs ve diğer yardımda bulunan ülkelerle koordinasyonda daha ileri noktaya gidilmesi ve İsrail’in güvenlik gereklerinin yerine getirilmesi konusundaki kararlılık ile beraber insani yardımla ilişkili camianın belirlediği önceliğe uygun olmak şartıyla” yardımların aktarılması hedefine ulaşmak için geçen hafta bir eylem mekanizması üzerinde anlaşmaya varıldı.
Konuyla ilgili çalışmanın, “ABD Ordusu tarafından geçici bir rıhtım kurma planını göz önünde bulundurduğunu, ancak Global Central Kitchen tarafından gönderilen yardım sevkiyatı gibi diğer insani yardım operasyonlarının gerekli çalışmalar kapsamında dikkate alınmadığını” ifade eden kaynaklar, ayrıca şunları söyledi: “Dosyayla ilgilenen yetkililer, deniz koridorunun açılmasına ilişkin ekonomik çalışmayı tamamladı, İsrail’in onayını ve Kıbrıs, Amerika, Katar ve BAE’nin desteğini aldı. İlk başta günlük 200 (numune) konteyner yardım göndermeye başlamak için çalışmalar sürüyor ve bu miktar güvenlik durumuna göre artırılabilecek.” Yine kaynaklara göre “Mavi Sahil Planı”nı uygulayacak taraf, fonlar hazır hale geldikten üç hafta sonra başlamak üzere, insani yardımların satın alınmasını ve taşınmasını, lojistik ve denizcilik operasyonlarının işletilmesini destekleyen bir fon oluşturmak için çok sayıda ülkeyle birlikte çalışıyor ve ilgili taraflar arasında “nihai güvenli teslimat noktasının belirlenmesi görevinin, işgal ordusuyla koordineli olarak deniz taşımacılığı araçlarını kontrol eden tarafa ait olduğu” konusunda mutabakata varıldı.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 19 Mart 2024 19:55
Yorumlar (0)