Fransa Filistin'e Karşı Savaşa Giriyor
ÇEVİRİ ANALİZ, 14 Aralık 2023 20:17İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “ORDU ELYSEE'NİN KARARINA BAĞLI; ANCAK DİPLOMATLAR ÖFKELİ: FRANSA, FİLİSTİN'E KARŞI ASKERİ VE SİYASİ SAVAŞA GİRİYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
İlk bakışta Fransız yönetimini dizginleyecek ve Filistinlilere karşı küresel savaşa dahil olmasını engelleyecek büyük baskılar, görünen o ki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve onun siyasi, diplomatik ve askeri ekibinin yönelimlerini değiştirmeye muvaffak olamadı. Fransız yönetimindeki diplomat ve siyasetçilerin kamuoyuna açık olmayan itirazları, Macron'un Filistin ve Lübnan'daki direnişe karşı savaşta idari görevler üstlenmeye dönük programını durdurmayı başaramadı. Her ne kadar Fransa, geçen hafta Güvenlik Konseyi'nde Gazze Şeridi'nde kapsamlı bir ateşkes çağrısı yapan karar taslağının lehine oy kullanmış olsa da bu tutum yalnızca medya bağlamında kaldı ve Fransız hükümeti ve kurumları tarafından üstlenilen doğrudan çalışmalara yansımadı. Bu mevzuda Fransa’nın durumu, Hamas hareketine karşı savaşa fiili olarak katılıyorken karar taslağı teklifinde bulunan, ticari malların deniz üzerinden hareketini kısıtladıktan sonra düşman varlığına malların Dubai limanından işgalci tarafa Suudi Arabistan ve Ürdün'den geçen bir sabit hat üzerinden taşınmasını sağlayacak kara köprüsü projesine varıncaya kadar ekonomik alternatifler sunan Birleşik Arap Emirlikleri’nin durumu gibi.
Önümüzdeki Çarşamba günü Paris; ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, İsrail, Japonya, Avustralya ve diğer başka ülkelerin de katılacağı “Hamas'la Yüzleşmek” başlığı altında bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Fransız tarafı toplantıya herhangi bir Arap veya İslam ülkesini çekmeyi başaramamış olsa da Paris, herhangi bir duyuru yapılmadan da olsa Arap ve İslam ülkeleriyle iletişim ve iş birliğinin mevcut olduğunu doğruladı.
Bir rol arayışı
Fransa'nın tavrına dönecek olursak, Gazze'deki durumla ilgili yapılan ciddi temasların hiçbirinde Fransız varlığından eser yok. Çatışmanın tarafları Paris'ten yardım istemeyi ya da müdahalesini talep etmeyi gerekli görmüyor.
Direniş güçleri Fransızların kendi taraflarında olmadığını biliyor. İsrail ise bir sonraki aşamada kendisine herhangi bir rol vermeyi kabul etmeden önce Fransa'dan pratik girişimlerde bulunmasını istiyor. Bu nedenle, Fransa Cumhurbaşkanı İsrail'in pozisyonunu desteklemeye daha yatkın bir görüntü ortaya koydu; sadece sözlü olarak değil, Amerikan ve İsrail eğilimlerine daha yakın gruplara daha fazla rol verme karşılığında Fransız Dışişleri Bakanlığı'ndaki kendi çalışma tarzından memnuniyetsizlik gösteren geleneksel kurumları uzaklaştırarak pratik adımlar atma isteğini ifade etti. Paris'in, Hamas'ı IŞİD'e eşitleyen İsrail-Amerikan söylemini benimseyerek, Hamas hareketine karşı ittifak kurmak üzere IŞİD'e karşı koalisyona katılan ülkeleri bir araya getirmek üzere bir toplantıya davet etmesinin arkasında da bu gruplar var.
Diplomatlar yerine askerler
Paris'teki konuyla alakalı bilgi sahibi kaynaklara göre, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarında Hamas'a karşı uluslararası bir koalisyon fikrini netleştirmeye çalışan üç grup var. Kaynaklar, bu operasyonda ordunun artan rolünün “dışişleri grubu” pahasına arttığına ve bunun da diğerleri arasında memnuniyetsizliğe neden olduğuna dikkat çekti. Bazı Fransız askeri personeli özel oturumlarında İsrail'in yetenekleri ve savaş seviyesi hakkındaki iddialarıyla dalga geçmesine rağmen Fransız Ordusu, İsrailli mevkidaşlarıyla koordineli olarak terörizm veya terörizmi desteklemekle suçlananların listelerini hazırlıyor. Filistinlilerin, örneğin geçen 7 Ekim'de gerçekleşen operasyon gibi karmaşık bir operasyonu kendi başlarına yürütemeyeceklerine inandıklarından bu askerlerin temel kaygısı direniş ekseninde yoğunlaşıyor ve İran ve Hizbullah'ın önemli bir rolü olduğu varsayımıyla hareket ediyorlar; ama ellerinde bunu destekleyecek somut bir kanıt ya da veri bulunmadığını da kabul ediyorlar.
Macron ayrıca, Fransa'nın İsrail'i desteklemek üzere saha rolü oynaması halinde siyasi çözümün formüle edilmesine katılabileceğini doğrulayan bir grup teorisyen ve aktörle de etrafını kuşatıyor. Macron'un kararlarını etkileyen bu grubun İsrailliler ve BAE’lilerle güçlü ilişkileri var. Bu ilişkileriyle öne çıkanlar arasında, Cumhurbaşkanının Güvenlik İşlerinden Sorumlu Danışmanı, Fransa'nın Emirliklerdeki eski Büyükelçisi Xavier Chatal ve Aksa Tufanı’ndan sonra katı Siyonist tutumunu ilan eden Fransız İslami hareketler uzmanı Gilles Kepel yer alıyor.
Fransız yönetimindeki mevcut eğilimin, İsraillilerle daha fazla güvenlik ve operasyonel koordinasyon yönünde olduğu görülüyor; ancak önümüzdeki haftalarda savaştan çıkış yolu arayışında siyasi bir role yer açmak için ateşkesi desteklemek gibi “insani konumda” göreceli bir “farklılığı” da var. Devam eden istişareler, savaşın ilk haftalarında hâkim olan durumun değerlendirilmesinde bir değişiklik olduğunu ortaya koyuyor. Şöyle ki başlarda savaşın, direniş ekseninin yalnızca kuru gürültü yaptığını ve onun temel güçlerinin -özellikle Hizbullah’ın- geri çekilme durumunda olduğunu kanıtladığına inanma eğilimi baskındı. Lübnan sınırında Hizbullah ile işgal ordusu arasındaki çatışmaların devam etmesi ve yoğunlaşması, Suriye ve Irak'taki direniş güçlerinin Amerikan üslerine yönelik saldırılarının devam etmesiyle bu görüşte olanların bakış açılarını değiştirdikleri görülüyor. Fransa ordusunun ve Batı'daki meslektaşlarının çekindiği en tehlikeli şey, Yemen’deki “Ensarullah”ın savaş hattına güçlü bir şekilde girmesi ve hareketin, İsrail'deki alanları bombalama sürecinden İsrail'in gemilerini hedef almaya doğru durumu tırmandırması ve daha sonra da işgalci tarafın limanlarına giden gemileri hedef almaya hazır olduğunu ilan etmesiydi. Bu gelişmeler Fransızların tavrını değiştirdi ve Direniş Ekseni güçlerine şu anda stratejik bir tehdit olarak bakmaya geri döndüler.
Bu yaklaşım çerçevesinde Fransızlar, Fransız Donanması'nın temsil ettiği İsrail'e destek yönünde ilk pratik adımı atarak, Kızıldeniz'de faaliyet gösteren çok görevli “Languedoc” firkateyninin Yemen'den fırlatılan iki insansız hava aracını Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece engellediğini ve yok ettiğini duyurdu.
Fransa'nın “Hamas'la Yüzleşme” başlıklı toplantıya davet metni
“Hamas'la Yüzleşmek” başlıklı 13 Aralık 2023 tahinde Paris’te gerçekleşecek toplantıya Fransız Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve el-Ahbar'ın içeriğinin resmi olmayan bir çevirisini yayınladığı gizli belgenin içeriğinde şunlar yer alıyordu:
- Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki terörist saldırıları, yerel ve bölgesel istikrarsızlıkta yeni bir dönem başlattı; İsrail'de önemli sivil kayıplara ve halen Hamas'ın elinde bulunan birçok ülkeden çok sayıda rehine vakasına yol açtı. Ülkelerimiz de tüm mağdurlardan ötürü üzüntü duymaktadır. Hamas, İsrail'e ve Ortadoğu'nun istikrarına doğrudan bir tehdittir, Filistin halkını temsil etmiyor, uzun vadeli bir güvenlik tehdidi oluşturuyor ve benzeri görülmemiş tehlikelere ve bozulmalara neden oluyor. Dolayısıyla Hamas'ın zarar verme kabiliyetinin sınırlandırılması uluslararası toplumun çıkarınadır; aynı zamanda Filistin Ulusal Yönetiminin de bu hedefe yönelik desteklenmesi gerekmektedir. İki devletin (Filistin ve İsrail) barış ve güvenlik içinde yan yana yaşaması çözümüne yol açacak güvenilir diplomatik ve siyasi yöntemlerin yeniden başlatılması gerekmektedir. Fransa, bu genişletilmiş senaryoyu dikkate alarak, Hamas'a karşı somut ve koordineli adımlar atmanın yollarını tartışmak ve aynı zamanda bu hedefe yönelik iş birliğimizi güçlendirmek için direkt bir toplantı yapmayı teklif ediyor.
- Bu toplantı 13 Aralık'ta Paris'te yapılacak ve sınırlı sayıda kilit ortağa açık olacak: İtalya, Almanya, İspanya, Hollanda, İsveç, Belçika, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Kenya, Nijerya, Kore Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Hindistan, Meksika, Kolombiya, Uruguay, İsviçre, Singapur'un yanı sıra İsrail ve Avrupa Birliği. Bu kapsamda yapacağımız çalışmalar konusunda Arap ortaklarımızı ve Türkiye'yi de büyük bir gizlilik ve hassasiyetle bilgilendireceğiz.
- Bu toplantının amacı, Hamas'la mücadeleye yönelik mevcut mekanizmayı incelemek ve istenen sonuçlara ve pratik çözümlere ulaşmak için gizli görüşmeler yoluyla alınabilecek yeni önlemleri incelemek olacaktır. Görüşmelerde Hamas'ın finansmanının sınırlandırılması ve yaptırımların sıkılaştırılmasının yanı sıra iletişim ve propaganda araçlarıyla mücadele edilmesi amaçlanacaktır.
Litani Nehri'ni sınıra çevirin!
Fransız Dış İstihbarat Direktörü Bernard Emie, Lübnan ziyareti sırasında Ordu Komutanı General Joseph Avn'ın görev süresinin uzatılması yönündeki temel talebinin yanı sıra bir dizi fikri de tartışmaya sundu. Emie, Lübnan dosyasında uzman olarak görev yapsa da esas olarak Lübnan da dahil olmak üzere bölgenin geri kalan dosyaları pahasına Gazze'deki savaşın yansımalarıyla ilgileniyor.
Paris, çoğu Batılı ülkeyle birlikte, İsrail'in istediği tüm destek unsurları sağlama bağlamında 1701 Sayılı Kararın ciddi bir şekilde ve harfiyen uygulanması mücadelesini veriyor.
Bu bağlamda Emie, 1701 sayılı Karar uyarınca Hizbullah'ı güçlerini Litani Nehri'nin kuzeyine çekmeye ikna etme konusunu gündeme getirdi ve mevzuyu sunuşundaki üslubu alay konusuna döndü. Zira Lübnan'daki Fransız tavrının karakteristik özelliği olan üstten bakışın yanı sıra, İsrail'in Filistin'deki direnişe karşı savaşı kazandığına ve İsrail'in öfkesinden kaçınmanın ve Hizbullah'ın sınırdaki operasyonlarını durdurmasıyla başlayıp 1701 Sayılı Kararın harfiyen uygulanmasıyla sona eren pratik adımları başlatmanın Lübnan'ın çıkarına olduğuna inanıyordu. Hiç kimse Fransa'nın, Güney'deki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) bünyesinde görev yapan güçlerini geri çekme tehdidine ilişkin bildirilenleri doğrulamamışken, Emie'in direnişçilerin geri çekilmesi hakkında kullandığı dil alaycı bir tepkinin verilmesine yol açtı. Fransızların ve diğerlerinin kulağına fısıldananlardan bir kuple olarak şunu zikredebiliriz: “Neden büyük bir uluslararası şirket getirip Litani Nehri'nin yatağını mevcut konumundan Lübnan ile işgal altında bulunan Filistin toprakları arasındaki sınıra taşımak için çalışmıyorsunuz? O vakit direniş unsurlarının nehrin kuzeyine çekilmesi talebiniz yerine gelecektir (!)”
Belki Fransızlar ve diğerleri bu sözlerin amacını anlamışlardı ama direnişle bağlantılı çevreler, Batı'nın daha önceki deneyimlerden ders almadığına, hâlâ iç durumu tersine çevirebileceğine inandığı Lübnanlı gruplar üzerine bahse girdiğine ve Fransa’nın bu şekilde davrandığı ve düşman İsrail’e daha meyyal davrandığı sürece Lübnan sahasındaki manevra alanının daralmasını beklemesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 14 Aralık 2023 20:17
Yorumlar (0)