Aynu'l-Hilve Kampında Ne Oluyor?
ÇEVİRİ ANALİZ, 18 Eylul 2023 19:57Fouad Baker tarafından english.almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “AYNU’L-HILVE KAMPINDA NE OLUYOR?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Lübnan'ın güneyindeki Sayda şehrinde bulunan Aynu’l-Hılve kampı, Filistin Nekbe'si olarak bilinen Filistin halkına karşı Siyonist çetelerin işlediği katliam ve suçların ardından 1948 yılında kuruldu. 1,5 kilometrekarelik bir alana sahiptir. Lübnan'daki en büyük Filistin kampı ve en yoğun nüfuslu kamptır. Nüfusunun 75 bin Filistinli mülteci olduğu tahmin ediliyor ve aşırı kalabalıklığı, 1975'teki Lübnan İç Savaşı sırasında yıkılan kamplarından kaçarak oraya taşınan daha fazla Filistinli mülteciden kaynaklanıyor; örneğin, Tel el-Zaatar kampı ve 1974'te İsrail hava saldırıları tarafından tahrip edilen Nebatiye kampından kaçanlar buraya sığınmıştır. Ayrıca ülkedeki savaş nedeniyle Suriye'den kaçan Filistinli mülteciler de burada yaşıyor. Dahası, Lübnanlı ve Suriyeli aileler ve hatta çok sayıda başka milletten insan bu kampa yerleştirildi.
Aynu’l-Hılve kampı, Birleşmiş Milletler Ajansı UNRWA tarafından kurulan çadırlardan oluşuyordu. Daha sonra, çadırlar kalay çatılı rastgele çimento konutlarına dönüştü. Bu evlerin sakinleri, sınırlı alan nedeniyle güneş ışığı evlerin içine ulaşamadığı için nem ve kötü havalandırmadan muzdarip olmaya başladı; Filistinli mültecilerin kamplar dışında mülk sahibi olma haklarının olmaması durumu daha da kötüleştirdi. Konutlar, Lübnan güvenlik güçlerinin Filistin kamplarına inşaat malzemeleri getirme konusundaki katı kısıtlamalarına rağmen, meseleye insani açıdan değil, güvenlik açısından bakıldığından dikey olarak yükseldi. Daha sonra, Lübnan Ordusu kampa giden tüm girişleri kontrol etti ve kampın etrafına Filistinli mültecilerin bir kuşatma biçimi olarak gördüğü bir çimento bariyeri inşa edildi. Bununla birlikte, bu bir gerçeklik haline geldi.
Filistinli mültecilerin Lübnan yasalarına göre Lübnan'da çalışmaktan mahrum bırakılması nedeniyle, Aynu’l-Hılve kampındaki yoksulluk oranı % 90'a yükseldi ve UNRWA'nın hizmetlerinin ve yardımlarının uluslararası fon eksikliği nedeniyle kesilmesinden sonra, yasadışı göç oranı arttı. Dolayısıyla Filistinli mültecilerin aklında tek bir şey vardı, o da trajik gerçekliklerini değiştirmekti. Kaçakçılık şebekeleri, özellikle Lübnan'daki ekonomik krizden sonra aktif hale geldi. Aynu’l-Hılve'nin bazı sakinleri Avrupa ülkelerine göç etmek için evlerini sattı. Ancak, bu ülkelerin bazıları onları almadı, bu yüzden evsiz ve işsiz kaldılar ve hatta bazıları denizde kayboldu ve boğuldu.
Tüm bu trajediye rağmen, Aynu’l-Hılve kampı, İsrail'in 1982'de Filistinli mültecileri ortadan kaldırmak için Lübnan'ı işgali sırasında yıkıma maruz kaldı ve aynı yılın Eylül ayında Sabra ve Şatilla katliamında yaşananlar, niyetlerinin açık bir kanıtıdır. Aynu’l-Hılve kampında İsrail işgal ordusuyla savaş iki hafta üst üste devam etti. O sırada Filistinliler teslim olmamaya karar verdiler ve İsrail ordusunun tamamen tahrip edilmiş olan kampa sızmasını engelleyerek düşmanla yüzleşme kararı aldılar. Daha sonra "RPG" çocukları olarak bilinen yetişkinler ve 14 yaşındaki çocuklar savaşı yönetti. O zamandan beri, Aynu’l-Hılve kampı, barınağı olmayan insanlar için bir sığınak haline geldi ve minyatür olarak 1948 Filistin köyüne dönüştü. İçeride, Kudüs'ün resimlerini, ulusal sloganları ve hala geri dönmeyi umdukları Filistin evlerinin eski anahtarlarını bulabilirsiniz.
Acılar devam ederken, İsrail işgal hükümeti Lübnan, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Suriye veya Ürdün'deki tüm Filistin kamplarına yönelik saldırganlığını durdurmakla yetinmedi. Çünkü kampların dağıtılmasının, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkını ortadan kaldırmak için tek çözüm olduğunu düşünüyor ve bunu başarmak konusunda asla ümitsizliğe kapılmıyor. İsrail hükümeti, 2020 yılında "Yüzyılın Anlaşması" olarak bilinen Netanyahu-Trump anlaşmasında teyit edilen ve Filistinli mültecilerin çeşitli İslam ülkelerine dağılmasını öngören bu projeyi hayata geçirme planlamasını sürdürdü.
Bugün İsrail işgal güçleri mültecilerin geri dönüş hakkını ortadan kaldırmak amacıyla şehirlerin eteklerinde yer alan, Batı Şeria'daki Balata, Şuafat, Cenin ve Ayn Şems kampları gibi kamplara saldırıyor. İsrailliler, Filistinlilerin evlerini yıkarak, bölgeyi Yahudileştirerek ve sınır dışı edilmeye zorlayarak yasadışı yerleşimleri genişletiyor. Aynı şey, göç projelerinin başlatıldığı Gazze Şeridi için de geçerlidir ve göçmenlerin sayısı, haksız İsrail kuşatmasından muzdarip olmaları nedeniyle yeni bir yaşam arayışında olan 800 ila 1.000 Filistinli arasında değişmektedir. Suriye'deki bazı Filistin mülteci kampları, silahlı grupların kontrolü ele geçirmesinin ardından yıkıldı.
Lübnan'daki kamplara gelince, Nebatiye ve Tel el-Zaatar kamplarının ve ardından 2007'de Nehru’l-Barid kampının yıkılmasından sonra insanlar yerinden edildi. Aynı durum, El Kaide bağlantılı silahlı grupların Aynu’l-Hılve kampına kontrollerini dayatmaya çalışmasının ve hem Filistin hem de Lübnan güvenlik bağlarını bozmak için Filistin Ulusal Güvenlik Komutanı El-Armuşi'yi öldürmesinin ardından bugün Ayn’ül-Hilve kampı için de geçerlidir. Kanıtlar açık: Mülteciler için kampın dışında çadırlar kuruldu. Filistinlileri yerinden etmek ve İsrail hükümetinin Filistin kamplarını ortadan kaldırma planını uygulamak için uluslararası topluma yüksek baskı uygulanıyor.
Aynu’l-Hılve kampı halkı, ailelerin yerlerinden edildiği ve artık aşırılık yanlısı silahlı gruplarla devam eden çatışmalardan korunmak için güvenli bir sığınağa sahip olmadıkları için benzeri görülmemiş bir trajedi ve acı yaşıyor. Filistinliler çapraz ateşe yakalandı: Geri dönme haklarını korumak ve iyi bir yaşam sürdürmek istiyorlar.
Kısacası, bugün Aynu’l-Hılve kampında yaşanan çatışmaların, 9 aylık boşluktan sonra cumhurbaşkanının seçilmesi ve Lübnan hükümetinin istifası için baskı yapmak amacıyla Lübnan'ın iç kriziyle ilgili boyutları olduğuna dair bir inanç var. Diğer bölgesel boyutların Batı Şeria'da artan direnişi sınırlamaya yönelik uluslararası politikayla ilgili olduğu bildiriliyor.
Bu nedenle Filistinliler bölgesel ve dış politika mesajları taşıyan bir posta kutusu olmayı reddediyor. Aynu’l-Hılve kampının tahrip edilmesini ve İsrail planının uygulanmasını önlemek için derhal ateşkes talep ediyorlar.
Uluslararası toplumu, insan hakları ve yardım kuruluşlarını, Aynu’l-Hılve kampından aileleriyle birlikte ayrılan ve trajediden muzdarip Filistinli mültecilere gıda, barınma, ilaç, tedavi, eğitim sağlamak için yardım etmeye çağırıyoruz -silahlı gruplarla olan mücadelenin bitimine kadar. Bu çatışmalar, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını ve Filistinli mültecilerin uluslararası kararlara uygun olarak evlerine dönmesini içeren Filistin ulusal projesine kesinlikle hizmet etmiyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 18 Eylul 2023 19:57
Yorumlar (0)