Netanyahu İntiharı Seçmiş Olabilir!

Filistinli gruplar ve dünya toplumları, Binyamin Netenyahu liderliğindeki katı İsrail hükümetinin savaş çığırtkanlığı konusunda uyarıda bulunurken, İsrail başbakanı iç meselelerin bataklığında ne kadar derine inerse, o kadar hesapsız ve aceleci kararlar alıyor gibi görünüyor. Bu, Tel Aviv ile direniş grubu arasındaki gerilimleri, önümüzdeki günlerde işgal altındaki toprakların bir kez daha roketlerle hedef alınabileceği ve yeni bir savaşa tanık olabileceği ölçüde bir patlama durumuna getirdi. Savaşların Netanyahu'yu görevinden etmek gibi bir sicile sahip olduğu göz önüne alındığında, Gazze'ye yönelik son saldırılar, katı Başbakan tarafından bir intihar olarak görülebilir.

Son suçta, İsrail savaş uçakları Salı gününün erken saatlerinde Kalkan ve Mızrak Operasyonu kapsamında Gazze'nin çeşitli bölgelerini hedef alan sürpriz bir saldırı başlattı. Saldırılar, üç İslami Cihad komutanı da dahil olmak üzere 13 Filistinliyi öldürdü ve 20'den fazla kişiyi yaraladı. İsrail medyası, saldırıların birkaç gün daha devam edeceğini söylüyor. İsrailli bilgi kaynakları, saldırıların Gazze ve Refah şehirlerindeki iki daireyi vurduğunu ve üst düzey İslami Cihad üyelerine yönelik hedefli bir suikastın işareti olabileceğini iddia etti.

İslami Cihad tarafından yapılan açıklamaya göre, Kudüs Seriyyeleri Askeri Konseyi Sekreteri Cihad el-Ganam, kuzey bölgesi komutanı Halil el-Bahtini ve Batı Şeria'daki askeri operasyonların komutanlarından Tarık Muhammed İzzeddin saldırıda öldürüldü.

Arap medyası, İslami Cihad komutanlarının, İsrailliler tarafından öldürüldüklerinde Kahire'ye gitmeden hemen önce ailelerine "veda ettiklerini" söyledi. Mısır hükümeti tarafından Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire'ye davet edildikleri bildirildi. Bu nedenle, Filistin direnişi ile İsrail rejimi arasında arabuluculuk yapmada ana rolü oynayan Mısırlı yetkililerin bu suçtan dolayı öfkeli oldukları bildiriliyor. Mısırlı kaynaklara göre, bazı Mısırlı yetkililer, işgalci rejimin ne kadar büyük bir hata yaptığını fark etmesi için arabuluculuğu askıya almaya istekli, çünkü Filistinli direniş grupları yanıt vermek için güçlü bir şekilde motive olmuş durumdalar ve diğer yandan, Hizbullah yönetimindeki Lübnan cephesinin potansiyel savaşa girme olasılığı da var.

Mısır, İsrail rejimi ile Gazze direniş grupları arasında çatışmalarını yatıştırmak için her zaman arabuluculuk yaptı; ancak Tel Aviv'in son aylarda Mescid-i Aksa ve Gazze'de işlediği suçlar Mısırlıları öfkelendirdi.

İsrail ordu sözcüsü, operasyonun İsrail iç istihbarat servisi Şabak ile birlikte başlatıldığını söyledi ve saldırılara 40 savaş uçağının karıştığını iddia etti.

İsrailli yetkililer Gazze'deki son operasyonu abartırken, Tel Aviv'in üst düzey yetkilileri daha önce 2022'de Filistinli gruplar tarafından İsrailli yerleşimcilere karşı 500'den fazla operasyon gerçekleştirildiğini ve bu eğilimin bu yılın ilk çeyreğinde büyüdüğünü itiraf etmişti.

Saldırı, üst düzey bir İsrailli yetkilinin Çarşamba günü Gazze'ye askeri harekat yapmaktan başka bir yol olmadığını ve bunun sadece bir zaman meselesi olduğunu söylediği sırada gerçekleşti. Bu saldırılara tepki olarak Filistinli gazeteciler, bu sürpriz saldırıların 22 günlük savaşı tetikleyen 2008 yılında Hamas liderlerine yönelik saldırıları hatırlattığını söyledi.

ABD'nin, Filistinlilerin öldürülmesine yeşil ışık yakması

Amerikalı yetkililer halka açık konuşmalarda ve platformlarda Filistinlileri ve haklarını destekledikleri izlenimini vermeye çalışan jestler yapıyorlar; ancak perde arkasında İsraillilere, Filistinlilere karşı suç işlemeleri için bir hareket alanı tanıyorlar. İsrail medyasının itiraf ettiği şey, saldırının Amerika'nın yeşil ışığıyla geldiği ve operasyondan önce İsrail dışişleri bakanının Amerikan Dışişleri Bakanı ile görüştüğü yönünde. Amerika'nın pozisyonundaki değişim, son haftalarda Amerikalıların Netanyahu ile anlaşmazlık içinde olduğu ve işgal altındaki topraklardaki gerilimin azaltılması çağrısında bulunduğu sırada geldi.

Direniş gruplarının tepkileri

İslami Cihad'ın askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri, yaptığı açıklamada, "Şehitlerimizin kanı kararlılığımızı sağlamlaştıracak, görevlerimizi ve direnişimizi terk etmeyeceğiz ve Allah’ın izniyle mücadeleye devam edeceğiz" dedi.

İslami Cihad sözcüsü Tarık Selmi, "Direniş liderlerinin öldürülmesi, Kudüs Seriyyeleri tarafından Tel Aviv'e dayatılan denklemleri değiştirmez ve işgalciler bunun bedelini ödeyecek ve direniş, işgalcilerin tüm planlarını engellemek için düşmana koordineli ve entegre bir yanıt verecektir" dedi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım ise İsrail işgalin varlığını ihlallerinin sonuçlarına katlanacakları konusunda uyardı. Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye, İsrail operasyonunun rejime güvenlik kazandırmayacağını, aksine daha fazla Filistin direnişini motive edeceğini iddia etti.

Heniyye, "Düşman yanlış hesap yaptı ve işlediği suçlar için bir bedel ödeyecek" diye uyardı.

Ayrıca, direniş gruplarının çatışma anında nasıl birleşip ortak tepki vereceklerini belirleyeceklerini söyledi.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de bir açıklama yayınladı ve Gazze'deki "suikastların bedelini düşmanın ödeyeceğini" açıkça belirtti.

Grup, "Bu korkakça suikast nedeniyle direniş liderlerinin kaybı, halkımızın ve direnişinin kararlılığını kırmayacaktır. Düşman bu çatışmayı ateşlemek için bu zamanı seçti, ancak halkımız ve direniş bunu sona erdirme zamanına karar verecek" dedi.

Gazze'deki suç, İsrail hapishanesinde 87 gün kaldıktan sonra açlık grevinden ölen Filistinli tutuklu Hıdır Adnan'ın ölümünden tam bir hafta sonra işlendi. Direniş grupları, Tel Aviv'i tırmanışlarını durdurması konusunda uyarmıştı. Ancak direniş komutanlarının öldürülmesiyle sorumluluk Filistinlilerin omuzlarından alındı ve İsrail rejimi, Tel Aviv işgal altındaki topraklarda barışın hüküm sürmesini istemediği için bu savaş çığırtkanlığının sonuçlarının sorumluluğunu taşıyor.

Direniş grupları her zaman en üst düzeyde hazırlıklı olduklarını göstermişlerdir ve Lübnan, Suriye ve Gazze'den işgal altındaki topraklara yapılan son roket saldırıları da bu gerçeğe tanıklık etmiştir. Bu sefer sadece Gazze direnişi olmayacak, direniş komutanlarının uyardığı gibi İsraillilere cehennemin kapıları her taraftan açılacak.

Direniş gruplarını yenmek konusunda hayal kırıklığına uğrayan İsrailliler, ara sıra üst düzey direniş komutanlarına karşı, onları zayıflatmak ve yerleşimcilerden gelen tehdit gölgesini uzaklaştırmak için suikast politikası benimsiyorlar. Ancak bu yaklaşım şimdiye kadar hiçbir fark yaratmadı ve sadece direnişle gerilimleri körükledi.

Direniş komutanlarının öldürülmesi, yakın zamanda bir dizi eski İsrailli komutanın Netanyahu'yu Hamas komutanlarına suikast düzenlemeye çağırdığı sırada geldi. Filistinli gruplar bu politikanın yeniden benimsenmemesi konusunda uyarıda bulundu. Bu grupların, üst düzey bir komutanın ortadan kaldırılmasıyla parçalanacak kadar bireysel bir ruh taşımadığı ve gerçekten de onları daha da güçlü bir şekilde yönetebilecek yeni liderler çıkarabilecek güçte olduğu kesindir. Bu konunun bir örneği, Batı Şeria'daki Aslanlar Yuvası grubunun, komutanının öldürülmesinden sonra silahlı operasyonlarını hızlandırmasıdır.

Netanyahu'nun, müttefiki Ben-Gvir’i korumak uğruna intihar hamlesi

İsrail'in Gazze'deki radikal hamleleri, İsrail rejimi içinde olup bitenlerle alakasız değil. Dört ay öncesinden bu yana Netanyahu hükümetinin politikalarına karşı sokak protestoları başladı ve gün geçtikçe daha geniş boyutlar kazanıyor ve bu sorun Başbakan'ı zor durumda bırakıyor. Bu nedenle yurt dışında kriz yaratmaya, muhalefeti geri püskürtmeye çalışıyor.

Gazze'deki suç, Ulusal Güvenlik Bakanı Itmar Ben-Gvir'in, Netanyahu'yu, Başbakan'ın Filistinlilere karşı herhangi bir eylemde bulunmaması halinde kabine oturumlarını boykot edeceği yönünde tehdit eden uyarısının ardından geldi. Ben-Gvir’in partisi Knesset'te 15 sandalyeye sahipken, hükümetten ayrılması hükümetin çökmesine ve erken seçimlere yol açacak; Netanyahu'nun istediği bu değil. Bu nedenle, Başbakan bu operasyonu Ben-Gvir'i yatıştırmak için başlattı.

Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, operasyondan duydukları memnuniyeti ve mutluluğu dile getirdi.

Ben-Gvir, "Netanyahu'yu Gazze'de önleyici tedbirler aldığı için tebrik ediyorum. Bu iyi bir başlangıç ve Gazze'ye yönelik politikayı değiştirmenin zamanı geldi" dedi.

Smotrich ise, "Saldırı doğru zamanda ve yerde yapıldı. Saldırıyı gerçekleştirdikleri için orduya ve güvenlik güçlerine, saldırı emrini veren başbakana teşekkür ediyorum" diye açıklamada bulundu.

Ben-Gvir'in Netanyahu üzerindeki baskısının Gazze operasyonunun yürütülmesinde etkisiz olmadığı açıktır. Ben-Gvir ve Smotrich'in ırkçı ve radikal planları o kadar kışkırtıcı ve tehlikelidir ki, Batılılar bile sert tepki göstererek hükümetten atılmalarını talep etmişlerdir. Avrupa Birliği, Ben-Gvir'in katılımı nedeniyle Salı günü Tel Aviv'de düzenlenen Avrupa Günü'nün açılış törenine katılımı iptal etti. İç Güvenlik Bakanı'na yönelik eleştirilerin uluslararası alanda arttığını göz önünde bulunduran Netanyahu, Ben-Gvir'i yabancı büyükelçilerin huzurunda düzenlenen bu törene göndererek, bu aşırılıkçı bakanın İsrail rejiminin politikalarında etkili bir figür olduğunu dünyaya anlatmaya çalışıyor. Ancak bu çabalar yararsızdır ve uluslararası toplum ve hatta İsraillilerin kendileri, kabinenin başında Ben-Gvir gibi kişilerin varlığının sadece işgal altındaki toprakları güvenli hale getirmekle kalmayıp, aynı zamanda işgal altındaki topraklara güvensizlik getireceği sonucuna varmışlardır.

İşgal altındaki bölgeler yüksek güvenlik alarmında

Filistin direnişinin uyarılarının ardından, korku işgal altındaki toprakları da sardı. İsrail rejiminden gelen haberler, savunma bakanlığının onlarca hava kuvvetleri yedeğini geri çağırdığını ve orduya birkaç günlük savaşa hazırlanmasını tavsiye ettiğini belirtti. Ayrıca işgal altındaki topraklarda olağanüstü hâl ve yüksek alarm ilan edildi.

İsrail ordusundaki Güney Cephesi komutanlığı, Gazze Şeridi yakınlarındaki şehirlerdeki tüm yerleşimcilere, olası roket saldırılarından korktukları için derhal sığınaklara gitmelerini ve bir sonraki duyuruya kadar orada kalmalarını söyleyen bir uyarı mesajı yayınladı. İsrail rejiminin 13. kanalı, Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Gazze Şeridi çevresindeki yerleşimleri boşaltmayı ve sakinleri işgal altındaki topraklardaki diğer şehirlere nakletmeyi kabul ettiğini bildirdi. Ben-Gurion havalimanının uçuşlarının bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığı da söyleniyor. İsrail medyası, Cihad'ın Tel Aviv'i vurmasının beklendiğini söyledi.

Hamas liderlerinin İsrail'in son suçlarını kınamasına ve düşmanı kararlı bir yanıt vermesi konusunda uyarmasına rağmen, bazı İsrail medyası Gazze'deki gelişmelerin tersine çevrilmiş bir resmini göstermeye çalışıyor ve Hamas'ın sessizliği seçtiğini öne sürüyor. İsrail medyasında çıkan bu tür haberler, grup ile İslami Cihad arasında ciddi bir bölünme olduğunu ima etmeyi amaçlıyor. Hamas önde gelen bir direniş grubu olarak her zaman Filistinlileri desteklemiştir. Gazze merkezli direnişi desteklemenin yanı sıra, önde gelen bir aktör olarak Hamas, Batı Şeria'daki direniş gruplarını da destekliyor. İsraillileri, kutsal Mescid-i Aksa'da bir hata yapmaları halinde, işgal altındaki topraklarda "cehennemi yaşatacağı" konusunda birkaç kez uyarıda bulundu ve Batı Şeria'daki komutanlara, Tel Aviv ile çatışmanın patlak vermesi durumunda yanlarında duracakları konusunda güvence verdi. Örneğin, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskına tepki olarak Hamas, 2021 yılında Kudüs Kılıcı Operasyonu'nu başlattı. Bu örnek, direniş gruplarının birleşik bir cephede olduklarına ve birliklerinin yıkılmaz olduğuna; bir sonraki savaşta işgal güçlerine karşı omuz omuza duracaklarına ve bölgedeki direniş gruplarından büyük destek alacaklarına işaret etmektedir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

ÇEVİRİ ANALİZ, 11 Mayıs 2023 19:52