ABD-Türkiye Gerilimi Dönüşü Olmayan Bir Noktaya Ulaşmayacaktır
ÇEVİRİ ANALİZ, 30 Kasım 2022 19:56MK Bhadrakumar'ın thecradle.co adlı internet sitesinde kaleme aldığı ''ABD-TÜRKİYE GERİLİMİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR NOKTAYA ULAŞMAYACAKTIR'' başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
Geçtiğimiz hafta içinde Suriye'nin kuzeyindeki Kürt militanlara Türk jetleri tarafından düzenlenen bir dizi hava saldırısı, Ankara'nın bir kara operasyonu başlatma tehdidi konusundaki artan endişelerin ortasında geldi. Bu tür eylemler daha önce de gerçekleştirildi ancak bu eylemler ABD destekli Kürt savaşçıların yarattığı güvenlik sorunlarını ortadan kaldırmak açısından şimdiye kadar çok az şey başardı.
Türkiye bugün, ABD'nin son on yılda, Ankara’nın uzun bir süreden beridir çatıştığı Suriye'deki Kürt gruplarla yaptığı yarı-ittifaktan kaynaklanan, ulusal güvenliğine ve egemenliğine yönelik varoluşsal bir meydan okumayı ele alıyor.
Bununla birlikte, bu konu bugün çok daha geniş bir bölgesel zeminde gerçekleşiyor. Rusya şu anda Suriye'de kalıcı bir varlığa sahip ve kendisi Ukrayna ve Karadeniz'de ABD ile varoluşsal bir mücadeleye kilitlenmiş durumda. İran-ABD gerilimleri de şiddetli ve Başkan Joe Biden açıkça İran hükümetinin devrilmesi çağrısında bulundu.
ABD'nin Suriye'deki işgaline karşı çıkmak
Yıllardır topraklarının üçte birinden yasadışı ABD birliklerinin çıkarılmasını talep eden Suriye hükümetinin, özellikle Suriye'deki Amerikan askeri varlığına karşı çıkmak noktasında Türkiye ile daha önce hiç olmadığı kadar uyumlu bir çıkar birlikteliğine sahip olduğunu söylenebilir.
Öte yandan, ABD için, Batı Asya bölgesinin kuzey katmanında bulunan ülkenin coğrafyasının kuzey ve doğuda İran ve Kafkasya, kuzeyde Türkiye ve Karadeniz, güneyde İsrail ve batıda Doğu Akdeniz ile sınır komşusu olduğu göz önüne alındığında, Suriye'nin işgalinin devam etmesi jeopolitik açıdan oldukça önemlidir.
Bütün bunların, Rusya'nın yeniden dirilişine ve Çin'in yükselişine karşı koymak isteyen Washington ve NATO’nun –Sir Halford J. Mackinder'in bir zamanlar Tarihin Kalbi ve Coğrafi Ekseni olarak tanımladığı– Avrasya kara kütlesini kontrol altına almak için yürüttüğü çığır açan mücadelenin sonuçları üzerinde büyük bir etkisi olacaktır.
Çin'in Astana sürecine katılımı
Bu noktada ilginç bir ayrıntı önümüzdeki dönemde büyük bir önem kazanıyor: Pekin, Suriye ile ilgili Astana sürecine katılma konusundaki ilgisini dile getiriyor. Moskova'nın Suriye Cumhurbaşkanlığı Temsilcisi Alexander Lavrentiev, geçtiğimiz günlerde Rusya'nın Çin'in Astana formatına gözlemci olarak katılımının değerli olacağına ikna olduğunu belirtti.
İlginç olan, Lavrentiev 15 Kasım'da Türkiye ve İran'dan mevkidaşlarıyla Astana formatında Suriye konulu 19. uluslararası toplantıdan sonra konuşmasıydı.
"Çin'in Astana formatına katılımının çok faydalı olacağına inanıyoruz. Tabii ki, bu seçeneği biz önerdik. İranlılar bunu kabul ederken, Türk tarafı karar vermeden önce biraz düşünmek istedi" dedi.
Lavrentiev, Pekin'in "Suriye vatandaşlarının yaşamlarının iyileştirilmesi ve yeniden inşa süreciyle ilgili bazı yardımlar" sağlayabileceğini belirtti.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın davetine derhal yanıt verdi ve Pekin'in "bu formata büyük önem verdiğini ve Suriye'de barış ve istikrarı yeniden sağlamak için tüm katılımcılarıyla çalışmaya hazır olduğunu" doğruladı.
Lavrentiev, Washington'la alay etme fırsatını kaçırmadı ve şunları söyledi: "Tabii ki, Amerikalılar Astana formatına geri dönerse, bunun da çok yararlı olacağına inanıyorum. Eğer ABD ve Çin gibi iki ülke Astana formatında gözlemci olarak yer alsaydı, bu uluslararası toplum için ve genel olarak Suriye çözümü yönünde çok iyi bir adım, iyi bir sinyal olurdu."
Ancak Biden Yönetimi'nin şu anda Suriye'de bir çözüm için Rusya, Türkiye, İran ve Çin ile birlikte çalışması söz konusu değil. ABD'nin IŞİD savaşçılarını Rus güçleriyle savaşmak için Suriye'den Ukrayna'ya; ve Orta Asya'daki ateşi körüklemek için Afganistan'a transfer ettiğine dair haberler gelmeye devam ediyor.
Astana üçlüsü, ABD işgal güçlerinin Suriye'den ayrılmasını talep etme hususunda birlik içinde. Moskova, ABD'nin Suriye'deki Rus üslerini kapatma planları yaptığını da çok iyi biliyor.
Türkiye, ABD'nin Kürt müttefiklerinin peşinde
Ankara'nın geçen Pazar günü Suriye'de düzenlediği hava operasyonları, bir hafta önce Kürt ayrılıkçılar tarafından İstanbul'da en az altı kişinin ölümüne ve 80'den fazla kişinin yaralanmasına neden olan bir terörist saldırının ardından geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hava saldırılarının "sadece başlangıç" olduğunu ve Silahlı Kuvvetlerin "teröristleri en uygun zamanda karadan devireceğini" söyledi.
Türk güvenlik kurumları, ABD ordusu tarafından eğitildiği iddia edilen Ahlam Albashir adlı Suriyeli bir kadın olan bombacıyı yakaladı. Beyaz Saray Basın Sekreteri Karine Jean-Pierre, fırtınayı yatıştırmak için acilen bir açıklama yaptı: "ABD, bugün İstanbul'da, Türkiye'de meydana gelen şiddet eylemini güçlü bir şekilde kınıyor."
Ancak Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Washington'un taziye mesajının "bir katilin olay yerine ilk gelen kişi olması" gibi olduğunu söyleyerek Amerika’nın mesajına tepki gösterdi.
Muhtemelen, Erdoğan önümüzdeki aylarda kritik bir seçimle karşı karşıya kalırken, Biden Yönetimi, iktidardaki AKP’nin Türkiye'yi bir dönem daha yönetmesini önlemek için tüm yolları deniyor.
Türkiye’deki “belirleyici gücü” ABD'nin planları için çok önemli
ABD, Türkiye'nin BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) katılmasını ve Rusya ve Çin ile stratejik bağlarını derinleştirmesini ve en önemlisi, Washington ve NATO'nun Rusya ve Çin'e karşı çevreleme stratejilerinden istikrarlı bir şekilde uzaklaşmasını sağlayabilecek bağımsız dış politikalarla ilerlediği için Erdoğan'a karşı öfkeli.
Türkiye, Soğuk Savaş sonrası dönemde bu aşamada kritik öneme sahip bir "belirleyici güç" haline gelmiştir. Erdoğan'ın ülkenin stratejik özerkliğini güçlendirme çabası, Batı'nın küresel hegemonyasını dayatma stratejisini açıkça baltalıyor.
Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği hava saldırıları, oradaki ABD üslerine çok yakın hedefleri vurdu. Pentagon, saldırıların Amerikan askeri personelinin güvenliğini tehdit ettiği uyarısında bulundu. Pentagon'un açıklaması, ABD'nin NATO müttefikine yönelik son zamanlardaki en güçlü kınamasını temsil etmektedir.
Rus diplomasisi Suriye kara harekatını önledi
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Rusya Türkiye üzerinde ılımlı bir etki yaratıyor. Lavrentyev geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Moskova'nın Ankara'yı Suriye içinde "tam kapsamlı kara operasyonları yürütmekten kaçınmaya" ikna etmeye çalıştığını söyledi. Rusya'nın çıkarı, Erdoğan'ı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilişki kurmaya ve Kürt teröristlerin faaliyetlerini engelleme çabalarını bir araya getirmeye teşvik etmekte yatar.
Gerçekten de, Erdoğan'ın Suriye'ye kara saldırıları emri verme olasılığı düşük. Bu aynı zamanda yerel Kürt gruplarının değerlendirmesi gibi görünüyor.
Pentagon'un Suriye'nin kuzeyindeki kilit muhatabı olan ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Kobanê Abdi, Türkiye'nin yerel vekillerini bir kara saldırısına hazırlanmaları için uyardığına dair istihbarat almasına rağmen, Biden yönetiminin Erdoğan'ı geri adım atmaya ikna edebileceğini söyledi.
Erdoğan, ABD için işleri zorlaştırabilir ve hatta sonunda ABD’yi tahmini 900 askeri birliğini tahliye etmeye, Pentagon'un Suriye'deki kârlı petrol kaçakçılığı operasyonunu kapatmaya ve eski IŞİD militanları için açılan kuzey ve doğu Suriye’deki eğitim kamplarını terk etmeye zorlayabilir.
Ancak ABD'nin meseleleri geri dönüşü olmayan bir noktaya getirmesi pek olası değil. Bugünkü noktada Suriye'de asker sayısının düşürülmesi, ABD'nin bölgesel stratejilerini, yalnızca Batı Asya'da değil, aynı zamanda komşu Karadeniz bölgesinde ve Kafkasya'da ve Avrasya kara kütlesinin güney periferisinde de zayıflatacaktır.
Erdoğan'ın bakış açısından da Batı ile köprüleri yakmak onun çıkarına değil. Bakımsız da olsa böyle bir köprü önümüzdeki çok kutupluluk çağında Erdoğan’ın seçeneklerini artırabilir.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 30 Kasım 2022 19:56
Yorumlar (0)