İmam Humeyni ve İslam Devrimi İslamı Seçmemi Etkiledi

Amerika Birleşik Devletleri'nde gayrimüslim bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim, İslam'ı ilk kez 11 Eylül 2001 olaylarını takip eden günlerde duydum.

Daha önce kafamdaki İslam imgesi, kötülük ve kan dökmekten ibaretti.

Batı medyasının Siyonistler ve büyük şirketler tarafından kontrol edildiği ve kötü şöhretli CIA Alaycı Kuş Operasyonu gibi istihbarat kurumlarıyla işbirliği yaptığı gerçeğinden habersizdim.

Gerçekliği hakkında doğru olduğunu düşündüğüm her şeyin büyük bir yalan olduğu ve hayattaki amacımdan, yani nihai gerçekliği anlamaktan kasıtlı olarak uzaklaştırıldığım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Bunun yerine, George W. Bush gibi uyuşturucu bağımlısı Satanistlerin, 11 Eylül saldırılarının ardından Batı Asya'yı havaya uçuran kahramanlar olduğu bize öğretildi.

Bush ve diğer Amerikan başkanlarının çoğu tam bir kuklaydı. Bush'un kabinesi esas olarak Siyonist Yahudiler ve sözde Hıristiyan Yeni Muhafazakarlar tarafından yönetiliyordu. Kafatası ve Kemikler Derneği gibi gizli derneklere katılımlarından ötürü üzerlerinde var olan şantaj nedeniyle manipüle edilmeleri kolaydı.

Medya bana, bu sözde "devlet adamı" Bush’un, daha sonra ortaya çıktığı gibi, 11 Eylül sahtekârlığını düzenlemede yer aldığı gerçeğini söylemedi.

Bu "kahraman" aslında teröristin kendisiydi! Piramidin tepesinde değilse de içindeydi. Larry Silverstein, Dov Zakheim (Bush kabinesinin bir parçası), Robert Lauder ve daha fazlası gibi güçlü Siyonist Yahudilerin 11 Eylül saldırılarıyla bağlantıları vardı.

İlaveten, saldırılarla bağlantılı olarak 11 Eylül'de birkaç Mossad ajanı tutuklandı ve ana akım medya bu hikayeleri kalıcı olarak ortadan kaldırmadan ve sözde "Kötülük Ekseni"ni failler olarak tasvir etmeden önce halka açık kaldı.

Gerçek teröristlerin, yozlaşmış Rockefeller eğitim sistemleri aracılığıyla beni ve diğer milyonlarca Amerikalı çocuğu Yaratıcılarının gerçekliğinden kör tutan, bizi günah, kibir, yolsuzluk ve hedonizm dolu bir hayata götüren, insan kalbini tatmin etmeyen ve bunun yerine bizi terörist imparatorluklarını körü körüne desteklememiz ve ellerindeki, Irak, Afganistan ve Filistin'den geriye kalan kan izi hakkında herhangi bir pişmanlık duymamamız için zombiler haline getiren "devlet adamları" olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Malcolm X'in dediği gibi, medya bize zalimleri sevdirme ve ezilenlerden nefret ettirme gücüne sahiptir. Bu benim gerçekliğimdi. Bu yüzden asıl kötü insanların iyiler olduğunu ve katlettikleri insanların ise kötü insanlar olduğunu düşündüm.

Ayrıca, hedonizmin tanrısız yaşam tarzının, beni hayatımın gerçek potansiyelinden – Yaratıcımın hizmetinde onurlu, dürüst, olgun ve özverili bir yaşamdan – alıkoyarak beni ezdiğinin de farkında değildim.

Bu toplu katliam suçlularının hayatları çok değerli kabul edildi. Pek çok film ve TV şovu, Amerikan başkanını korumayı en önemli şey olarak tasvir ediyor ve bizi, seçkinleri bizden daha fazla haklara layık özel bir insan sınıfı olarak görmeye psikolojik olarak şartlandırıyordu.

Devletin istikrarı ve yetkililerinin güvenliği dünya çapında kabul gören bir standart iken, ABD'nin kendisi bu standardı tanımıyor ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin usulüne uygun olarak seçilmiş liderlerini kanlı darbelerle sürekli devirdi.

Sonunda hükümetimin gerçek terörist varlık olduğunu anladığımda, kalbim liderlik pozisyonunu hak eden, ancak onu kötüye kullanmayan gerçek bir devlet adamı bulmayı arzuladı.

“Mümkün mü?” diye sordum kendime. Derin devletleri ve Siyonist medya tarafından beyni yıkanmamış Amerikalılar için bunu hayal etmek zor olabilir.

Pek çok Amerikalı lider, Siyonist davaya körü körüne ve tam destek vermelerini sağlamak için güçlü figürlere şantaj yapan ‘çocuk seks kaçakçılığı’ çetesiyle ünlü bir Mossad ajanı olan Jeffrey Epstein'ın kara kitabındayken, Amerikalı liderlerin hepsi bir grup yalancıyken gerçek bir devlet adamının var olabileceğini anlamak bile zor.

İslam'ı seçtiğimde, bu devlet adamının siyasi olarak doğru ve adil olmasının yanı sıra, ilahi standartlara da bağlı kalması ve manevi boyutlardaki tüm standartları karşılaması  önemliydi.

Bu devlet adamı ben doğmadan önce vardı ve Rabbine döndü. Onun, nefes gibi muhtaç olduğum kişi olduğundan habersizdim. Hayatımın büyük bir bölümünde bana İmam Humeyni'nin (rh. a) Amerikalıları amaçsızca öldürmeye çalışan bir kötü adam olduğu söylendi.

Gerçek teröristlerin Amerikan ve Siyonist rejim yetkilileri, ordu ve istihbarat teşkilatları olduğunu anladığımda, bağımsız milletleri daha net gözlerle görebilmeye ve değerlendirebilmeye başladım.

Hiçbir zaman anarşist ya da indirgemeci olmadım. Anarşizm her zaman CIA'in elinde bir araç olmuştur, bu yüzden "otoriter" sosyalist uluslara karşı koymak için ABD'deki solculuğun Troçkist kolunu desteklediler ve anarşistlerin demokratik olarak seçilmiş Suriye hükümetine karşı ABD destekli Kürt isyancılar için savaşmalarının nedeni de budur.

İnsanlar, bu anarko-kapitalist liberteryenlerin bazılarının savunduğu gibi "özel sözleşmelerin" himayesinde olsa bile, her zaman liderliğe ve yönetişime yöneleceklerdir.

Hükümet sadece bir araçtır ve hem iyilik hem de kötülük için kullanılabilir. İnsanlar hükümette yolsuzluk gördüklerinde onlardan bıkmaları ve anarşizm gibi kontrollü muhalefet ideolojileri tarafından kandırılmaları kolaydır.

Adil bir değerlendirmeyle İslam Devrimi'ne ve İmam Humeyni'ye hayranlık duymak ve saygı duymak zor değildir.

Bu, ilahi ahlaka dayalı ilkelere sahip, insanlara zulmetmeyen, aslında mazlumların yanında duran bir millettir. ABD ve İsrail rejiminin terörizmini teşhir ediyor, hatta 11 Eylül'de üç bin Amerikalının gerçek katillerinin Mossad ve Amerikan derin devleti olduğu gerçeğini anlatıyor!

İmam Humeyni'nin manevi zekası daha da etkileyicidir. Genç yaşta, irfan sahibi bir din adamı oldu. En zengin uluslardan birinin lideri olmasına rağmen, görevden alınan Pehlevi hanedanı hükümdarının konaklarına ve saraylarına kıyasla çok basit bir yaşam tarzını seçti.

Dünyaya, Batı'nın tanrısız liberal kapitalizmine ve Doğu'nun tanrısız Marksizmine bir alternatif sundu: İnsanlığın hem maddi hem de manevi refahını gözeten ilahi bir siyasi ideoloji.

Dünyayı bozgunculuktan kurtarmayı ve İmam Mehdi (a.s) ve İsa Mesih'in (a.s) geri dönüşünün yolunu açmayı içtenlikle dileyen bir Allah dostu olan İmam Humeyni, özellikle sistemik yönetim düzeyinde, bu dünyadan kan dökülmesini ve kötülüğü ortadan kaldırabilmeyi arzulaması bakımından tümüyle kendine özgü bir insandı.

Aynı zamanda Batı'da en yanlış anlaşılan figürlerden biridir. Hayatına ve karakterine yönelik atılan iftiraların, dünyanın dört bir yanındaki insanların İslam'ın ve İslam İnkılabı'nın gerçek güzelliğini görmelerini engellemesi, suç içinde suçtur.

Maneviyatın bu dünyada hala var olması ve tanrısız materyalizm tarafından tüketilmemesi, İmam Humeyni gibi şahsiyetlerden kaynaklanmaktadır. Bağımsız ülkelerin hala var olması ve ABD ve Siyonistler tarafından yutulmamış olması onun gibi liderler sayesindedir.

Ezilen halkların kendi ayakları üzerinde duracak ve eli kanlı Siyonistlere ve Amerikalılara karşı direnecek askeri imkanlara sahip olmaları, onun gibi mütevazı ve doğru devlet adamlarından kaynaklanmaktadır. IŞİD'in İran ve müttefikleri karşısında yenilgiye uğratılması, bu dindar liderin oluşturduğu temelden kaynaklanmaktadır.

Doğu'dan Batı'ya tüm insanlar bu asil devlet adamı hakkındaki gerçeği öğrenmelidir, çünkü o dünyanın gördüğü hiçbir devlet adamına benzemez.

Siyaseti, kendisini halktan üstün gören ve platformunu dünya çapında sayısız masum insanı öldürmek ve yağmalamak için kullanan kişisel zenginleşmeye yönelik değildi. Onun siyaseti Nuh'un, İbrahim'in, İshak'ın, İsmail'in, Yakub'un, Yusuf'un, Musa'nın, İsa'nın, Muhammed'in ve İmam Ali'nin siyasetiydi. Onlar için siyaset sadece Yaradan'a ve O'nun yarattıklarına hizmet etmenin bir yoluydu; çünkü eğer insanlar Allah’ın hizmetkarları tarafından yönetilmezlerse, otomatik olarak şeytanın hizmetkarları tarafından yönetileceklerdir.

İnsanlar İmam Humeyni ve onun ilahi siyaseti hakkındaki gerçeği öğrendiğinde, artık kanıksadıkları karanlık siyasetin aksine, kime saygı duyacakları ve kimin yanında yer alacakları konusunda seçim kolaylaşır.

ABD ve İsrail rejimlerini oluşturan toplu katliamcı sübyancıların yanında mı yoksa vaaz ettiklerini uygulayan alçakgönüllü, doğru bir ‘Allah hizmetkarının’ yanında mı yer alacaklar?

Zamanlarını Epstein Adası'nda geçiren politikacıların mı yoksa Filistin de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ezilen çocukların haklarını savunan birinin yanında mı?

Seçim açık. Kalbinde hala insanlık kıvılcımı olan herkes, otomatik olarak İmam Humeyni'yi lafzı ve ruhuyla saygı duyulacak ve taklit edilecek gerçek bir devlet adamı olarak seçecektir.

İslam Devrimi'ni ve kurucu liderini şeytanlaştırmak yerine, dünya halkları onun hayatından öğrenerek ve benzer samimiyet ve alçakgönüllülük özelliklerini paylaşan siyasi liderleri destekleyerek fayda sağlayabilir.

Benim gibi Batı'da büyüyenler, fakat uyanarak doğru bir siyasi lider arayışından olanlar, İmam Humeyni'yi tanırlarsa arzuları giderilecektir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

ÇEVİRİ ANALİZ, 07 Şubat 2024 23:10