11 Eylül İfşaları
ÇEVİRİ ANALİZ, 26 Nisan 2023 19:35Gavin O'Reilly tarafından english.almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “11 EYLÜL İFŞALARI – WASHINGTON ŞİMDİ RİYAD'I SORUMLULUĞUN ALTINA MI İTİYOR?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik.
11 Eylül hava korsanlarından ikisinin bilerek veya bilmeyerek ortak bir CIA-Suudi istihbarat operasyonuna nasıl dahil edildiğini özetleyen yakın zamanda yayınlanan mahkeme dosyaları, zaten açık olan bilgiyi doğrulamış oldu.
Temmuz 2016'da, 11 Eylül öncesi ve sonrası istihbarat servislerinin faaliyetlerine ilişkin resmi soruşturmanın, üst düzey Suudi yetkililerin ve istihbarat görevlilerinin, 15'i Suudi vatandaşı olan hava korsanlarına mali ve lojistik destek sağlayarak saldırılarda oynadığı rolü özetleyen kötü şöhretli '28 Sayfalık' bölümünün gizliliği kaldırıldı.
Gerçekten de El Kaide örgütünün kökleri, Soğuk Savaş dönemi CIA programı olan ve daha sonra 1979'da Batı dostu Afganistan'ın sosyalist hükümetine savaş açmak üzere gönderilen Mücahitler olarak bilinen Vahhabi militanların silahlandırılması, finanse edilmesi ve eğitilmesini içeren bir CIA programı olan Operation Cyclone'a dayanıyor. Ve bu mücahitlerin en tanınmışlarından biri Usame Bin Ladin'di.
11 Eylül saldırıları, ABD'nin, dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in iktidardan uzaklaştırılması da dahil olmak üzere, askeri ve savunma politikasında radikal değişiklikler yaparak küresel hegemonyasını sürdürmesini öngören, son derece etkili bir Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (Project for the New American Century) amaçları doğrultusunda saldırgan bir dış politika izlemesinin bahanesi olarak da hizmet etti. Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi tarafından Eylül 2000'de yayınlanan bir raporda, bu tür politika değişikliklerinin uygulanmasının yavaş ve artımlı olacağı ve yalnızca Pearl Harbour ölçeğindeki bir olayın hızlı bir ayaklanmaya izin vereceği ve böyle bir katalizörün bir yıl sonra New York ve Virginia'da uygun bir şekilde gerçekleşeceği öngörüldü.
Emekli dört yıldızlı General Wesley Clark daha sonra, 11 Eylül’ü takip eden günlerde Pentagon'a yaptığı bir ziyarette, adı açıklanmayan bir askeri yetkilinin, Bağdat'ı saldırılarla ilişkilendirecek hiçbir kanıt olmamasına rağmen, ABD'nin Irak'la savaşa girme kararının alındığını kendisine nasıl bildirdiğini anlatacaktı. Birkaç hafta sonra ABD'nin Afganistan'ı bombalamaya başladığı bir sonraki takip toplantısında, aynı yetkili Clark'a, Irak gibi her birinin saldırılarla hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen, 11 Eylül'e yanıt olarak altı ülkenin daha (Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran) hedef alınacağını bildirdi.
Suudilerin 11 Eylül'e karıştığını vurgulayan mahkeme belgelerinin son yayınlanma zamanlaması da oldukça şüpheli.
Geçen ay, sismik bir jeopolitik değişimde, Körfez Krallığı ve uzun süredir bölgesel rakibi olan İran'ın, Çin'in arabuluculuk yaptığı bir anlaşmayla diplomatik ilişkileri yeniden başlattığı açıklandı. İki haftadan kısa bir süre sonra, Suudi Arabistan'ın, Rusya'nın arabuluculuğunda Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden kurmaya çalışacağı ve ABD'nin bölgedeki hegemonyasının sona erdiğinin etkin bir şekilde sinyalini vereceği açıklandı.
Aynı zaman diliminde Suudi Arabistan'ın 11 Eylül'deki rolüne ilişkin belgelerin yayınlanması, Washington ile İsrail’den sonra Batı Asya'da belki de en stratejik müttefiki olan – 11 Eylül saldırılarıyla da bilinen bağlantıları olan – arasındaki bağların Riyad'ın Pekin ve Moskova'ya yönelmesinin ardından soğumaya başladığını gösteriyor; ve buna cevaben, Washington şimdi, muhtemelen Riyad'ı dünya sahnesinde izole etmek amacıyla, Suudi Arabistan'ın 11 Eylül'deki rolünü duyurmaya başladı.
Nitekim ABD'nin yeni jeopolitik gelişmeler ışığında eski müttefiklerini sorumluluğun altına atması tarihi bir sicile sahiptir.
Bir zamanlar bölgede önemli bir ABD müttefiki olan İran, 1979 İslam Devrimi'nin ABD ve İngiltere destekli Şah Pehlevi'nin şu anda ülkede devam eden Suriye tarzı bir darbe girişimiyle devrildiğini görmesinden bu yana Batı yaptırımlarına ve savaş tehditlerine maruz kaldı.
Komşu Irak, bir yıl sonra başlayan İran-Irak savaşı sırasında etkili bir şekilde ABD-vekili olarak kullanılacaktı; o zamanki Ortadoğu Reagan yönetimi elçisi ve gelecekteki Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi üyesi Donald Rumsfeld, ABD desteğini yinelemek için 1983'te Bağdat'ta Saddam Hüseyin'le rezil bir şekilde bir araya geldi. Yirmi yıl sonra, Rumsfeld, Irak'ı işgal etmeye devam edecek olan George W. Bush yönetiminde Savunma Bakanı olarak görev yapacak ve ardından Saddam Hüseyin idam edilecekti.
Şimdi, Riyad'ın doğuya doğru dönmesi ve aynı dönemde 11 Eylül'deki rolüyle ilgili belgelerin yayınlanmasıyla, bu tarihsel eğilimin şimdi Suudi Arabistan'da gerçekleşmeye başladığı anlaşılıyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
ÇEVİRİ ANALİZ, 26 Nisan 2023 19:35
Yorumlar (0)