Dezenformasyon Nasıl İşler?

David Miller’ın english.almayadeen.net adlı sitede kaleme aldığı “Dezenformasyon Nasıl İşler: Batılı İstihbarat Örgütlerinin Sol’a Karşı Küresel Savaşı” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

27 Temmuz 2022
Dezenformasyon Nasıl İşler?

Sızdırılan elektronik postalardan ortaya çıkan şok edici bir hikâye, solcu olarak bilinen ünlü bir gazetecinin, Paul Mason’ın, NATO’nun Ukrayna’daki vekâlet savaşını eleştirenlere –aralarında bu yazının yazarı da var– saldırma amacıyla üst düzey bir Britanya istihbarat yetkilisiyle yakın temas halinde olduğunu gösterdi.

E-postalar, Mason ile MI6’deki akıl hocası Andy Pryce’ın NATO’nun Ukrayna’daki vekâlet savaşını eleştirenleri hedef almak için Mason’ın –meşhur bir istihbarat argosu kullanarak– ‘sesini kesme’ olarak adlandırdığı bir örgüt kurduklarını gösteriyor. Mason, sızdırılan e-postalardan birinde, Ukrayna macerasına karşı çıkanları itibarsızlaştırmak için “bir çeşit kalıcı reddiye operasyonunun” yapılmasını savunuyordu. Yine başka bir e-postada ise, “aşırı solun peşinde olduğum başıboş akademilileri” derken, Birleşik Krallık’ın dış politikasını delillere dayanarak eleştiren ve aralarında işbu yazarın da bulunduğu küçük bir akademisyen grubuna açıkça atıf yapıyordu.

Mason devam ederek, peşinde olduğu muhalifleri gösteren, kaba ve çokça dalga geçilen bir harita yaptı. Bu da onun akıl hocası Andy Pryce adına yaptığı ‘muhbirlik’ rolünü açıkça gösteriyordu. Bir diğer e-postada Mason, savaşı destekleyen bir gösteride kendisiyle tartışan savaş karşıtı bir muhalifin ismini Pryce’a iletiyordu. Britanya istihbaratından onun ‘iplerinin kimin elinde’ olduğunu söylemesini istiyordu.

Rusya’nın dezenformasyonu mu yoksa Ukrayna’nın yalanları mı?

Bu Rusya’nın nüfuzu ve ‘dezenformasyonu’ takıntısı Batı yalanlarının maruz kaldığı gerçek bir endişe. Ukrayna savaşı belki de son dönemin en çok yalanına şahit oldu. Ölü gibi yatan askerlerin aslında canlı olduğunun ortaya çıktığı Yılan Adası’ndaki sözde Rus mezalimi aldatmacasını, Kiev Hayaleti ile ilgili yalan hikâyeyi, Mariupol doğum hastanesinin bombalanmasıyla ilgili Ukrayna’nın ortaya atıp Batı’nın desteklediği yalan bilgileri, camiinin imamı ve Türk dışişleri tarafından yalanlanan Mariupol Camii ve tiyatroya saldırı yalanını, yalan olduğu çabucak ortaya çıkan Rusya’nın sözde Karamatorsk’a saldırısını ve şimdi de hafızalardan silinen Rusya’nın sözde Bucha katliamını içeren katalog. Bunların hepsi şu ya da bu şekilde yalandı ve bu olaylarla ilgili gerçeklerin aslında Rusya’nın dezenformasyonu olduğunu iddia etmek, Pryce gibi istihbarat yetkililerinin işlevidir. Belirli bir gerçek hakkında konuşan herkes Putin’in dediklerini tekrar etmekle aşağılanmakta.

Bütünlük inisiyatifi

Bir istihbarat yetkilisi olarak Pryce, Bütünlük İnisiyatifi olarak adlandırılan ve Dışişleri Bakanlığı tarafından fonlanıp Rusya’nın dezenformasyonuyla mücadele etmekle görevli bir projenin idarecisi olarak müdahalesi sebebiyle ilk maruz kalan olmuştur. Ancak hükümet içi belgelerde yaşanan ciddi bir sızıntının ardından ifşa olmuş ve 2018 sonlarında Linkedin sayfasını silmek gibi izlerini ortadan kaldırmak için adımlar atmıştır. İskoç bağış düzenleme kurumuna ana organizasyon hakkında yapılan şikâyetlerin ardından Bütünlük İnisiyatifi sızıntısı, organizasyonu net bir biçimde gömmüştür. Örgütün resmi karargâhının İskoçya kırsalında harabe durumundaki bir değirmen olduğu, askeri yetkililerce yönetildiği ve operasyon direktörünün tecrübeli bir MI6 ajanı olan Guy Spindler olduğu ortaya çıkmıştır. Daha da kötüsü, Rusya’nın sözde dezenformasyonuyla gerçekten mücadele etmekten ziyade İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’e Rusya’nın kuklası olduğu gerekçesiyle saldırmak için ciddi bir çaba harcamış olduğunun ortaya çıkmasıdır. İskoç düzenleme kurumu, Bütünlük İnisiyatifinin amacının “tamamen bağış yapılamaz” olduğu kararına ve kapatılmasına karar verdi.

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiası

Bu vaka Birleşik Krallık, ABD, ‘İsrail’ ve diğerlerinin küresel askeri maceralarını eleştirenlerine yönelik çok önemli saldırılarının yegâne örneği değildir.

Mason, e-postalarda güvenin bastırılmasının MI6’nın NATOcu gazetecilere gizlice tebliğ ettiği ‘konu başlıklarının’ ön cephesinde bulunduğu diğer konulara da değinmektedir. Suriye’de kimyasal silah saldırısı iddiası meselesi ile Birleşik Krallık’ta solu antisemitizmle lekeleme fikrinin bir tertip –diğer bir ifadeyle istihbarat önderliğinde büyük operasyonlar gerçekleştirilen iki alan– olduğuna özellikle işaret ediyordu. Suriye’yi hedef alan en büyük operasyon 2018 başlarında Duma’ya gerçekleştirilen “kimyasal silah” saldırı iddiası olmuştur. Batılı hükümetler Suriye ordusunun helikopterden bırakılan sinir gazı ve/veya klor kullandığını ve 40’tan fazla sivilin hayatını kaybettiğini iddia etmişti. Bu, Batılıların kısa bir süre sonra Suriye’yi bombalamasının bahanesi olmuştu.

Daha sonra bağımsız araştırmaların ve akabinde Kimyasal Silahları Önleme Örgütü (OPCW) içinde oyunbozanların ortaya çıkmasının sonucunda, Batılı kaynakların iddia ettiği gibi sinir gazı kullanılmadığı, öldürüldüğü iddia edilen sivillerin cesetlerinin ve aslında saldırıda kullanıldığı öne sürülen klor silindirlerinin kurcalanarak taşındığı ve apartman katında cam pencerelerin olmayışının insanların klor gazıyla öldürülmesini aşırı derecede zorlaştırdığı açıkça ortaya çıktı. Nihayetinde dört Almandan oluşan ve OPCW tarafından görevlendirilen bir NATO zehir paneli, ölüm sebebinin klor olmadığına karar verdi. Bu ve diğer anomaliler –PCW silah müfettişlerinin susturulmuş ilk raporlarında verdikleri karar gibi– bunun çok büyük ihtimalle ‘kurgulanmış’ bir olay olduğu izlenimi uyandırmaktaydı. Bu çarpıcı gerçekler Mason gibiler ve ABD, Birleşik Krallık ve ‘İsrail’ tarafından aynı şekilde fonlanan yeni yetme dezenformasyon endüstrisi tarafından ‘dezenformasyon’ ve ‘komplo teorisi’ olarak reddedildi. Ancak aslında çok güçlü delillere sahiptiler. Sızmaya devam eden resmi belgelerin sonucunda 2012’den sonra Esad hükümetine karşı silahlı muhalefete girişmiş örgütlerin –bazıları kimyasal silah saldırıları için delil uydurma işine de karışmıştı– çoğunun da Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı tarafından fonlandığı ortaya çıktı. Bu örgütlerin bazıları muvazzaf ya da eski MI6 yetkilileri tarafından işe alınmış ya da onlardan talimat almıştı. Bu yetkililerin örneğin ARK, Mayday Rescue (‘Beyaz Baretlileri’ idare eden ve eski bir askeri istihbarat uzmanı olan kurucusu James Le Mesuirer’in Kasım 2019’da İstanbul’da gizemli bir şekilde öldüğü örgüt), Tsamota ya da Centre for International Justice and Accountability gibi askeri istihbarat geçmişleri vardı. Bunlardan kaç tanesinin akıl hocalığını Pryce’ın yaptığı bilinmiyor.

‘Antisemitizm’ dümeni

2015 yılından beri başta Birleşik Krallık olmak üzere Batılı ülkeleri saran bir Yahudi düşmanlığı salgını iddiaları var. Bu iddialar özellikle Birleşik Krallık İşçi Partisi’nin yeni seçilmiş lideri Jeremy Corbyn’i hedef almıştı. Şimdi bu kampanyanın Tel Aviv’deki Stratejik İşler Bakanlığı’ndan, BDS hareketini engellemekle görevli bakanlıktan yönetildiği açıkça ortaya çıktı. Önemli sayıda istihbarat ajanı çalıştıran bakanlık bu amaç için kurulmuş özel bir şirkete gizlice büyük miktarda para aktarmıştı. Amaç ayrım gözetmeksizin ‘İsrail’ yanlısı eski ve yeni gruplara gizlice propaganda parası akıtmak ve böylece özellikle ABD’deki şeffaflık yasalarını bypass etmekti. Birleşik Krallık’ta ise bu stratejinin ardından bir sürü ‘İsrail’ yanlısı grup ortaya çıktı (Antisemitizm Karşıtı Kampanya, İsrail’in Susex Dostları ve GnasherJew Twitter hesabı etrafında toplanan sosyal medya trolleri gibi) ve bunlar Jeremy Corbyn’i hedef alan kampanyanın en ön saflarındaydılar. Ancak ‘antisemitizm’ mefhumunu ‘yeni antisemitizme’ dönüştürmek için sadece altyapısal değil ideolojik çalışmaya da ihtiyaç vardı. Bu bazen Siyonist hareketin ve ‘İsrail’in ırkçı devlet ideolojisinden ayrılmayan bir şekilde yürütülmektedir. Bu ‘yeni antisemitizm’ stratejisinin diplomatik bir silah olarak kullanılması İsrailli eski bakanlar Natan Sharansky ile Haham Michael Melchior’un 2000 yılında Küresel Antisemitizmle Mücadele Forumu’nu kurmasıyla şekillenmiştir. Bu forumun ‘ilk büyük Uluslararası Konferansı’ 2007’de düzenlenirken, 2008 ve 2009’da iki konferans daha gerçekleştirilmiştir.

The Global Forum, İsrail’in (i) antisemitizmi yeniden tanımlayarak onu Yahudilerden Yahudi oldukları için nefret etmekten çok anti Siyonizm ile mücadeleye ve (ii) ‘Müslüman antisemitistler’ efsanesini türetme çabalarının bir parçası olmuştur. Böylece ‘İsrail’ yanlısı gruplara dünyanın her yerinde Müslüman siyasi hareketleri şeytanlaştırmaları için daha fazla alan ve Müslüman cemaatleri yalıtmak, izlemek ve cezalandırmak üzere hükümetlerle birlik olmaları için daha aleni bir kapı açmıştır. 2015’te IHRA’nın antisemitizm tanımını ortaya koyup şekillendirmesi için baskı yapmaya başlayan da bu gruptu. Bu tanım sol, Müslümanlar ve Filistin’in dayanışmasına saldırı için tercih edilen bir silah olagelmişti.

Uluslararası antiemperyalist harekete karşı bu taciz, zorbalık, kışkırtma ve yalan bilgilendirme kampanyalarının yoğunluğu artıyor ve Ukrayna savaşı bu eski solcuların örtüsünü kısmen kaldırmayı başarmıştır. Ancak yine de batılı devletlerin güvenlik aygıtlarının oynadığı gayri meşrulaştırma rolü hakkındaki gerçek görünmeye devam ediyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.