T. Falk: İran-İsrail Savaş Riski Artıyor

Thomas O Falk’ın aljazeera.com adlı internet sitesinde kaleme aldığı “İsrail-İran Çatışmalarının Artması Savaş Riski Doğuruyor” başlıklı yazıyı kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

28 Temmuz 2022
T. Falk: İran-İsrail Savaş Riski Artıyor

İran ile İsrail arasındaki gerilim büyümeye devam ediyor ve Tahran ile Batı arasındaki nükleer anlaşmanın tamir edilmesinin giderek daha imkânsız görünmesiyle bu gerilimin daha da artması muhtemel.

Türkiye’de eski bir İsrailli diplomat ile başka İsrail vatandaşlarına suikastla görevlendirildikleri bildirilen beş İranlı, Türk bir özel birim tarafından İstanbul’da tutuklandı. İran ise olayla ilişkisi olduğunu reddetti.

Geçen hafta da İran, ülkenin hassas bölgelerine saldırı hazırlığında olduğundan şüphelenilen bir Mossad hücresinin ele geçirildiğini açıkladı.

Öte yandan İran ile Amerika Birleşik Devletleri nükleer anlaşma müzakerelerinin çıkmaza girmesinden karşılıklı olarak birbirlerini suçlamayı sürdürdü.

Quincy Institute for Responsible Statecraft yönetim kurulu başkan yardımcısı Trita Parsi’nin de ifade ettiği gibi Tahran’da nükleer anlaşmaya yönelik tavır büyük oranda öncekiyle aynı.

El-Cezire’ye konuşan Parsi, İran’ın seçkin askeri birliğinden bahsederken, “Genel tavır değişmedi, ancak Doha’da (Haziran’da gerçekleştirilen müzakerelerde) İran, Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD terör listesinden çıkarılması talebinden vazgeçti. Fakat İran’ın ABD’nin (anlaşmadan) ikinci kez çıkmasını daha fazla zorlaştıracak mekanizmalarda ısrarcı olması sebebiyle bu durum büyük bir değişim yaratmaya yetmedi” dedi.

ABD, resmi adı Kapsamlı Ortak Eylem Planı olan 2015 nükleer anlaşmasından 2018 yılında eski Başkan Donald Trump döneminde tek taraflı olarak çekilmişti.

Parsi, “İsrail’in nükleer anlaşmaya her zaman karşı çıktığı sır değil. İsrail’in gözünde İran’ın temsilcileri İsrail’i yok etme niyetlerini açıkça ifade ederken, İsrail’e düzenli olarak saldıran düşmanları Hamas ya da Hizbullah’a maddi destek veriyor ki bu da güvensizliği artırıyor. Hepsinden öte ABD’deki politik süreç durumu kızıştırıyor” şeklinde konuştu.

“Biz her türlü 2015’tekinden daha kötü bir durumdayız. Nükleer anlaşma (KOEP) yenilense bile ABD Başkanı Joe Biden’ın beceriksiz diplomasisi bizi iki tarafın da anlaşmanın iki yıldan fazla süreceğine inanmadığı bir durumla baş başa bıraktı.”

Bunun sebebi, anlaşmadaki bir maddenin İran’ın nükleer ile alakalı ithalatına uluslararası gözetimin 2025’te sona ermesine imkân vermesi. Yani iki taraf şimdi anlaşmayı kabul etse bile 2025 yaklaştıkça gerilimin artması muhtemel.

Parsi, “Sonuç olarak Biden, ABD’yi anlaşmaya geri döndürse bile İsrail ile İran arasında topyekûn bir savaş riski 2015’e göre çok daha yüksek” ifadesini kullandı.

 

Gölge savaşı

İsrail hiçbir saldırıyı üstlenmese de başlıca sebep İran’ın nükleer programını yavaşlatmak üzere İran’a karşı yıllardır bir gölge savaşının içinde olmakla suçlanıyor.

University of Kent’te Orta Doğu dersleri veren Yaniv Voller, “İran’ın altyapısını hedef alan son saldırılar ile Irak ve Suriye’deki İran üslerine yönelik hava saldırıları İsrail’e atfedildi. İsrail sahne gerisinde de İran tehdidine karşı diğer bölgesel güçlerle bir koalisyon kurma çabası içinde” dedi.

Gözlemcilerin nükleer programın babası olarak adlandırdığı İranlı bir nükleer fizikçi olan Muhsin Fahrizade, 2020 yılında bir suikastla öldürüldü.

Geçen aylarda da aralarında bir mühendis, bir subay ve bir havacılık bilim adamının olduğu kişiler öldürüldü ve İsrail müdahalesiyle ilgili çokça söylenti çıktı.

Dijital altyapı da sık sık kesintiye uğradı.

Birkaç hafta önce Tahran Şehir Meclisi Başkanı, şehir yönetiminin İsrail’in siber saldırısına uğradığı suçlamasında bulundu. Birkaç gün sonra da Tahran Uluslararası Havaalanı’nın pasaport kontrol sistemi çöktü. Geçen yıl Nisan ayında Natanz nükleer zenginleştirme tesisinin elektriği kesildi.

Uzmanlar bütün bunlara rağmen İsrail’in iddia edilen müdahalelerinin İran’ın çalışmalarını engellemeye katkısı olduğundan şüpheli.

Parsi, “Bu saldırıların hiçbirisi İran’ın programının yörüngesini değiştirmedi. Kısa vadede belli açılardan geciktirmiş olabilir, ancak Tahran çoğu kez bu saldırılara nükleer faaliyetlerini artırarak yanıt verdi. Yani gerçek hedef programı geriye itmekse bu saldırılar tamamen başarısız olmuştur” vurgusu yaptı.

İran aslında İsfahan ve Natanz’daki uranyum zenginleştirme faaliyetlerini izleyen kameraları kapatarak gerginliği artırmaktaydı.

 

Saldırılar artıyor mu?

Nükleer anlaşma çökmenin eşiğindeyken Tahran daha fazla eylem beklemeli.

İsrail hükümeti açıkça Ahtapot Doktrini’nin uygulanmasından bahsediyor. Buna göre İsrail’in bundan böyle sadece Lübnan Hizbullahı ya da Filistinli Hamas örgütü gibi düşmanın müttefiklerine saldırmakla kalmaması, aynı zamanda bizzat İran’ın güç aygıtlarının temsilcilerini de hedef alması öngörülüyor.

Mevcut karmaşık durumun İran yönetimini nükleer bir anlaşma için yapılan müzakerelerde daha işbirlikçi mi yoksa engelleyici mi davranacağına neden olacağını kestirmek zor. Nükeleer anlaşmanın statüsünün anlamlı bir süreci olup olmadığı hakkında bilgi elde edilemiyor.

Bununla birlikte Biden’ın kısa bir süre önceki İsrail gezisi karmaşıklığa muhtemelen yeni bir düzey getirdi.

ABD, Kudüs Deklarasyonu aracılığıyla İran’ın asla nükleer silah edinemeyeceğini ve her iki ülkenin de İran’ı durdurmak için eldeki bütün vasıtaları kullanacağını taahhüt etti.

Basit bir ifadeyle, bunun anlamı gölge savaşının hiç olmadığı kadar yoğunlaşacağı.

Voller, “İsrailli yetkililer İran’ın nükleer silah gücü geliştirmesine izin vermeyeceklerini deklare etti. Bu amaçla özel bir yöntemden bahsetmediler, ancak İsrail’in İran’ın nükleer silah edinmesini engelleyebileceğinin altını çizdiler. Bu yetkililer, İran’ın nükleer tesislerine önleyici saldırı tehdidinde bulunmakla yetindi; ancak nükleer anlaşma müzakerelerinin başarısız olması halinde her seçeneğin masada olduğunun işaretini verdiler” dedi.

İsrail’in ilerlemek için hangi önlemleri almaya eğilimli olduğunu kimse bilmiyor.

Ancak Parsi’ye göre, böyle bir eylemin etkileri İran’ın cevabında belirleyici olacak ve bu da en kötü durumda bütün bölge için acı sonuçlara yol açacak.

Parsi, “İsrail’in saldırısı sınırlı hasara yol açarsa Tahran’ın kurban kozunu oynaması, programını daha da ilerletmesi ve askeri olarak karşılık vermek yerine muhtemelen nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasından çekilmesi beklenebilir. Eğer saldırı başarılı olursa, İran’ın bölgedeki ortaklarının İsrail’e ve muhtemelen İsrail saldırısında rol alan diğer devletlere karşı intikam saldırılarına katılmasının mümkün olduğu geniş bir savaş ihtimali çok yüksek” dedi.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.