Bölgesel ve uluslararası taraflar ile direniş güçleri arasında yürütülen müzakerelerin ayrıntıları, sözde “arabulucuların”, Gazze’deki direnişe karşı doğrudan “açlık savaşı”nı kullanan baskı araçlarından başka bir şey olmadığını ortaya koydu. Mısır ve Katar’ın, çatışan iki taraf arasında köprü kurmaya çalışan arabulucu rolü oynamak yerine, düşmanın tüm taleplerini karşılayan Amerika Birleşik Devletleri’ni memnun etmek için hareket ettikleri, artık kimse için bir sır değil.
Yaklaşık üç hafta önce gerçekleşen müzakerelerin ayrıntıları incelendiğinde, İsrail’in oyalamalarının Amerika’nın desteğiyle, Mısır ve Arapların suç ortaklığıyla gerçekleştirildiği anlaşılır. Nitekim CIA Direktörü William Burns’ün toplantılara katılanlara söylediğine göre tek amaç buydu. Zira Gazze Şeridi’ndeki trajik durum, öncelikle Gazze Şeridi halkının, bir anlaşmaya varılması için liderlerine baskı yapmasını gerektiriyordu. Filhakika katılımcılardan birinin şöyle dediği aktarıldı: “Amerikalılar açıkça ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde Gazze’nin yiyecek karşılığında esirleri takas etmesi gerektiğini söyledi.”
Katar, Filistin tarafına sempati gösterip yüklendiği vazifeye insani bir nitelik kazandırmaya çalışırken Mısır, hiç kimsenin Amerika ve İsrail’in isteklerini karşı koyabilecek güç ve kuvvete sahip olmadığı inancından yola çıkarak büyük bir kasıntıyla hareket ediyor. Pratikte yaşanan şu ki Amerikalılar ve İsrailliler, Katar tarafının Amerikalıların istediği baskıyı uygulamayacağını biliyor ve bu nedenle Mısırlılardan direnişe en üst düzeyde baskı yapmaları ve direnişi, gerek Aksa Tufanı Harekatı’nı gerçekleştirdiği gün ve gerekse de orantısız askeri mücadelenin yönetilmesinde sorumlu davranmamakla, Gazze Şeridi’ndeki halkın durumunu umursamadan şartlar koşmakla ve bugün dünyada kendi istediklerini Filistinliler de talep edene kadar onların yanında duracak kimsenin bulunmadığını söyleyen güçlü gerçekleri görmezden gelmekle itham etmeleri isteniyor.
Al-Akhbar’ın verilerine göre, Hamas tarafından resmi ve nihai yanıt henüz verilmedi ve hareketin yurtdışındaki liderliği ile hareketin ülke içindeki liderliği arasında iletişimin yanı sıra diğer Filistinli gruplarla da iletişim sürüyor. Her ne kadar direniş açısından şu ana kadar olumsuz bir atmosferin hüküm sürdüğü izlense de medyadan uzak görüşmelerde ortaya çıkanlar, Mısırlı ve Katarlı arabulucuların ABD’ye anlaşmanın Ramazan ayı başlamadan önce tamamlanacağına dair söz verdiklerini işaret ediyor. Eldeki bilgiler, ABD Başkanı Joe Biden’ın, çok yakın bir tarihle ilgili yaptığı vaatle tüm taraflar için bir tavan belirlemeyi amaçladığını, İsrail’i anlaşmayı tamamlamaya mecbur etmek istediğini ve Mısır ile Katarlı arabulucuları, direnişi anlaşmaya “zorlamaya” mecbur bırakmayı arzuladığını ifade ediyor.
Devam eden müzakere ve yazışmalara gelince, özetle şöyle:
- 22 Şubat’ta onaylanan ve Hamas’a teslim edilen değiştirilmiş “çerçeve anlaşma” belgesi, daha önce 28 Ocak’ta sunulan ana belgeyi ve aynı zamanda 3 aşamada gerçekleştirilmesi önerilen uzun süreli ateşkes veya sürdürülebilir ateşkes fikrini de devre dışı bıraktı. ABD, Mısır ve Katar’ın evvelki sözlerden dönerek işgalci İsrail’in ateşkesi yalnızca ilk aşamasıyla sınırlama çabasını kabul ettiği ortaya çıktı.
- Siyonist düşman geri adım atarak ve üç tarafın onayı ve korumasıyla, direnişin daha önce vaad ettiği gibi sürdürülebilir bir ateşkesin kapısını açacak tüm hükümleri ortadan kaldırdı. İşgalci İsrail, aynı zamanda Gazze Şeridi sınırlarına doğru, üç aşamanın uygulanması sırasında, kademeli geri çekilme fikrinden de döndü. Yeni belge, işgal güçlerine Gazze Şeridi’nin kuzey ve güneyinde geniş alanları işgal etmeye devam etme ve Gazze Vadisi’nin her iki yakasındaki orta bölgenin tamamını ele geçirme hakkı verdi.
- Üç arabulucu, Siyonist düşmanın kuzey Gazze Şeridi sakinlerinin, evlerine dönüşlerinin sınırlandırılması talebini onayladı ve işgalci İsrail’in aile üyelerinin birbirinden ayrılması şartını kabul etti. Yani üçlü, Tel Aviv’in, 18 ila 60 yaş arasındaki erkeklerin geri dönüşünü Hamas’ın sivil ve askeri yapılanmasının yeniden canlandırılması olarak görmesi bahanesi ile geri dönüşün sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılarla sınırlı olacağı konusunda mutabakata vardı.
- Yeni fikirlerin, Mısırlıların daha önce Hamas Hareketi Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye sunduğu önerilerin somutlaşmış hali olduğu ve bu önerilerin metninin düşmanın taleplerine uyacak şekilde değiştirildiği ortaya çıktı. Heniyye’nin öneriye mukabil daha sonra Mısırlılara sunduğu fikirlerin dikkate alınmadığı ve Mısırlıların daha fazlasının başarılma imkânı olmadığından bahsettiği ortaya çıktı.
- Mısır tarafı, sadece Hamas’a değil, Filistin direnişindeki diğer gruplara da baskı uygulayarak dünyada ABD’nin ya da İsrail’in bileğini bükebilecek kimsenin bulunmadığı iddiasını tekrar etti ve direnişi “al ve talep et” temelinde anlaşmaya devam etmeleri hususunda ikna etmeye çalıştı.
- Müzakerelere bir yandan işgal güçlerinin Gazze Şeridi’ndeki şehirler ve büyük kasabalar arasındaki tüm geçişleri buldozerlerle temizleme, yok etme ve kontrol etme çalışmalarının genişletilmesi, diğer yandan da insani durum zemininde baskı kurularak Gazze Şeridi’ndeki çeşitli Filistinli grupların kışkırtılması eşlik etti. Kuşatma ve açlık nedeniyle daha önce grupların gerçekleştirdiği protestolar istismar edildi. Hamas’ın, yaşamsal ihtiyaçların karşılanması amacıyla anlaşmayı kabul etmesi gerektiği temelinde Mısırlılara ve Mahmud Abbas’a bağlı gruplar kışkırtıldı; bu da direnişin kuşatmayı kaldırmak için tüm esirlerin serbest bırakılmasını talep etmesine yol açtı.
- Müzakereler, kapsamlı bir ateşkesi reddeden ve sunulması beklenen yardım programını denetleme yetkisinin Siyonist düşmana verilmesi de dahil olmak üzere İsrail’in taleplerine tamamıyla uyumlu gerçek Amerikan tutumunun ortaya çıkmasına katkıda bulundu.
Yine görüşmeler, Mısırlıların önümüzdeki dönemde çalışma programından uzak olmadıklarına da işaret etti. Mısırlılar Filistin tarafına, ateşkes döneminde yüzbinlerce yerinden edilmiş insanı Refah bölgesinden taşımak için yeni merkezlerin inşasını hızlandırmak amacıyla Amerikalılar ve işgal güçleriyle bir anlaşma yapıldığını bildirdi. Bunlara, yardım sağlamadaki rollerinden bahsederek halklarını memnun etmeye çalışan Mısır-Ürdün-Birleşik Arap Emirlikleri-Fransa için bir skandalı temsil eden “büyük yardım” başlığı altında gerçekleştirilen oyun da eşlik etti. Ayrıca müzakereler sırasında düşmanın, bu anlaşmayla ilgili ateşkesin sona ermesinin hemen ardından Refah’ta niteliği ve büyüklüğü ne olursa olsun bir askeri operasyon gerçekleştirmek istediğine açıkça işaret edildiği anlaşıldı.
Kudüs Haber Ajansı - KHA