ABD önderliğindeki 'Refah Muhafızı Operasyonu' olarak adlandırılan deniz ittifakına katılma talebinin Çin'in yanı sıra geleneksel Arap müttefikleri Mısır ve Suudi Arabistan tarafından geri çevrilmesinin ardından, Washington şimdi de Avrupalı müttefikleri Fransa, İtalya ve İspanya'nın küçümsemesi ile karşı karşıya kaldı.

7 Ekim'den bu yana İsrail'in yeni askeri saldırısı ve kuşatması altında sarsılan Filistinlilerle dayanışma içinde olan Yemen, Kızıldeniz kıyılarında İsrail bağlantılı gemilere bir dizi saldırı düzenleyerek hem siyonist varlığı hem de Batılı destekçilerini, özellikle de ABD'yi sarstı.

ABD, Tel Aviv'de ölmekte olan rejim adına Yemen ordusunu caydırmak ve zorbalık yapmak için geçen hafta Kızıldeniz'de on ülkeden oluşan 'Refah Muhafızı Operasyonu' ittifakını duyurdu.

Başlangıçta destek sözü veren ülkeler arasında Birleşik Krallık, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller, Danimarka, İspanya ve Yunanistan vardı.

Batı'nın ekonomik kaygıları

Yemen'in küresel deniz ticaretinin kilit noktası olan Kızıldeniz'deki operasyonları, Babu’l-Mendeb'den geçen deniz yolu üzerinden Asya'dan enerji, hammadde ve bitmiş ürün ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Batı ekonomisi için büyük bir sorun yarattı.

Son zamanlardaki tırmanış nedeniyle, dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinin çoğu Babu’l-Mendeb'den kaçınmaya ve Afrika ve Ümit Burnu çevresinde alternatif bir deniz yolu kullanmaya karar verdi.

Bu rota, Asya ve Avrupa arasındaki tipik bir yolculukta 3 bin 200 mil ve fazladan dokuz günlük seyahat ekler, bu da onu daha kısa Süveyş rotasına kıyasla çok daha pahalı bir seçenek haline getirir.

Yolculuk için ek yakıt ücretleri, gemiye bağlı olarak genellikle günde 30 bin ABD Dolarından fazla veya daha uzun yolculuk için toplam 300 bin ABD Doları civarındadır.

Bu nedenle ticari taşıyıcılar, daha uzun rotada seyreden her konteyner için 700 dolarlık bir ek ücret getirdiler ve tipik okyanus konteyner gemileri, boyutlarına bağlı olarak 3 bin ila 24 bin konteyner taşıyor.

Bunu göz önünde bulundurarak, Asya mallarının Avrupa'ya akışı için ek fiyatın ayda 2 milyar dolara yükseleceği ve bunun da Batı'da daha yüksek bir nihai fiyat ve enflasyonu körükleyeceği tahmin ediliyor.

Ekstra maliyetlere ek olarak, daha uzun nakliye süreleri, teslimatta gecikmeler, kıtlıklar ve ulusal ekonomilerin genel olarak bozulması anlamına gelir ve böylece sorunları çoğaltır.

ABD-İsrail deniz ittifakı

ABD'nin Yemen'in tavsiyesine uyması ve İsrail rejimini Gazze'ye yönelik soykırım harekatını sona erdirmeye zorlaması halinde yukarıda belirtilen tüm sorunlardan kaçınılabilir.

Bununla birlikte, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşında doğrudan suç ortağı olduğunu gösteren Washington, açıkça gerilimi azaltmakla ilgilenmiyor, bu yüzden müttefik ülkelerle bir deniz koalisyonu ilan etti.

Bu sallantılı ittifakın kökleri İsrail ile ilişkilidir; çünkü kuruluşunun duyurulması, İsrail rejimi başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Joe Biden'dan Yemen'i "durdurmasını" istediği hafta geldi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, "seyrüsefer özgürlüğünü korumayı" amaçlayan en geniş deniz koalisyonunu oluşturmak için birkaç ülkeyle görüştüklerini açıkladı.

İlk duyurularda, bu grup kulağa muhteşem geliyordu; çünkü Washington başkanlığında en az on ülkeden savaş gemilerinden oluşan bir filoyu içermesi gerekiyordu. 

Dünya çapında retler

Pentagon, bu deniz yolu üzerinden Avrupa ve Kuzey Amerika'ya büyük ihracat yapan bir ülke olan Çin'in koalisyona katılacağını hayal ettiği için Batı'dan daha geniş olması gerekiyordu, ancak Pekin teklifi açıkça reddetti.

Geleneksel olarak dost olan ve Kızıldeniz kıyılarında büyük donanmaları bulunan iki Arap ülkesi olan Arabistan ve Mısır'dan da ret cevabı geldi ve bu ülkeler, güneydeki kardeş Arap ülkesine karşı tavır almakla ilgilenmediklerini söylediler.

Amerikalı savaş çığırtkanları için hayal kırıklıkları burada bitmedi; çünkü büyük müttefik Avustralya da savaş gemilerini Kızıldeniz'e göndermeye hazır olmadığını söyleyerek Yemen karşıtı çoğunluğun içine atlamayı reddetti.

Avrupalı NATO üyeleri Fransa, İtalya ve İspanya'nın da gemilerini ABD liderliğindeki koalisyona göndermeyi reddetmeleri ve ABD'nin değil, yalnızca NATO veya AB'nin komutası altında faaliyet göstereceklerini söylemeleri son darbeyi doğruladı.

Fransa Savunma Bakanlığı, ülkesinin gemilerinin Fransız komutası altında kalacağını açıkça söyledi ve daha fazla deniz kuvveti konuşlandırıp konuşlandırmayacaklarını söylemedi.

İtalya Savunma Bakanlığı, ülkenin ulusal çıkarlarını korumak için donanma fırkateyni Virginio Fasan'ı Kızıldeniz'e göndereceğini söyledi.

İspanya Savunma Bakanlığı, ülkenin yalnızca NATO liderliğindeki misyonlara veya AB koordineli operasyonlara katılacağını belirterek "Kızıldeniz operasyonuna tek taraflı olarak katılmayacağız" dedi.

Koalisyona resmen katılmaya karar veren sadık Amerikan müttefiklerinden Kanada üç, Hollanda iki ve Danimarka bir personel gönderecek.

Ek olarak, Seyşeller herhangi bir gemi veya personel konuşlandırmadan "bilgi sağlama ve alma" katılımını sunuyor ve Bahreyn karargah sunuyor.

Dünya çapında katılmayı reddetmenin nedenleri, tüm ülkelerin ABD liderliğindeki koalisyonun yalnızca İsrail çıkarlarının korunması için bir örtü olduğunun farkında olması gerçeğinde yatmaktadır.

Ve daha da önemlisi, Yemen ordusunun artık bir paçavra ordusu olmadığının farkındalar. Bölgedeki en gelişmiş askeri silahlara sahip olduğu için hesaba katılması gereken bir güç olduğunu biliyorlar.

Yemen Savunma Bakanı'nın, Kızıldeniz'in ABD öncülüğündeki ittifakın provokatif planını sürdürmesi halinde bir "mezarlığa" dönüşeceği yönündeki uyarısı, Batı'daki planların değişmesine yol açtı.

Kudüs Haber Ajansı - KHA