İsrail rejiminin abluka altındaki Gazze Şeridi'ndeki soykırım harekatı, Batı'daki haber kurumlarını yalan söylemeye istekli olanlarla ilkelerinden ve gazetecilik etiğinden ödün vermek istemeyenler olarak ikiye böldü.
Batılı medya kuruluşlarında çalışan bazı gazeteciler son haftalarda istifaya zorlanırken, bazıları da Gazze'de yaşananlarla ilgili gerçekleri örtbas etmek için haber kuruluşlarıyla işbirliği yapmamayı tercih etti.
Bu haftanın başlarında, Pulitzer ödüllü şair, deneme yazarı ve New York Times Magazine'in şiir editörü Anne Boyer, İsrail rejiminin Gazze'ye karşı savaşının haksız ve orantısız yayınını protesto etmek için görevinden istifa etti.
"İsrail devletinin Gazze halkına karşı ABD destekli savaşı hiç kimseye yaramayan bir savaştır. Savaşın içinde ya da dışında olamnız fark etmez; ne İsrail, ne ABD ne de Avrupa güvende" diye yazdı istifa mektubunda. Savaşların "petrol çıkarları ve silah üreticileri" dışında hiçbir kârı olmadığını da sözlerine ekledi.
Boyer'in istifasından günler önce, New York Times Magazine'in diğer yazarı Jazmine Hughes ve katkıda bulunan yazar Jamie Lauren Keiles, haber kurumu politikalarının ihlali olarak kabul edilen Gazze Savaşına Karşı Yazarlar (WAWOG) koalisyonuna katıldıktan sonra istifa etti.
1965'te kurulan Vietnam Savaşı'na Karşı Amerikan Yazarları adlı bir örgütü örnek alan koalisyon, Filistin'e verdiği desteği dile getiriyor ve yazarları, editörleri ve diğer çalışanları Gazze'deki savaşa karşı birleşmeye davet ediyor.
Koalisyon, bir bildirisinde, "İsrail'in Gazze'ye karşı savaşı, Filistin halkına karşı soykırım yapma girişimidir. Bu savaş 7 Ekim'de başlamadı" dedi.
Ancak son 19 gün içinde İsrail ordusu 2 bin 500'den fazlası çocuk olmak üzere 6 bin 500'den fazla Filistinliyi öldürdü ve 17 binden fazla Filistinliyi yaraladı. Gazze, dünyanın en büyük açık hava hapishanesidir: Gazze'nin 2 milyon sakini (çoğunluğu 1948'de toprakları çalınanların torunları olan mülteciler), 2006'daki ablukadan bu yana temel insan haklarından mahrum bırakılmıştır."
Bildiriyi imzalamak, Hughes gibi birçok gazeteci için pahalıya mâl oldu.
Democracy Now’a konuşan Hughes, "The New York Times tarafından meselenin ele alınış tarzı hakkında konuşmak istemiyorum, ancak genel olarak, endüstrinin kendisini gerçekten belirli bir standartta tutan bu konuşmaların bir parçası olmak istediğimi hissettim" dedi.
"Ayrıca, vergi ödeyen bir Amerikalı olarak kişisel olarak suçlandığımı hissettim ve bu tür şeylerden kendimi sorumlu tutmak istedim. Times'ın haberiyle ilgili olarak, ben – yok yok, hayır, Times'ın haberiyle ilgili söyleyeceğim özel bir şey yok."
Ana akım medya kuruluşları, İsrail'in Gazze'deki soykırımına karşı herhangi bir muhalefeti "haber merkezi politikalarının ihlali" olarak nitelendirirken, çalışanları ve gazetecileri büyük yalanlarla nasıl çalışabileceklerine dair etik sorularla boğuşuyor.
Democracy Now’a konuşan Keiles, "Her şeyden önce, mektubu bir insan olarak imzaladım. Amerika'da bir Yahudi olarak büyüdüğüm için, bana her zaman ‘Başka bir Holokost olsaydı insanlar ne yapardı?’ diye soruluyormuş gibi hissediyorum. Ve benim için, konuşmam gereken zamanın bu olduğunu söylemeliyim. Bu, tüm hayatınızı sorgulamanızı gerektirecek bir sorudur," dedi.
"Bu, gazetecilerin başka herhangi bir duruma uygulaması beklenen eleştirel düşünme becerileri gibi bir şey - değil mi? — ve tarihsel bağlam sağlamak veya seçilen belirli bir dil içinde gücün anlambilimi hakkında düşünmek gibi şeyler; hatta Times'ın başlıklarını ‘İsrail-Hamas savaşı’ olarak adlandırmasıyla ‘İsrail-Filistin savaşı’ veya ‘İsrail-Gazze savaşı’ olarak adlandırması arasındaki tercihler gibi şeyler, değil mi?" dedi.
Boyer'in istifa mektubunda belirttiği gibi, bu bir ‘olmak ya da olmamak’ meselesidir.
"Bu, Filistin halkının, onlarca yıllık işgal, zorla yerinden edilme, mahrumiyet, gözetim, kuşatma, hapis ve işkence boyunca direnen insanların devam eden yıkımıdır. Durumumuz kendimizi ifade etmekten ibaret olduğu için, bazen sanatçıların elindeki tek imkan reddetmektir" diye yazdı.
"Bu yüzden reddediyorum. Bizi mantıksız acılara alıştırmayı amaçlayanların "makul" tonlarının yanında şiir hakkında yazmayacağım. Artık korkunç örtbaslar yok. Artık sterilize edilmiş cehennem dünyaları yok. Artık savaş çığırtkanlığı yapan yalanlar yok."
Diğer bazı gazeteciler de, İsrail rejiminin Filistinlilere karşı savaşı hakkında kurumsal Batı medyası tarafından pazarlanan yalanları yaymayı reddettikleri için istifa ettiler ya da istifaya zorlandılar.
Geçen ay, üç Tunuslu gazeteci, Gazze savaşıyla ilgili haberlerini protesto etmek için Batılı medya kuruluşlarındaki işlerinden istifa etti.
Tunuslu gazeteci Akuvak Hannaçi, 7 Ekim'de Facebook'ta, "18 Ekim'den bu yana ben ve Tunuslu meslektaşım ve arkadaşım Emani Vuslati Canal+'dan istifa etmeye karar verdik" diye yazdı.
"Emeğimiz, eğitimimiz ve Filistin davasına desteğimiz uzlaşmaya yönelik değil" diye ekledi.
Vuslati Fransız televizyon kanalı Canal+ kanalıyla, Hannaçi ise başka bir Fransız haber kanalı Cnew'le çalıştı.
İstifalar, BBC'nin Kuzey Afrika'daki muhabiri Besim Bunneni'nin görevinden ayrıldığını açıklamasından saatler sonra geldi.
Bunneni, X platformuna, "Bu sabah, profesyonel vicdanım adına BBC'ye istifamı sundum" diye yazdı.
"Neye mâl olabileceğini düşündünüz mü? Uysalca boyun eğmenin, diz çökmenin ve sürünmenin, aşağılayıcı olduğunu düşündüm."
Bu ayın başlarında, yüzlerce uluslararası gazeteci açık bir mektupta, İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri, özellikle de gazetecileri öldürmesine son verilmesini talep etti ve Batılı haber kurumlarını İsrail'in suçlarını "apartheid, etnik temizlik ve soykırım" olarak adlandırmaya çağırdı.
"Bu durumun aciliyeti göz ardı edilemez. Rotamızı değiştirmemiz şart" diyor açık mektup.
"Gazze'deki gazetecilere yönelik şiddete son verilmesi ve Batılı haber merkezi liderlerinin İsrail'in Filistinlilere karşı tekrarlanan vahşetini haberleştirirken gerçekleri aktarmaları çağrısında bulunuyoruz."
Kudüs Haber Ajansı - KHA