Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İsrail rejiminin sonunun çok yakın olduğunu görüyorum. İsrail'in sonuyla ilgili benim gözümün önüne gelen manzarada, insanlar havaalanlarına, limanlara ve sınır kapılarına doğru gidiyor. İsrail'in sonunu görmek için başka bir kırk yıla ihtiyacımız yok” dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah’ın kuruluşunun 40’ıncı, kendisinin de Genel Sekreter oluşunun 30’uncu yıldönümü dolayısıyla El Meyadin’e röportaj verdi.

Seyyid Hasan Nasrallah, "İsrail'in hayatta kalmasının tüm unsurları geri çekilip azalırken, çöküşünün unsurları güçleniyor" dedi.

Hizbullah'ın düşmanı caydırmaya ve işgal altındaki Filistin denizinde herhangi bir hedefi vurmaya muktedir olduğunu vurgulayan Nasrallah, "Lübnan halkı, direnişin, İsrail'i Lübnan'ın iradesine boyun eğdirmek için yeterli insani, askeri ve maddi yeteneklere sahip olduğuna güvenmeli” dedi.

“İsrail İHA’ları Beka ve güneyi büyük ölçüde taciz ediyordu, ancak direniş tepki verdikten sonra tempo çok düştü” diyen Nasrallah, "İşler savaşa giderse, Lübnanlılar, Lübnan'ın iradesini düşmana empoze edebilecek direnişe güvenmeli” ifadelerini kullandı.

Hizbullah’ın petrol ve gaz araması için dost bir enerji şirketine başvurup vurmayacağıyla ilgili soruyu yanıtlayan Nasrallah, “Adımlarımızı Suriyeli ve İranlı kardeşlerle veya içerideki herhangi bir müttefikimizle koordine etmedik” dedi.

Seyyid Nasrallah ayrıca "Lübnan hükümetinin kabul etmesi koşuluyla İran yakıtını Lübnan elektrik santrallerine ücretsiz getirmeye" hazır olduğunu duyurdu. Nasrallah, “ABD'nin kişiler ve ailelere yaptırım uygulamasından korkulduğu için Lübnan'da bu adımı atacak siyasi cüret ne yazık ki yok" değerlendirmesinde bulundu.

Hizbullah’ın Lübnanlılığının sorgulanmasını değerlendiren Nasrallah, “Vatanseverliğimizi ve Lübnanlılığımızı sorgulayan hiç kimseyi kabul etmiyoruz, çünkü kültürümüz köklü" diyerek, Lübnanlı Şiiliğin 1400 yıldır var olduğunu ve Lübnanlı Şii alimlerin yazdıkları kitapların dünyanın değişik yerlerinde ders kitabı olarak okutulduğunu ifade etti.

Lübnan’da Selam Ya Mehdi marşına karşı başlatılan kampanyanın doğrudan direniş kitlesini hedef aldığını bildiren Nasrallah, Selam Ya Mehdi marşını seslendiren yeni neslin İsrail’i endişelendirdiğini dile getirerek, “Bölgede iki kültür var: İsrail’le normalleşme kültürü ve direniş kültürü” dedi.

Lübnanlı piskopos Musa el-Hac’ın İsrail’den para dolu 20 çantayla girerken sınırda gözaltına alınmasıyla hiçbir alakalarının olmadığını bildiren Nasrallah, Lübnan güvenlik servislerinin Hizbullah’ın emri altında çalıştığı iddiasının yalan ve iftira olduğunu kaydetti. Hizbullah lideri, “Hizbullah'ın Başepiskopos Musa el-Hac davasıyla hiçbir ilgisi yoktur, biz buna karışmayacağız. İşgal altındaki Filistin'den Lübnan'a para transferi, sebebi ne olursa olsun, yasa dışı bir eylemdir” ifadelerini kullandı.

Hizbullah’ın henüz cumhurbaşkanlığı adaylarının isimlerini tartışmaya başlamadığını söyleyen Nasrallah, Hizbullah’ın doğal adaylardan birini destekleyeceğini bildirerek, mevcut Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görevi boyunca güçlü bir liderlik sergilediğini ve Hizbullah’ın da Anv’a desteğini esirgemediğini ifade etti.

Geçtiğimiz yıl yaşanan Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nda ellerindeki tüm bilgileri ortak operasyon odası aracılığıyla Filistinlilere verdiklerini kaydeden Nasrallah, Ortak Operasyon Odası’nda İran Devrim Muhafızları’nın da yer aldığını bildirerek, savaş boyunca Hamas ve İslami Cihad hareketleriyle doğrudan koordinasyonun olduğunu belirtti. Hizbullah'ın savaş sürecinde belirli bir tüneldeki bir tuzak hakkında bilgi verdiğini kaydeden Nasrallah, Hamas’ın Suriye ile ilişkilerini düzeltme kararı vermesine değinerek, “Hamas'taki kardeşler, Suriye'ye sırt çevirmenin mümkün olmadığı sonucuna vardılar; Çünkü Suriye direniş ekseninin bir parçası. Suriye'nin Hamas'a ve Filistin direniş hareketlerine sunduklarını hiçbir Arap rejiminin teklif etmediğini söyleyenler Hamas'taki kardeşlerdir” dedi.

Hamas ile Suriye arasındaki ilişkilerin düzelmesini önemsediğini ve bu ilişkilerin iyiye doğru gittiğini belirten Nasrallah, Hizbullah’ın Yemen’de Ensarullah Hareketi ile Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyon arasında aracılık yapmaya uygun olmadığını söyleyerek, “Çünkü Hizbullah taraf, Seyyid Abdulmelik el-Husi’nin, Ensarullah’ın ve Yemen halkının tarafı. Arabulucu genellikle iki taraftan taviz ister, ancak Ensarullah nasıl bir taviz isteyebiliriz?” ifadelerini kullandı.

Hizbullah'ın Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkisi ideolojik meselelere değil, siyasi meselelere dayandığını bildiren Nasrallah, BAE'deki Lübnanlıların tutuklanmasının Hizbullah'a baskı yapmak için olduğunu belirtti.

Nasrallah, eski Başbakan Saad Hariri'nin Suudi Arabistan'da tutuklanmasının amacının direnişle birlikte Lübnan’da bir iç savaşa doğru ilerlemek olduğunu kaydederek, Hizbullah’ın Irak'ta özel bir projesi olmadığını ve bir partiyi diğerlerinin pahasına desteklemediklerini bildirdi.

Nasrallah, “İran bölgede daha fazla nüfuz sahibi olmak isteseydi Amerikalılarla barışır, Filistin davasını terk eder ve Ortadoğu'nun polisi olarak geri dönerdi. İran'ın Filistin meselesindeki tutumu akidevi ve dinidir. Bunun için ve bölgede nüfuz sahibi olmak adına teşekkür beklemiyor. İran, ister Lübnan’da, ister bölgede benden hiçbir şey istemedi. İran, Irak ve Suriye'nin IŞİD'in yayılmasını önlemesine yardım etti. Dostlarının ve müttefiklerinin yanında olması onları kontrol ettiği anlamına gelmiyor" dedi.

Hizbullah'ın gelecekte direniş eksenindeki varlığının bölge düzeyinde güçleneceğini ve Hizbullah’ın önümüzdeki dönemde Lübnan’ın iç meselelerinde daha çok varlığını göstereceğini belirten Nasrallah, 40’ıncı yılını kutlayan Hizbullah’ın etkin pozisyonunda görev alan bir çok yetkilisinin gençlerden oluştuğuna dikkat çekti.

Kudüs Haber Ajansı - KHA