ABD Başkanı Donald Trump ile damadı Jared Kushner ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i bir araya getiren Beyaz Saray’daki son toplantı, sıradan bir protokol görüşmesi değildi. Aksine Washington’un Gazze’de “ertesi günü” planladığına dair güçlü bir siyasi sinyaldi; üstelik savaş henüz bitmeden veya giderek kötüleşen insani trajedi ele alınıp çözülmeden önce. Birçok slogan atılmasına rağmen tartışmanın özü tek bir soru etrafında dönüyor: Savaştan sonra Gazze; Hamas’ın dışlanmasını sağlayacak, İsrail kontrolünü koruyacak ve Washington’a bölgenin gidişatını yönlendirme olanağı temin edecek şekilde nasıl yönetilecek?
Kushner, Orta Doğu Sahnesine Geri Dönüyor
Adı İbrahim Anlaşmaları ile anılan Jared Kushner, Gazze Şeridi kapılarından sahneye geri dönüyor. Onun varlığı, Trump’ın yeniden inşa için büyük miktarda fon sağlamak amacıyla Körfez başkentleriyle güçlü ilişkilerini yeniden kullanma arzusunu yansıtıyor. Ancak Kushner’in deneyimi, yaklaşımının ekonomik mantığına bağlı kalacağını gösteriyor: refah yoluyla barış, yani siyasi çözümlere alternatif olarak sunulan büyük yatırım ve altyapı projeleri.
Daha önce işgale ve Filistin’in haklarına dair temel engelleri aşmada başarısız olan bu vizyon, şimdi yeni bir formda geri dönüyor: Siyasi oyunun kurallarını değiştirmeden Gazze’yi yeniden inşa etmek.
Blair: Batı Meşruiyeti ve Uluslararası Bir Yüz
Öte yandan Tony Blair, “Batı’nın kurucu zihniyetini” temsil ediyor. Yıllarca “Dörtlü Komisyon’un” elçisi olarak görev yapan ve barış sürecini ilerletmeyi başaramayan adam, şimdi bir Amerikan planına Avrupa meşruiyeti kazandırmak için vazifelendiriliyor. Blair, Gazze’de geçiş dönemi için yönetim yapıları tasarlamak, bağışçı fonlarını koordine etmek ve “tarafsız bir yönetim” imajı sunmakla görevlendirilebilir. Ne var ki Filistin’deki geçmişi, bu sefer farklı bir rol oynayıp oynamayacağı veya kalkınma ve reform söylemine bürünmüş bir Amerikan-İsrail vizyonunun pazarlaması için uluslararası bir yüz olarak mı kalacağı konusunda soruları akla getiriyor.
İleriye Doğru Bir Sıçrama mı Yoksa Gerçekçi Bir Yönetim mi?
Buradaki büyük ironi şu ki bu tartışmalar, Hamas ve direnişin sahada ve siyasi olarak hâlâ varlığını sürdürdüğü, Gazze’nin ise eşi benzeri görülmemiş bir kıtlığa battığı ve neredeyse tamamen hizmetlerin çöktüğü bir dönemde gerçekleşiyor. Bu bağlamda yeniden imara ve gelecekteki yönetime dair sözler, ileriye doğru bir sıçrama gibi görünüyor: Yapılmak istenen, “gerçekliği görmezden gelip çatışmanın yalnızca idari bir sorun değil, işgal ve ulusal haklar meselesi olduğunu kabul etmeden” savaşın enkazına siyasi mühendislik dayatmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Konuyu yeniden imar için bir “teknik dosyaya” indirgemek, zemini yeni bir patlamaya hazırlıyor; çünkü böylece nedenler değil, belirtiler ele alınıp çözümleniyor.
Filistin ve Bölgesel Meşruiyet İkilemi
Bu tür herhangi bir proje, hiç kuşkusuz meşruiyet sorunuyla karşı karşıya kalacaktır:
Filistin açısından; Kushner, İsrail’e mutlak manada meyilli olmakla suçlanıyor ve Blair, Dörtlü Komisyon’daki yıllarının başarısızlığını omuzlarında taşıyor. Bu nedenle Filistin iradesinden kaynaklanmayan herhangi bir formül, dışsal bir dayatma olarak görülecektir.
Bölgesel olarak; Körfez başkentleri bile Washington’a yakın olmalarına rağmen, net bir siyasi ufuk olmadan milyarlarca dolarlarını Gazze’ye yatırmayacaklardır. İstikrarı satın almak için tek başına para yeterli değildir.
Uluslararası olarak; Avrupa, Blair aracılığıyla mevzuya karışabilir; ancak çatışmanın kökenlerini görmezden gelen bir proje, tek başına bir meşruiyet kazandıramaz.
Amerika’nın Hesaplarının Arkasında Ne Var?
Kushner ve Blair, bir geçiş dönemini yönetmeyi veya bağışçı fonlarının akışını temin etmeyi başarabilir; ama kalıcı bir istikrar sağlamayı veya çatışmanın kökenlerini aşmayı başaramayacaklardır.
Anlaşılan o ki Kushner ve Blair’in olaya dahil edilmesi ile “Hamas’ı dışlayarak, Filistin Yönetimi’ni zayıflatarak ve Gazze’yi zorlu bir siyasi sürece çekmek yerine dış finansmanla yönetilebilecek bir insani-idari meseleye dönüştürerek” İsrail’in kontrolünün pekiştirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca “ertesi günün” tamamen bir Amerikan planı olarak formüle edilip uluslararası ve bölgesel öneme sahip isimler davet edilerek Amerikan’ın dünya çapındaki liderliğinin de ön plana çıkması hedefleniyor.
Fakat bu hesaplar, Washington’ın bakış açısından pratik görünse de Filistinlileri atlayıp nedenleri ele almadan belirtileri çözmeye çalışan herhangi bir projenin, tıpkı kum üzerine inşa edilen bir ev gibi, gayet kırılgan kalacağı gerçeğini göz ardı ediyor.
Kushner ve Blair, bir geçiş dönemini yönetmeyi veya bağışçı fonlarının akışını temin etmeyi başarabilir; ama kalıcı bir istikrar sağlamayı veya çatışmanın kökenlerini aşmayı başaramayacaklardır. Gazze sadece bir yeniden imar meselesi değil; aynı zamanda onlarca yıldır çözümsüz kalmış ulusal bir meselenin de merkez üssüdür. Gazze Şeridi’ni, büyük Filistin davasından bağımsız, insani veya idari bir mesele olarak yönetmeye çalışmak barış veya güvenlik getirmeyecektir. Aksine krizi yenileyecek ve yeni bir patlama dalgasının önünü açacaktır.
Kudüs Haber Ajansı - KHA
İsrail, İran'a Karşı Sonraki Tura Hazırlanıyor
Barış Mukabilinde Teslim Olmak
Sınvar'ın Hamlesi Bir İntihar Mıydı?
Aksa Tufanı, İsrail'in Gücü Kader Değildir Diyor
