Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr

Amerika, İsrail'le Eskisinden Daha Yakın!

Hüseyin İbrahim tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “TRUMP-NETANYAHU GÖRÜŞMESİNE DAİR KESİN OLAN ŞEY: AMERİKA, İSRAİL’LE ESKİSİNDEN DAHA YAKIN” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

11 Temmuz 2025
Amerika, İsrail'le Eskisinden Daha Yakın!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki dünkü görüşme, Trump’ın altı aydan kısa bir süre önce başkanlığı devralmasından bu yana üçüncü görüşmeydi ve bu, herhangi iki ülke arasında çok yüksek bir ziyaret sıklığı anlamına geliyor. Buna her iki taraftan yetkililerin karşılıklı ziyaretlerini de eklersek; ABD politikasında -başkandan yönetimin çeşitli seviyelerine kadar- İsrail’in güvenliği ve çıkarlarının, ABD iç meseleleri de dahil olmak üzere, diğer tüm konulardan daha büyük bir yer tuttuğu net bir biçimde anlaşılabilir. Dahası Kongre üyeleri ve Senato ile Temsilciler Meclisi’ndeki komite üyeleri, kendi seçmenleriyle ilgili konulardan daha çok İsrail ve Orta Doğu ile ilgili mevzularla ilgileniyor.

Buradaki ilginç paradoks şu ki tüm bunlar, Barack Obama’nın 2008-2016 yılları arasındaki iki dönemlik iktidarı boyunca tamamen farklı bir politika izlenmesinin üzerinden on yıldan az bir süre geçmeden yaşanıyor. Zira söz konusu politika -o dönemde iddia edildiği üzere- Amerika’nın Çin’le mücadeleye odaklanmak için Orta Doğu’dan çekilmesini öngörüyordu.

Şimdi bu noktada ulusal güvenlik merkezli devletin, uzun vadeli hedeflere yönelik “daima uyanık” bulunma diye nitelendirilen şeyin ötesinde, Amerikan politikasının bir yönünün, yönetim ve Kongre’deki yetkililerin kişisel çıkarları ve seçim kaygıları tarafından yönlendirildiğini ispat etmek için başka bir şeye ihtiyaç var mı? Amerikan liderlerinin, ülkelerinin gücünü sıklıkla kendi seçim ve kişisel çıkarları için kullandıkları kesin bir biçimde görülüyor. Bu durum yalnızca Trump döneminde ortaya çıkmadı. Eski Başkan Joe Biden döneminde özellikle de “İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik savaşının”, “kendini Siyonist olarak nitelemekte bir beis görmeyen Biden döneminin İsrail yanlısı tutumuna rağmen Cumhuriyetçilerin, daha İsrail yanlısı bir program temelinde kazandığı Amerika’daki başkanlık, yasama ve yerel seçimlere” eşlik ettiği önceki başkanın son yılında da benzer bir yaklaşım güçlü bir şekilde kendini gösterdi.

Her alanda tek bir şeyi, yani “İsrail’in düşmanlarına silah bıraktırmayı” merkeze alan bir Amerikan projesi var. 

Aslında 11 Eylül saldırılarına intikam olarak Afganistan’da yürütülen savaş haricinde Amerika, onlarca yıldır sadece İsrail için savaşa giriyor. Dahası NATO’ya ait bir mesele olan Ukrayna’ya verilen destek, hiçbir şekilde Amerika için İsrail’e verilen destekle aynı seviyeye ulaşmadı. Evet, NATO, tüm üyeleriyle birlikte, kendi ülkelerini korumaktan çok, İsrail’i savunmak ve düşmanlarına saldırmak için seferber olmuş durumda.

Trump’ın düşünce yapısı bakımından İsrail’den en uzak Amerikan başkanı olduğu doğru; zira kendilerini “üstün beyazlar” diye adlandıran sağlam bir destek tabanına sahip ve bu taban, Amerika’nın çıkarları ve üstünlüğü dışında hiçbir düşünceye tahammül edemiyor. Ne var ki bunlar bile, iki tarafı uzlaştıramayınca Trump’ı kendi saflarına çekmeyi başaran Siyonistler karşısında zayıf görünüyor. Öyle ki nihayetinde Trump, Amerika’daki genel muhalefete rağmen İran’ın nükleer tesislerini vurma kararı aldı.

Bu koşullar altında, İsrail’e karşı savaşan direniş güçlerinin muazzam zorluklarla karşılaşması çok doğal. Ancak bu, direniş güçlerinin savaşmaya devam edemeyecekleri anlamına gelmez; özellikle de önlerinde başka seçenek yoksa. Şu anda Siyonist işgalci düşmana karşı direnişin bulunduğu tüm alanlarda -İran’dan Irak’a, Lübnan’a, Yemen’e, Filistin’e ve Suriye’ye kadar- tek bir şeyi, yani “İsrail’in düşmanlarının, bir karşılık olmadan silah bırakmasını sağmayı” merkeze alan bir Amerikan projesi var. Bunun anlamı koşulsuz teslim olmak. Evet, başkalarına meydan okumasından ziyade gerçekçi olmamasından ötürü başarısızlığa mahkûm bir proje bu.

7 Ekim 2023’ten bu yana geçen iki yıldaki savaşlar, Siyonist işgalci düşman ve destekçileri lehine askeri kabiliyetler ve diğer maddi imkanlar açısından önemli bir eşitsizliği ortaya koymuş ve bu durum, daha sonra bu ülkelerin birçoğunda Amerika’nın daha önce hiç vefa göstermediği barış ve refah vaadi karşılığında teslim olmaya hazır insanların iktidara gelmesine yol açmış olsa da teslim olmama seçeneği, son derece yüksek maliyetine rağmen, mevcut seçenekler arasında en az maliyetli olanıdır; çünkü söz konusu projenin sahiplerini, projelerinin gerçeklikten kopukluğuna ikna edebilecek ve teslim olma çağrısı yapanların inançlarını değiştirebilecek tek şey budur. Belki de Trump’ın Gazze savaşını sona erdirme çabaları, “direnişin mevzubahis projeye nasıl karşı koyabileceğine” işaret eden güzel bir örnektir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.