Otuz yıla yayılan sakin ve odaklı bir çalışmanın ardından, Tümgeneral Muhammed Said İzedi (Hac Ramazan), Filistin direnişinin askeri ve siyasi desteğinin en önemli direklerinden biri hâline geldi. Onun vefatı, İran’ın Filistin direniş gruplarının kapasitesini inşa etmede oynadığı gizli rolün bir yönünü daha ortaya koyuyor.
İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü, Filistin Birimi sorumlusu ve "Hac Ramazan" ismiyle bilinen Tuğgeneral Muhammed Said İzedi'nin, İran'ın Kum kentine yönelik İsrail saldırısı sonucu şehit olduğunu açıkladı. Bu, Filistin davasına adanmış onlarca yıllık bir mücadelenin sonu oldu.
1990’lardan bu yana Filistin dosyasının gölge adamı
Şehit Muhammed Said İzedi'nin Filistin dosyasıyla ilişkisi, 1992 yılında İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü bünyesinde başladı.
O andan itibaren, İran’ın bölgesel siyasetinde son derece hassas bir görevi üstlendi: Farklı eğilimlere sahip Filistinli direniş gruplarının himayesi ve desteklenmesi.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in Filistinli direniş liderlerine yurt dışındaki ilk resmî elçisi olarak görevlendirildi. Bu da onu Tahran, Gazze, Beyrut ve Şam arasında doğrudan iletişim kurabilen köprülerin en önemli halkası yaptı.
Organizasyon içindeki çevrelerde "Hac Ramazan" ismiyle tanındı. Bu isim, Kudüs Gücü’nün Filistin dosyasına dair tüm çalışmalarında bir sembole dönüştü. O dönemde Kudüs Gücü’nün başında şehit komutan Kasım Süleymani bulunuyordu.
Hac Ramazan, karmaşık dosyaları yönetme konusundaki üstün yeteneğiyle tanınırdı. Filistin’le ilgili siyasi destek sağlama, lojistik hatları düzenleme, eğitim ve silahlandırma operasyonlarını koordine etme gibi alanların tümüne doğrudan nezaret etti.
İran’ın stratejik kararlarıyla Filistin sahası arasında kurulan sistemin adeta bel kemiği konumundaydı.
Şehit İzedi yalnızca talimat ileten bir aracı ya da lojistik görevli değildi. Direnişin stratejik vizyonunu oluşturan kadronun gerçek bir ortağıydı. Filistin sahasındaki siyasi ve askeri gelişmeleri yakından bilen, yerel gerçeklikleri derinlemesine analiz eden bir uzmandı.
Direniş liderleriyle güçlü ilişkiler... Olmazsa olmaz bir kişilik
Askeri ve lojistik planlamanın yanında, Hac Ramazan Filistinli gruplarla hem sahada hem de fikir düzeyinde ortaklıklar geliştirdi. Tüm grupların liderleriyle güçlü, derin ilişkiler kurdu.
"Hamas" ve "İslami Cihad"dan, "Halk Cephesi" ve "Demokratik Cephe"ye kadar tüm Filistinli direniş gruplarıyla yakın ilişkiler içindeydi. Hiçbir grubun ideolojik ya da siyasi geçmişi, onun desteğini esirgemesi için bir engel oluşturmadı. Bütün gruplarla kapsayıcı bir anlayışla, Filistin’in kurtuluşu gibi ortak bir hedef doğrultusunda çalıştı.
Filistinli liderler arasında sakinliği, yüksek esnekliği ve farklı görüşleri anlayabilme kapasitesiyle tanındı. Bu özellikleri sayesinde, en hassas ya da gergin ortamlarda bile memnuniyetle karşılanan bir figürdü.
Kendi görüşünü dayatmak gibi bir yaklaşımı olmadı. Dikkatle dinler, akıl verir ve gürültü koparmadan mutabakatlar inşa etmeye çalışırdı.
Gazze’deki sokakların, kampların, camilerin isimlerini ezbere bilecek kadar Filistin sahasına hâkimdi. Hangi bölgenin nasıl bir yapıya sahip olduğunu, hangi konulara hassasiyet gösterildiğini detaylı biçimde bilirdi.
Bu derin anlayış yalnızca coğrafi bilgiyle sınırlı değildi. Her bir direniş grubunun sosyal, psikolojik ve politik yapısını da detaylarıyla analiz edebilecek kadar yetkin bir bakışa sahipti.
Varlığı geçici ya da dönemsel değil; onlarca yıla yayılan sürekli bir katkıydı. Bu nedenle, pek çok direniş lideri onu adı açıklanmayan bir referans ve başvurulacak kişi olarak görürdü. Gerek kurulum, gerekse kriz anlarında ona danışılırdı.
Bu konumu sayesinde, Filistin direnişinin siyasi ve askeri yapısının perde arkasında en etkili figürlerden biri oldu. Hiçbir zaman medyada ya da resmi platformlarda görünmedi; bu da ona olan saygıyı daha da artırdı. Herkes onu, işgal rejimiyle süren mücadelede vazgeçilmez bir temel taş olarak kabul etti.
İsrail’in hedefindeki isimlerden biri... ve her zaman aranan bir figür
Şehit Muhammed Said İzedi, Kudüs Gücü’nde Filistin dosyasını devraldığı andan itibaren, İsrail tarafından Filistinli grupların askeri kapasitesindeki niteliksel sıçramanın mimarlarından biri olarak görülmeye başlandı.
Özellikle silah sistemlerinin gelişimi ve direnişin stratejik dönüşümünde oynadığı rol nedeniyle, Tel Aviv onu sürekli hedef tahtasında tuttu.
İsrail'in değerlendirmelerine göre, Hacı Ramazan, direniş gruplarına yönelik askeri desteğin doğrudan sorumlusuydu. Silah sevkiyatlarının güvenliğini sağlama, eğitim sistemlerinin tasarımı, teknik ve taktik bilginin aktarımı gibi alanların yanı sıra, askeri üretim için gerekli ekipman ve malzemelerin kaçakçılığına yönelik karmaşık bir koordinasyon ağı da onun denetimindeydi.
O, yalnızca bir lojistik destek taşıyıcısı değil; direnişi bütüncül bir özgürlük projesi olarak gören stratejik bir planlamacıydı. Filistin’in askeri ihtiyaçlarının evrimini yakından izliyor; füze üretiminden kara ve deniz kapasitesinin geliştirilmesine, iletişim ve komuta sistemlerinin korunmasına kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütüyordu.
Bu nedenle, ismi İsrail güvenlik raporlarında sabit bir maddeye dönüşmüş, Tel Aviv’deki ulusal güvenlik araştırma merkezlerinin birden fazla raporunda yer almıştı. İstihbarat birimleri onu “düşmana destek veren en tehlikeli kişilerden biri” olarak sınıflandırmış, Mossad ve diğer güvenlik organları tarafından onlarca yıl boyunca aranmıştı. Ancak Lübnan, Suriye ve İran’daki takip ve suikast girişimleri başarısız olmuş, ta ki son savaşta Kum kentinde hedef alınarak şehit edilene kadar.
Tüm bu İsrail sınıflandırmalarına rağmen Hacı Ramazan, kamuoyundan uzak kalmayı özellikle tercih etti. Çok az sayıda fotoğrafı vardı, konferanslarda veya kamusal etkinliklerde görülmezdi. Filistin’e verilen gerçek desteğin, açıklamalarla ya da unvanlarla değil, sahadaki etki ve sonuçlarla ölçüldüğüne inanıyordu.
Hayatını tamamen sessiz bir şekilde çalışmaya adadı. Ona göre, davanın stratejik sorumluluğunu üstlenenler için gölgeler, en uygun yerdi. Bu nedenle, şahsiyeti ve rolleri uzun yıllar gizli kaldı, ancak şehadetinden sonra bazı yönleri ortaya çıktı.
Şehit Ailelerinin Desteklenmesi ve Direnişin Toplumsal Dayanağı
2000 yılından itibaren, Hacı Ramazan (Muhammed Said İzedi), Filistin direnişinin toplumsal dayanağını güçlendirmeye büyük önem verdi. Ona göre, herhangi bir direniş projesi, sağlam bir toplumsal zemin olmadan yükselemez ve sürdürülemezdi.
Askeri ve lojistik destekle sınırlı kalmadı; şehit ailelerinin sürekli maddi destek almasını sağladı, onlara manevi ve siyasi anlamda da sahip çıktı. Böylece bu ailelerin toplum içindeki konumunu güçlendirdi ve dayanışmayı artırdı. Şehit ailelerinin sahnenin merkezinde kalmasını önemsedi; onların fedakârlıklarının unutulmaması ve direnişe olan bağlılığın canlı tutulması için çalıştı.
Hacı Ramazan, işgalin yalnızca füzelerle değil, güçlü bir toplumsal ruhla da yenilebileceğine inanıyordu. Bu nedenle katkıları, direnişi sadece örgütsel bir yapıdan ibaret değil, halkın sahiplendiği bir seçenek haline getirmede etkili oldu.
Ayrıca, Gazze’deki toplumsal direnci korumak amacıyla açıklanmayan eğitim, sağlık ve ekonomik destek programlarını da yürüttü. Yardım kuruluşlarına ve insani yardım faaliyetlerine, özellikle esirler, yaralılar ve direnişçilere yönelik programlara verdiği destekle, direnişi çevreleyen entegre bir toplumsal destek ağı oluşturdu.
Bu yaklaşımı, onun liderlik tarzının belirgin bir özelliğiydi: askeri destekle toplumsal ve siyasi altyapının bütünleştirilmesi. Böylece Filistin içindeki ve dışındaki direniş projesinin sürekliliğini sağlamış oldu. Birçok direniş lideri, bu stratejinin Filistin halkının kendine ve direnişine olan güvenini, en zor zamanlarda bile artırdığını vurgulamaktadır.
Dengeli ve Anlayışlı Bir Kişilik Olarak Direniş Sahasında
Şehit İzedi, Filistin direniş sahasında sessiz ve yapıcı bir arabulucu rolünü ustalıkla üstlendi. Kişiliği, siyasi ve güvenlik açısından karmaşık, zaman zaman keskin çekişmelere sahne olan bir ortamda; denge, sağduyu ve farklılıkları kuşatma yeteneğiyle öne çıktı.
Fikirsel geçmişlerin, örgütsel aidiyetlerin ve taktiksel yaklaşımların kesiştiği bir tabloda, Hacı Ramazan, herkesin güven duyduğu bir isim olmayı başardı. Asla bir görüşü dayatmaya ya da saf tutmaya çalışmadı; bunun yerine herkesle, tüm gruplarla, Filistin direnişinin çıkarları doğrultusunda birlikte çalışmayı ilke edindi.
Farklı bakış açılarını anlama ve politikadaki ayrışmaları saygıyla karşılama konusunda yüksek bir yeteneğe sahipti. Bu özelliği sayesinde, hassas toplantılarda ve ayrışma ya da gerginlik dönemlerinde güvenilir bir köprü olarak hep hazır bulundu. Nadir rastlanan bir siyasi zekâ ve diplomatik beceriyle donanmıştı. Bu yetkinlikleri, kişisel bir sükûnet ve zarif bir iletişim diliyle harmanlamıştı – ki bu, perde arkasındaki lider tiplerinde nadir rastlanan bir bileşimdi.
Filistin direnişinin tüm kesimlerinden liderler onu tanır, farklı vesilelerle görüşürlerdi. Ayrım gözetmeksizin tüm gruplara hizmet etme kararlılığına ve gerilimleri yatıştırma, sorunları birleştirici bir ruhla çözme yetisine büyük saygı duydular.
İsrail güvenlik kaynaklarından biri onu “medyada görünmeyen bir gölge adam” olarak tanımladı. Büyük kısmını Lübnan’da geçirdiği hayatında, görevlerinin gizliliğini korumak için sahte pasaportlarla Mısır üzerinden Gazze’ye giriş çıkış yapıyordu.
İlişkilerini kısa vadeli çıkarlar ya da hesaplar üzerine değil, İran’ın direnişe desteğini fraksiyonel hesapların ötesinde, daha geniş bir stratejik vizyonla tanımlayan bir anlayışla kurduğu için, Filistin siyasetinin en zor dönemlerinde dahi tüm taraflarla dengeli bir pozisyonunu korumayı başardı.
Sessiz Komutanın Vedası… Unutulmayacak Rolü
Şehit Muhammed Said İzedi’nin (Hacı Ramazan) vedasıyla, Filistin direnişi, perde arkasında sessizce ve büyük bir özveriyle çalışan en önemli isimlerinden birini kaybetti. Onun şehadeti, üç on yılı aşkın bir süre boyunca direnişin siyasi ve askeri altyapısını güçlendirme, kapasitesini inşa etme ve mücadele alanlarındaki varlığını genişletme konusunda üstlendiği hayati ve gizli rolü gözler önüne serdi.
Hacı Ramazan, Kudüs Gücü’nde sıradan bir subay değildi. O, İran İslam Cumhuriyeti ile Filistin direnişi arasındaki stratejik ilişkinin temel taşlarından biri, İran’ın direnişe verdiği desteğin (eğitim, silahlandırma ve siyasi-diplomatik gelişim dahil) mimarlarından biriydi.
Yıllar boyunca, Direniş Ekseni içinde güçlü bir işbirliği hattı kurmayı başardı. İnşa ettiği geniş güven ağı asla aşınmadı ya da şüpheyle karşılanmadı. Hayatı boyunca kameralardan uzak kalmayı tercih eden bu sessiz komutanın etkisi, İsrail’in onu İran topraklarında hedef alarak gerçekleştirdiği suikastla tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Bu suikast, İsrail için yüksek siyasi ve güvenlik maliyetine rağmen gerçekleştirildi ve İzedi’nin ne denli önemli bir konumda olduğunu gösterdi.
Bugün, onu yalnızca Tahran değil, uğruna ömrünü adadığı Filistin de uğurluyor. Direniş grupları, onu bir ortak, bir rehber ve zorlu zamanların stratejik köprüsü olarak tanıdı. Onunla çalışan herkes, Hacı Ramazan’ın kolay kolay yerinin doldurulamayacağını kabul ediyor.
İzedi’nin izleri, yalnızca Gazze’den fırlatılan füzelerde değil; onun emek verdiği şehit çocuklarında, inşa ettiği halk desteğinde ve kırılmadan direnişi taşıyan yapıda yaşamaya devam edecek. Sessiz komutan artık aramızda değil, ama bıraktığı miras, Kudüs’ün özgürlüğüne adanmış her yürekte yaşamayı sürdürecek.
Kudüs Haber Ajansı - KHA