Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr

Netanyahu-Muhammed b. Selman Savaşı: Suud Sıkıştı

Hüseyin İbrahim tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “NETANYAHU-MUHAMMED BİN SELMAN “SAVAŞI”; RİYAD SONA DOĞRU MU YAKLAŞIYOR?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

12 Şubat 2025
Netanyahu-Muhammed b. Selman Savaşı: Suud Sıkıştı

Siyonist işgalci düşmanın Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Suudi Arabistan topraklarında bir Filistin devleti kurulması çağrısı yaptığı açıklama, Riyad’ı, İsrail’le çatışma konusunda uzun zamandır terk ettiği tarihi bir şeyi yeniden hatırlamaya ve son yıllarda birden fazla noktada yakın görünen normalleşme planlarını şimdilik rafa kaldırmaya zorladı. Netanyahu’nun sözlerinden anlaşılan en önemli şey, İsrail’in son bir buçuk yıldır süren savaşlarda Amerikan desteğiyle elde ettiği kazanımların ardından artık tek istediğinin koşulsuz bir normalleşme olduğudur.

İsrail’in önceliklerinde üst sırada normalleşme değil, mevcut şartlarda normalleşmeyle bir arada yürümesi mümkün olmayan genişleme ve ilhak projesi var. Genişlemeye dair mevzubahis yaklaşım, ABD Başkanı Donald Trump’ın önerdiği Gazze Şeridi sakinlerini yerinden etmeye ve İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ilhak etmesine, Suriye’de işgal ettiği yeni topraklar üzerindeki kontrolünü güçlendirmesine ve belki de Lübnan’daki bazı stratejik noktalarda kalmasına olanak tanıyan planda açıkça kendini gösteriyor.

Sadece Ortadoğu’da değil, tüm dünyada büyük işler çevirdikleri apaçık ortada olan Trump ve Netanyahu’nun, Batı’ya sadık bazı Arap ülkelerinin rejimlerini ve hatta bu ülkelerin kendi yapılarını tehdit eden bu tür projelerin hayata geçirilmesine Arap dünyasında gösterilen tepkiyi takdir etmediklerini varsaymak saflık olur. Suudi Arabistan’ın, Netanyahu’nun önerisine karşı çıkışındaki tonu, alışılmadık derecede şiddetli olsa da ve bu çıkış, Suudi Arabistan Krallığı’nın arkasında toplu bir Arap tutumunu harekete geçirse de bu iki adam Arapların, planlarını engelleme konusundaki sınırlı yetenekleri sebebiyle gayet rahat görünüyor. Çünkü -her ne kadar şu anda ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı’nın tavırlarında görülen küstahlıkla olmasa da- Netanyahu ve Trump, iktidardaki Arap rejimlerinin, Arap-İsrail çatışması ve özellikle de Filistin sorunu konusunda hem hasım hem de yargıç olabilen ABD’den başka sığınacak bir yerleri olmadığına inanıyor. 

Örneğin Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün’e tehciri fikrinden vazgeçirmek için yine Washington’a gitti; Ürdün Kralı II. Abdullah da aynı amaçla onu takip etti. Mısır ve Ürdün rejimleri ayakta kalma konusunda ABD’ye ve sağladığı yardıma bağlı. Mevzu, Suudi Arabistan gibi Amerikan yardımına değil de gözetimine ve korumasına ihtiyaç duyan diğer ülkeler için de pek farklı değil.

Suudi Arabistan Krallığı, Netanyahu’nun tehdidi ile sokağın tehdidi arasında kalmış durumda

Trump ile koordineli gözüken Netanyahu’nun projesi aslında “barışı zorla dayatma” düşüncesi üzerine kurulu. Dolayısıyla Hamas’ın Gazze Şeridi’nde ortadan kaldırılması ve İran’ın daha da zayıflatılması gerçekleşmeden Suudi Arabistan’la ilişkilerin normalleşmesinin mümkün olmayacağı temelinde hareket ediliyor. Bu sözün tek bir açıklaması var: Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bundan sonra normalleşmeye zorlanacak. Bu da Tel Aviv’in, sadece kendisiyle savaşan direnişe karşı değil, aynı zamanda kendisiyle belirli koşullar altında normalleşmeye razı olan, kendisiyle gayrı resmi ilişkiler kuran, 7 Ekim’den sonraki savaşta kendisine yardım eden ve limanlarını etkileyen Yemen kuşatmasının ardından gıda tedariki için alternatif yollar açan ülkelere karşı da güce güvendiği anlamına geliyor.

Yukarıda zikredilenlere rağmen Trump’ın, İsrail aşırı sağını memnun etmek için benimsediği politika, ABD’nin tüm güvenlik ve siyasi kurumları tarafından kabul edilen bir politika değil; zira bu politikaların uygulanmasının, bölgede ABD ile müttefik rejimleri zayıflatacağından ve ABD’nin çıkarlarına zarar vereceğinden bazı kurumlar endişe duyuyor.

Her halükârda Trump ve Netanyahu’nun planının, Ortadoğu’da yaşanan büyük değişimlerden faydalanarak bu bölgeyi aşan, dünyanın diğer yerlerini de kapsayan gerçekleri dayatmak olduğu açık. Trump, ilk döneminde bıraktığı yerden, ABD içinde ve dışında değişim projesini açıkça tamamlamaya çalışıyor. Bu projede, Kanada ve Grönland’ın ilhakı, Panama Kanalı’nın denetimi, ayrıca ülkesinin başlıca rakipleri olan önemli ticaret ortaklarından ithal edilen mallara yüksek gümrük vergileri uygulanması gibi konular yer alıyor. Trump, önerdiği her şeyin mümkün olmadığını bilse de bunun, pazarlık zamanı geldiğinde muhataplarını daha zayıf bir savunma pozisyonuna sokacağını düşünüyor. Amaç, yalnızca beyazların yönettiği Amerika’yı, yeniden muazzam bir konuma; ekonomik ve askeri güç aracılığıyla dünyayı giderek daha fazla kontrol edebilecek bir duruma getirmek.

Bu bir zorbalıktır ve buna tepki gösteren herkes bunu mecburen yapacaktır. Araplarla ilgili duruma gelince, özellikle de Netanyahu’nun söylediklerinin Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Arap halkları tarafından büyük oranda reddedilmesi ışığında Suudi Arabistan’ın, Amerikan politikasını değiştirebileceği söylenebilir. Bu arada mevzu, Suudi Arabistan Krallığı’nın kendi yetkililerinin daha önce insanları ifade etmekten alıkoyduğu İsrail’e olan nefretlerini dile getirmelerine de olanak tanımıştır. Riyad’ın bu noktada vatandaşlarına fikirlerini özgürce ifade etme imkânı vermesi, Trump ve Netanyahu projesinin çökmesi için de yeterlidir. Ne var ki bu bölgedeki rejimlerin doğası, onları uzlaşmaya zorluyor; bu da ayrı bir tehdit olarak gördükleri sokağı bir kez daha dizginlemeye çalışacakları anlamına geliyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.