Mahmud Abbas, Direnişe Karşı Kumar Oynuyor

The Cradle Filistin Muhabiri tarafından thecradle.co adlı internet sitesinde kaleme alınan “MAHMUD ABBAS'IN BATI ŞERİA DİRENİŞİNİ EZMEK İÇİN OYNADIĞI BÜYÜK KUMAR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

14 Ocak 2025
Mahmud Abbas, Direnişe Karşı Kumar Oynuyor

5 Aralık 2024'ten bu yana, Filistin Yönetimi'nin İsrail destekli güvenlik aygıtları, Batı Şeria'nın kuzeyinde, özellikle Cenin ve mülteci kampına odaklanan kapsamlı bir medyatik, siyasi ve askeri harekat başlattı. 

"Haydutlar"a ve "İran'ın vekilleri"ne karşı bir mücadele olarak damgalanan operasyon, 14 Aralık'ta geniş çaplı bir askeri-güvenlik saldırısına dönüştü. Olay, genç Rubhi Şalabi'nin yargısız infazı ve Filistin İslami Cihad'ın Kudüs Tugayları'nın yerel kolu olan Cenin Tugayı'nın önde gelen liderlerinden Yezid Ce'ayşi de dahil olmak üzere iki kişinin ölümüyle başladı.

Bu harekata, el-Fetih yanlıları, Filistin Yönetimi çalışanları ve otoriteyle aynı çizgide olan üniversite öğrencileri arasında yaygın bir kışkırtmanın yanı sıra, hem kamusal hem de bireysel muhalif ifadelere yönelik saldırılar eşlik etti.

Bu yazının yazıldığı sırada, Cenin'deki çatışmalar medya karartması altında devam ediyor ve kamp, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından onaylanan "ek saldırı ve savunma önlemleri" arasında benzeri görülmemiş bir tehlike seviyesiyle karşı karşıya. 

Harekatın peşrevi

Operasyonun tüm kapsamını ortaya çıkarmak için The Cradle, Batı Şeria ve ötesindeki çeşitli kaynaklarla temasa geçti. Birçoğu intikam korkusuyla isimlerini vermeyi reddetti. Onların anlattıkları tutarlı bir şekilde, ne el-Fetih'in uzlaşısı ne de Filistin Yönetimi liderliği tarafından tam olarak onaylanan bir karara işaret ediyordu. Bunun yerine, harekatın itici gücü, yakın bir sırdaş çevresi tarafından desteklenen Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın kendisi gibi görünüyor.

Özellikle, Abbas operasyondan önce ve operasyon sırasında güvenlik aygıtında kapsamlı değişiklikler yaptı. İçeridekiler The Cradle'a "Ebu Mazen [Abbas] kendisine meydan okuyabilecek eski muhafızları görevden aldı ve onu sorgusuz sualsiz memnun etmeye hevesli genç bir nesil getirdi" diyor.

En önemli değişiklik, Cumhurbaşkanlığı Muhafızları komutanı Tümgeneral Münir Eyid Salem ez-Zubi'nin fahri danışmanlık rolüne atandığı Kasım ayında meydana geldi. Yerine, tuğgenerallikten tümgeneralliğe terfi eden nispeten bilinmeyen bir isim olan Muhammed Decani getirildi. Decani'nin kariyeri inişli çıkışlı olsa da, atanması Abbas'ın uyumlu liderlik tercihinin bir işaretiydi.

Eşzamanlı olarak, Ulusal Güvenlik Güçleri (NSF) içindeki liderlik değişikliklerine ilişkin raporlar ortaya çıktı, ancak ayrıntılar belirsizliğini koruyor.

Ramallah'ta görev değişikliği 

Tümgeneral Nidal Ebu Dukhan'ın komutan olarak değiştirildiği ve Filistin Yönetimi’nin Kahire büyükelçisi olarak yeniden atandığına dair söylentiler de dolaşıyor. Tümgeneral Said Halil görevini devraldı ve Tuğgeneral Hafız er-Rifai onun yardımcısı oldu. Ancak diğer kaynaklar, Ebu Dukhan'ın yeniden atandığını yalanladı ve Rifai'nin yardımcısı olarak görevinde kaldığını belirtti.

Daha önce, Eylül ayında, Abbas, Ramallah'taki ikametgahından, Tümgeneral Yusuf el-Hilu'nun yerine Tümgeneral Ellam es-Saka'yı polis şefi olarak atadı. Kısa bir süre sonra, Tuğgeneral Raşid Hamdan polis şefi yardımcısı olarak atandı. Polis liderliğinin bu şekilde elden geçirilmesi, kısa süre sonra, gücü direniş gruplarıyla doğrudan çatışmalara dahil etmeye yönelik stratejik bir hamle olarak belirginleşti.

Genel İstihbarat ve Askeri İstihbarat liderliğini dışlayan bu değişiklikler, Abbas'ın güvenlik aygıtı üzerindeki kontrolünü pekiştirdi ve halefi hakkında devam eden tartışmalara rağmen otoriteyi sürdürme yeteneğinin altını çizdi. 

Değişiklik, özellikle direniş gruplarına yönelik operasyonlarla ilgili olmak üzere Abbas'ın direktiflerini yerine getirme ve sadakat yoluyla kendilerini kanıtlamaya hevesli genç liderleri yerleştirmeyi amaçlıyordu. 

Cenin'den saha gözlemleri

Saha analizleri ve görgü tanıklarının ifadeleri, polisin operasyonun kamusal yüzü olarak öne çıkan rolünü ortaya koyuyor. "Aranan kişilerin" tutuklanması ve kampın çevresinde insanlı kontrol noktaları kurulması hakkında sık sık açıklamalar yaptılar. 

Bu arada, kampa yapılan baskınlar, Önleyici Güvenlik ve Askeri İstihbarat subayları tarafından desteklenen Ulusal Güvenlik Güçleri tarafından gerçekleştiriliyor. Keskin nişancılar stratejik noktaları işgal ederek kampın sokaklarında önemli bir ateş gücü kontrolü sağlıyor.

Direniş fraksiyonları şiddetli bir şekilde karşılık verdi ve uyarı atışlarının ötesine geçerek doğrudan çatışmalara girişti. Bu değişim, her iki tarafta da giderek daha yoğun çatışmalara ve daha yüksek kayıplara yol açtı.

Kente ve kampa giren güçlerin büyük ölçüde Cenin Kampı dışından olduğu da kaydedildi. Bunun, hazırlıkların gizliliğiyle ilgili faktörlerden kaynaklandığı ortaya çıktı, çünkü güvenlik servisleri çeşitli bölgelerden ve vilayetlerden küçük uzman birimler çağırdı.

Bu operasyonda, küçük grupların bir karışımı kullanıldı, ancak hareketleri operasyonu yöneten merkezi bir komuta tarafından kontrol edildi.

Operasyonun ardından 24 Aralık 2023'te İsrail kanalı i24NEWS, Filistin Yönetimi'nden bir yetkilinin, operasyon sırasında çok sayıda can kaybı, iç gerginlik ve direnişe ihanet etmekle suçlanma korkusu nedeniyle bazı Filistinli subayların Cenin'e girmeyi reddettiğini söylediğini aktardı.

Abbas'a yakın kaynaklara ve İsrail medyasında yer alan haberlere göre, hasta cumhurbaşkanı pozisyonunu korumak ve Filistin Yönetimi'nin ABD, İsrail ve müttefik Arap devletlerine etkili bir şekilde yönetme yeteneğini göstermek istiyor.

Gözlemciler, Ramallah'ın Mısır'ın Gazze idari komitesi önerisini onaylamamasını Abbas'ın Batı Şeria'da somut kazanımlar elde etme hırsına bağladı. Bu kazanımlar, Filistin Yönetimi'nin bölge üzerindeki iddiasını güçlendirecek ve Gazze'yi direnişi bastıran güvenlik öncelikli bir yaklaşımla yönetme yeteneğini sergileyecektir. 

Zorluklar ve muhalefet

Direniş grupları bunu, Filistin Yönetimi'nin son yedi aydır İsrail'in güvenlik ve askeri desteğiyle kontrolü elinde tutmak ve olası bir çöküşü önlemek için son fırsatı olarak görüyor. İsrailli yetkililer, Cenin'deki sonucu, Filistin Yönetimi'nin Batı Şeria üzerindeki daha geniş kontrolünün bir mikrokozmosu olarak görüyorlar. Başarı, diğer kamplarda da benzer operasyonlara yol açabilirken, başarısızlık Filistin Yönetimi'nin düşüşünün işareti olabilir.

İbrani gazetesi Haaretz'in İsrailli bir güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde, "Cenin artık tüm Batı Şeria'nın durumunu yansıtan minyatür bir model. Filistin Yönetimi orada tökezlerse, Batı Şeria'nın tamamı üzerindeki kontrolü tehlikeye girer." Bununla birlikte, "Filistin Yönetimi aygıtlarının şu anda eleştirilere rağmen faaliyet göstermek için Tel Aviv'in desteğinden yararlandığını" vurguladı.

"Filistin Yönetimi Cenin'de başarılı olursa, faaliyetlerini Batı Şeria'nın kuzeyindeki ek kampları da kapsayacak şekilde genişletmeye çalışması muhtemeldir. Ancak başarısız olursa ya da onu oradan çıkmaya zorlarsak, bu onun iktidarının sonunun başlangıcını gösterebilir" dedi.

İsrailli Yedek Albay Udi Ebenthal'a göre İsrail'de Filistin Yönetimi'ne yönelik iki yaklaşım var. Birincisi, Batı Şeria'yı ilhak etmek, yerleşimleri genişletmek ve Filistin Yönetimi'ni dağıtmak isteyen aşırı sağcı yaklaşımdır ki bu da İsrail'i milyonlarca Filistinliden doğrudan sorumlu kılacaktır. İkinci yaklaşım ise, "Filistin Yönetimi'nin İsrail'i tanıyan ve güvenlik alanında onunla koordineli bir şekilde çalışan ılımlı bir yapı olarak çalışmalarını, bunun istikrara katkıda bulunacağı ve ordu üzerindeki sivil ve güvenlik yükünü hafifleteceği temelinde" öngören güvenlik yaklaşımıdır.

Abbas'ın çabalarına rağmen, el-Fetih'in kendi içinde muhalefet ortaya çıktı. Zekeriya Zubeydi ve Cemal Havil de dahil olmak üzere önde gelen mahkumların yanı sıra İsrail hapishanelerindeki el-Fetih kadroları, harekatı kınayan açıklamalar yayınladılar. 

Buna ek olarak, üç el-Fetih Merkez Komitesi üyesinin Abbas'ı operasyonu durdurmaya ve diyaloğu sürdürmeye çağırdığı bildirildi. Abbas bu çağrıları reddetti ve askeri bir çözümün tek geçerli yol olduğunda ısrar etti.

Operasyondan önce, ABD Güvenlik Koordinatörü General Mike Fenzel, özel kuvvetlerinin eğitimini hızlandırmak ve malzemelerini desteklemek için dört yıllık 680 milyon dolarlık bir planın tuzağını sallamak için Filistin Yönetimi güvenlik liderleriyle bir araya geldi. ABD'nin taleplerine rağmen İsrail, Filistin Yönetimi'ne ek silah sağlamayı reddetti ve bu silahların İsrail hedeflerine karşı potansiyel kullanımlarına ilişkin endişelerini dile getirdi.

Axios tarafından yayınlanan ayrıntılı bir rapor, Cenin'deki operasyonun Filistin Yönetimi'nin geleceği için çok önemli olduğunu açıklıyor ve ABD Başkanı Donald Trump'a "Filistin Yönetimi'nin güvenilir bir ortak olduğu" mesajını veriyor. Filistinli kaynaklar ayrıca İsrailli ve yabancı medya kuruluşlarına Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın operasyonu desteklediğini ve bunun "Filistin Yönetimi'nin zafer ya da yenilgiyle sonuçlanacağını" söyledi.

Direnişin duruşu

Filistin İslami Cihad liderleri, Cenin, Tubas, Tulkerm ve Nablus'taki bağlı taburlarını hedef alan harekatın tırmandırılmasıyla ilgili endişelerini The Cradle'a iletti. Bu çatışmanın merkezinde yer alan Cenin Taburu silahsızlanmayı reddetti, ancak silahlı görünürlüğü azaltmaya istekli. Buna rağmen, çatışmalar yoğunlaştı ve her iki tarafta da kayıplara neden oldu; ancak tabur, eylemlerinin kaçınılmaz durumlar dışında güvenlik personelini öldürmeyi değil, uyarmayı amaçladığını iddia ediyor.

Grup, Filistin Yönetimi'nin harekatını, İsrail işgalini yatıştırmayı ve savaş sonrası Gazze'yi denetlemeye hazırlanmayı amaçlayan ve aynı zamanda Suudi Arabistan ve İsrail'in dahil olduğu ABD destekli normalleşme anlaşmalarına uyum sağlamayı amaçlayan siyasi güdümlü bir harekat olarak görüyor. İslami Cihad, Ramallah'ın eylemlerini hayatta kalmak için bir mücadele olarak görüyor ve nihayetinde Filistin'deki bölünmeleri derinleştirerek İsrail'in çıkarlarına hizmet ediyor.

Bir iç çatışmadan kaçınmak ve askeri varlığını korumak arasında kalan İslami Cihad, sınırlı silahsızlanma anlaşmaları gibi uzlaşmalar istedi, ancak hepsi Filistin Yönetimi tarafından reddedildi. Hareket, siyasi ve halk baskısının Ramallah'ı geri adım atmaya zorlayacağını ya da İsrail'in müdahalesinin odağı işgale yönlendireceğini umuyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.