ABD Büyükelçiliği'nin Lübnan'daki Kasıtlı Planı

al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ, BERRİ VE MİKATİ’NİN “SAĞLADIĞI İYİMSERLİK” KARŞISINDA KASITLI OLARAK OLUMSUZ BİR HAVA ESTİRİYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

20 Kasım 2024
ABD Büyükelçiliği'nin Lübnan'daki Kasıtlı Planı

Önümüzdeki saatlerde ABD başkanlık elçisi Amos Hochstein’ın Beyrut’a gelişi beklenirken, Lübnan resmi çevrelerinde ateşkes müzakerelerinin geleceği konusunda ihtiyatlı bir hava hâkim. Lübnan’ın Amerikan taslağına bir yanıt hazırlayıp dün öğleden sonra Beyrut’taki Amerikan büyükelçiliğine teslim etmesine rağmen, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, hükümetinin ateş altında müzakere edeceğini vurgulamasının ardından Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Necib Mikati’nin sağladığı iyimserliğin seviyesi düştü. Amerika’nın Beyrut Büyükelçiliği’nin olumsuz haberler sızdırmaya düşkün olduğu bir düzlemde yaşanan şey ek bir baskı olarak değerlendirildi ve bu sızıntıların arkasında taslakta değişiklik yapılmasının sonrasında İsrail’in taslağı reddetme ihtimalinin olduğu ve dolayısıyla bir anlaşmaya varılamaması durumunda da Lübnan’ın sorumlu tutulmaya çalışıldığı anlaşıldı.

Konuya vakıf kaynaklar, Hoechstein’ın ziyaretinin ertelenmesi ihtimaline ilişkin dün çıkan söylentilerin, Lübnanlıların cevabının henüz Avkar’daki ABD Büyükelçiliği’ne ulaşmamasından kaynaklandığını ifade ettiler. Şuna da işaret etmek gerekir ki bu süre zarfında Lübnanlı yetkililerin Hoechstein ile temasları durmadı ve buna -yeni Amerikan başkanının 20 Ocak’ta göreve başlamasının ardından yetki alanına bir ateş topu yuvarlama bağlamında Joe Biden yönetiminin, Hoechstein’in görevini başarısız kılmak adına manevralar yapacağı yönündeki yeni korkuların ortasında- Başbakan Necib Mikati’nin ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ekibindeki yetkililerle, yeni yönetimin Hochstein’ın yüklendiği misyona verdiği desteğin boyutunu araştırmak için yaptığı telefon görüşmeleri eşlik etti.

Her ne kadar Amerikalı, İsrailli ve Lübnanlı taraflar taslağı açıklamamakta ısrar etseler de taslağın 12’den fazla madde içerdiği, yaklaşık beş sayfadan oluştuğu ve 1701 Sayılı Kararın ateşkes projesinin temelini teşkil etmesine rağmen mezkûr maddelerden ikisine bir karşılık veremediği ortaya çıktı. Bu maddelerden biri taslağın her iki taraf için de bir hak olarak kabul edilmesi çağrısında bulunduğu meşru müdafaa ilkesi ile ilgili; diğeri ise kararın uygulanmasını sağlayacak denetim komitesine üye olunması ile alakalı. Lübnan, “meşru müdafaa hakkının” uluslararası yasalarda yer aldığına ve dolayısıyla savaşı bitirecek bir anlaşmaya ekstradan dahil edilemeyeceğine inanıyor. İsrail’in bu konudaki ısrarı ise “daha sonra girişeceği herhangi bir eyleme, BM Anlaşması kapsamında meşruiyet kazandırma” arzusunu yansıtıyor ki Lübnan böyle bir şeyi kesinlikle reddediyor. Denetim komitesine gelince Lübnan’ın, İngiltere ve Almanya’nın üyeliği ve çalışma mekanizması konusunda çekinceleri var. Ancak kaynaklar, ikinci maddeye ilişkin tartışmanın birinciye göre daha az karmaşık olduğunu belirtiyor.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Necib Mikati’nin kaynakları olumlu bir atmosfer yansıtmaya istekliyken ve Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’ın taslağa olumlu yaklaştığına işaret ederken; işgalci Siyonist İsrail’in Başbakanı, parlamentodaki (Knesset’teki) Dışişleri ve Güvenlik Komitesi toplantısında “İsrail ordusunun hareket özgürlüğü” ve Suriye’den silah girişinin engellenmesi talebini vurgulayarak anlaşmanın tatbikinin mümkün olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Hizbullah’la mücadele konusunda bize üç seçenek sunuldu. Ne var ki benim dördüncü bir seçeneğim vardı; füze yeteneklerini yok etmek... Hizbullah’ın yeteneklerinin yeniden gelişip büyümesini engelleyeceğiz.”

Anlaşmazlık “meşru müdafaa” maddesinde düğümleniyor. Netanyahu, bu maddeyle Hizbullah’a karşı “önleyici saldırı” hakkını koparmak istiyor.

Bu açıklamaların ardından Ayn et-Tineh ve Saraya’yı ziyaret edenler, Amerikan başkentinden esen olumlu rüzgârın ardından iyimserlik oranının %60’ı aştığını dile getirirken Nebih Berri’nin, “Pişmeden yemek hazır, demeyin; işler son haliyle değerlendirilir.” sözü aktarıldı.” Mümkün olan en kısa sürede ateşkese varılması umudunu dile getirip cevaplarının olumlu olduğunu vurgulayan Başbakan Necib Mikati ise Katar el-Arabi kanalına verdiği röportajda şunları söyledi: “Hochstein Lübnan’ı ziyaret edecek ve muallakta kalan konular yüz yüze çözülecek.” “Lübnan’ın Amerikan taslağına yanıtı olumluydu; ancak bazı noktaların tartışılması gerekiyor ve mümkün olan en kısa sürede ateşkese varmayı umuyoruz.”

Berri ve Mikati’nin pozisyonları, ABD büyükelçiliğinin, olumsuz bir atmosfer meydana getirmesi ve “Lübnan’ın değerlendirmeleri farklı şekillerde anlaşılmaya müsait; görünüşte müspet ama aslında anlaşmayı boşa çıkarıyor. Hizbullah ise halen 1701 Sayılı Kararın bütünüyle uygulanmasına yönelik mekanizmayı atlatmasını engelleyen en hassas hükümlerden kendisini korumaya çalışırken mezkûr değerlendirmelerle çözüm adına ortaya konmuş en ciddi fırsatı akamete uğratma noktasında Lübnanlıların gözünde kendini tezkiye edip çalışmaların başarısızlığı ile alakalı topu İsrail’in sahasına yuvarlamayı hedefliyor.” diyerek müzakerelerin sonuçlarına ilişkin şüphe uyandırmasının ardından geldi.

Lübnanlı resmi kaynaklar, Amerikan büyükelçiliğinden sızdırılanları yorumlama sadedinde şunları söyledi: “Resmi müzakerecinin devamlı temkini, düşman hükümetinden gelebileceklerle sınırlı değil; özellikle de Biden yönetimi, Netanyahu ile normal bir ilişki kurmanın yolunu bulamıyorken Amerikan tarafının kendisi de İsrail’e baskı uygulama konusundaki acizliğini örtbas etmeye çalışıyor.” Bu bağlamda Netanyahu’nun, dün Biden yönetimine Gazze’deki güçleri tarafından yürütülen operasyonlarla ilgili birkaç kez meydan okuduğunu açıklama hususunda çok net olduğunu ve İsrail’in, Lübnan’da yürüttüğü güvenlik operasyonları hakkında Hizbullah’a bilgi sızması korkusuyla Amerikalılara bilgi vermediğini belirterek ABD yönetimine yönelik bir güven krizinden de bahsettiğini hatırlatmakta fayda var.

İşgalci Siyonist düşman, ateş altında müzakere yaptığını açıklaması ile beraber Hizbullah’ın medya ilişkileri sorumlusu Muhammed Afif’i Beyrut’un göbeğinde suikastla şehit etmesinin ve önceki gün Mar İlyas Caddesi’nde korku yaymayı amaçlayan bir saldırı düzenlemesinin ardından dün el-Belat sokaktaki bir sivil hizmetler merkezine saldırı düzenledi ve “Hizbullah’ın operasyon odasını” hedef aldığını söyleyerek beş kişinin şehit düşmesine yol açan cürmünü meşrulaştırmaya çalıştı.

Ne var ki İsrail’in istihbarat birimlerinden Birim 8200’e yakın Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerden, “Beyrut’a yönelik saldırıların, Hizbullah’ın ateşkes anlaşmasını kabul etmesi adına baskıyı artırmak amacıyla yoğunlaştığını” aktardı. Ayrıca Amerikalı yetkililerden İsrail’in, Biden yönetiminden Lübnan’da hareket özgürlüğünü garanti altına almasını da talep ettiği belirtildi.

İsrail Ordu Radyosu da “Lübnan’la anlaşma kapsamındaki Amerikan garanti mektubu” adını verdiği bir şeyi ortaya çıkardı. Mektuba göre ABD, Siyonist varlığın Lübnan’daki doğrudan tehditler karşısında özgürce hareket etmesini olmazsa olmaz görüyor ve işgalci varlığın Lübnan’da engellenmesi ertelenemeyecek tehditlere karşı eyleme geçme hakkını destekliyor.

İsrail’in “Kan” kanalı ise Hochstein’ın kara sınırlarındaki ihtilaflı noktalar dosyası da dahil olmak üzere Lübnan cephesine ilişkin birçok konuyu görüşeceğini ve anlaşma kapsamında bu konunun görüşülmesine başlanması için takvimlerin belirleneceğinin de netleştiğini ortaya çıkardı.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.