Kiminle Savaştığımızı Biliyor Muyuz?

İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “KİMİNLE SAVAŞTIĞIMIZI BİLİYOR MUYUZ?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

05 Ekim 2024
Kiminle Savaştığımızı Biliyor Muyuz?

Binyamin Netanyahu, görünüşe çok önem veren tiplerden biri; ama bu onun hödük olduğu anlamına gelmiyor. Aksine otuz yıl boyunca arenada kalmayı başarmış başarılı bir aktör. İçinden geçtiğimiz süreçte ise farklı düşünüyor ve kendisini büyük İsrail’i kuran bir kahraman olarak hafızalara kazıyacak kazanımın peşinde koşuyor.

Siyonist işgalci varlığın başbakanı, efsanelere kesin kes imanlı bir evde çocukluk yıllarını geçirdi. Siyasi hayata atıldığı dönemde ise Aşkenaz Yahudilerinin tarihi konusunda uzmanlaşmış bir akademisyen olan babası Benzion Netanyahu’ya daha da çok bağlandı ve babasının Revizyonist Siyonizm’in kurucusu Ze’ev Jabotinsky hakkındaki hikayelerini tekrar etmeye başladı. Siyonizm’in delisi olan genç siyasetçi, çok melankolik ve mutaassıp bir atmosferde yaşadı. Babası, aşırı görüşleri ve Araplara ve Müslümanlara olan açık nefreti nedeniyle kendisini herkesten izole etmiş ve hatta dünyadaki Yahudilerin İsrail’e zorla göç ettirilmesi politikasına karşı çıkan Yahudilerin öldürülmesine bile bulaşmış bir adamdı.

“Bibi” evden uzakta “yaramaz” bir çocuktu. Amerika Birleşik Devletleri’nde geçirdiği yıllarda büyük kazanımlar elde etti.

Akıl hocasından yani öz babasından miras aldığı en önemli şey ise David Ben-Gurion’un taksim kararını kabul etmesi ve Filistin topraklarının bir kısmına rıza göstererek Yahudilerin vaat edilen devletinin kalbi olduğuna inandıkları Yahudiye ve Samiriye’yi (Batı Şeria) terk etmesinden ötürü saf Yahudiliğe ihanet ettiği inancıydı.

Netanyahu, yaşı ilerledikçe inanç sistemini -başka Yahudilerin aksine- ritüeller aracılığıyla değil, ideolojik kavramlar biçiminde dışa vurdu. Bu insanların yaptıklarını beğenmiyor ama yine de onları kendi fikrine hizmet eden askerler olarak görüyordu. Şu anda adamın aklındaki tek şey, kendisinin, yani “yeni İsrail’in” kurucusunun kutsanacağıdır! Evet, biz şu anda böyle bir adamla savaşıyoruz.

Netanyahu’nun yaklaşık bir yıldır yaptıkları; İsrail’in siyaset, güvenlik ve ekonomi mutfağının en önemli karar vericilerinden oluşan bir ekibin yardımı ile hazırladığı bir programa göre ve Amerika ve Batı’nın mutlak desteğiyle gerçekleşiyor. Bu program İsrail’in bölgedeki mutlak liderlik konumunu kanıtlaması için onlara göre altın bir fırsat. Bu konum, kimsenin müsaadesiyle değil; Filistin’deki, Lübnan’daki halklardan ve Kudüs’le, Filistin’le ilgili olduğuna inanan herkesten zorla koparılan bir konum. Aslında bu konumu, doksanlı yıllarda Amerika, Filistinlilerle bir anlaşmaya varması halinde İsrail’e vaat etmişti. Netanyahu’nun kendisinin teslimiyet olarak değerlendirdiği bu anlaşma, Netanyahu’nun ekibinin, anlaşmanın İsrailli kahramanı İzak Rabin’i ve sonrasında da Filistinli kahramanı Yasir Arafat’ı öldürmesiyle buharlaşmaya başladı.

İran’ın destek verdiği Filistin, Lübnan, Yemen ve Irak’ın gelip hesapları alt üst etmesine kadar İsrail’in, Araplar ve Müslümanlarla dört başı mamur bir barışa doğru canı gönülden ilerlediğini söyleyen siyonizme teslim olmuş Lübnan, Filistin ve Körfez’deki bazı politikacılar tarafından bugün yaşananlar basite indirgenebilir. Doğrusu bu insanlar, işgalci İsrail’in şu anda yaptıklarına bir gerekçe bulmayı başarıyor ve siyasetçiler, medya figürleri, entelektüeller ve akademisyenlerinden oluşan tam teşekküllü bir ekip oluşturuyorlar. İsrail’in, tüm Direniş Ekseni’ne karşı tam bir zafer elde etmedikçe gerçekleşemeyecek siyonist siyasi projenin bir parçası olduklarını da artık saklamakla ilgilenmiyorlar. 

Bugün, Gazze’deki esirleri geri getirmek ya da kuzey kolonilerindeki yerleşimcileri evlerine döndürmek veya direnişe bağlı grupları vurmak gibi lokal bir şeyin bu savaşın asıl hedefi olmadığının, başkalarından önce bizim için netleşmesi gerekiyor. Amerika, İngiltere ve Avrupa’nın başını çektiği sömürgeci Batı’nın ve onlarla birlikte Arap normalleşme grubunun işgalci varlıktan istediği misyonu Siyonist varlığın üstlenerek tüm devletleri, güçleri, grupları, yetenekleri… ve hatta destekçileri ile Direniş Ekseni kabusundan kurtulmak bunlar için tek ve açık hedeftir. Bu ancak diğerini yani başkasını öldürme inancına sahip olanların başarabileceği bir misyondur ve bugün bu misyon, zamanımızın manyağı Binyamin Netanyahu tarafından hayata geçirilmektedir. Netanyahu yalnız değildir; aksine apaçık suçlarını alkışlayan Siyonist varlığın sosyal, kültürel ve ekonomik gruplarının elitleri tarafından desteklenmektedir. En yüksek derecede sabır ve sebatla ve direnişçilerin, bütün bir bölgede “direniş kabusunun” dileğini düşmanların gözünde canlı tutacak iradeye sahip olduğuna dair inançla direnmekten başka bu delilikle yüzleşmenin başka bir yolu da yoktur. 1982 Yazında Lübnan’ın şahit olduğu kutlamaya benzer bir kutlama için hazırlık yapanlara gelince, tarihten ders almayan bu tür manyaklara da söylenecek bir söz artık kalmamıştır.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.