İsrail’deki iç anlaşmazlıklar, her bir tarafın hükümet koalisyonundan veya “savaş kabinesinden” ayrılmakla tehdit edeceği kadar kötüleşiyor. Böyle bir şeyin olması durumunda koalisyon veya kabine çöker ki bu da Binyamin Netanyahu için ölümcül bir darbe olur.
Başbakanın “acil durum hükümeti”ndeki yeni ortakları Benny Gantz ve Gadi Eisenkot, kendi siyasi hesapları için yeni bir takas anlaşmasını engellediğini tespit etmeleri halinde koltuklarını terk etmekle tehdit ederken, aşırı sağcı müttefikleri Itamar Ben Gvir ve Bezalel Smotrich, Netanyahu’nun kendileri için “tatmin edici olmayacak” bir takas anlaşması yapması halinde hükümetten çekilme tehdidinde bulunuyor. Benny Gantz ve Gadi Eisenkot’un yanında hükümetin dışından, muhalefet lideri Yair Lapid duruyor ve bir taraftan hükümetin devrilmesi ve İsrail parlamentosu Knesset'teki güvenin geri çekilmesi çağrısında bulunurken, diğer yandan da aşırı sağcı müttefikler Itamar Ben Gvir ve Bezalel Smotrich terk edilip Lapid ve partisinin onların yerini alması halinde Netanyahu’ya “siyasi güvenlik” teklifinde bulunuyor ki böylece anlaşma yoluna girmek istemesi durumunda hükümet, siyasi olarak korunaklı bir şekil almış olacak. Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in bölge gezisine Suudi Arabistan’dan başladığı ABD’ye gelince, ABD yönetimi ile Netanyahu arasındaki çatışmaların ileri boyutlara ulaştığı açık. Bu, Amerikan gazetesi Politico’nun aktardığı Başkan Joe Biden’ın kapalı kapılar ardında Netanyahu’yu “kötü, çılgın bir adam” olarak tanımladığı ve “Netanyahu’nun ABD’yi Ortadoğu’da topyekûn bir savaşa sürükleme çabaları” konusundaki endişelerini dile getirdiği konuşmasında çok net bir biçimde ortaya çıkıyor. Biden’ın sözcüsü gazetenin açıklamasını yalanlasa da bu bir “protokol” ve bağlayıcı görgü kurallarından öteye geçmez; çünkü ABD Başkanı bu ifadeleri kullanmamış olsa bile açıkça bu minvalde hareket ediyor.
Washington’un İstediği Ne?
Washington, İsrail’i gerçek başarılara ulaştırmadan savaşı tamamen bitirmek istemiyor. İsrail’in bu başarıları elde edemediğine inanıyor ve aynı zamanda bölgenin, bu bölgede “düzenlediği” şeylerin çoğunu alt üst edebilecek büyük bir patlamaya giderek daha da yaklaştığını hissediyor. Burada konuşlandırılan kuvvetlerinin herhangi bir büyük savaşta kesin hedef olacağı da cabası. Bunun örnek bir sunumunu da Ürdün’ün kuzeyindeki Amerikan üssünün bombalanmasında 3 askerin ölmesi, 40’a yakın askerin de yaralanmasıyla tecrübe etti. Bunu göz önünde bulundurarak ABD yönetimi, savaşta kazanamasalar da tüm tarafların en azından kaybetmediklerini söyleyebilmelerini sağlayacak bir çıkış yolu arıyor. Ancak aynı zamanda Washington, daha geniş stratejik çıkarlarına hizmet edecek ve İsrail'i, savaşı daha sonra bitirmenin artan maliyetinden hatta İsrail için varoluşsal riskler oluşturabilecek yollardan uzak tutacak bir çıkış sürecini de netleştirmeyi hedefliyor.
Bu noktada Suudi Arabistan’la büyük silah anlaşmaları yapılmasının ve “Suudi nükleer projesi” olarak bilinen şeyin yürütülmesinin yanı sıra Filistin Yönetimi'nin bir miktar güçlendirilmesi ve Batı Şeria’da İsrail tarafından yerleşimlerin engellenmesi gibi makul karşılıklarla Suudi-İsrail normalleşmesine ilişkin Amerika’nın savaş öncesi planlarına dair sözleri anlaşılır hale geliyor. ABD Aksa Tufanı’nın ardından en önemlisi normalleşme olan savaş öncesi planlarını tamamlayarak Tufan’ın etkilerini hafifletmek için bir arayışa girdi. Ne var ki bunun şimdi gerçekleşmesi için savaşın getirdiği yeni gerçekler ve Gazze Şeridi’nin en büyük kapılardan sahneye girmesi nedeniyle Amerikalıların artık daha büyük bedeller ödemesi gerekiyor. Binaenaleyh ABD yönetimi “iki devletli çözüm” yolunun yeniden tesis edilmesini önerdi. Evet, Biden’ın ve Demokrat Parti’nin tökezleyen seçim kampanyasına fayda sağlayacak ve kendisi için büyük bir şeye dönüşen Suudi Arabistan’la normalleşmeyi birincil hedef olarak gören Netanyahu’yu tatmin edecek şekilde bu yılın yazında Suudi-İsrail normalleşme projesine geçişe hazırlık amacıyla savaşı birkaç ay boyunca “soğutmanın” aciliyeti de buradan kaynaklanıyor.
Çözüm
Planın başarılı olabilmesi için bazı yollar var ki Amerikalıların bütünüyle bu yolları kontrol etmesi mümkün değil. Dolayısıyla planın başarısı temelden tehdit altında. Karşı karşıya kaldıkları gerçek kriz, Netanyahu ve müttefiklerinin bir grup temel meseledeki katı tutumunda yatmakta. Bunların en öne çıkanları ise şunlar:
- Gazze Şeridi'ndeki gerilimin azaltılması ve savaşın sona erdirilmesi.
- “İki devletli çözüm” çabalarıyla uyum.
- Batı Şeria'daki yerleşim çalışmalarının dondurulması.
Amerikalılar, Netanyahu’yu tecrit etmenin ve yönetimden çekilmesini sağlamanın zorluğunun yanı sıra Siyonist varlığın başbakanının bir politikacı olması ve yıllardır kendisini gayet iyi tanımaları sebebiyle “uysallaştırma”, ikna ve gözdağı yollarıyla uzlaşmacı çözümler bulmaya ikna etme olasılığına inanırken, Ben Gvir ve Smotrich'i aşılması zor iki büyük engel olarak görüyorlar. Buna binaen bir süre önce inatçı ve korkak kişileri ehlileştirmek, engelleri kaldırmak veya aşmak için İsrail hükümeti üzerinde çeşitli baskı yolları oluşturmak adına adımlar atmaya başladılar. Şu ana kadar ortaya çıkanlardan anlaşılan bu. Mezkûr yolların en öne çıkanları ise şunlar:
- Savaşın ilk günlerinden itibaren karar alma dengesinin kontrol edilmesi ve Netanyahu’nun belirli durumlarda dizginlenmesi için Gantz ve Eisenkot’un “acil durum hükümeti”ne dahil edilmesi ve sonrasında da Netanyahu ve müttefiklerinin varsayılan takas anlaşmasını kasıtlı olarak engellemeleri halinde işin sonunda bu ikisinin istifalarını gündeme getirme yönündeki çabalar.
- “İki devletli çözüm” yolunu destekleyen, Amerika’nın tavrını benimseyen, bu görüşe karşı çıkanı yani İsrail hükümetini, başta Batı olmak üzere uluslararası iradeye karşı “sapkın” olarak gösteren ve gelecekte izolasyonla tehdit eden bölgesel ve uluslararası bir kamuoyunun oluşturulması.
- Özellikle Gazze Şeridi’ndeki tutsakların aileleriyle birlikte sokaklarda gösterilere kademeli olarak geri dönmek suretiyle Netanyahu ve hükümetine karşı çıkan siyasi hareketi yeniden aktive etmek.
- Ben Gvir ve Smotrich’e doğrudan bir mesaj niteliğinde Batı Şeria’daki bazı yerleşimcilere yaptırımlar uygulamak, onları kişisel olarak yaptırım listelerine dahil etme ve gruplarını kuşatma olasılığıyla tehdit etmek.
- Netanyahu’ya aşırılıkçı müttefiklerini tehdit edebileceği ve aşırılıkçı senaryolarda buna mecbur kalırsa kullanabileceği bir kart verecek biçimde Lapid’i Netanyahu’ya siyasi bir güvenlik ağı sağlamaya hazır olduğunu ifade etmeye teşvik etmek.
Neticede bu yolların bir kısmı diğer bir kısmına paralel olarak ilerlemekte ve kimi zaman da nihai hedefe yani bir dizi küçük İsrail hedefinin de dahil olduğu büyük bir Amerikan kazancına ulaşmak için birleşmekte.
Kudüs Haber Ajansı - KHA