Muhaliflerinin, Lübnan İslami Direnişi’nin İsrail işgaline karşı gerçekleştirdiği saldırıların etkinliğini sorgulayarak bulanık sularda balık avlama fırsatını yakaladığı bir ortamda, İsrail'in Gazze'ye yönelik imha savaşının ilk gününden itibaren dünyanın dikkati, topyekûn savaş ilan etme çağrılarıyla karşı karşıya kalan Hizbullah'a çevrildi.
Ancak hem dostların hem de düşmanların bilmediği şey, Hizbullah'ın bu dönemde yaptığının sadece sınırlı belli bir savaş olmadığıdır. Aksine Hizbullah, içinde bulunduğumuz çağın en tehlikeli, en zor ve en karmaşık savaşı olarak kabul edilen “akıllı savaşlar” türünden tamamen farklı, gerçek bir savaş yürüttü; özellikle de işgalci İsrail, bu savaşta benzeri görülmemiş bir yolla yapay zekayı kullanmışken.
Hizbullah geleneksel savaşlardan akıllı savaşlara nasıl geçti?
Geçen on yıllar boyunca İslami Direniş, elektronik alanda uzmanlık elde etme ve güç biriktirme konusunda ilerleme kaydetti ve “temassız savaş” denilen yeni nesil “elektronik savaşa” girebilecek hale geldi.
Bu tür bir savaş büyük bir donanım ve hazırlık gerektirse de Hizbullah, modern savaşlara, özellikle de düşmanın elektronik saldırı planlarına karşı koymak ve bunların etkinliğini engellemek için kullanılan teknolojilere olağanüstü bir hızla uyum sağladı.
Bu amaçla İslami Direniş, tarihinde ilk kez, güney cephesinde (Gazze'ye destek için) yaptığı savaşlarda geleneksel ve akıllı savaş kavramlarını birleştirerek yani Lübnan cephesinde olup bitenlerden düşmanın gözlerini perdelemek adına İsrail'in; casusluk, dinleme ve gözetleme faaliyetlerine karşı koymak için gelişmiş elektronik araç ve ekipmanları kullanmanın yanı sıra güdümlü füzeler (cornet vb.), patlayıcı cihazlar ve toplar gibi geleneksel araçlara odaklanarak yeni bir deneyim alanına girmiştir. Sonuç ise:
A- Kapsamlı başarılar elde edilmesi, özellikle de işgalin (sınır şeridi boyunca) temel dayanağını dinleme cihazları, termal ve kızılötesi gözetleme kameralarının oluşturduğu casusluk faaliyetinin önemli ölçüde sekteye uğratılması.
B- İşgale ait elektronik ekipmanların elektronik engelleme ile susturulması.
C- Güdümlü füzelerle elektronik ekipmanların imhası.
Hizbullah’ın engellemeyi başardığı işlemler ve yok etmeyi başardığı elektronik hedefler ise şöyle özetleniyor:
1- İşgalin Cel el-Alam ve Ras en-Nakura sahalarında kurulu olanlar gibi yüksek ve ultra yüksek frekans aralığında çalışan kablosuz iletişim sistemleri ve araçları.
2- Deniz ve hava seyrüsefer sistemleri ve araçları (Nakura ve Şeba Çiftlikleri).
3- Çeşitli radar cihazları ve istasyonları (sınır şeridi boyunca).
4- Ateşleme ve kablosuz infilak ettirme yönetim cihazları ve güdümlü füzeleri yönlendirme araçları (direniş tarafından vurulan veya yok edilen tüm kışlalarda mevcuttur).
İsrail’in Hizbullah'a karşı kullandığı akıllı savaş araçları:
Güney Lübnan'da Hizbullah, işgal ordusunun tespit ve keşif cihazlarının yanı sıra askeri teçhizat ve insansız hava uçakları cinsinden ordu düzeyinde en son ve benzersiz teknolojilerini kullandığı akıllı ve şiddetli bir İsrail savaşıyla karşı karşıya kaldı. Amaçsa direnişin hareket kabiliyetini felç etmek, işgal askerlerini, mevzilerini ve kışlalarını hedef almasını engellemek ve böylece direnişçilere herhangi bir operasyon yapmadan önce önleyici saldırılar yapmaktı.
Bu amaçla Siyonist İsrail, 180 derece tarama yapan farklı tipte akıllı radarları çalıştırdı. En önemlisi, bu radarların etkili menzili 6 kilometreydi.
Buna ek olarak işgal ordusu, gözetleme, direnişçilerin hareketlerini dikkatle izleme ve onlara ateş etmek için nişan alma görevlerinin yanı sıra saha istihbaratı bilgilerini toplamak ve kendisine tehdit oluşturan askeri direniş faaliyetlerini tespit etmek amacıyla en iyi görüş ve fotoğraf araçlarıyla donatılmış gelişmiş keşif ve silahlı insansız hava araçları filosu kullandı.
Bu nedenle İsrail, insansız platformlarının Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılarda kullanılacağını duyurdu. Evet, işgal onlarca yıldır gözetleme ve casusluk amacıyla gelişmiş insansız hava araçlarını kullanıyordu; ancak yakın zamanda bu insansız hava araçlarını anında hedef almaları için füzelerle desteklediğini kamuoyuna açıkladı.
Heron TP uçakları, Lübnan semalarında ve güneyde 24 saat yüksek irtifalarda uçarak saldırı ve fotoğraf görevlerini birleştirerek direnişe karşı savaşta önemli bir rol oynadı. Bu uçaklar İsrail'in en büyük keşif uçağı olarak kabul ediliyor ve Gazze gibi bir alanı kuzeyden güneye kadar tamamıyla saniyeler içinde kapsamasıyla öne çıkıyor. Ayrıca taşıdığı büyük miktarda yakıt nedeniyle aralıksız 10 saatten fazla uçabiliyor.
İsrail Hava Kuvvetleri’nin internet sitesi “IAF”ye göre Heron uçakları, fırtınalı zamanlarda bile Hava Kuvvetleri’nin hedef bankasına sürekli olarak hedef sağlıyor. Bu uçağın bir filosu şu ana kadar binlerce hedef toplamış durumda.
Buna rağmen Hizbullah’a ait unsurlar; gizlenme, aldatma ve kamuflaj becerilerindeki ustalıkları sayesinde, kendi taktikleriyle bu uçakların akıllı özelliklerini aştılar. Böylece işgalin sabit ve hareketli hedeflerini vurmaya devam ettiler, hatta “Hermes 450” gibi çeşitli modellerden bazılarını karadan havaya füzeyle vurmayı başardılar.
Sadece bu da değil, Hizbullah, işgalin kuzey Filistin'deki direniş unsurlarının sahadaki hareketlerini tespit etmek için tasarlanmış akıllı sistemlerini bozma ve aşma konusunda benzersiz bir başarı elde etti. Burada İsrailli ASIO Technologies firmasının yakın zamanda tanıttığı LYNX (Vaşak) adı verilen termal görüntüleme sisteminin askerler tarafından bireysel olarak kullanılmak üzere tasarlanan yeni versiyonundan bahsediyoruz.
Şirkete göre işgal, Hizbullah’ın bulunduğu yerleri tespit etmek, belirlemek; diğer güçleri ve ateş gücünü savaş alanındaki Hizbullah üyelerine doğru, dikkatli bir şekilde yönlendirmek için sistemi Lübnan sahasındaki özel birimler arasında kullandı. En önemlisi, bu sistem, hedef grup veya konum ile ateş gücünün etkinleştirilmesi arasındaki süreyi kısaltmak için artırılmış gerçeklik teknolojisini kullanıyor. Ayrıca sistemde çok güçlü yönlendirme sensörleri ile entegre edilmiş gündüz ve gece sensörleri bulunmakta.
Merkava Barak tankları ve akıllı teknolojiler
Son çatışmalar sırasında Hizbullah, 5 yıllık bir geliştirme sürecinin ardından geçtiğimiz Eylül ayında hizmete giren modernize edilmiş ve “Barak” diye adlandırılan beşinci nesil Merkavaları kolay bir av haline getirdi ve parçaları, dünya çapında milyonlarca izleyicinin gözü önünde güdümlü füzelerinin saldırıları sonucunda her yöne havada uçuştu.
Böylece tankın komutanını, çevresini tam olarak görebilmesi ve devam eden savaş hakkında bilgiler sunması için bir savaş uçağı pilotunun kaskına benzer şekilde “Elbit” şirketi tarafından geliştirilen bir kaskla desteklemek gibi Hizbullah'ın bu tanklara erişme ve onları hedef alma yeteneğini sınırlamak adına tankın donatıldığı tüm teknolojiler başarısız oldu. Ironvision/demir-görüş olarak adlandırılan bu kask, mürettebatın, aracın zırhını görmesine olanak tanıyan bir suret oluşturuyor ve askerlerin klasik tankların görünürlük sınırlamalarını aşarak görev verimliliğini ve güvenliğini artırmasına yardımcı oluyor. Burada tankın nitelikleriyle ilgili sözler şirkete aittir.
En büyük skandal ise, yapay zekâ yetenekleri yardımıyla kafayı hareket ettirerek 360 derece tarama yapabilen ve hedefleri gerçek zamanlı olarak tespit edebilen bu kask sisteminin, direnişin füzelerini fırlatılmadan önce tespit edememesiydi.
Diğer bir sorun ise, özellikle de gelen füzelerin radarla tespit edilmesi ve rotalarının tahmin edilmesine olanak sağlayan ve kendisine doğru gelen füzeyi vurup tanktan uzakta patlatmak için mermiye benzeyen metal toplar fırlatan rampalar içeren Trophy sistemi olarak bilinen Windbreaker sistemi ile donatıldığı halde tankın kendisine doğru gelen Hizbullah füzelerini püskürtememesinde karşılık buldu.
9900 Numaralı Birlik ve uydular
Hizbullah ile işgal ordusu arasındaki beyin savaşı, işgalin güney Lübnan'daki savaş alanında yapay zekaya bel bağlamasının ardından direniş unsurları ile İsrail elit istihbarat birlikleri arasındaki büyük çatışmada zirveye ulaştı. Sonuç olarak İsrail işgal ordusunun 9900 numaralı gizli birliğinin gökyüzündeki pilotlarla orduyu destekleyerek savaşa girmesiyle savaş çok boyutlu ve net bir hal aldı.
İki taraf arasındaki çatışmalar, 9900 Numaralı Birlik tarafından sağlanan, askeri amaçlara uyarlanmış çok çeşitli sivil platformlarca beslenen yeni bir teknolojik çağa tanıklık etti.
Savaşlar sırasında birlik, 3 boyutlu haritaların çiziminin ve savaş alanındaki güçler ile karar vericiler için bu bilgilerin yorumlanmasının yanı sıra uydulardan ve AWACS (komuta ve kontrol) uçaklarından coğrafi veriler dahil görsel istihbarat toplamaktan sorumluydu.
9900 Numaralı Birlik tarafından hazırlanan üç boyutlu haritalar hem karadaki birliklerin hem de savaş pilotlarının, savaş alanına gitmeden önce bile güney arazisinin tam resmini görmesine olanak tanıdı.
Üstelik bu görüntülerin ve haritaların kalitesi, işgal güçlerinin toplanan tüm istihbarat bilgilerini gerçek zamanlı olarak tabletlerinde görmesine olanak tanıdı. Bu sebepten birlikteki kıdemli bir yetkili, “Sürekli çalışan görsel zekâ, anormallikleri ve değişiklikleri görmemize olanak tanıyor.” dedi ve bu değişikliklerin daha sonra güncel bir istihbarat resmi sağlamak için analiz edildiğini sözlerine ekledi.
Hizbullah, 9900 Numaralı Birlik ve onun akıllı yetenekleriyle nasıl başa çıktı?
Doğrusu, elindeki tüm akıllı savaş araçlarıyla 9900 Numaralı Birlik, Hizbullah'ın elindeki tüm İsrail hedeflerini vurma kararlılığına engel teşkil edemedi. Bu nedenle direniş, planlarını hayata geçirmenin önündeki her türlü zorluğu ve engeli ortadan kaldırdı.
Direnişçiler karmaşık çevre ve koşullarda savaşmalarına rağmen, çoğu zaman havadan ve hatta ağaçlar gibi doğal herhangi bir örtüden yoksundular. Askeri görevleri çoğu zaman şehitliğe daha yakındı. Buna rağmen karşılaştıkları yakın tehlikelere uyum sağlamayı, 9900 Numaralı Birlik’in gözlerinden ve onun akıllı yeteneklerinden kaçmayı, çoğu zaman onu kandırmayı ve hava, uzay ve kara araçlarının ve vasıtalarının takibini ve iz sürmesini sınırlamayı başardılar.
Direnişçiler, görünmez hayaletler gibiydi. Siyonist işgalciler, direniş askerlerinin dikenli teller boyunca nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacaklarını bilemiyorlardı. Daha sonra direnişçiler, füzenin tankın gövdesine çarpması veya askerlerinin toplantılarına ölümcül bir konuk halinde gelmesi dışında saniyeler içinde gözden kaybolurlardı.
En önemlisi Hizbullah, 9900 Numaralı Birlik’in subaylarının, güçlerinin, direniş unsurlarının kendilerini nerede hedef alabileceğini gerçek zamanlı olarak bilmesinden veya İsrailli pilotun füzesini hangi açıklığa doğrulttuğunu tam olarak bilmesinden duyduğu gurur -özellikle de birimin tüm üyelerinin otizm spektrumundan muzdarip olması ve uydu görüntülerini ve haritaları analiz etme, yorumlama ve anlama konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahip olması nedeniyle- krizlerini artıran bir hayal kırıklığına ve hezimete çevirdi.
Böylece, İsrailli yerleşimcilerin korunmasına büyük ölçüde yardımcı olmak yerine, özellikle kuzeydeki yerleşim yerleri, gaspçı sakinlerinden arındı ve işgal ordusundaki hiçbir birliğe benzemediği bilinen bu birlik, mağlup ve başarısız olan diğer birliklere katıldı.
Son tahlilde İsrailli ve Amerikalı uzmanlar direnişle ilgili görüşlerini şöyle özetliyor: Hizbullah, düşmanın bakış açısına ilişkin bilgisi, farkındalığı ve yönelimlerinin mantığını analiz etme becerisine sahip olmanın yanı sıra faaliyet gösterdiği ortamı anlama konusunda yetenekli, eğitimli, koşullara ve değişkenlere uyum sağlamaya muktedir bir örgüt olduğunu kanıtladı. Buna göre bu özellikler, Hizbullah'ın bilinen ve savaşa yönelen diğer ordular gibi olmadığını bilakis bir sonraki savaşa uygun şekilde hazırlanmaya çalıştığını doğruluyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA