Direniş, Gazze'ye yönelik saldırıların devam etmesi halinde ateş altında hiçbir müzakerenin ve esir değişiminin yapılmayacağı yönündeki tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Peki Siyonist işgal, savaşın yeni başlıklarını nasıl değerlendiriyor?
Direnişin, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin herhangi bir müzakerenin yeniden başlatılması adına belirlediği açık koşullar, “İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları devam ettiği sürece ateş altında hiçbir surette müzakere de yok; esir değişimi de yok.” ifadelerinde karşılık buldu.
Hamas’ın esirler dosyasından sorumlu yetkilisi Zahir Cebbarin, el-Meyadin'e, saldırıların ve bu savaş suçlarının durdurulmasına yönelik görüşmelerin dışında bir müzakere olmadığını vurgulayarak “Bırakın, kıran kırana bir savaş olsun!” dedi.
Direniş, meselenin artık bir esir meselesi olmaktan çıkıp Filistin meselesinin kaderiyle, hatta gelecekteki çözümlerle ilgili hale geldiği yönündeki tavrını belirledi. İslami Cihad Hareketi’ne göre Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri’nin, direnişin ister kara ister hava savaşı olsun, İsrail'in tüm askeri senaryolarına hazır olduğunu doğrulaması da bu bağlamdaydı.
Direniş’in kararlı tavrı karşısında, İsrail'in siyasi ve askeri olarak ne denli çarpılmış olduğu gizli değil. Bu durumu İşgal medyası ve analistleri de İsrail'in, güney Gazze'ye yönelik saldırılarını genişletme konusunda karşılaştığı zorlukların boyutunu ve bunun Hamas'ı zayıflatma hedefine ulaşıp ulaşmayacağını vurgulayarak tahlillerine yansıttı.
Ulusal Güvenlik Enstitüsü'nde üst düzey bir araştırmacı olan eski meclis üyesi Ofer Şelah şunları söyledi: “Bana öyle geliyor ki hem askeri hedeflere ulaşmanın zor olduğu, hem de kaçırılan insanların hayatlarını riske attığımız bir yol ayrımına vardık. Askeri operasyonun devam etmesi Hamas'ın yenilgisini sağlayamayabilir ve askeri başarıyı tehlikeye atabilir.”
Ölüm makinesinin yeniden devreye girmesiyle birlikte İsrail medyası da bir stratejinin olmadığını kabul ediyor. Yedioth Ahronoth gazetesine göre İsrail’in, sanki bennett kırığı var. Topal ve bocalıyor. Büyük ve ölümcül bir baskınla çok fazla yıkıma neden olan balyoz stratejisine göre hareket ediyor; ancak bu strateji, istenilen sonuçlara ulaşmak bakımından çok yetersiz. Gazete ayrıca şunları ekliyor: “İsrail, Gazze'nin kuzeyini veya Gazze Şehri'ni kontrol etmiyor, sadece kuzeyin bir kısmını kontrol ediyor. Tünelleri kontrol etmekten çok uzak. Bu nedenle, özellikle Hamas'ın kökünü kazımak ve Gazze Şeridi'nden gelen tehditleri ortadan kaldırmak gibi hedeflere ulaşılması çok zor görünüyor.”
Bu konuda yorum yapan el-Meyadin'in Filistin ve bölgesel ilişkiler analisti Nasir el-Lahham, Netanyahu'nun, Gazze Şeridi'ni demografik olarak başka yere taşımak amacıyla sınır dışı etme, denizde yüzen gemileri ve hastaneleri devreye sokma senaryolarını gündemden çıkardığıyla ilgili konuşmaların başlamasından bahsetti.
El-Lahham'a göre ilgili açıklamalar, değerlendirmesi ve İsrail'in bunu yapma gücü noktasında bir abartıdan başka bir şey değil. Gerek Gazze'de gerekse Batı Şeria'da demografi sorunu var. Eğer Kudüs’te demografi sorununu çözemezse, Gazze Şeridi’nde bunu nasıl yapacak?
Nasir el-Lahham ayrıca, İsrail'in sessizce yeni hedefler belirlediğini sözlerine ekledi: Herhangi bir askeri başarıya imza atmış olmakla övünmesine izin verecek şekilde liderlere suikast düzenlemek, Batı dünyasının sessizliği ve Amerikan koruması altında yerleşim bloklarını ve bölgelerini tamamıyla yok etmek istiyor. Yine aynı şekilde müzakeredeki Filistin tarafının esir değişimi konusundaki ısrarıyla elde edemediği siyasi tavizleri askeri baskı yoluyla elde etmek istiyor.
El-Meyadin'in güvenlik ve askeri işlerden sorumlu analisti Şarl Ebi Nadir ise Aksa Tufanı Operasyonu’nun temel çekirdeğinde esirlerin var olduğuna ve bunun gerçekçi ve fiili bileşenlere dayandığına işaret ederek direnişin, esirlerle ilgili verdiği mücadeledeki başarısına olan güveninin savaş bağlamında etkili bir kart olduğuna dikkat çekti.
Ebi Nadir ayrıca şunları sözlerine ekledi: Esir teslimi operasyonlarından birinde direniş, düşmanın bulunduğu yere çok yakın bir yerden esirleri teslim etmeyi başardı. Hamas, bu esirlerin güzergahını ve konumunu kontrol edebildiğini kanıtladı. Bu mevzuyu elbette bir sonraki temel aşamayla bağlantılandırabiliriz. Bugün temelde bu savaş manevrasının çekirdeğini veya güç noktasını oluşturan askerler ve ana ihtiyat kuvvetlerinden bahsediyoruz.
Esirlerin korunması konusuna ilişkin ise Ebi Nadir, direnişin onları koruma ve manevralarıyla ilgilenme gücüne dikkat çekerek esirlerin, kendilerinin rahat olduklarını ve etkilerden uzak yaşadıklarını ifade ettiklerini belirtti.
Bu savaşta savaşın ikinci turu uzayacak mı?
El-Meyadin'in Filistin işlerinden sorumlu analisti Abdurrahman Nasır, esirlerin serbest bırakılmasına götürecek ikinci tur çatışmaların uzaması hakkında şunları söyledi: “İsrailliler, şu an esirleri müzakere yoluyla değil, baskı yoluyla Gazze’den çıkardıkları teorisini benimsiyor ve bu nedenle geri kalan esirleri çıkarmak için ikinci bir savaş turuna ihtiyacı var.”
“Bu teori sahada test edilecek. Dün direniş füzelerinin İsrail'in derinliklerine inmesine rağmen gösterilerin nasıl gerçekleştiğini, direnişle birlikte kalan esirlerin ailelerinin anlaşmaların tamamlanması yönünde baskı yapmak için nasıl gösteriler düzenlediklerini gördük.”
Direnişin ve saha performansının bugün gerek füze düzeyinde gerekse kara saldırısına karşı koyma düzeyinde direnişin ateşkesten gerçekten çok büyük ölçüde faydalandığını gösterdiğinin göz ardı edilemeyeceğine dikkat çeken Abdurrahman Nasır sözlerine şöyle devam etti: “Öte yandan direniş sözünü söyledi ve savaş bitene kadar müzakere yapılmayacağını açıkça ifade etti. Çünkü savaş sırasında yapılan herhangi bir müzakerenin, zaman kazanmak dışında fiili sonuç olarak verimli olmadığı ortaya çıktı.”
Kudüs Haber Ajansı - KHA