İşgalci İsrail’in en ağır yenilgisi, Batı'nın genel olarak üzerinde çalıştığı ve dünya çapındaki Siyonist baskı araçlarının organize bir şekilde üzerinde durduğu medya ve tarih anlatılarının çöküşü olabilir.
Derin devletin kararının açıkça tecelli ettiği Beyaz Saray'ın içine kadar çatlakları ulaşan son derece güçlü bir deprem gibi Gazze’de efsanevi bir destan olarak yaşananların neticelerinin sınırların ötesine geçmesi hususunda, ister olayın sahibi Gazze düzeyinde ister Filistin düzeyinde ister küresel düzeyde olsun kimse hazırlıklı değildi.
Amerikan Başkanı'nın belirttiği gibi Amerikan yönetiminin görüşüne göre, uzatılabilecek olan ilk ateşkesin duyurulması ile Batı sisteminin çekirdeğini oluşturan Siyonist oluşum için değil, Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nu keşfetmesi ve Kolomb'un da onu takip ederek yeni kıtayı bulmasıyla genel olarak Batı’nın; halkların yok edilmesi, yağmalanması ve cahil bırakılması savaşlarıyla lekeli efsanesini oluşturmak ve dünyadaki tüm halkların aleyhine kendi içinde müreffeh bir hayat inşa etmek adına küresel bir fetih yolculuğuna başlamasının ardından geçirdiği uzun tarihin sonrasında Batı rejimi için hezimeti kabul etme yolculuğu başladı.
Zafer ve yenilgi, her iki tarafın da çatışma ve karşı karşıya gelişte belirlediği hedeflerle bağlantılıdır. Taraflardan biri, bu hedeflere ulaşmada katlanılan maliyetlerin büyüklüğüne, mağdur sayısına veya kapsamlı yıkıma bakılmaksızın, hedeflerine ulaşabildiğinde zafer gerçekleşmiş olur. Yenilgi ise tüm hedeflere veya bunların büyük bir kısmına ulaşılamaması olarak tanımlanır.
Siyonist taraf, alenen hedefini Hamas hareketini tasfiye etmek ve onu Gazze'den söküp atmak olarak belirledi. Başka bir hedef de İzak Rabin'in sabah uyandığında Gazze'nin tamamının deniz tarafından yutulması dileğinde karşılık bulan Gazze’nin tamamen bitirilmesi… Bir de bu sırada yine Siyonist varlığın tasavvuru, Sina'nın Gazze halkını yutması ve Batı sistemi için dünyadaki en zorlu odaklanmaya son verilmesiydi. Bu arada Kassamî hareketin hedefi iki esasa bağlıydı: Birincisi ateşkes, ikincisi de İsrail hapishanelerinden tüm esirleri kurtarmak.
“Ezik ordunun” defalarca çarpıştığı en şiddetli kara savaşının ardından ilk ateşkese varılmasının, Hollywood tarzı medya tarafından pekiştirilen efsanenin çöküşünün tam olarak kabul edildiğini ifade ettiği açıktır. Bu ise Siyonist liderliğin belirlediği iki temel hedefe ulaşmadaki başarısızlığın ve sivil felaketlere rağmen Gazze'de tamamen Kassam Tugayları’nın lehine olan askeri gerçekliğin kabulüne doğru ilerlemenin yalnızca bir ön ifadesinden başka bir şey değildir.
Saha gerçekliğini büyük ölçüde artıran şey, savaşın yapıldığı işgal altındaki Filistin kuzey cephesinin, Filistin direnişinin ihtiyaçlarına ve Filistin davasını yeniden canlandırmak için gerekenlere göre hassas bir dengeyle takdir edilerek uygulanması ve giderek yükselişe geçen bir üslupla açılması. O kadar ki hedeflere ulaşmada daha etkili silahların kullanılmasıyla beraber operasyon 20 km derinliğe kadar ulaştı. Bu duruma Batı Şeria'daki Filistin direnişinin ve Amerika'nın Suriye ve Irak'taki işgaline büyük bir baskı uygulayan Irak ve Suriye direnişinin hareketi eşlik ediyordu.
En belirgin baskı, Ensarullah'ın yalnızca insansız hava araçlarını, balistik ve kanatlı füzelerini Tel er-Raşraş'a (Eilat) göndermek kalmayıp, aynı zamanda şu ana kadar Kızıldeniz ve Umman Denizi'nde başta enerji taşıyan gemiler olmak üzere küresel ticaretin % 40'ının geçtiği Bab el-Mendeb Boğazı'nı kullanan dünya ticaretine yönelik tehdit düzeyini artıran üç “İsrail” ticari gemisini hedef alıp kaçırarak deniz seyrüseferini tehdit eden Yemen'den geldi. Bu operasyonların en nihayetinde mesajı, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere küresel ekonomi açısından en tehlikeli olanıydı.
Her ne kadar savaşlar ve dış tehditler iç bölünmeyi gölgelese de kendi içinde bölünmüş bir şekilde bu savaşa giren ve pratikte de bölünmüş kalan “İsrail” toplumunda yenilginin emareleri askeri alanda kalmayıp içsel bir boyut kazandı. Ancak İsrail askeri felaketinin boyutu, İsrail toplumunda, Netanyahu'nun başını çektiği sağcı hareketi olanlardan tamamen sorumlu tutan bir tavır değişikliğine yol açtı.
Bunlar, Netanyahu'nun, bizzat “İsrail”in varlığından önce, kendi siyasi varlığının savunması için geniş çaplı bir kara savaşında ısrar etmekle suçlanmasının yanı sıra gerçekleşti. Netanyahu'yu destekleyen istatistiklerin sonuçları % 27'ye düştü. Buna, askeri operasyonun ilk ayında sayıları 230 bini bulan İsraillilerin yurt dışına göçü ve devletin beka ihtimaline ilişkin yüksek düzeyde bir şüphe eşlik etti.
İşgalci İsrail’in en ağır yenilgisi, Batı'nın genel olarak üzerinde çalıştığı ve dünya çapındaki Siyonist baskı araçlarının organize bir şekilde üzerinde durduğu medya ve tarih anlatılarının çöküşü olabilir. Bu çöküşün özelliği hem dikey ve hem de yatay bir form almasında. Çöküş, Batılı halklarla sistemleri arasında açık bir uçurum meydana getirdi. Ayrıca İspanya ve Belçika'nın, diğer Avrupa Birliği ülkelerinden ayrı olarak bağımsız bir Filistin devletini tanıma tehdidinde bulunmasının ardından Batılı sistemlerdeki dönüşümlerin tezahürleriyle bunun ötesine de geçti.
İsrail sağının hükumette devamlılığıyla, kendisini savunmasıyla ve İsrail’in iç denklemlerinde bekasını ve varlığını koruyacak bir zafer imajı aramasıyla tekrarlanacak ateşkesler arasındaki müstakbel şiddet olaylarına rağmen ateşkesin ilanına ulaşmak ve bunun üzerinde çalışmaya başlamak, sadece ama sadece İslami Direniş Hareketi Hamas'ın ve diğer direniş hareketlerinin zafer yolculuğunu duyurmakla eşdeğerdir.
Ne var ki İsrail’in yapmayı planladığı şeyler, elde edilen sonuçları değiştirmeyecek; aksine Batı Şeria, Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye'deki direniş güçlerinin artan müdahalesiyle ve kendi hudutları içinde kalmayacak, sınırları ve sonuçlarıyla birlikte küresel bir seyir izleyecek bölgesel savaşın yayılması korkusuyla yenilginin boyutu artacak. İsrail’in mağlup edildiğinin bilincinde olan Amerikan yönetiminin istemediği şey de budur ve bu durum en iyi şekilde Daily Telegraph'a İsrail’in Hamas tarafından mağlup edildiğini itiraf eden eski sağcı şahin John Bolton tarafından ifade edilmiştir.
Kudüs Haber Ajansı - KHA