Geçen ay İngiliz gazetelerinin ön sayfaları, ailesinin işgal ettiği sosyal konutta uzun süre küfe maruz kalmanın bir sonucu olarak iki yaşındaki bir çocuğun ölümüyle ilgili haberlerle doluydu. Ebeveynleri tarafından dile getirilen endişelere rağmen hiçbir iyileştirici işlem yapılmamıştı. Bu trajik vaka, İngiltere konut sektöründe daha yaygın sorunları ortaya çıkardı.

Elbette, dünyanın altıncı büyük ekonomisinde çocukların hayatlarının bu şekilde riske atılmasına karşı genel bir öfke vardı.

Bu arada, yaygın enflasyon oranları, sıradan İngiliz halkının ailelerini beslemesini, evlerini ısıtmasını ve işe gitmesini giderek zorlaştırdı. Geçen haftaki ani kutup soğuk hava dalgası da sıkıntıları katmerleştirdi.

Bu ayın başlarında yayınlanan bir rapor, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının gıda maliyetlerine yüzde altı eklediğini öne sürdü. Festival sezonu öncesinde, BBC tarafından yapılan analiz, 2022'nin Noel yemeklerinin geçen yıla göre yüzde 22 daha pahalı olacağını iddia etti.

Bu ay açıklanan rakamlar, hükümetin Brexit'ten sonra uluslararası ticaret anlaşmaları yapma hedefinin önemli ölçüde altında kaldığı bildirilmesine rağmen, İngiltere'nin ihracatçı sayısında yüzde 15'lik bir düşüş olduğunu gösterdi. Bununla birlikte, hükümetin İngiltere'nin AB ortak pazar mekanizmalarına yeniden katılabileceği yönündeki önerileri, arka sıradaki Muhafazakarlar tarafından hızla tokatlandı.

Tabii ki, Avrupa'daki savaş ve Liz Truss'un kısa başbakanlığının aceleci maliye politikalarının kışkırttığı piyasa erimesi, yalnızca ülkenin ekonomik durumunu daha da korkunç hale getirmeye hizmet etti. Özellikle, Liz Truss'un hesaplanmamış vergi indirimleri ve planlanan ulusal borçlanma artışları faiz oranlarını yükseltti ve bu değişim kendi başına bu borç seviyelerini önemli ölçüde artırdı. Truss'un çocuksu iyimserliği, görünüşe göre tüm ekonomik gerçeklerden o kadar kopuk ki, o zamana kadar modern İngiliz siyasetinin Wilkins Micawber'ı olarak bilinen Boris Johnson'ı suratsız bir kıyamet alameti gibi gösterdi.

Geçen hafta stagflasyonun gölgeleri toplanırken, yeni Şansölye işlerin "iyileşmeden önce daha da kötüye gitmesi" gerektiği konusunda uyardı.

Aynı zamanda, tren iptalleri yeni bir zirveye ulaştı ve her yirmi altı planlı yolculuktan biri iptal edildi. Artan maliyetleri karşılayamayan okullar öğretim elemanlarını işten çıkarıyor ve hastane bekleme listeleri rekor seviyelere ulaştı.

Bu ayın başlarında, her hafta on bin ambulansın İngiltere'deki kaza ve acil durum birimlerinin dışında en az bir saatlik kuyruklara yakalandığı ve bir vakada kalçası kırık seksen beş yaşındaki bir kadının hastaneye yatırılmadan önce kırk saat beklediği bildirildi. Acil servislere başvuranların yüzde kırkı hastane yatağı için en az dört saat beklemektedir. Bir arabada on iki saatten fazla bekleyenlerin sayısı bu yıl son on yılın toplamını aştı.

Büyük Britanya halkı, bu ay İngiltere'deki Ulusal Sağlık Servisi'nin baş strateji sorumlusu BBC'ye "bir plan yoksa buna kriz diyemezsiniz ve net bir planımız var" dediğinde tamamen güvence altına alınmamış olabilir.

Geçtiğimiz ay, demiryolu işçilerinin ve posta işçilerinin grevlerinin devam etmesine ve ülke tarihindeki ilk ulusal hemşire grevi planlarının açıklanmasına tanık olundu. Ayrıca, Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı, Karayolları Ajansı ve İngiltere Sınır Gücü'ndeki sağlık personelleri de greve gitme niyetlerini açıkladılar.

Bu ayın başlarında, Muhafazakar Parti Başkanı, hükümetin ambulansları sürmek, yangınlarla mücadele etmek ve tehdit oluşturan endüstriyel grev planlarının yürürlüğe sokulması durumunda ülke sınırlarını güvence altına almak için askeri personel konuşlandırma planlarını açıkladı. Parti Başkanı, oldukça titiz bir şekilde, kilit sendikaların, halkın Noel’inin mahvedecekleri için, yılın bu zamanında grev planlamalarının "haksızlık" olduğunu da ekledi.

Bu yeni hoşnutsuzluk kışı, BBC'nin işletme editörünün geçen hafta şimdiye kadar gördüğü en kötü "işçiler ve işverenler arasındaki çarpışma" olarak tanımladığı şeyi temsil etmeye başladı. Hükümet, sendikaların müzakerelere doğrudan katılma taleplerini görmezden geldi ve hatta kilit işçi haklarına karşı yasalar çıkarmakla tehdit ediyor.

Geçen ay üniversiteler bile öğretim görevlilerinin grevinden etkilendi ve öğretmenler greve gittiğinde İskoç okulları kapandı. İngiltere'deki öğretim sendikaları da benzer bir eylem olasılığını keşfediyor.

İskoçya ayrıca, hastanelerinin, hastaların erken taburcu edilmesini bu ülkenin sağlık krizini ele almak için ileriye dönük bir önlem olarak gördüğüne dair sızdırılmış raporlarla şok oldu. Bu kriz elbette İngiltere'nin tüm bölgelerini etkiledi.

Sağlık ve eğitimin yetersiz finanse edilmesi, yalnızca bir siyasi parti meselesi değildir. Ne Edinburgh'daki İskoç Milliyetçi yönetimi ne de Westminster'daki Muhafazakar hükümet bu sorunlarla başa çıkmayı başaramadı. Bunlar, Covid ve Brexit'ten sonra tüm ülkenin yaşadığı ve ulusal mali kötü yönetimle daha da kötüleşen daha geniş ekonomik krizin bir sonucu olmaya devam ediyor. En azından bu kısım için, suçun çoğunu ulusal hükümetin eylemlerine ve eylemsizliğine atfetmek adil görünebilir.

Bir kez daha, İngiliz halkı, dünyanın en zengin devletlerinden birinin güvenli, emniyetli ve sürdürülebilir düzeyde temel kamu hizmetleri sunmadaki başarısızlıklarından ötürü giderek daha fazla öfkeleniyor. Yine de bu çöküş sürecini denetleyen ardışık yönetimleri iktidara getirenler elbette aynı insanlardı. Aynı zamanda, Brexit'e oy veren İngiltere seçmenleri, çoğu uzmana göre, ülkenin mevcut ekonomik sıkıntılarının arkasındaki önemli bir nedensel faktördü.

Rishi Sunak'ın hükümetinin geçen ay, bu zararın bir kısmını tersine çevirmek amacıyla Avrupa Birliği ile yakın ekonomik bağları yeniden inşa etme olasılığını değerlendirdiği bildirildi. Bununla birlikte, Muhafazakar arka sıralardaki tartışmalara egemen olan Eurosceptical ideologların ve onların popülist sağcı medyadaki müttefiklerinin kavgacı sesleri tarafından bu mantıklı eylem planı konusunda hızla uyarıldı. Bu, İngiltere'nin pürüzsüz Avrupa ticaret düzenlemelerinden dışlanmasından, daha uzak pazarlara bağımlılığından ve sterlinin çöküşünden güzel bir şekilde yararlanmaya devam eden finansal odaklara büyük bir rahatlama sağlayacaktır.

Aynı zamanda, İngiltere'nin bu yılın ilk yarısındaki net göçünün rekor seviyeye ulaştığı ve yarım milyon insanı aştığı bildirildi. Bu, işgücü kıtlığı, kültürel çeşitlilik ve insan haklarından endişe duyanlar için iyi bir haber olarak kabul edilebilir, ancak yabancı düşmanlığı İngiltere'nin göç politikalarının son on yılını şekillendiren Muhafazakar Parti'deki ve boyalı basındakiler tarafından memnuniyetle karşılanmadı.

Bu göçmenlerin birçoğunun İngiliz ekonomisine nakit ve beceri olarak milyarlarca dolar katkıda bulunan uluslararası öğrenciler olması, sığınmacılarla ilgili stratejileri, onları Orta Afrika'ya uçurma planlarını içeren aşırılık yanlılarını pasifize etmek konusunda hiçbir şey yapmadı; İçişleri Bakanlığı’nın vize başvurularının işlenmesiyle uğraşan kronik olarak yetersiz ve motivasyonsuz personeli, kapasitelerinin çok ötesinde insan bulunduran gözaltı kamplarının birikmesine yol açtı.

Bu arada, bir yıl önce Manş Denizi'ni yasadışı olarak geçen yirmi yedi kişinin ölümüyle ilgili yeni kanıtların geçen ay ortaya çıkmasının ardından Fransız ve İngiliz sahil güvenlik hizmetlerinin suçluluğu (ve potansiyel ihmali) hakkında soruşturmalar başlatıldı.

Daha geçen hafta, Fransa'dan İngiltere'ye giderken başka bir küçük teknenin batması sonucu daha fazla sığınmacı öldü.

Tüm bunlar olurken, İngiliz hükümeti, 2008'deki bankacılık çöküşüne yol açan aşırı risk almanın tekrarlanmasını önlemek amacıyla finansal endüstrilere uygulanan düzenleyici önlemleri tersine çevirmek için planlar geliştirdi. Bu "reformların" açıklandığı bu ayın aynı gününde, İngiltere'nin mali gözlemcisinin Santander'e kara para aklama kontrollerindeki sürekli başarısızlıklar nedeniyle 100 milyon sterlinden fazla para cezası verdiği bildirildi.

Bu sütun genellikle son zamanlarda İngiliz siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamını karakterize etmeye başlayan, süregiden felaketler dizisinin daha hafif tarafını bulmaya çalışır. Ama bunların hiçbirinde gerçekten komik bir şey yok. Üzgünüm, ama korkarım burada gülecek fazla bir şey yok.

Kudüs Haber Ajansı - KHA