Yemen’in, Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı’ndaki en önemli küresel ticaret yollarından birini kapatması karşısında Amerikan askeri seçeneğinin, en azından şimdilik, başarıya ulaşması pek de mümkün görünmüyor. Bu bağlamda ABD ve müttefikleri, Yemen çıkmazından kurtulmanın yollarını aramaya devam ediyor.

Hiç kimse Washington ve ortaklarının yakın gelecekte beyaz bayrak çekmesini beklemese de bölgedeki olaylar; Batı’yı, Ensarullah hareketini içine koyduğu ve dağlı bir milis kuvvet olarak damgaladığı önceki coğrafi alanı terk etmeye ve geç de olsa Ensarullah hareketinin bölge, füzeler ve insansız hava araçları ve botlar üzerinde güçlü bir askeri yapı olduğu neticesine ulaşmaya ve son tahlilde Yemen krizini değerlendirirken gerçekçi olmaya mecbur bıraktı. Bu bağlamda İngiliz haber sitesi Unheard şunları yazdı: “Artık olup biteni nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz. ABD Donanması’nın dünyanın en güçlüsü olması gerekiyordu. Son yirmi yılın her savaş filmi, gelişmekte olan bir ülkeyi teslim olmaya zorlamak için tek gerekenin bir uçak gemisi olduğunu bize hatırlatmak konusunda ısrarcıydı.” “Ne var ki Yemen bu hikayelerin gerçeğe tosladığı yer oldu.” “Yemen ablukası devam ederse göreceğimiz iki şey var: Birincisi, tüm dünya, Batı’nın artan askeri ve siyasi güçsüzlüğüne dair çarpıcı gerçekleri müşahede edecek ki bu durumun, Pasifik Okyanusu gibi bölgelerde Batı diplomasisi üzerinde ciddi yankıları olacak. İkincisi ve belki de en önemlisi ise dünyanın en önemli ticaret yollarından biri olan Süveyş Kanalı’nın etrafından gemilerin geçmeye zorlanması, özellikle Avrupa ekonomileri açısından lojistik ve yapısal fiyat artışları şeklinde kendini gösterecek.”

Her halükârda Kızıldeniz’deki Amerikan misyonunun gerilemeye ve alanının daralmaya başladığı kesin ve bu, askeri liderlerin artık siyasilerden gizleyemeyeceği bir durum. Nitekim ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Kurilla, Savunma Bakanı Lloyd Austin’e başarısızlığı kabul ettiği bir mektup göndererek mevcut politikaların, Ensarullah’ın Kızıldeniz’deki saldırıları üzerinde istenen etkiyi meydana getirmede yetersiz olduğunu belirtti. Wall Street Journal gazetesine göre Kurilla, hükümeti, Ensarullah hareketini bölgedeki ticari gemilere karşı yürüttüğü operasyonlardan caydırmak adına daha fazla askeri baskıya ek olarak ekonomik ve diplomatik baskı da dahil olmak üzere bütüncül bir yaklaşım sergilemeye davet etti. Amerikalı bir yetkili de aynı gazeteye verdiği röportajda, özellikle Kurilla’nın, eğer böyle devam edersek Amerikan askerlerinin öleceği yönündeki ısrarı açısından mektubun üslubunun, bazı Savunma Bakanlığı yetkililerini şok ettiğini belirtti.

Batı, interneti kullanma konusunda Ensarullah’ın kendisinden bir adım önde olduğunu kabul ediyor

Öte yandan Yemen, yalnızca askeri varlıklarını ABD’nin ileri teknolojiye sahip araçlarından gizlemekle, yani askeri anlamda “pasif savunma” olarak adlandırılan şeyi yapmakla kalmıyor; aynı zamanda Amerikan filolarının ve uçaklarının Arap Yarımadası’nın tamamındaki hareketine ayak uyduracak modern istihbarat araçlarını geliştirmeye çalışıyor. Öyle ki bu yeni gerçeklik, birden fazla kez ani olayların meydana gelmesine yol açarak bu filoları çok kritik ve karmaşık durumlarla karşı karşıya bıraktı. Amerikan dergisi Newsweek, ABD Deniz Kuvvetleri’nin artık Orta Doğu’daki uçak gemilerinin yerlerini açıklamadığını ve açıkladığında da “gemilerin, Merkezi Kuvvetler’in sorumluluk bölgesinde faaliyet gösterdiğini” söylemek suretiyle muğlak bir ifade tarzı kullandığını belirtti.

Askeri seçeneğin başarısızlığı ışığında Batı, Ensarullah’ı terör listelerine dahil ederek ve liderlerine, kurumlarına ve hareketle ticari ilişkisi olan kişi ve derneklere yaptırımlar uygulayarak ekonomik seçeneği harekete geçirmeye yöneldi. Batılı güçler ayrıca, yalnızca Arap dünyasında değil Batı toplumlarında da milyonlarca takipçinin Ensarullah’ın koyduğu başlıklarla etkileşimde bulunduğunu anladıktan sonra dijital ortamdaki aktif Yemen varlığıyla nasıl mücadele edebileceklerini araştırmaya başladı.

Batı’nın en çok üzerinde durduğu şey, internet de dahil olmak üzere teknoloji ve araçlarının terörist olarak sınıflandırdığı gruplar ve ülkeler tarafından farklı bir biçimde kullanılması. Belki zamanda geriye gitmiş olsalardı, teknolojinin ihracatına kısıtlamalar getirirlerdi. Ne var ki ilerlemenin dümeni artık onların tekelinde değil. Bu bağlamda Batı’nın Yemen karşısında elinde tutmaya çalıştığı kartlar arasında, Yemen’i televizyon kanallarının ve silah pazarının yanı sıra önemli bir stratejik iletişim aracı olarak internet kullanımından mahrum bırakma tehdidi var gibi görünüyor. Bu bağlamda İngiliz Kraliyet Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, yürüttüğü bir araştırmada, “Terörle mücadelede bombaların ve mermilerin ötesine geçmemiz gerekiyor.” Diyerek, internetteki “terörist” faaliyetlere şiddetle saldırdı ve aşırılık yanlıları olarak tanımladığı kişilerin, internetten yararlanma konusunda kendilerinden bir adım önde olduklarını itiraf etti ve şunları ekledi: “İletişimlerini kesmeli, dijital ağlarını çözmeli ve Yemen, Hamas, Hizbullah ve diğerlerine dair söylemlerin yayılması noktasında interneti bir araç olarak kullanmalarını engellemeliyiz. Bu da hükümetler, teknoloji şirketleri ve uluslararası kuruluşlar arasında iş birliğini gerektiriyor.” Enstitü ayrıca, kolluk kuvvetleri ve onların organizasyonuyla ilgilenen tarafları desteklemek için uzmanlık ve teknolojiyi koordine edecek ulusal bir açık kaynak istihbarat merkezi kurulması çağrısında da bulundu.

Kudüs Haber Ajansı - KHA