İran-Avrasya İşbirliğinde Yeni Ufuklar

İran İslam Cumhuriyeti ile Avrasya ülkeleri arasında yaşanan işbirliği, son dönemde daha ileri seviyelere ulaştı. Taraflar arasındaki ilişkinin geleceğiyle ilgili önemli bir analizi dikkatinize sunuyoruz. 

26 Eylul 2022
İran-Avrasya İşbirliğinde Yeni Ufuklar

Bölgesel ve küresel sorunlar ile üyeler arasında ortaklığı güçlendirmenin yollarının tartışıldığı 22. Şangay İşbirliği Örgütü zirvesi geçtiğimiz Cuma günü Özbekistan’da gerçekleştirildi. Üst düzey bir heyete başkanlık eden İran Cumhurbaşkanı Seyid İbrahim Reisi, zirvenin gerçekleştirildiği tarihi Semerkant şehrindeydi.

Reisi, Şangay Örgütü toplantısına katılıp burada bir konuşma yapmasının yanında Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev ve katılımcı ülkelerin liderleriyle ayrı görüşmeler gerçekleştirdi.

Semerkant toplantısı bölge ülkelerinin geçen yıl Afganistan’daki siyasi gelişmeler ile güvensizlikten aşırı endişe duydukları, bu periyotta bu krize bölgesel toplantılar aracılığıyla bir çözüm bulmak için defalarca girişimde bulundukları ve dolayısıyla Afganistan’daki gelişmeler üzerine çalışma yaptıkları bir zamanda gerçekleşti. Semerkant zirvesinin Ukrayna savaşının başlamasının ardından ilk olduğu düşünülürse bunun da üye ülkeler için özel bir önem arz ettiği açıktır.

İran’ın üyeliğinin onaylanması

Bu toplantıyı önemli yapan noktalardan birisi, İran’ın tam üyeliğinin onaylanmasıdır. İran yıllar önce başvuruda bulunmuştu ve örgüt geçen yıl İran’a katılım yönünde ilerleme izni verdi. Şu ana kadar katılımın önünde engeller vardı ancak son uluslararası gelişmeler bu üyelik sürecini hızlandırdı. Başta Rusya ve Çin olmak üzere üye ülkeler son dönemde İran’ın başvurusunu destekleyip bunun örgüt için ifade ettiği önemi anlattılar.

ŞİÖ’nün Önemi

ŞİÖ başlangıçta bazı ülkelerin kurduğu bir güvenlik ittifakı olsa da son yıllarda bölgesel ve küresel gelişmeler üzerindeki nüfuz edici rolü artmıştır. Bazı analistlere göre artık sadece Rusya ve Çin ile Orta Asya’daki komşuları arasındaki bir diyalog olmayıp küresel bir boyut kazanmıştır ve Fars Körfezi, Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Kafkaslar’a doğru genişlemektedir. ŞİÖ üyeleri küresel GSMH’nın yüzde 24’üne tekabül etmektedir ve bu da 2020 yılı itibariyle G7 ülkelerinin yarısından fazlasına karşılık gelmekteydi. Bu örgüt ayrıca dünya nüfusunun yüzde 44’ünü içermekte olup bu da onun gelişen pozisyonuna işaret etmektedir.

Modern Diplomacy dergisi ŞİÖ’nün küresel denklemlerdeki rolü hakkında hazırladığı bir raporda enerjinin üye ülkelerin dünya sahnesindeki önemini öne çıkardığını ve dış politikada kullandıkları bir aygıt olduğunu yazdı. Başka bazı ülkelerin üyeliğine atıf yapılan raporda 2022 zirvesinin ardından aralarında Rusya, İran ve diğer ülkelerin de bulunduğu Şangay İşbirliği Örgütü ülkelerinin dünya yıllık petrol üretiminin yarısından fazlasına karşılık geleceği ve bunun da enerji pazarını ciddi biçimde etkileyeceği belirtildi. Ayrıca 2021 yılında üye ülkeler arasındaki ticaret hacminin 20 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor ve bu da 2001’e kıyasla 13 kat fazla bir meblağ. Bu, üyelerin ilişkilerin düzeyini artırmaya ve küresel denklemlerde önemli bir rol edinmeye çalıştıklarına işaret ediyor.

Rusya ve Çin ile Batı arasındaki gerilim Semerkant zirvesine gölge vurdu

Semerkant zirvesi önemliydi, zira Çin ve Rusya devlet başkanları iki yıl aranın ardından tekrar katılım sağlamışlardı. İki güçlü ülke de son aylarda Batı ile artan bir gerilim yaşıyor ve Batının tacizlerini dengelemek için müttefikleriyle işbirliklerini artırmaya çalışıyorlardı. Pekin yönetiminin kısa bir süre önce bazı ülkeleri ŞİO ve BRICS’e – Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan bir ekonomik blok – davet etmesi Çin’in Amerikan hegemonyasını dağıtmayı hedefleyen ekonomik stratejisi doğrultusunda arzular peşinde olduğunu göstermektedir.

ŞİÖ’nin başlıca kurucusu olan Çin’dir ve son yirmi yılda organizasyonda kilit bir rol oynamak için çok çalışmıştır. Son aylarda yaşanan küresel gelişmeler Çin’e göre ŞİÖ’nün önemini artırdı. Şimdiye kadar Batı ile ciddi bir karşılaşma olmasa da Çin, ABD’nin artan kışkırtmaları ve Güney Çin Denizi ile Tayvan’daki varlığı karşısında farklı bir yaklaşım benimsedi. Pekin yönetimi Washington’un Asya’daki politikalarına ŞİÖ’nün sağlayabileceği potansiyel ile karşı koymaya çalışıyor. Yani Çin için ŞİÖ sadece bölgedeki bir güvenlik örgütü değildir ve Çin yönetimi onu bir süper güç konumuna zıplamak için bir zemin olarak görmektedir. Bu süper gücün ABD’nin son seksen yılda oluşturduğu küresel kurumları dağıtması beklenmektedir.

Çin son yirmi yılda Orta Asya ülkelerinin küresel ekonomik gelişmeler üzerindeki rol ve pozisyonlarını idrak etti ve bu yüzden bu ülkelerle ticari alışverişinin gün be gün artırmaktadır. Çin ekonomi bakanlığına göre Çin’in Orta Asya ile ticaret hacmi 2021’de 45 milyar dolardan fazlaydı bu sayı her yıl artmaktadır. Buna göre Çin ile beş Orta Asya ülkesi arasındaki ticaret hacmi 30 yıl öncesine kıyasla 100 kattan fazla artmıştır. Ayrıca son yayınlanan raporlar iki taraf arasındaki ticaret hacminin 2030 yılı itibariyle 70 milyar doları geçeceğine işaret ediyor. Çin son yirmi yılda Orta Asya’daki enerji ve altyapı sektörlerine milyarlarca dolar yatırdı ve bu da bu ülkelerin Çin açısından arz ettiği önemi gösteriyor. Çinli yetkililere göre Orta Asya ile daha iyi iletişim sağlamak için bölge ülkeleri arasında lojistik ekipmanlar ile yeni koridorlar yapılacak ve bu bağlantılar Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolunun inşa sürecini hızlandıracak.

Çin bölgesel gücünü artırmaya çalışmaktadır ve büyük planını Orta Asya ile ekonomik alışverişini genişleterek hayata geçirmektedir. Çin tarihi İpek Yolu’nu tekrar canlandırma niyetinde olduğu ve bu projenin gerçekleştirilmesinde Orta Asya öncü bir rol oynadığı için Pekin yönetimi Kuşak ve Yol İnisiyatifi olarak da bilinen yeni İpek Yolu nihai hedefi doğrultusunda bölgedeki fakir ülkelere ekonomik anlamda büyük yardımlarda bulunmaktadır. Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından bu hayalin en yüksek önceliği kazandığını fark etmesi ve Avrupa’nın Rusya ile sınırları kapatmasının ardından Çin mallarının Avrupa’ya sevkiyatının kesilmesi sebebiyle Orta Asya demiryolları Çin için önemini artırmıştır.

Çin’e ek olarak Rusya da ŞİÖ ve Orta Asya’ya özel bir önem vermektedir. Rusya, Ukrayna’daki savaş sebebiyle Batı ile iletişim yolunun hâlihazırda tamamen kapalı olduğunu görmekte ve bu yüzden bölgedeki müttefiklerini daha çok yanına çekmeye çalışmaktadır. Orta Asya, Ukrayna savaşı yüzünden en ağır hasarı aldığı ve Batı ile iletişimi rekor seviyelere düştüğü için Ruslar, Orta Asya ile ilişkilerini güçlendirerek karşılıklı ihtiyaçları karşılamaya çalışmaktadır.

Avrupa pazarı ile kara yolunu kaybeden Rusya, mallarını Avrupa ülkeleri, Afrika ve Batı Asya’ya ulaştırmak için Orta Asya’nın kapasitelerini kullanmak zorunda kalacaktır. Yani bu ülkelerle ticari işbirliğinin geliştirilmesi ve bu ülkelerdeki altyapının güçlendirilmesi Moskova’nın gündemindedir. Bu ülkelerin demiryolu rotalarının geliştirilmesi mevcut durumda Rusya’nın sorunlarını hafifletebilir ve mallarını en kısa sürede ve düşük maliyetle başka bölgelere ulaştırmasına yardım edebilir.

Hazar Denizi, Hint Okyanusu ve İran demiryolları üzerinden Kuzey-Güney koridoru inşa etmek Moskova’nın, Batı’nın büyük yaptırımlarını etkisiz hale getirme planının bir parçasıdır. Rus yetkililer bu planı hayata geçirmek için Orta Asya ve İran’a özel bir önem vermektedir.

Rusya ayrıca yeni planında Batı Asya ile Orta Asya’daki ortaklıklara öncelik vererek Doğu’ya yönelmeye vurgu yapmaktadır. ŞİÖ, bu bölgelerden ülkeler içerdiği için Rusya, Batının arzuları karşısında örgütteki ekonomik ağırlığını küresel ölçekte artırmak istemektedir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, ŞİÖ zirvesi sırasında kendi aralarında görüşmüş ve ikili ilişkiler ile uluslararası gelişmeleri ele almışlardır.

İran’ın yeni stratejisinde Avrasya’nın yeri

Semerkant zirvesi İran için ekonomik öneme sahiptir. Sovyetlerin dağılmasından bu yana Orta Asya, İran’ın politikalarında göz ardı edilmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi hükümeti bölgenin dünya sahnesindeki önemini iyi anlamıştır ve bölgeyle ekonomi ve ticaret hacmini genişletme planları yapmaktadır. Bu bölge devasa ekonomik kapasitesi sebebiyle dış ticaret ile jeopolitik gelişmelerde önemli bir rol oynayabilir ve İran’ın bu ülkelerle işbirliğini genişletmesi İran’ın ekonomik gelişimine büyük katkıda bulunacaktır. Cumhurbaşkanı Reisi’nin dış politikasındaki ‘Doğu’ya yöneliş’ stratejisi Orta Asya’yı Tahran açısından çok önemli bir yer yapmaktadır. Bölgenin ticari kapasitesi düşünüldüğünde İran bölgeye angaje olup pozisyonunu güçlendirebilir. Tahran, Orta Asya ile ilişkilerini geliştirerek Batı’nın yaptırımlarını etkisizleştirebilir ve bu bölgedeki dış ticaret kazançlarının bir kısmını ülkeye getirebilir. ABD’nin 2015 anlaşmasının yenilenmesinde görüldüğü gibi nükleer anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmediği göz önünde bulundurulursa bu anlaşmanın uzun süre devam edeceğinin garantisi yoktur. Bu da İranlı yetkilileri Orta Asya ve Rusya ile ortaklıkları güçlendirip Amerikan yaptırımlarını etkisizleştirmeye çalışmak için teşvik etmektedir.

Diğer yandan İran da Avrasya açısından önemlidir ve Avrasya ülke yetkililerinin son aylardaki Tahran ziyaretleri onların bölgesel gelişmelerde Tahran’ın ağırlığın idrak ettiğinin göstergesidir. Denize kıyıları olmayan bu ülkeler tarihi bir hayal olan açık denizlere ulaşmayı İran üzerinden gerçekleştirmeyi arzulamaktadır. Rusya üzerinden Avrupa’ya açılan ticari yolları kaybetmiş bu Orta Asya ülkeleri alternatif aramaktadır ve en iyi seçenek de İran’dır. Ticaret için Kuzey-Güney koridoruna giderek daha fazla odaklanmaktadırlar. Bu ülkeler İran ticaret yolunu kullanarak bir taşla iki kuş vurmuşlardır: Açık denizlere erişmek ve ürünlerini düşük maliyetle dünya pazarlarına göndermek.

İran’ın ŞİÖ’ya tam üyeliği ve diğer üyelerle ticaretini genişletmesi örgütün dünya ticaretindeki etkinliğini ve bunun yanında İran’ın küresel jeopolitik pozisyonunu güçlendirebilir. İran, demiryolları ve rotalarını genişleterek bölgesel bir koridorlar merkezi ile Avrupa-Hint Okyansu’nu bağlayan halka rolü oynayabilir ve böylece Asya’nın Avrupa ile ticaretinin önemli bir bölümünü kontrol edebilir. Bu da bir yanda Pekin ve Moskova ve bir yanda Batı’nın birbirlerinin boğazını sıktığı bir dönemde Çin-Rusya-İran üçgenini güçlendirebilir. ŞİÖ’nün önümüzdeki dönemde güçlenmesiyle ABD için bu güçlü ülkelere darbe vurma girişimleri zorlaşacaktır.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.