Hizbullah Komutanı İsrail'le Savaş Hazırlıklarını Anlattı

İbrahim el-Emin’in, el-ahbar adlı internet sitesinde kaleme aldığı “Bir Hizbullah Komutanının Ağzından Hizbullah’ın Savaş Hazırlığı” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

30 Ağustos 2022
Hizbullah Komutanı İsrail'le Savaş Hazırlıklarını Anlattı

Lübnan Merkezli el-Ahbar Gazetesine demeç veren üst düzey bir Hizbullah Komutanı, Siyonist İsrail’le yapılması beklenen savaşta Hizbullah’ın cephaneliği, mühimmat ve teçhizatı hakkında bilgi verdi. İsmini açıklamayan söz konusu komutan, direnişin hayatta kalan son kurucu komutanlarından biri değil; bilakis, kırk yıl önce kırk günden fazla yaşayacağını hayal etmeyen birkaç kişiden biridir o. O aynı zamanda, eski kahredilmiş Lübnan ile sömürgecilik ve sömürgeci işbirlikçilerinin pençesinde can çekişen halkını bilen bir grup insandan biridir. Kendisi henüz kuruluşu tamamlanamamış, tamamlandığında bölgeyi yeni bir gerçekliğe dönüştürecek güçlü ve adil Lübnan’ın kurulmasında aktif rol üstlenen bir komutan. Fransız sömürgeciliği ve dış müdahalelere karşı çıkan mücadelelerin hikayelerini duymuş nesilden bir şahıstır aynı zamanda. Öyle bir komutan ki, düşman Haziran 1982'de Lübnan'ı işgal ettiğinde, ne ölümcül yalnızlığı, ne de kendisini bağlayan ve harekete geçemez hale getiren bir yabancılaşma hissetmedi.

O, İmam Humeyni’nin İsrail’e karşı savaşılması ve mümkün olan her şeyle karşı çıkılması gerektiğine dair fetvasını yayınladığı sırada, İmam Humeyni'nin yükselttiği cihat bayrağının dalgalandığı anı yaşayanlardan biridir. Hem lider, hem meydanlarda savaşan bir mücahid olması bakımından kimse bu iki özelliği bir vücutta toplaması hususunda ona benzemez. İç savaşa katılmamasına rağmen savaş sanatlarını öğrendi. O neslin bir evladı olarak İmam Seyyid Musa es-Sadr'ın vaazlarından etkilendi. İran İslam Devrimi’nin zaferinden sonra kendisini başka bir meselenin eşiğinde bularak cihad çalışmalarına katılımını dar sınırlar içinde artırdı. Namaz kıldığı mescid, şehit olan ve halen hayatta olan arkadaşlarını tanımaya ve onlarla güçlü bir ilişki kurmaya vesile oldu. O, bu mescidde Filistin direnişinin ve Lübnan’da savaşan partilerin gerçekliğini öğrendi. Öyle ki o ve yoldaşları birlikte, neler olup bittiği hakkında çok şey bilen ve işgal anında İmam Humeyni'nin savaş çağrısını doğmakta olan bir eyleme dönüştürmesini sağlayan bağları ve bağlantıları olan bir grup haline geldiler. Kalkıştıkları bu harekete isim ve unvan bulma çabasına girmediler. Onlara kim olduklarına dair sorulan ilk soruda kafaları karışmıştı, ne cevap vereceklerini bilmemişlerdi, kısa bir tereddütten sonra söz konusu komutan “bizler Humeyniciyiz” cevabını vermişti.

Komutan, Hulda savaşının ilk anından beri kırk yıl boyunca sahada aktif bir role sahiptir. Aynı zamanda direnişe önderlik edenlere eşlik edenlerden biridir. Tüm savaşlarda aktif rol almış, savaş hazırlığı aşamalarında gerekli techizat ve okumaları yapmış sorumlu bir komutandır o.

El-Ahbar ile yaptığı röportajda mücahid komutan, direnişin yolculuğunu ve 14 Ağustos 2006'dan bu yana direnişin durmayan çalışmaları hakkında bilgi verdi. Üst düzey komutan, bir sonraki savaşın ırkçı İsrail rejimi için çok yıkıcı olacağını söyledi. Direnişin ihtiyaç duyduğu her şeyin, dostlar ve müttefikler aracılığıyla, ya da kendi kendine üretim programı aracılığıyla ve hatta uzak kaynaklardan elde etme yoluyla sağladığını ifade eden komutan, 2006’dan bu yana geçen 16 yıllık süre zarfında direnişin imkânlarının 2006’daki imkanlarına göre çok farklı bir merhaleye taşındığını kaydetti. Direniş unsurlarından oluşan geniş bir grubun, Suriye ve Irak'ta tekfircilere karşı savaşmasının direnişe büyük deneyim kazandırdığını söyleyen Hizbullah komutanı, tekfircilere karşı verilen savaşın ilerde işgal rejimiyle çıkacak savaş için bir tatbikat özelliği taşıması, direnişin geniş yelpazeli teknolojik silahları tanıması, bu silahları kendi programına eklemesi, cephaneliğini çeşitlendirmesi ve yeni savaş koordinasyon ve taktikleri öğrenmesi açısından önemli olduğunu ifade etti.

Hizbullah Komutanı, 2006 Temmuz Savaşında yapılan ateşkes anlaşmasından sonraki döneme şu ifadelerle değindi:

“Savaştan sonra bize, sadece İsrail ordusunun hedeflerine ulaşmasını engellemek değil, İsrail ordusunu yok etmek için kapasiteyi geliştirme görevi verildi. Düşmanın, Temmuz Savaşı’nın sona ermesinden bugüne kadar yaptığı tüm değerlendirmelerde, ilerleme bakımından hiç düşünülmeyen alanlarda dahi onlardan daha ileride olduğumuz sonucuna vardığını kesin olarak biliyoruz. Winograd Komisyonu’nun savaşla ilgili raporunun yayımlanmasından itibaren yaptıkları tüm büyük tatbikatlarda hatta son yaptıkları ‘Ateş Arabaları’ tatbikatında, düşman eksikleri giderme konusundaki tüm çabalarına rağmen bizim onlardan daha ileride olduğumuz sonucuna ulaştı.”   

İsrail rejiminin istihbarat konusundaki yetersizliğine de değinen Hizbullah komutanı sözlerine şöyle devam etti:

“Örneğin düşman zaman zaman, bizim sahip olduğumuz silahlanma düzeyimize dair bilgisine göre adımlar atıyor; ancak daha sonra sahip olduğumuz silahlanma düzeyinin daha fazla ve gelişmiş olduğunu fark ediyor. Düşmanın bazı şeyleri istihbarat faaliyetleri ile ortaya çıkardığını biliyoruz. Ancak bazı şeyler de var ki biz zaten çeşitli şekillerde onların ortaya çıkması için çaba gösteriyoruz.”

Hizbullah komutanı sahip oldukları hassas isabete sahip füzelerle ilgili örnek vererek şunları söyledi: “Düşman, yakın zamana kadar Hizbullah’ın nokta isabetli füzelere ulaşmadığını düşünürken, daha sonra bu silahların bizde olduğunu fark etti, hatta emin oldu. Düşman, bildiği şeyler konusunda dehşete düşmekte haklı, bir de bilmediği şeyler var ki onlara ne yapsın!”

İsrail’in tehdit savurma alışkanlığı

Hizbullah komutanı, Irkçı İsrail rejimi yetkililerinin tehdit savurma alışkanlıklarına değinerek şunları söyledi:

“Düşman, bir zamanlar eğer Hizbullah 20 adet nokta isabetli füzeye sahip olursa buna seyirci kalmayız, harekete geçeriz diye tehdit savuruyordu. Biz bu füzelerden yüzlercesine sahip olduk. Onlar da daha sonra bunu öğrendiler ama sessiz kaldılar; kuyruklarını kıstırıp ortadan kayboldular. Onlar, bizim yüzlerce nokta isabetli füzeye sahip olduğumuzdan emin olduklarında bizim aslında binlercesine sahip olduğumuzu da düşünmekte haklılar.”

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın nokta isabetli füzelerle ilgili açıklamasını hatırlatan Hizbullah komutanı şunları söyledi:

“Düşman, silahların bizim elimize geçmesini engelleme planını açıkladığı zaman Sayın Seyyid Hasan Nasrullah, ‘Bu iş bitti, silahlar bize ulaştı’ diye açıklama yaptı. Bu durum Direniş’in silah kapasitesini geliştirme programı için de geçerlidir. Seyyid Nasrullah yine açıklama yaptı ve bizim kendi silahlarımızı yaptığımızı ve başta füze ve İnsansız uçak olmak üzere silah satmaya da hazır olduğumuzu açıkladı. Bu bizim üretim konusundaki kapasitemizi gösteriyor. Düşman, başta insansız uçaklar olmak üzere İran’ın sahip olduğu her şeye bizim de sahip olduğumuzu düşünmekte haklı. Ancak gerçek şu ki Direniş, Lübnan’da kendi ihtiyaçlarıyla orantılı kapasitelere sahiptir. Hatta bu kapasitelerden bazıları İran İslam Cumhuriyeti’nde bile mevcut olmayabilir.”

Bir sonraki savaş İsrail’in altyapısının yok edilmesi savaşı olacak

Hizbullah’ın İsrail’le savaşının durmadığını ve hiçbir zaman da durmayacağını belirten Hizbullah komutanı şunları söyledi:

“Savaş hiçbir zaman durmadı ve durmayacak, düşman da bu gerçeği biliyor ve savaşın olmaması için çaba gösteriyor. Zira, eğer bizi savaşa çekecek olurlarsa savaşa güçlü bir şekilde gireceğiz. Bu savaş, kelimenin gerçek anlamıyla onlar için yıkıcı bir savaş olacak. Onlar tüm cephelerde Hizbullah’a karşı koyamayacak. Alışkanlıkları gereği bizi yok etmekle tehdit etseler de şunu vurgulayayım ki bu rejimin uğrayacağı yıkım, tasavvur ettiğinden çok daha büyük olacak.

Düşman şunu bilsin ki Hizbullah’la savaş bu kez, İsrail’in mevcut altyapısının yok edildiği bir savaş olacak. Yerleşimcilerin hayatı tam bir cehenneme dönecek. Düşman, savaş sırasında enkazların altından cesetler toplayacak.”

Denizdeki hedefler konusuna da değinen Hizbullah komutanı şunları söyledi:

“İsrail ordusu sahip olduğu denizcilerini koruyamaz. Onlar, hayati tesislerini koruyabilecek durumda değiller. Orduları, bombaların altındaki iç cephede onları koruyabilecek durumda değil, onların orduları hatta kendilerini dahi koruyabilecek durumda değil.

İsrail ilk kez 1948 topraklarında savunma pozisyonunda olacak

Kısacası düşmanın adı savunma kuvvetleri olan ordusu, savunma gücünü kaybetmiştir. Dolayısıyla varlık sebebini kaybetmiştir. Savunma gücünden yoksun olunca da saldırı motivasyonuna da sahip değiller. Bu şu anlama geliyor, onlar değersiz bir orduya dönüştüler ve onlara karşı her türlü şiddetli adım atılabilir.

Biz şunu söylüyoruz, savaş hiç kuşkusuz gerçekleşecek. İsrail ordusu şunu çok iyi biliyor: Limanlarına yanaşacak gemileri koruyamayacak, savaş gemilerini koruyamayacak. İsrail ordusu şunu biliyor ki savaş başladığında biz savunma pozisyonunda olmayacağız. İlk kez İsrail, 1948 topraklarında savunma pozisyonunda olacak.     

Düşmanın Lübnan sınırının 5 kilometre derinliğindeki bölgeleri tahliye planı yaptığını biliyoruz. Biz bu durumu onların önceki hesaplarından açık bir geri adım olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca düşman, tüm barınaklarının ve mevzilerinin Direniş’in ateş menzilinde olduğunu çok iyi biliyor.

Savaşın olmasını en çok istemeyen İsrail ordusunun kendisidir; çünkü askeri kapasitesini biliyor. İsrail, çevrenin parçalanmışlığından güç alıyordu. Ama artık durum tersine döndü. İsrail liderleri, özellikle de ordu, İsrail’in sahte bir varlık olduğunu; Filistinlilerin ihanete uğrayıp, yalnız bırakıldığı zayıf bir döneminde İsrail rejimini dayattıklarını biliyor. Bu rejim ordusunun yenilmez olduğunu ve dış desteklerle payidar kalacağını düşünüyordu; ancak bugün bu tasavvur tersine döndü.

Bugün İsrail, kendi seçeneklerini dayatan bir Direniş’le karşı karşıya bulunuyor. Direniş grupları ve halklar bugün İsrail’e karşı savaşta Filistin halkının yanında yer alma konusunda görüş birliği içinde. İsrail, Direniş’ten korkuyor, onların kendi aralarında daha önce benzeri görülmemiş ihtilafları var. Direniş ise savaş konusunda güçlü bir irade ve kararlılık ile onların karşısında duruyor. İsrail kendini korumak için savunma planı doğrultusunda hareket ediyor.”

Hizbullah komutanı, Hizbullah’ın eski Genel Sekreteri Seyyid Abbas Musevi’nin “İsrail düştü” şeklindeki sözünü hatırlatarak şunları söyledi:

“Şehit Abbas Musevi, ‘İsrail düştü’ sözünü söylediğinde birçok dost da düşman da bu sözün anlamını kavrayamamıştı. İsrail geri çekilince düşmüştü ve artık ayakları üstünde değildi.

Bugün biz de diyoruz ki İsrail parçalanmıştır ve çökmektedir. Sadece bizimle savaş ile bu çöküş arasına zaman mesafesi koymuştur. Bu mutlak çöküşü hiç kimse durduramayacak, kim kendini İsrail’e bağlarsa o da çökecektir; zira tüm ölçütler artık tersine dönmüştür.

Bizimle gelecekte yapılacak her türlü savaş belirtilen şekilde sonuçlanacaktır. Öte yandan biz yalnız da değiliz. Eğer kapsamlı bir savaş başlarsa Filistinli direniş grupları da bunda pay sahibi olacak ve Filistin halkı da harekete geçecektir. Bu, 1948 toprakları için de geçerlidir. Bugün durum farklıdır, biz Amerika’nın düşmanın yanınsa doğrudan savaşa girmeye cesaret edemeyeceğini düşünüyoruz. Onlar, 1983-84 yıllarında güçlerinin başına gelen şeyleri hatırlıyorlar.”

“Direnişin aklı temel sabitelere göre yön alır, direnişin liderliği ise, düşman veya kim olduğumuzu bilmeyenler tarafından anlaşılamayacak ilkelere göre hareket eder” diyen Hizbullah komutanı, “gerçekliğimizi yansıtan birtakım özelliklerimizin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Bu özellikler sadece bizim kabiliyetimizle alakalı değildir, aynı zamanda Hz. Peygamber’e iltihak eden Velayete tabi olma akidemizden ileri gelir. Bu akide, yolumuzu aydınlatan, davranışımıza yön veren, düşünce üslubumuzu ortaya koyan ve bizi zilletten alıkoyan özdür.”

Mücahit komutan, Seyyid Abbas el-Musevi’nin bir gün düşmana hitaben yaptığı özel bir sözü hatırlatmanın gerekliliğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Düşman gazabımızın birazını gördü, tüm gazabımızı göreceği gün de gelecek ve o gün de muhakkak gelecektir. İşte düşman bundan korkuyor. Bu nedenle eskiden halkının önünde düşmanına karşı yaptıklarını gururla sergilerken bugün ise, savaştan önce yıkılmamak için gerçekleri bizimle birlikte halkından da saklıyor.”

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.