Abraham Anlaşması'ndan Yemen Savaşına: BAE ve İran

İnss.org.il'de, Yoel Guzansky imzasıyla yayımlanan "ABRAHAM MUTABAKATI’NDAN YEMEN SAVAŞINA: BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE İRAN TEHDİDİ" başlıklı yazısı, Kudüs Haber okuyucuları için çevirdik. 

15 Şubat 2022
Abraham Anlaşması'ndan Yemen Savaşına: BAE ve İran

İsrail’in Körfez’deki merkezi ortağı Birleşik Arap Emirlikleri, İran’ı kendi ulusal güvenliği için baş tehdit olarak görüyor. İran’ın Emirlikler’e meydan okuması stratejik tesislerine, her şeyden önce petrol ve tuzdan arıtma tesislerine doğrudan bir saldırı, İran’ın vekilleri (Yemen’deki Husi isyancıların) üzerinden dolaylı eylem tehdidi, (belki de Dubai’deki hatırı sayılır İranlı nüfus ile) karmaşa ve terör ihtimali ve Ebu Musa ve Tonb adalarının işgali ile Emirlikler’e ait toprakların fiili kontrolünün ele geçirilmesini içermektedir. BAE de bu arka planda eş zamanlı olarak bir yandan bir dizi savunma cevabı geliştirirken, diğer yandan da kendini garantiye almak için İran ile mümkün olduğunca fazla açık ekonomik ve diplomatik ilişkiler geliştirmenin yollarını aramaktadır.

BAE’nin uluslararası bir finans merkezi olması, İran’a coğrafi yakınlığı ve Dubai ile İran arasındaki tarihi ilişkiler sebebiyle Emirlikler, İran’ın ana ticaret ortağı olmuştur (Petrol buna istisnadır, petrolde İran’ın ana ticaret ortağı Çin’dir). Birleşik Devletler’in 2018’de İran nükleer anlaşmasından çekilmesinden önce iki ülke arasındaki ticaretin yaklaşık 13 milyar dolar olduğu bildirilmişti. Ayrıca taraflar arasında önemli miktarda yasadışı ticaret de mevcuttur. BAE, Birleşik Devletler’in nükleer anlaşmadan çekilmesini açıkça destekledi ve ABD’nin İran’a baskı kampanyasında işbirliği yaptı. Bundan dolayı da İran ile yıllık ticareti 7 milyar dolara düştü. BAE daha da ötesi aldığı ekonomik darbeye rağmen bazı istisnalarla birlikte İran’a uygulanan yaptırımları destekledi ve pazarda oluşan İran petrolü açığını telafi etmek için zaman zaman kendi petrol üretimine hız verdi. BAE aynı anda hem ABD ile İran arasında, İran’ın bölgesel nüfuzunu güçlendirebilecek, nükleer anlaşmaya muhtemel bir dönüş için kurulan temaslardan kaygı duyarken, İran’a yaptırımların kaldırılması ve bu ülkeyle ticaretin genişlemesinden de kazançlı çıkacaktır.

BAE, 2016 yılında İran ile diplomatik bir kanal açmak için dikkatli hareket ediyordu ve İran’daki Suudi temsilciliğine yapılan saldırının ardından pek çok Arap ülkesi buradaki misyonlarını kapatsa da Tahran’da bir temsilci bulundurmaya devam etti. İran’ın Körfez’de tankerlere düzenlediği saldırıların ardından BAE’nin 2019’da İran ile diyaloğa girmesiyle merkezi bir değişiklik meydana geldi. BAE, İran’ın Emirlikler’e ait hedeflere saldıracağı korkusuyla hareket ediyordu. BAE’nin Yemen’deki güçlerini çekeceği açıklaması, iki ülkenin sahil savunma kuvvetleri arasında artan koordinasyon tezkeresi imzalanması, Emirlikler’in bankalarındaki İran varlıklarının serbest bırakılması ve Covid-19 salgınına karşı (Kuveyt ve Katar ile birlikte) İran’a tıbbi yardım gönderilmesi yakınlaşma eğilimlerini güçlendirdi.

İki tarafın üst düzey yetkilileri arasındaki görüşmelerin de seviyesi yükseldi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagıri Keni, Emirlikler Devlet Başkanı kıdemli danışmanı Enver Gargaş ve Dışişleri Bakanı Halife Şahin ile görüştüğü 2021’deki Dubai ziyaretinin ardından BAE’nin ilişkilerde yeni bir fasıl açmaya karar verdiğini söylemişti. BAE’nin ulusal güvenlik danışmanı ve fiili yönetici Muhammed bin Zayid’in kardeşi Tahnun bin Zayid, Aralık 2021’de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile yaptığı görüşmenin ardından bu ziyaretin görüşmelerde bir “dönüm noktası” olmasını umduğunu söylemiş ve Reisi’yi Emirlikler’e davet etmişti.

İsrailliler İran’ın nükleer tehdidine vurgu yaparken, BAE bu ülkenin kendi arzularını bölgeye dayatmak için hegemonya peşinde olduğunu düşünse de Tahran’ın İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri için oluşturduğu tehdit bu ikisini yıllar içinde yakınlaştırdı. BAE ayrıca İran ve vekillerinin elindeki füzeler ile dronlara işaret ederek, mevcut periyodda bunların en zorlayıcı tehditler olduğunu söylemektedir.

İsrail ile ilişkiler BAE için pek çok fayda içermektedir: ortak çıkar konularında politik-stratejik seviyede koordinasyon, somut tehditler ile başa çıkabilmek için istihbarat ve operasyon seviyesinde işbirliği ve özellikle füzesavar savunma sistemlerindeki eksikler ışığında ihtiyaç duyduğu teknolojinin İsrail’den alınması. Daha da ötesi İsrail ve onun yetenekleriyle ilişkiler İran’ın gözünde BAE’nin caydırıcılığını dikkate değer biçimde artırabilir.

İsrail kendi adına İran’a karşı geniş çaplı bir bölgesel cephe kurmak için çıkarcı Arap ülkeleriyle birlikte çalışmaktadır. Ancak bu cephede bazı çatlaklar bulunmaktadır ve bunlardan birisi de Körfez ülkelerinin İran menzilinde bir tür “İsrail” üssü olarak görülmeye istekli olmamasıdır. İbrahim Mutabakatlarının duyurulmasının hemen ardından İranlı üst düzey yöneticiler BAE’yi açıkça tehdit etti. Örneğin muhafazakâr Keyhan günlük gazetesinin dini lidere yakın olan editörü, BAE’nin Filistinlilere ihanetinin onları “meşru ve kolay” bir hedef yaptığını yazmıştı. İran’ın ayrıca Emirlikler’in Afrika topraklarındaki diplomatlarına saldırı planladığı da bildirilmişti.

BAE’nin İran’a yakınlaşmak için gösterdiği mevcut çabalarındaki amaçlarından biri de, İsrail’in istihbarat ve operasyon yardımcılığı gibi sorunlu bu imajını dengelemektir. Emirlikler yeni bir nükleer anlaşma durumunda İran’ın bölgedeki statüsünün gelişeceğinin farkındadır. İran’ın İsrail ile Arap komşuları arasındaki güvenlik işbirliğini ya da bu işbirliğinin kendisine karşı yapıldığını bilmesi için normalleşme anlaşmalarına ihtiyacı yoktur. Ancak İbrahim Mutabakatları İsrail’in Körfez’deki varlığını resmi, açık ve İran’ın saldırısı için muhtemel bir bahane haline getirmiştir.

Arka planda Yemen’de süren savaş varken, İran destekli Husilerin BAE hedeflerine bir dizi saldırı gerçekleştirmesi ve buna cevaben Suudi ordusunun havadan ve BAE’ye sadık milislerin karadan onlara etkili bir baskıda bulunmasıyla 2022 yılında BAE ile İran arasındaki gerilim arttı. Birleşik Devletler’in saldırıdan sonra Şubat ayının başlarında BAE’nin savunmasına yardım etmek için kara ve deniz birliklerini gönderip Husileri tekrar terör listesine almayı değerlendireceği bildirildi. Saldırılarda İran’ın doğrudan dahlinin olup olmadığı net olmasa da önceden onay vermiş olması muhtemel görünmektedir. İran, BAE dahil Arap komşularıyla iyi ilişkiler sürdürmeye ilgi göstermektedir; ancak onları vekilleri aracılığıyla gizliden korkutmaktadır. Aslında İran’ın 2019’da Suudi petrol tesislerine yaptığı saldırının sorumluluğunu üstlenen Husilerdi.

Suudi Arabistan ile BAE, İran ile yaşadıkları gerilime diplomatik bir çözümü tercih edecek olsalar da muhtemelen İran’ın bölgedeki ifsatlarına, teröre ve İran’ın füze ve dronları konularına atıf yapmayacağı için yeni bir nükleer anlaşma ihtimalinden endişe etmektedirler. Sünni monarşiler bir yanda “birisinin” onların adına iş yapıp İran’ın nükleer programına etkili ve uzun vadeli bir darbe vurmasından mutlu olacaklardır. Diğer yandan ise İran’ın nükleer tesislerine yapılacak bir saldırıya cevaben yapılacak saldırıda ateş hattında ve yüksek ihtimalle hedef olacaklarının farkındadırlar. Bu yüzden İran ile mantıklı ilişkiler sürdürmeye çabalamaktadırlar.

Çözüm

Birleşik Arap Emirlikleri’nin politik yönelimini anlamak İsrail için önemlidir. Sadece Orta Doğu’da siyasi, ekonomik ve askeri açılardan anahtar bir ülke olduğu için değil aynı zamanda diğerlerine yol gösterdiği için önemlidir. Örneğin, BAE siyasi manevralarda genellikle Suudi Arabistan’ın önündedir: İran-BAE diyaloğundan sonra geçenlerde gerçekleşen İran-Suudi Arabistan temaslarını düşünün.

İran’a karşı bölgesel cephede BAE’nin muhtemel rol değişikliği İsrail tarafından hesaba katılmalıdır. Özellikle bu cephede yeni beliren çatlaklar ve yine özellikle İran ile yeni bir nükleer anlaşmaya varılma ihtimalinden dolayı bu hesap iyi yapılmalıdır. Akışkan ittifaklar ve değişen sadakatler çağında İsrail bölgesel dinamiklere dikkat etmeli ve örneğin, bu dinamiklerin bölgede sadece olmasa da başlıca Suudi Arabistan ile başka normalleşme süreçlerini etkileyip etkilemeyeceğini ve nasıl etkileyeceğini araştırmalıdır.

KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.