İsrail'de "işgal" Çatlağı: Gazze Planında Ayrılık

Ali Haydar tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “İSRAİL’İ SARSAN İRADE ÇATIŞMASI: GAZZE İŞGAL PLANI YAVAŞLIYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

12 Ağustos 2025
İsrail'de "işgal" Çatlağı: Gazze Planında Ayrılık

İsrail’in güvenlik-politika kararı olan güvenlik kabinesi toplantısında alınan, “Gazze şehrini ele geçirme” hazırlığı kararı, tamamen ortak bir görüş birliği sonucu ortaya çıkmamıştır. Aksine, kararın tarafları arasında birbirine tamamen zıt görüşlerin uzlaşması sonucunda şekillenmiştir. Siyasi, güvenlik ve askeri kaynaklardan gelen sızıntılar, bu kararı karmaşık bir tablo olarak ortaya koymaktadır; karar, kesinlikle uygulanacak bir başlangıç aşaması olmaktan çok, savaşın geleceği, sona erdirilme yöntemi ve hükümetin kaderi üzerinde iç mücadelede kullanılan bir pazarlık belgesi işlevi görmektedir. Aynı zamanda diğer taraf üzerinde büyük tavizler koparmak için bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

Bu bağlamda, ordu genelkurmay başkanı Eyal Zamir’in, üst düzey komutanların desteğiyle, Gazze’nin, ister Gazze şehri ister tüm bölge olsun, işgal edilmesi fikrine şiddetle karşı çıktığı açıkça görülmektedir. Ona göre bu adım, İsrail’i net bir sonrasına dair plan olmadan, uzun ve karmaşık bir askeri yönetim sarmalına sürükleyecek ağır bir stratejik yük anlamına gelmektedir. Fakat Zamir, karara doğrudan itiraz etmek yerine, “stratejik erteleme” olarak adlandırılabilecek bir yol izlemiştir. Bu bağlamda, hazırlık için en az iki ila üç aylık bir süre talep etmiş; nüfusun tahliyesi, insani altyapının sağlanması ve yaklaşık 120 bin yedek askerin seferber edilip, işgal kararının uygulanması için eğitilmesi ve donatılması gibi karmaşık lojistik şartlar getirmiştir.

Ve eğer bu şartlar teknik nitelikteyse – ki bir kısmı öyledir – özünde siyasi oldukları açıktır; zira orduya geniş bir manevra zamanı tanımakta, müzakere olasılığını canlı tutmakta ve Binyamin Netanyahu’nun tırmandırdığı gerilimin hızını azaltmaktadır. Ayrıca, bu bilgilerin askeri kaynaklara dayandırılarak medya aracılığıyla sızdırılması; beşeri, ekonomik ve sosyal maliyetlerini, aynı zamanda askerlerin ve tutukluların hayatları üzerindeki riskleri görünür kılarak, plana karşı halkın olumsuz kanaat oluşturmasını hedeflemektedir. Bu da sokaktaki halkın harekete geçmesini ve savaşa son verilmesi ile bir uzlaşmaya varılması taleplerini desteklemektedir.

Buna karşılık, aşırı sağcı faşist sağın liderleri olan Bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimler, karardan hayal kırıklığı duyduklarını göstermektedir. Zira bu kişiler, ideolojik geniş kapsamlı bir projenin parçası olarak Gazze Şeridi’nin tamamen işgal edilmesini ve Filistinliler üzerinde “gönüllü göç” dayatılmasını talep etmektedir. Dolayısıyla Netanyahu’nun planı onlar için bir zafer yolu değil, kısmi bir “teslimiyet”tir; özellikle de sadece Gazze şehrini kapsaması ve bölge üzerinde tam kontrol fikrini dışlaması sebebiyle. Bu çerçevede, Smotrich açıkça Netanyahu’ya olan güvenini kaybettiğini ifade etmiş, kararın eksik olduğunu ve “en yüce hedef” olan “bütün İsrail toprakları üzerinde İsrail egemenliğinin yeniden tesisi”ni sağlamadığını belirtmiştir.

Ve böylece, koalisyonun çöküşün eşiğine geldiği açıkça görülüyor. Netanyahu ise, müttefiklerini yönetmek yerine, aşırı talepleri karşılayamamanın ve görmezden gelemeyeceği askeri baskılar arasında bir dengeye mahkûm olmuş durumda. Kendisi ise net bir stratejik vizyona sahip değil; kararlarını anlık iç baskılar doğrultusunda veriyor: Ortaklarından gelen iç baskılar, ABD’den gelen dış baskılar, ordu kaynaklı askeri baskılar ve esir aileleri ile halkın oluşturduğu kamuoyu baskısı. Tüm bunların ortasında, Başbakan’ın işgal planını gündeme getirerek sağcı kamuoyu nezdinde “asla teslim olmayan kararlı lider” imajı vermeyi hedeflediği anlaşılıyor. Öte yandan, ordu tarafından dayatılan koşulları kabul ederek planını uygulamakta gecikiyor; bu da ona “zaman kazandırıyor” ve krizin açık kalmasını sağlıyor.

Her durumda, bu bağlamda ABD faktörü belirleyici olmaya devam ediyor. Washington’dan yapılan açıklamalar, ABD’nin işgal kararına esasen itiraz etmediğini, ancak bunun insani önlemlerle, örneğin yardım girişleri ve yardım merkezlerinin kurulmasıyla eş zamanlı olması gerektiğini belirtiyor. En önemlisi ise, İsrail’in açlık sebebi olarak gösterildiği görüntülerin engellenmesi, ki bu ABD’nin genel imajını korumayı ve savaş suçlarını desteklemekle suçlanmaktan kaçınmayı hedefliyor. Ancak bu “ABD şartı”, aynı zamanda Netanyahu’nun planı için bir engel teşkil ediyor; çünkü İsrail’i uzun ve karmaşık ön adımlar atmaya zorlayarak arabuluculuğa alan açıyor ve savaşı sonlandırmak, sürdürmek ve tırmandırmak arasında bir fırsat yaratıyor.

Sonuç olarak, “kabine” kararı Gazze’nin işgali için kaçınılmaz bir adım değil, aksine çelişkili tutumlar arasında bir “müzakere uzlaşması”dır. Bu karar, orduyu tatmin etmiyor; çünkü gelecekte istemediği bir görevi yüklemekte. Aşırı sağcıları ise yeterince ileri gitmediği için cezbetmiyor. Aynı zamanda, batılı ülkeler açısından yeni ve utanç verici bir insani felaketin tohumlarını taşıdığı için “uluslararası toplum”un taleplerini de karşılamıyor. Ancak karar, Netanyahu için uygun görünüyor; çünkü ona manevra alanı ve siyasi olarak ayakta kalma zamanı tanıyor. Yine de bu, ordunun planı uygulamak için çalışmadığı anlamına gelmiyor; ancak savaşın dengesini koruyup, ne olacağına dair belirsizlik ve net bir son olmadan ilerlemeye özen gösteriyor.

Şimdi soru şu: Peki bundan sonra ne olacak? İşgal kararının dört değişkene bağlı kalmaya devam etmesi muhtemeldir:

  • İsrail askeri kurumunun tutumu: taleplerinde ısrar etmesi durumunda plan fiilen donacaktır;
  • Amerikan baskılarının artması, Gazze işgalini içermeyen “alternatif bir plan”ın dayatılmasına yol açabilir;
  • Mısır ve Katar’ın Hamas’a yönelik baskılarının başarıya ulaşarak işgali gereksiz kılacak bir senaryoyu gündeme getirmesi;
  • İsrail içinde artan halk protestoları ve öfkesinin Netanyahu’yu planını geri çekmeye ve uzlaşmaya yönelmeye zorlaması.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.