Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr

Trump-Netanyahu Görüşmesi Bölge İçin Kritik

İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “AMERİKA’NIN KRALI VE İSRAİL’İN KRALI BULUŞUYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

07 Nisan 2025
Trump-Netanyahu Görüşmesi Bölge İçin Kritik

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki dün ki görüşme, bölgemiz açısından kritik bir anı temsil ediyor. Her ne kadar hem devlet düzeyinde hem de kişisel düzeyde iki taraf arasındaki özel ilişki bağlamında görüşme, doğal görülebilse de ele alınacak dosyalar sıradan olmayacak ve her iki taraf da çıkarlarının ve dolayısıyla bir sonraki aşamada stratejilerinin örtüştüğünün açıklık kazanması için net kararlar almak zorunda kalacak.

Toplantının, Amerika Başkanı’nın ve İsrail Başbakanı’nın tabiatlarıyla alakalı hususi bir yanı da var: Bir tarafta kendisini Amerika’nın taç giymiş kralı gibi gören ve koltuğunda bir dönem daha kalmak adına anayasayı nasıl değiştirebileceğini düşünen, hatta “Sonsuza Dek” kulübüne katılmanın yolunu arayan uluslararası çapta bir deli; diğer tarafta Arap kanı dökmedeki rolünü, hükümetin başında kalmaktan ziyade İsrail kralı olarak taçlandırılmasını ve İsrail’i nihai kurtuluşa götürecek kurtarıcı olarak varlığını sürdürmesini besleyen bir şey gibi değerlendiren bir suçlu.

Elbette böyle bir noktada herhangi bir gözlemcinin, Trump yönetiminin Ocak ayında göreve gelmesinden önceki dönemde gerçekleşen olaylar, alınan kararlar ve yapılan açıklamalar dizisini yeniden incelemesi gerekiyor.

Bu inceleme, sonucun üzerine inşa edileceği ve değerlendirileceği bir stratejinin yokluğu bağlamında, Amerikan zihninde hâlâ “deneysel mantığın” egemen olduğunu görmemize imkân sağlayacaktır. Zira söz konusu deneysel mantığın açıkladığı niyet ve fikirler hâlâ sınanıyor ve bazı planlarında büyük bir başarısızlığa uğradığına dair güçlü işaretler var. Bu başarısızlık, mevzubahis deneysel mantığı pek çok şeyi yeniden değerlendirmeye itebilir ama aynı zamanda onu daha da deliliğe sürükleyebilir, hele ki tutturduğu merkezi yatırım tabanı, dünyanın dört bir yanında güç ve zorbalık fikrine dayanıyorsa. Bugün Yemen’de yaptığı şey budur ve Amerika’nın içinde ve dışında aldığı mali ve ekonomik kararların karakteristik özelliği gereği bölgedeki birçok yerde de Yemen’de yaptığını tekrar edebilir.

İnisiyatif asrın delilerinde olduğu sürece, onların uyuşmazlıklarını araştırmak tüm bölgede yaşanan çatışmanın gidişatını değerlendirmek açısından faydalı olabilir.

“İsrail Kralı”, 7 Ekim 2023’ten bu yana işgalci varlığın geçtiği aşamaların sonrasında İsrail’in geleceğini garanti altına almanın tek yolunun öldürmek olduğuna daha fazla ikna oluyor ve bu öldürmenin bir sınırı da yok. Dolayısıyla hem işgalci varlığın içinde hem de dışında hesap vermekten kaçınma stratejisini bilinçli olarak sürdürmekte. Hatta hem iktidarının devamını sağlamak hem de projelerinin hayata geçirilmesini garanti altına almak amacıyla sık sık kanunları ve prosedürleri atlatma yoluna başvuruyor.

Ama her halükârda bizzat 7 Ekim’in, İsrail’i dünyaya ifşa ettiğini ve Amerika’nın ve eski sömürgeci güçlerin doğrudan desteği olmadan kendisini koruyamayacağını gösterdiğini biliyor. Her sabah aynaya baktığında, Ben-Gurion’u ve tüm kurucu liderleri geride bırakan, Siyonist düşüncenin iyi bir evladı olarak kendini gören Netanyahu, bir yandan da ABD’nin masaya koyduğu hesapların tutsağı olduğunu her an hissediyor. Bu gerçeği bildiği için, “mevcut aşamanın” her dakikasını, Filistinlilere veya diğer Arap ve Müslümanlara karşı “İsrail varlıklarını” pekiştirmek için kullanmak istiyor.

Araplar olarak son iki yıldır Amerikan-İsrail ittifakıyla yaşadığımız deneyim, bizi aralarında bir çatışma çıkacağı hususuna bel bağlamaktan kesinlikle uzak tutuyor. Temelde, bölgedeki büyük bir nüfusu ortak düşmanlarının kullandıkları bir üs olarak görüyorlar ve varış noktası konusunda herhangi bir anlaşmazlık yok. Ne var ki birden fazla alanda; çalışma mekanizmaları, yönü, hatta tavanı konusunda aralarındaki çatışmayı canlı tutan gelişmeler yaşanıyor. İşte bu durum, gözlemcileri iki taraf arasındaki ilişkide yeni bir gelişmeden söz etmeye sevk ediyor ve vizyonda önemli boşlukların varlığına işaret ediyor.

ABD başkentini ziyaret edenler, üç ay öncesine göre söylemlerin farklılık arz ettiğini ve Netanyahu’nun Trump’ı şu ana kadar izlenen politikaya devam etmeye ikna etmekte zorluk çekeceğini bildiriyor.

Amerika’nın sadece kendi çıkarlarını düşündüğüne ve İsrail’in bölgedeki ateş çemberini genişletip özellikle de İran’a kaydırma çabalarına dair net bir kanaatin ötesinde İsrail’in talep ettiği programların Amerika’nın kendisini sıkıntıya sokmadığı ve fakat Washington’ın bölgedeki diğer müttefikleri için büyük sorunlara yol açmaya başladığını belirtmek yerinde olur. Gerçek değişimin merkezi belki de burasıdır. Son iki ayda bölgedeki ülkeleri birden fazla ziyaret eden Amerikalı yetkililer, genel havanın Tel Aviv’in parlattığı kadar Amerikan-İsrail projesini desteklemediğini hissetti. Nitekim bazı Amerikalı yetkililer, özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün başta olmak üzere bazı kilit müttefik ülkelerde büyük toplumsal ve siyasi patlamalar yaşanması ihtimali konusunda endişe verici izlenimlerle geri döndüler. Bu yetkililer, özellikle de Suriye’de yaşanan değişimlerin, henüz arzu edilen sonuçları vereceğinin garanti olmadığı bir ortamda olası bir krizin akabinde durumu kontrol altına almanın zor olabileceğine inanıyorlar. Ayrıca, Türkiye ve Irak politikalarındaki değişimlerin hepsi de Batı’nın stratejisine uygun yönde değil.

Doğrusu pratikte bu muammanın çözümü hiç zor değil. ABD Başkanı ve ekibinin söylemlerinin niteliği, gerçeği ortaya çıkarmaya yetiyor. Çok geçmeden anlaşmaların hakikati ortaya çıkacak; özellikle de Gazze ve Batı Şeria’nın kaderi, Lübnan ve Suriye’deki çalışmaların geleceği, Yemen’deki çatışmanın yeni tavanı ve en önemlisi de İran’la başa çıkmanın yolu gibi temel konularda işlerin nasıl yürüyeceği belli olacak.

Bizim tarafımızda büyük dönüşümlere dair istisnai bir bahis yok. Dolayısıyla ilgililer en kötü senaryoyu baz alarak hareket ediyor ve savaş hazırlıklarının motorları her tarafta aktif görünüyor. Bu durumu en çok da ABD’nin Körfez’deki müttefikleri hissediyor. Ancak inisiyatif işgalci düşman ile müttefiki Amerika arasında kaldığı sürece bir sonraki adımın ne olacağını beklemekten başka çaremiz yok. Tabii ki bu arada çalışması gerekenler, savaşın kendilerini hazırlıksız yakalamaması için işlerini ve kozlarını düzenliyor!

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.