Gazze'deki nüfuz mücadelesi, Türkiye, "İsrail", ABD ve çeşitli Arap devletleri de dahil olmak üzere küresel ve bölgesel aktörler arasındaki daha geniş bir jeopolitik rekabeti yansıtıyor. Bu rekabet, her aktörün kendi stratejik çıkarlarını ilerletmeye çalıştığı sayısız güvenlik, ekonomik ve ideolojik faktör tarafından yönlendirilmektedir.
Filistin Direnişi, özellikle de Hamas tarafından yönetilen Gazze, hem İsrail işgaline karşı bir direniş odak noktası hem de rekabet eden bölgesel güçler için bir savaş alanı olarak hizmet ettiğinden bu jeopolitik dinamikler içinde büyük bir öneme sahip.
Türkiye: Filistin'e destek yoluyla nüfuz genişlemesi arayışında
Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, kendisini Hamas ve Filistin Direnişi'nin kilit bir destekçisi olarak konumlandırmış ve Arap ve İslam dünyasındaki etkisini artırmayı hedeflemiştir. Ankara, Hamas'ı siyasi ve mali olarak destekleyerek Batı'nın bölgedeki hakimiyetine meydan okumaya ve İsrail politikalarına karşı koymaya çalışıyor.
Türkiye'nin Gazze konusundaki tutumu çok sayıda amaca hizmet ediyor: Erdoğan'ın Filistin davasının savunucusu olarak imajını güçlendiriyor, Türkiye'nin önde gelen bir Müslüman güç olarak rolünü güçlendiriyor ve daha geniş Orta Doğu jeopolitiğinde kaldıraç oluşturuyor. Ancak Türkiye, Gazze'yi sesli bir şekilde desteklerken, aynı zamanda kendi stratejik çıkarlarını korumak için Batılı güçlerle ilişkilerini de dengeliyor.
'İsrail': Direnişin kontrol altına alınması ve bastırılmasına çabalıyor
Siyonist varlık için Gazze, İsrail işgaline aktif olarak karşı çıkan silahlı direniş hareketlerine ev sahipliği yaptığı için bir güvenlik sorununu temsil ediyor. Sonuç olarak, Tel Aviv'in öncelikli hedefi, Filistin Direnişini askeri saldırganlık, ekonomik abluka ve diplomatik baskı yoluyla zayıflatmaktır.
"İsrail", Gazze'de birleşik bir Filistin cephesinin ortaya çıkmasına yol açabilecek herhangi bir siyasi değişimi önlemeye çalışıyor ve bunun Filistin'in kurtuluşu için daha geniş mücadeleyi güçlendirebileceğinden korkuyor. Amerika Birleşik Devletleri'nden ve diğer Batılı müttefiklerinden gelen sarsılmaz destekle "İsrail", Hamas'ı bastırmak ve Gazze üzerindeki kontrolünü sürdürmek için askeri operasyonlar, yaptırımlar ve uluslararası lobiciliği kullanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri: 'İsrail'i desteklerken Direnişi baltalıyor
"İsrail'in" en sadık müttefiki olarak ABD, Gazze'deki Filistin Direnişi'ni bölgesel hegemonyasına yönelik bir tehdit olarak görüyor. Washington, Filistin Direnişini bastırma ve bölgedeki hakimiyetini sürdürme yeteneğini sağlamak için "İsrail"e kapsamlı askeri yardım ve diplomatik destek sağlıyor.
Buna ek olarak Washington, Direniş güçlerini zayıflatmak ve Gazze'nin jeopolitik gidişatı üzerindeki kontrolünü sürdürmek amacıyla bazı Arap hükümetleri de dahil olmak üzere Hamas'a karşı çıkan bölgesel aktörleri destekliyor.
Arap Devletleri: Bölünmüş çıkarlar ve stratejik hesaplar
Arap devletleri Gazze'ye yaklaşımları konusunda bölünmüş durumda. Mısır ve Ürdün gibi bazıları, sınırları boyunca istikrarsızlıktan korktukları için duruma güvenlik merceğinden bakıyor. Gazze ile sınırı paylaşan Mısır, tarihsel olarak arabulucu bir rol oynadı ve genellikle ateşkesleri kolaylaştırdı.
Buna karşılık Katar, insani yardımı Filistin meselelerinde nüfuzunu ortaya koymak için bir araç olarak kullanarak kendisini Gazze'nin önemli bir mali destekçisi olarak konumlandırdı. Katar, Türkiye ile işbirliği yaparak Filistin davasına yatırım yapan bölgesel bir güç olarak rolünü güçlendiriyor.
Suudi Arabistan ise İran'ın bölgedeki nüfuzuna karşı koymayı önceliyor ve giderek "İsrail" ile aynı safta yer alıyor. Riyad, Hamas'ı desteklemek yerine Tel Aviv ile normalleşmeye odaklanıyor ve bunu daha geniş jeopolitik ve ekonomik hırslarını güvence altına almanın bir yolu olarak görüyor.
Sonuç
Gazze üzerindeki jeopolitik çekişme, ideolojik saflaşmalardan stratejik güç oyunlarına kadar uzanan çatışan çıkarlar eliyle şekilleniyor. Türkiye, Gazze'yi Müslüman dünyasındaki nüfuzunu genişletmek için kilit bir cephe olarak görürken, "İsrail" ve ABD onu dağıtılması gereken bir Direniş kalesi olarak görüyor. Bu arada, Arap devletleri bölünmüş durumda, bazıları Filistin'in kurtuluşunu desteklerken, diğerleri istikrar ve "İsrail" ile ilişkilere öncelik veriyor.
Küresel ve bölgesel güçler arasında kritik bir kesişme noktası olan Gazze, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı için daha geniş bir mücadelenin merkezinde yer almaya devam ediyor ve önümüzdeki yıllarda da direnişin ve jeopolitik manevraların odak noktası olmaya devam etmesini sağlıyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA