Hamaney'in Vetosuyla İran Müzakere Kapısını Kapattı

Muhammed Hacuyi tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “HAMANEY’İN VETOSU SONRASI İRAN, MÜZAKERE KAPISINI KAPATTI” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

13 Şubat 2025
Hamaney'in Vetosuyla İran Müzakere Kapısını Kapattı

İran İslam Cumhuriyeti Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in, ABD ile görüşmelerin “akıllıca olmadığı, mantıksız ve onursuz” olduğu yönündeki açıklamaları, İran’da siyaset ve medya alanlarında büyük bir karşılık bulurken, İran-ABD görüşmelerine ilişkin iyimser havanın son dönemde neden dağıldığı ile alakalı soruları da beraberinde getirdi. Hamaney, 10 gün önce İranlı yetkililerle yaptığı görüşmede böylesi açıklamalar yapmamış olmasına rağmen, Washington ile görüşmelere açıkça karşı çıktığını ifade etti ve bu görüşmelerin “İran’daki sorunların çözümünü etkilemeyeceği” değerlendirmesinde bulundu. O zaman medya, Rehber’in özellikle de “Kiminle konuştuğumuza ve kiminle anlaşma yaptığımıza dikkat etmeliyiz. Bir insan anlaşma yapabilir ama ne yapması gerektiğini bilir.” sözlerinden hareketle, muhtemelen yeni Amerikan yönetimiyle müzakerelere girmek için koşullu ve kontrollü bir izin verdiği sonucuna varmıştı.

Binaenaleyh son günlerde İranlı ve Amerikalı yetkililer arasında bir mesaj alışverişinin gerçekleştiği ve bunun da Hamaney’in hitabetindeki tonu ve söylemini etkilediği tahmininde bulunanlar oldu. Ayrıca Trump’ın geçen hafta İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik “azami baskı” politikasını yeniden devreye sokan bir başkanlık kararnamesi imzalamasının, Tahran’daki karamsar havanın artmasında önemli rol oynadığı yönünde spekülasyonlar da gündeme geldi. Zira Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesinin ardından iki taraf arasındaki müzakereler konusu yeniden canlanmış; hükümete yakın yetkililer ve gelenekçi isimler, Washington ile görüşme yapılması ve müzakerelere kapıların kapatılmaması gerektiği yönünde açıklamalar yapmıştı.

İran’da, İslam Cumhuriyeti Rehberi’nin aldığı tavrın siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda bir dönüm noktası teşkil etmesine bağlı olarak Seyyid Ali Hamaney’in görüşmelere karşı çıkmasından önce ve sonra teşekkül eden birbirinden farklı iki gerçeklik ortaya çıktı. Hamaney’in yaptığı son açıklamadan önce ve ABD başkanının İran’a yönelik azami baskıyı harekete geçirecek genelgeyi imzalaması, İran’ın nükleer silah edinmesinin engellenmesi gerektiğine vurgu yapması ve İranlı mevkidaşıyla doğrudan, yüz yüze görüşme çağrısında bulunmasının ardından Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan da dahil olmak üzere İranlı yetkililer, “Biz nükleer silah edinmeye çalışmıyoruz” derken, Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, ABD’nin mevzu ile alakalı öne sürdüğü şeylerin boş olduğu değerlendirmesinde bulunarak şunları söyledi: “Eğer asıl mesele İran’ın nükleer silaha sahip olmaması ise bu zaten halihazırda elde edilmiş bir istektir ve bir engel teşkil etmemektedir.”

İranlı yetkililerin son dönemdeki resmi tutumları, onların Amerika ile müzakerelere başlamak için koşulların olgunlaştığına inandıklarını ya da en azından karamsar olmadıklarını gösteriyordu. Ne var ki aynı kişiler, Hamaney’in açıklamalarından sonra tutumlarını değiştirdiler. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, “Devrim liderinin yanındayız” diyerek, onun sözlerinin “son söz” olduğunu vurguladı. İran Cumhurbaşkanı, Tahran’daki Hürriyet Meydanı’nda, İslam Devrimi zaferinin 46. yıl dönümünü anmak adına düzenlenen yürüyüşe katılan milyonlarca insanın önünde yaptığı konuşmada Trump’ın açıklamalarına değindi ve şunları söyledi: “İran ile müzakere etmek istediğini iddia ediyor; fakat aynı zamanda azami baskı uygulanmasını emreden ve İran halkını ve İslam Devrimi’ni dize getirmeyi amaçlayan bir karara imza atıyor.” “İsrail’in ABD’nin desteğiyle bölgesel güvenliği tehdit ettiği ve Gazze, Lübnan, Suriye ve katliam yapma fırsatı bulduğu her yerde mazlumları bombaladığı bir vakitte bu insanlar, diyalog istediklerini ve bölgeyi istikrarsızlaştıranın da İran olduğunu iddia ediyorlar.” “Amerikalılar yaptırımlar uygulayarak ve bütün kapıları üstümüze kapatarak bize diz çöktürebileceklerini sanıyorlar; ama buna güçleri yetseydi daha önce yapmış olacaklarını göz ardı ediyorlar.”

Benzer bir bağlamda İran Dışişleri Bakanı, “Baskı altında müzakereleri kabul edecek hiçbir mantık veya neden olmadığını” ifade ederek, “Hiç kimsenin halkımıza iradesini dikte etmesine izin vermeyeceğiz” dedi. İran İslam Bildirgesi Koordinasyon Konseyi ise İslam Devrimi zaferinin 46. yıl dönümünü anan yürüyüşün sonuç bildirisini yayınlayarak; başta Filistin, Hizbullah ve Ensarullah olmak üzere direniş cephesine tam desteğini ve Batı Asya ve dünya haritasını değiştirmeye yönelik Amerikan planını kınadığını duyurdu. Ayrıca “Kabadayılık yapan Amerika Birleşik Devletleri ile müzakere etmeyi akıllıca veya zekice ya da onurlu bir hareket olarak görmediğini” de belirtti.

Bunun yanında son günlerde Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’a yönelik tavırlar netleşti ve bu şartlar altında kendi kaderini kendisinin belirlemesi, görevinde kalıp kalmayacağına karar vermesi istendi. Nitekim Devrim Muhafızları’na yakın “Cevan” gazetesi, hükümete zaman kaybetmeden ve İslam Cumhuriyeti Rehberi’nin görüşlerine istinaden harekete geçme çağrısı yaptı. Ayrıca hükümetin “örtülü ve hatta açık bir muhalefetle karşılaşmasının beklendiğine, hatta bazılarının Pezeşkiyan’ın istifasını istemeye başladığına” işaret etti.

Gerçekten de son günlerde İran Cumhurbaşkanı’nın istifa edeceğine dair söylentiler, muhafazakarlara bağlı medya kuruluşlarında yaygınlaştı ve şiddeti o kadar arttı ki hükümetin iletişim başkanı Ali Ahmedniya, “X” platformundaki hesabından, bu söylentilerin “bir grup basit ve hayalperest insanın” işi olduğunu söyledi. Hükümetin medya konseyi başkanı İlyas Hazrati de “Bazı toplumsal akımların, Cumhurbaşkanı’nın istifası söylentisini defalarca gündeme getirdiğinin, son günlerde de kaos ve hükümetin iş ve görevlerini yapmasını engellemek amacıyla bu söylentiyi tekrar gündeme getirdiğinin” altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın, istifa haberini yalanlamasına rağmen, çok sayıda reformist ve siyasi aktivist, kendisinden programını ve geleceğe yönelik planını belirlemesini istedi. Aralarında reformcu bir isim olan Feyzullah Arab-Sorhi’nin de bulunduğu bazı insanlar, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’nin, Mali Eylem Görev Gücü FATF’a ait düzenlemeleri reddetme olasılığına, sosyal medya sitelerinin kısıtlanmasının devamına ve Amerika ile görüşmelerin reddedilmesine işaret ederek Pezeşkiyan’a, “Şimdi buyur, ne yapmak istiyorsan söyle?” dedi.

Öte yandan önceki cumhurbaşkanının danışmanı Hüsameddin Aşna başta olmak üzere bazı siyasetçiler, Ayetullah Seyyid Ali Hamaney’in bu ayın yedisinde yaptığı Amerika ile görüşmeleri engelleme yönündeki açıklamasının bir de diğer bir yüzü olduğunu değerlendirerek; mevzubahis açıklamada Rehber’in, müzakerelerin zekice, akıllıca ve onurlu bir biçimde gerçekleşmesi ve ülkenin sorunlarının çözümünde etkili olması gerektiğini vurgulamak istediğini ifade ettiler. Ancak bu görüşe, Rehber’in Eserlerini Koruma ve Yayımlama Ofisi üyesi Mehdi Fezaili, hızlı bir şekilde karşılık verdi ve Aşna’nın sözlerini “açık bir çarpıtma” olarak nitelendirdi. Benzer şekilde eski milletvekili ve reformist aktivist Ekber Alemi de Hamaney’in ABD ile görüşmelere karşı olduğu yönündeki çıkarımları reddederek, “Ayetullah Hamaney, İran ile ABD arasındaki görüşmelere kapıyı kapatmadı, aksine ulusal çıkarları da göz önünde bulundurarak müzakere taktiklerini iyi kullandı” dedi.

Washington ile görüşmelere katı muhalefetiyle bilinen Keyhan gazetesi ise görüşmeleri destekleyenleri “aptallar veya hainler” olarak niteleyen Hüseyin Şeriatmedari’nin yazısıyla bu konuya değinerek, “Bugün ABD ile görüşmeler hususunda çıkıntılık yapan sesler, sayfaları karartan kalemler ve bunlar için kavga edenler ya aptaldır ya da hain; her iki durumda da devlette kilit sorumluluklar üstlenmeyi bu insanlar hak etmiyor.” diye yazdı.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.