Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr

Direnişin Yenilmediğini Şimdi Anladınız Mı?

İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “DİRENİŞİN YENİLMEDİĞİNİ ŞİMDİ ANLADINIZ MI?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

29 Ocak 2025
Direnişin Yenilmediğini Şimdi Anladınız Mı?

Güneydeki halk ve direnişçiler, son savaşta başlarına gelenlerden ötürü duydukları üzüntüyü gizlemiyorlar. Düşman saldırılarına maruz kalan köylerdeki görülmemiş direniş hikayeleri, savaştan ağır etkilenen ruhlarda hâlâ saklı. Öyle ki etraflarındakiler, eziyet vermek ve alay etmek için çıktığında bile, direniş öfkeyle karşılık vermiyordu. Savaşın arifesinde, savaş esnasında ve sonrasında başlarına gelen birçok olaya karşı öfkelerini içlerinde tuttular ve hâlâ tutuyorlar. Ama direnişin karşıtları veya düşmanları -hiç fark etmez- her şeyi kendilerine göre ölçüp biçiyor. Bu insanlar, “tembelliklerine, anlayış eksikliklerine ve ahlaksızlıklarına” bağlı algılayışlarına ek olarak son altmış gündür direnişin; halkının kendisini terk etmesinden sonra yenildiği, tecrit edildiği ve meydanın, insanların haklarından ve nefretlerinden gafil olduğunu zanneden çoluk çocuğa kaldığına dair düşman anlatısını benimsiyor.

Direniş önderliği, tam iki ay boyunca sabrın her türlüsünü gösterdi, ateşkes anlaşmasının kendisine düşen kısmını yerine getirmeyi taahhüt etti ve orduya, “Gidin ve halkınızın topraklarına dağılın, gördüğünüz her türlü silahı veya silahlı adamı sormadan alın ve topraklarımızı geri almak için ilerleyin; biz de arkanızda duracağız ve bizden halk olarak ve direnişçiler olarak istediğiniz her şeyi yapmaya da hazırız” dedi. Direniş önderliği, yaralanmış halkına benzeri görülmemiş bir baskı uygulayarak şehit Seyyid’in vasiyetine bağlı kalmaları ve kendilerine nişan almak üzere dizlerinin üstüne çökmüş gerçek düşmandan gözlerini ayırmamaları çağrısında bulundu.

Lübnan İslami Direnişi Hizbullah, mümkün olduğunca çok sayıda yarayı iyileştirmek için halkla birlikte çalıştı, barınma ve acil restorasyon için en büyük destek operasyonunu başlattı, hak sahiplerine yaklaşık yarım milyar dolar harcadı ve genel durumla ilgili kurallarını ortaya koydu: provokasyon yok, ajanlık alametleri muhatapların paçalarından aksa bile provokasyona karşılık vermek de yok! Ayrıca Hizbullah, savaş günlerinde devam eden tüm komploları halktan gizledi, bu yüzden siyasi güçlerin ve şahsiyetlerin temasları hakkında bildiklerini yayınlamadı ve ne 25 yıldır kendilerine yaklaşmasına engel olduğu bazı Lübnanlıların gerçekleştirdiği iğrenç eylemlere değindi ne de Siyonist işgalci varlığın çılgın savaşıyla karşılaştığı zamanlarda bazı ülkelerin, elçiliklerin ve yabancı güçlerin yaptığı kirli işlerin hikayelerini anlattı. Muhaliflerinin ülke dahilinde elde ettiği kazançları boşa çıkarmak adına bir çatışmaya girmedi, atılan tüm adımları isteksizce de olsa kabul etti ve yeni bir iş birliği aşamasının kapılarını açtı; ancak her zaman işgalci düşmanın anlaşmaya uymamasının karşılıksız kalmayacağına Lübnanlıların, diğer Arapların ve yabancıların dikkatini çekti. 

Gazze zaferinin bereketi, güneydeki halka ve direnişe; işgalci İsrail’in kimsenin izni olmadan kovulması yönünde yüksek bir motivasyon olarak yansıdı.

Bununla birlikte konuşmalarda ve demeçlerde rastlanmayan ama fedakarlıklara ve adanışlara sirayet eden teşvik edici unsurlar da vardı. Böyle bir vasatta Lübnan’daki direniş ortamı, Gazze’deki direnişin zaferine eşlik ediyor, savaşın sona ermesinden ötürü Gazze’nin evlatlarının duyduğu sevinci paylaşıyor ve Kassam Tugayları’nın öncülüğündeki direniş gruplarının neler başardığına hayret, hayranlık ve olağanüstü bir takdirle bakıyordu. Geçtiğimiz hafta Gazze’den gelen görüntüler, insanların beklenen eylemi gerçekleştirmeleri için ek bir teşvik oldu; bu, Mayıs 2000’dekinden çok daha büyük, istisnai bir kararla kendini gösterdi. Kimse sınır köylerindeki halkın samimi arzusunun ve direnişin açık desteğinin karşısında durmadı. Toprağın sahipleri, yapmaları gerekeni yapmak için öne atılarak adım adım, sıkılı yumruklarla, gümbür gümbür ve gerekirse kanla bağımsızlığı ele geçirmek adına ilerliyordu. Bu yürüyüş, pazar günü yaşananlarla sınırlı kalmayan, vazife tamamlanana kadar önümüzdeki günlerde devam edecek bir yürüyüştü. Evet, açıkça halk; vatanın diğer evlatlarına, diğer Araplara ve Lübnan ile dostluk iddiasında olan yabancılara diplomasi yoluyla haklarını geri alma güçlerini ispatlamak için fırsat vermişti. Direnişin başarılması gerekeni başarmak namına kurşun kullanmaya ihtiyacı yoktu. Siyonist düşmanın işgaline ve yerleşmesine engel olan ve vatanını terk etmeyen halkın, büyük zaferi kazanmak için daha fazlasını yapmaya hazır olduğu besbelliydi.

Bazı şeyler kelimelerle izah edilemiyordu. Direnişin yenilmediğini, halkının etrafından dağılmadığını anlamayanların, dünkü sahneleri görmeleri gerekiyordu. Direnişi destekleyen halk, içerideki ve dışarıdaki herkese şunu anlatmalıydı: İşgalci düşmanın cürümleri, bu canavar karşısında direnişin kaderimiz olduğu gerçeğini örtemez! Yine direnişteki insanlar, aptallara ve aptallığın da ötesindekilere siyasi denklemlerin, Amerikan cinayet devletinin büyükelçisinin masasında çizilmediğini göstermeliydi. Ayrıca direnişi destekleyenler, dost-düşman herkese direnişin, yerli yerinde durduğunu izah etmeliydi ve hasımlara canlı bir tabloyla şöyle demeliydi: Ilımlı olun, kendinize çeki düzen verin; en kıymetli liderlerin ve en değerli insanların can verdiği, on binlerce evin ve binlerce sivil tesisin yıkıldığı, yaklaşık beş bin şehidin düştüğü, yirmi bin kadar yaralının bulunduğu, köy ve çiftliklerin enkaza ve Dahiye’nin, sakinleri ile arasına enkazın girdiği bir bölgeye dönüştüğü ve hiç kimsenin tecrübe etmediği vahşi bir savaşa maruz kalan bu küçük insan grubunun tek bir saat içinde nasıl meydana çıktığına bakın; bu görüntünün, Lübnanlıların ve tüm dünyanın, şehit Seyyid’in cenaze töreni için halkın meydana çıkacağı gün göreceklerinin bir ön görüntüsü olduğunu anlayın ve lütfen yanlış hesaplar yapmayın!

Direniş karşıtlarının sorunu, eğer geçmişten ders almazlarsa, olan ve olmaya devam eden şeyler için başka anlamlar aramaya başlayacak olmaları. Pek yakında 1701 Sayılı Kararın uygulanması veya ülkede yeni hükümetin nasıl oluşturulacağına dair yapacakları gürültüleri duyacağız. Onlardan bazı aptallar çıkıp halkın topraklarını kurtarmasının, yeni döneme ve beklenen hükümete karşı siyasi bir eylem olduğunu söyleyebilir ve bazı medya figürleri, politikacılar, aktivistler ve elçiliklerin çocukları, direniş karşısında yaşadıkları her türlü hayal kırıklığı ve başarısızlıklardan dolayı bir söz söylemek namına bir bahane bulmuş gibi davranabilir. Ne var ki onlar, bunları yaparken bilmiyorlar ki ateşkesin ardından ülkede atılan bütün adımları, işgalcilerin direnişi yenilgiye uğratmış olmasının bir sonucu olarak gördüklerini bizlere bir kez daha teyit ediyorlar.

Onlar bu şekilde hareket ettikleri için direnişin, ateşkes kararını uygulama taahhüdünden kaçmadığını, direnişin şehitlerin vasiyeti ve aramızda kalan mirası olduğunun altını çizmek adına gece gündüz çalışmak zorunda olduğu kadar kimseye itaat etme havasında olmadığını ve bu direniş olmadan ülkenin, egemenliğin, yönetimin ve hükümetin hiçbir anlamı bulunmadığını bilmelerinde bir beis yok. Hoşlanmayanlar ne kadar hoşlanmasa da gerçek budur.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.