İsrail'in Gazze'deki Mutlak Yenilgisi

Şerhabil el-Garib tarafından almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “İSRAİL’İN, GAZZE’DEKİ MUTLAK YENİLGİSİ” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

22 Ocak 2025
İsrail'in Gazze'deki Mutlak Yenilgisi

470 Gün önce Kassam Tugayları’nın, 7 Ekim’de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra konuyla ilgili ilk makalemi yazmıştım. Makalede, “İsrail’in, Gazze Şeridi’nde ahlaki ve askeri bir yenilgiyle karşı karşıya olduğunu ve savaşta ilan edilen hedeflerinden herhangi birine ulaşamayacağını” söylemiştim. Gaybı bilmiyordum, zaten bu insana ait bir özellik de değil. Ne var ki Gazze Şeridi’ndeki direnişin çevresini, yapısını, kompozisyonunu, zihniyetini ve stratejisini incelikleriyle bilmemin ve bu mevzudaki derinlikli okumalarımın neticesinde bunu görüyordum. Günlerin, gecelerin ve olayların geçtiği 470 günden sonra ilk ve son söz direnişin oldu. Lübnan, Yemen ve Irak’taki destek cepheleriyle birlikte Filistin Direnişi, kahramanca askeri operasyonlar geliştirdi ve Siyonist orduyu işgalci varlığın tarihinde görmediği bir biçimde zayıflatıp İsrail’in tüm caydırıcılık denklemlerini, kırmızı çizgiler olmaksızın derinliklerindeki hassas noktaları hedef alarak paramparça etti.

Aksa Tufanı Savaşı, İsrail ve direniş güçleri arasında bölgede cereyan eden uzun süreli çatışmanın aşamalarından önemli bir aşamayı oluşturdu ve nihayetinde İsrail, Hamas ile acı verici bir anlaşmayla ateşkese zorlandı. Hamas’ın Gazze Şeridi’nde hezimete uğratılmasının artık mümkün olmadığı ve Binyamin Netanyahu’nun mutlak galibiyet sloganının mutlak yenilgiye dönüştüğü kanaatine varılmasının akabinde gelen anlaşmanın, onaylanması esnasında bedelinin ağırlığından ötürü İsrailli yetkililer ağlaşıyordu. İşgalci orduya ait piramidin başı Herzi Halevi’nin itirafında görüldüğü ve İsrail Dışişleri Bakanı’nın imzadan sonra İsrail’deki 12. Kanala yaptığı resmî açıklamada, “Tel Aviv’in savaş boyunca bir esiri bile canlı geri getiremediği” ikrarına yansıdığı üzere savaşın hedeflerine sahada teşekkül eden karmaşık ortamda ulaşmak zordu. Bakanın açıklaması, önümüzdeki dönemde Netanyahu hükümetinin sorumluluğunun ağır olacağı anlamına geliyordu.

Gazze’deki savaşın İsrail için sarsıcı bir başarısızlıkla ve Hamas adına açık ve net bir zaferle sonuçlandığını kamuoyuna açıklayan İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkanı yedek Tümgeneral Giora Eiland gibi ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra yenilgiyi kabul eden, generaller planının teorisyeni ve kuşatma ve açlık stratejisinin sahibi zat da mutlak yenilginin açık işaretlerini ikrar ediyordu. İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü tarafından yakın zamanda yayınlanan bir araştırma, İsrail ordusunun savaşın sona ermesinin koşullarını etkilemeyen görevlerde tükendiği sonucuna vardı ve bu şekilde bir ateşkesin İsrail’in Hamas’ı yok edemediği ve buna gücünün olmadığı anlamına geldiğini belirtti. 

Times of Israel gazetesinin ilk kez çarpıcı bir üslupla itiraf ettiği başarısızlık ve yenilgiye ilişkin net itiraflar, İsrail’in uğradığı mutlak yenilginin derinliğini açıkça ortaya koydu. Times of Israel gazetesi, İsrail’in Gazze’ye karşı giriştiği savaşı kaybettiğini ve yaşanan her şeyin, İsrail’in Gazze Şeridi’ne karşı başarılı bir caydırma stratejisi uygulamadaki her askeri çatışma turunda tekrar tekrar hüsrana uğradığına dair göstergeler taşıdığını söyledi.

Mevzu bahis göstergelere gelince:

İlk gösterge: Askerî açıdan kaide, savaşların sonuçlara göre ölçüldüğünü söyler. İsrail’in Gazze’de ateşkesi kabul etmesi, müzakerelerin başladığı döneme denk düşen son haftalarda özellikle Gazze’nin kuzeyinde direnişin ortaya koyduğu saldırıların baskısı altında gerçekleşti. Dolayısıyla tabii olarak bu durum, Filistin direnişinin bir zaferi olarak değerlendirilebilir.

İkinci gösterge: Ateşkes anlaşması başka bir bağlamda ve henüz görevi teslim almamış Trump yönetiminin uluslararası Amerikan baskısı sonucunda, ayrıca halk protestoları, siyasi bölünmeler ve büyük ekonomik kayıpları da içeren derin ve ciddi İsrail iç koşulları ve krizleri ışığında geldi.

Üçüncü gösterge: Netanyahu ve dinci siyonizmdeki ortakları, hedeflerini gerçekleştirmede ve yerleşim yerlerini genişletmek ve Gazze Şeridi’ne yerleşimleri geri döndürmek için gerilimin tırmanışından yararlanmak hususunda başarısız oldu. Savaşın devamına dair bahiste Gazze’ye karşı savaşı sürdürmek noktasında en iyi seçenek olarak Netanyahu’nun, Trump’ın gelişine bahse girmesi hüsranla neticelendi. İşte Trump savaşın durması için baskı yapıyor ve bu İsrail’deki tüm kesimlerde şok etkisi meydana getiriyor.

Dördüncü gösterge: İsrail’in en iğrenç yollarla yok etme yeteneğinin kanıtı, Gazze Şeridi’nin her yerinde açıkça görülmekte ve bu, suçlu, intikamcı bir zihniyeti yansıtmakta. Ne var ki bu durum aynı zamanda feci bir başarısızlık; savaşma ve hedeflerine ulaşma konusunda yetersizliğin kayda geçmesidir. Neticede Hamas’ı yenebileceği ve ortadan kaldırabileceği yanılgısı ortaya çıktı.

Beşinci gösterge: Filistin direnişi, kırılmaya veya yok edilmeye karşı dirençli olduğunu kanıtladı ve halkına verdiği onurlu bir esir takası anlaşmasını tamamlama sözünü yerine getirmeyi başardı. Anlaşma fiili olarak ilk aşamasında, İsrail başarısız olmuş ve Hamas’ın taleplerine boyun eğmiş ve gümbürtülü bir biçimde teslim olmuş durumda.

Altıncı gösterge: Filistinliler ve direniş gruplarının kuşatma altında kaydettikleri efsanevi kararlılık, yıkımın dehşetine ve işgalci İsrail’e verilen uluslararası askeri desteğe rağmen inanç ve kararlılığın gücünü yansıtmakta.

Yedinci gösterge: Gazze’deki direnişin zaferi, Netanyahu’nun hükümeti içinde ayrılıklara ve bölünmelere yol açmaya başladı ve Ben Gvir’in partisi resmen hükümetten istifa etti. Bu ayrılıklar bu noktada durmayacak, yakında Netanyahu’nun hükümetinin tamamen düşmesine yol açacak.

Gazze’deki savaşın, ağırlıklarını bırakmasının ardından sonuçlarının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gereken net bir netice var. Aksa Tufanı Savaşı, Filistin davasını siyasi bir konu olarak tekrar ön plana çıkardı ve Gazze halkının olağanüstü efsanevi kararlılığını; açlığa ve korkuya rağmen ortaya koyduğu gerçek zaferi kanıtladı. Gazze, muzaffer oldu; Gazze’yi yalnız bırakan herkesi ve İsrail’i hezimete uğrattı; müebbed ve uzun hapis cezasına çarptırılan esirleri özgürlüğüne kavuşturacağı bir takas anlaşması yaparak, mutlak vaadini yerine getirdi. İsrail ise uluslararası bir izolasyonda yaşıyor ve liderleri adli takip altında.

Başka bir açıdan portrenin tamamlanması adına Kudüs yolunda şehitlerin ve liderlerin kanıyla safî renklerine kavuşan zafer görüntüsü göze çarpmakta. İşte Filistinlilerin azim ve mücadele iradesi, İsrail’in kibri ve vahşetine galip geldi. Evet, esir takası anlaşması, sahadaki yaratıcılık ve çatışmadaki kararlılığın bir sonucu olarak Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler için bir dizi kazanım sağlayacak.

Netanyahu, Filistinlileri Sina’ya taşımak üzere bahse tutuştu ve şimdi bir milyondan fazla yerinden edilmiş Filistinliyi Gazze’ye ve kuzeyine geri göndermeye zorlanıyor. Bu da tehcir planına dair başarısızlığının açık bir kanıtı oluyor. Ayrıca yeniden yerleşim hareketini aktive edebilmek namına Netzarim eksenini işgal etti ve şimdi geri çekilmek zorunda kaldı; böylece Gazze’ye yerleşimi geri getirme hayalleri de buharlaştı. Netanyahu’nun, on beş ay boyunca bahse girdiği kuşatma ve açlık politikası başarısız oldu ve şimdi de generaller planının feci bir başarısızlığı manasına gelecek şekilde Gazze Şeridi’ne 600’den fazla yardım kamyonunun girmesini kabul etmeye zorlanıyor. Evet, evleri yıkılan şehirlere 60.000’den fazla konut girecek ve böylece azimli olma isteğinin, İsrail savaş makinesine karşı zafer kazandığı tescillenecek. Yine Netanyahu, Philadelphia ekseninde kalacağına dair bahse tutuşmuştu; ne var ki burası onun için stratejik bir yük haline geldi ve nihayetinde direnişten aldığı darbeler neticesinde kibrine rağmen geri çekilmeye zorlandı.

Aksa Tufanı, kurtuluş projesinde sadece bir turdur. Topraklarını kurtarmaya kararlı bir halk ile tüm Batı tarafından desteklenen bir işgalci güç arasındaki bir savaştır. İki ülke veya ordu arasındaki bir savaş değildir. Gerçek savaşın ise yankıları, yakında İsrail’in içinde kendini gösterecek ve İsrail toplumunda daha derin bir parçalanmanın başlangıcı olacaktır.

Ateşkes yürürlüğe girdiğinde Gazze, esirleri kurtarmak ve vaadi yerine getirmek adına “Özgürlerin Tufanı” başlığını taşıyan yeni bir aşamaya girdi ve kendi portresini çizerek bize baskı, aşağılanma veya teslimiyet için bir yol olmadığını; Netanyahu’nun aradığı mutlak zaferin, Filistin halkının inşa ettiği efsanevi kararlılık kayasında paramparça olduğunu öğretti.

Gazze’deki direnişin zaferinden sonra hak sözü dile getirmek ve tarihi bir duruşu kaydetmek adına son olarak şunları söylüyorum: Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’a, Filistin ve Gazze için bir kurban olarak sahip olduğu en değerli şeyi -Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ı- Kudüs yolunda bir şehit olarak feda eden ve en önemli destek cephesini oluşturan en değerli ve en şerefli insanlara selam olsun. Gazze’yi destekleyen ve hiçbir tehdidin korkutmadığı, işgalcinin başkentini füzeleri ve uçaklarıyla vuran ve Filistin’i desteklemek için küresel ticaretin hareketini felç eden Araplığın kırılmaz dayanağı Yemen’e selam olsun. Gazze’yi desteklemek için meydanlarında toplanan milyonlarca insana selam olsun. Sizlerin hakkı asla ödenmez… Kanıyla destek olan ve apaçık zafer yolu açan herkese selam olsun.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.