İsrail'in Lübnan'da Öncelikleri Mi Değiştir?

Ali Haydar tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “LÜBNAN’LA MÜCADELEDE SİYONİST DÜŞMANIN ÖNCELİKLERİ DEĞİŞTİ Mİ?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

09 Ocak 2025
İsrail'in Lübnan'da Öncelikleri Mi Değiştir?

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım’ın, Lübnan devletine İsrail ihlallerini önleme fırsatı tanımalarının, 60 gün sabredecekleri manasına gelmediğini duyurmakla takındığı tutum; içerik, bağlam ve zamanlama açısından çok hassas bir tutumdu. Şeyh Naim Kasım, direnişin bu dönemin son bulmasından önce veya sonra yanıt verme girişiminde bulunabileceğini ve konunun, Lübnan egemenliğini korumak ve İsrail ihlalleriyle yüzleşmek adına inisiyatif almak için uygun zamanlama ile alakalı Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’ın kararıyla bağlantılı olduğunu belirtti. Genel Sekreter Şeyh Naim Kasım’ın tavrı, işgalci Siyonist İsrail ordusunun 27 Ocak’tan sonra Güney Lübnan’daki noktalarda kalmayı planladığı ve İsrail’in bu konuda ABD’ye bilgi vereceği yönündeki haberlerle eş zamanlı olarak ortaya kondu.

Şeyh Kasım’ın tavrı, Lübnan’ın ve direnişin çıkarına olmayabilecek sonuçları ve yansımaları bulunan iki alternatif yaklaşımın karşısında yer alıyordu. Bunlardan ilki, Hizbullah’ın, altmış gün içinde hiçbir şekilde karşılık vermeyeceğinin düşünülmesi; ikincisi ise Siyonist düşmanın, sınır bölgesinde kalış süresini uzatacağına dair mesajlar verdiği sürece Hizbullah’ın işgal güçlerine karşı kesinlikle çalışacağının değerlendirilmesi ile ilgili.

İlk seçenek, işgalci düşmanı besleyecek ve onu daha cüretkâr davranmaya ve ileri gitmeye itebilecek güven verici bir içeriğe sahip, caydırılmışlık havası veren mesajlar içeriyor. İkincisi ise Hizbullah’ı sanki Lübnan devletinin ve Denetleme Komitesi’nin, İsrail’i dizginleme görevini yerine getirmesine engel oluyormuş gibi gösteriyor ve böylece Hizbullah, anlaşmayı askıda tutan taraf gibi duruyor. Ayrıca bu şekilde direniş, ateşkesi ihlal ederek düşmanın saldırılarını daha fazla sürdürmesini meşrulaştırıyormuş gibi gözüküyor.

Yedioth Ahronoth’a göre İsrail, üç nedene dayanarak kuvvetlerinin kalışını uzatma yönündeki hamlesini meşrulaştırıyor. Bunların arasında hâlâ kontrol ettiği bölgelerdeki Hizbullah’ın altyapısını arama görevini tamamlamaması da var! Bir diğer neden ise Lübnan sınırına yakın yerleşim yerlerinin korunmasına yönelik askeri alanların inşasının tamamlanamamasıyla ilgili. Yedioth’a göre bunun temel nedeni, Lübnan ordusunun ateşkes anlaşmasında öngörülen rolünü yerine getirmek için henüz yeterli gücü konuşlandırmamış olması. Yerleşimcilerin güvenli bir şekilde yerleşim yerlerine dönebilmeleri için daha nice aylara ihtiyaçları olduğu ise gayet açık.

Sebepler ve arka plan açısından Siyonist düşmanın öne sürdükleri, daha öncesinde sunulanlardan farklı bir görüntü arz etmiyor. İşgalci varlık, Aksa Tufanı sonrasında gelişen güvenlik doktrini ışığında, risklerle yüzleşmek için kendi doktrinine kattığı yeni bir kavramdan hareketle Litani’nin güneyinde bir tampon bölge oluşturmakla alakadar. İsrail, gelecekte kendisini şaşırtma yeteneğine sahip düşman güçlerle rahat bir biçimde ve bir arada yaşamaya hazır değil. Tel Aviv’i böyle davranmaya iten şey ise Gazze’den başlayan Aksa Tufanı’nda yaşananların da gösterdiği gibi ortaya çıkacak risklerin, beklenenden daha büyük olması ve İsrail’in, tehlikeleri önceden tahmin edebilecek istihbarat bilgisinden yoksun olduğunun açığa çıkmasıdır.

Ayrıca İsrail, savaş senaryosunu tekrarlayacak bir askeri çatışmaya doğru ilerlemekten kaçınmak için güçlerinin bir kısmını Lübnan-Filistin sınırına yakın bazı noktalarda tutmaya karar verse bile Hizbullah’ın, İsrail’in ihlallerine karşı çıkmaktan caydırılabileceğine güveniyor. İşgalci düşmanın yapabilecekleriyle yüzleşmede Hizbullah’ın seçeneklerini etkileme potansiyeli açısından Suriye değişkeninin, Siyonist düşman liderliği için en ön plandaki değişken olduğu da kolayca anlaşılabiliyor.

İşgalci Siyonist İsrail’in aldığı pozisyonlar ve mesajlar, nabız yoklama ve bazı noktalarda kalma kararını uygulamaya hazırlık yapma çerçevesinde değerlendirilebilir. Dolayısıyla bu bağlamda Lübnan İslami Direnişi Hizbullah’ın tavrını dillendirmesi belirleyici bir gösterge. Öyle olmasaydı, Amerikan elçisi Amos Hochstein’ın, samimi olup olmaması bir yana, “İsrail ordu kuvvetleri tamamen Lübnan dışına çıkana kadar çekilmeler devam edecek” şeklindeki teyidine tanık olmayacaktık. Evet, Hochstein, aynı zamanda direnişin, İsrail’in ihlallerine karşı tepki gösterme ihtimalini de ortadan kaldırmaya çalışıyor. Her halükârda kesin olan şu ki daha sonra gelişmeler nereye evrilirse evrilsin Lübnan ve direniş, güney topraklarının bir kısmının işgalinin devamını kabul etmeyecek; Washington ve Tel Aviv, tahminlerindeki yanlışlığı ve bahislerinin kırılganlığını art arda keşfedecektir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.