İsrail'in Kaderini Trump'ın İçgüdüleri Mi Belirleyecek?

Rana Ebicuma tarafından almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “TRUMP’IN “İÇGÜDÜLERİ” Mİ İSRAİL SAVAŞININ KADERİNİ BELİRLEYECEK?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

12 Kasım 2024
İsrail'in Kaderini Trump'ın İçgüdüleri Mi Belirleyecek?

İşgalci İsrail hükümeti Başbakanı Binyamin Netanyahu, “tarihi” ve “ezici” olarak nitelendirilen 2024 ABD başkanlık seçimleri zaferinden dolayı ABD Başkanı Donald Trump’ı tebrik eden ilk kişi oldu.

Netanyahu’nun böyle hızlı davranmasını, övgüyle bahsettiği Trump’la dostluğuna ve hatta Trump’ın ilk başkanlık döneminde Tel Aviv’e takdim ettiği siyasi hediyelere bağlamak zorunda değiliz.

Her ne kadar Amerikan başkanı, atacağı adımları ve tepkileri tahmin edilmesi zor bir kişiliğe sahip olsa da son dört yıla dair yeni dönemin gidişatını belirleyecek pek çok yeni gelişme ve veri var elimizde.

Hiç kuşkusuz Trump, Netanyahu’nun 2020 yılında ABD Başkanı Joe Biden’ı tebrik etmesini ve onu kırk yıldır sıcak ilişkiler içinde olduğu İsrail’in büyük dostu olarak tanımlamasını unutmuş değildir örneğin ve bunun, Trump’ın işgal başbakanına işittirdiği sözlü paylamanın dışında fiili bir karşılığı da olabilir. Yine hiç şüphesiz Netanyahu da başkanlık koltuğuna oturmadan önce “Gazze’deki savaşın sona erdirilmesinin gerekliliği konusunda” Trump’ın kendisine verdiği tavsiyeleri unutmamıştır.

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a girene kadar bölgede olup bitenlere dair sayısız raporu okuması ve sadece Netanyahu’nun kendisiyle yaptığı görüşmelerin esiri olmaması bekleniyor (varsayılıyor). Art arda gelen sızıntılar; görevden almalar ve bu bağlamda önümüzdeki dönemde gerçekleşmesi beklenenler Tel Aviv’i, iç cepheyi güney ve kuzeydekilerden daha az şiddetli olmayan bir savaşa dönüştürebilecek sıcak bir durumda konumlandırıyor.

İsrail’in yayın organlarından Kanal 12 için yapılan bir kamuoyu yoklaması, İsrail’in içerdeki gelişmelere ilişkin ruh halinde genel bir değişikliğe işaret ediyor ve görünen o ki Netanyahu’nun hem Lübnan’daki hem de Gazze’deki direnişe acı darbeler indirmeyi başardığı günlerde yükselen gücünü yok edebilecek bir yöne de sahip.

Kamuoyu yoklaması, İsrail halkının yüzde 55’inin Gazze’deki savaşın siyasi nedenlerden dolayı devam ettiğine inandığını, Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı görevden almasının ardından Netanyahu’ya halkın yüzde 58’inin güvenmediğini, İsraillilerin yüzde 62’sinin yeni Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu göreve uygun olmadığına inandığını ve yüzde 45’inin de “demokratik bir devlet olarak İsrail’in” geleceği konusunda karamsar olduğunu ortaya koyuyor.

Hepsi bu kadar değil; İsrail’de Trump’ın Netanyahu’nun savaşını sürdürmesine tahammül gösteremeyeceğine emin olanlar da var. İsrailli yazar Eran Yashiv, İsrail gazetesi Haaretz’de yayınlanan makalesinde şunları yazdı: “Netanyahu’nun iktidardan uzaklaştırılması Trump’ın çıkarınadır, çünkü o sürekli ilgiye, alakaya ve desteğe ihtiyacı olan bir kişidir.” “Amerikalıların gözünde Netanyahu’nun yüksek bir korumaya ihtiyacı var.” “Geçtiğimiz yıl boyunca İsrail ABD’den yaklaşık 18 milyar dolarlık askeri yardım aldı.” Herkesin bildiği gibi bu yardımların kaynağı, Amerikalı mükelleflerin vergilerinden başka bir şey değildir.

Söylediklerimiz bir şeye işaret ediyorsa o da şudur ki Biden yönetimi tarafından yürütülen, finanse edilen ve silahlandırılan açık savaşlar, iş adamı Trump’ın sevdiği karlı anlaşmalar arasında yer almıyor; tam tersine Amerikan ekonomisinin omuzuna yük bindiriyor ki bu da Trump’ı temel önermesi olan önce Amerika (dolayısıyla dış yardıma olan nefret) ile Netanyahu’ya verilen sonsuz destek arasında çelişkiye düşürüyor.

Bob Woodward’ın yakın zamanda yayımlanan Savaş kitabına bakacak olursak Trump’ın kişiliğinde geleneksel medyanın, özellikle de Amerikan medyasının gizlemeye ve atlamaya çalıştığı bir yönünü sezinliyoruz.

Trump, 45 yaşında verdiği bir röportajda, “inşaat işçileriyle, taksi şoförleriyle yani herkesle konuştuğunu, bunun bir çeşit anket olduğunu ve görüştüğü kimselerin kendisiyle aynı fikirde olan insanlar olduğunu” ifade ediyor. Bu kısım, özellikle “İsrail” konusunda taraflardan sadece birini veya diğerini dinlemeyeceğini gösteriyor. Bu nedenle, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki düşünce kuruluşlarının ona sağladığı bilgilere göre değil, izlenimlerine göre hareket etmesi muhtemel.

Aynı röportajda etrafındakilerin söylediği her şeyle çelişse bile “içgüdüye” dayananların kendisine kazandıran ticari işlemler olduğunu ve kendisi için amacın her zaman kazanmak, savaşmak ve hayatta kalmak olduğunu söylüyor.

Röportajda ön plana çıkan ana fikirden anlaşılan Trump, ABD’nin hayatta kalma içgüdüsünün, ülkesinin sınırlarından çok çok uzaktaki ve saplantı haline getirdiği dış savaşlara harcanan mali yükleri azaltmak yönünde çalışması gerektiğine kani.

Bunu nasıl yapacağına gelince, belki de kişiliğinde saklı çok sayıdaki alt kişilikler aracılığıyla.

Röportajında yine ​​şöyle diyor: “Bazı insanlar için bir savaşçı olmalısın, bazıları için ise şeker gibi olmalısın, bir başka kısım insanlar için ise hem ölümcül hem de nazik olmalısın.”

Donald Trump’ın hali bu olabilir, bekleyip görelim!

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.